garip bir ekonomik kriz.
böylesi bir ekonomik kriz yaşayan bir ülke nasıl oluyor da 10-15 sene sonra kendisine maliyeti 4 trilyon dolar olan ikinci dünya savaşına giriyor ve savaşı kazanabiliyor?
benim düşüncem bu krizin günümüze kadar sürecek olan savaş ekonomisine geçiş için uydurulduğu yönünde.
Abd bu krizden 2. Dunya savasi ile cukabilmistir. Savas ulkedeki butun ekonomik carklari dondurur. Erkekler askere alindigi icin issizlik kalmaz.
Ayrica: (bkz: Büyük buhran)
Türkiye’nin kısmen liberal ekonomi politikalarını terk edip devletçi ekonomiye geçmesine neden olan tarihin gelmiş geçmiş en büyük ekonomi krizi.
Şöyle ki, bütün Batılı ekonomiler patır patır dökülürken hemen yanıbaşımızdaki Sovyetler Birliği’ne hiçbir şey olmayınca önder kadroların liberal ekonomiye bir alternatif olarak ortaya çıkan planlı ekonomiye ilgi duymalarına ve Sovyetler Birliğine benzer bir iktisat politikasının Türkiye’de uygulanabilirliği ve başarı şansı üzerinde düşünmelerine neden oldu.
Daha ayrıntılı okumak isteyenler için 1929 ekonomik krizinin Türkiye’ye etkileri üzerine oldukça ayrıntılı bir makale önerebilirim:
deflasyonla resesyondan depresyona evrilmiş, kuraklıktan borsa çöküşüne birçok etmenin birlikte gerçekleşmesiyle kuzey amerika'da kıvılcımı çakılan büyük kriz. ister milton ister keynes'e inanın buradan kalma korkular 2008 krizinden sonraki quantitive easing yaklaşımını tetiklemiştir.
iktisatçı değilim amma biliyorum ki 1929 krizinden marksist ülkeler hiç etkilenmedi etkilenen ülkelerde kapitalizmle sosyalizmin ara yolu olan solidarizmi tercih ederek bu krizden kurtuldular. türkiyede ise sosyal hukuksal bir toplum daha oluşmadığı ve güçlü bir işçi sınıfı daha mecvut olmadığı için kapitalizm sosyalizm ve solidarizmden tamamen ayrı ve bağımsız ancak bütün bu ekonomik uygulamalarla yine kesişim kümesi oluşturabilecek kemalist devletçilik modeli uygulanmıştı. görüyoruz ki bugün türkiye uyguladığı kemalist devletçilik sayesinde eski doğu bloğu ülkelerinin yanında gelişmiş bir ülke gibi durmaktatır. yani neoliberalizmi ölümüne savunup devletçiliğin tasfiyesini isteyenler bugün su içip ekmek bulabiliyorlarsa bu kapitalizmden değil şeytan ilan ettikleri kemalist ekonomik programlardan ötürüdür.
amerikan ekonomisinin daralmasıyla tüm dünyayı etkisine alarak ülkeleri kapitalizmin yapısal krizlerine sokarak daha da fakirleştiren krizlerin en önemlisidir .
klasiklere göre arz fazlasından değil, reel ücretlerin yüksek olmasından meydana geldiği iddia edilen kriz. ekonomilerin dışarıya karşı yüksek gümrük tarifeleriyle kapanması en önemli sonuçlarından biridir. yarattığı baskı ekonomik milliyetçiliğin ortaya çıkmasına neden olmuştur. toplumda yarattığı infialle totaliter yönetimler ülkelerde iktidara gelmiştir.
klasik anlayışın çökmesine, para ve maliye politikalarıyla ekonomiye aktif müdehaleyi savunan keynesçi anlayışın egemen olmasına neden olmuştur. yani "devlet zorunlu bir fena "diyen anlayış etkinliğini yitirmiştir.
klasikler'e göre arz fazlasından, keynes'e göre efektif talep yetersizliğinden, monetarist'lere göre para politikasının etkin kullanılmamasından, yeni klasiklere göre ise piyasada hakim olan belirsizlik olgusu yüzünden kaynaklanan krizdir.
Daha önce görülmemiş bir düzeyde deflasyon yaşanmış ve her arz kendi talebini yaratır görüşü olan say kanunu çökmüştür.
Bu Krizden sonra kamunun ekonomide etkin rol alması gerekliliği görüşü, 1970'lerde yaşanan petrol krizi ve maliyetlerin yükselmesinin yanında aşırı işsizliğin yaşandığı stagflasyon yıllarına kadar etkin politika olarak yerini almıştır.
Edit: aşağıdaki entry'de de belirtildiği üzere klasiklere göre arz fazlasından dolayı değil, artan reel ücretlerin görünmez el sayesinde dengeye gelememesinden dolayı kriz çıkmıştır. Yanlış bilgi vermiş olmayayım.*