Bursaspor'un ilk yarıda Beşiktaş'a sahayı dar ettiği, ikinci yarıda ise aynı şeyi Beşiktaş'ın yaptığı maç olmuştur. Bir Beşiktaşlı olarak takımımla gurur duydum. Kazmalarımıza, boş kaleye gol atamayıp kaleciye nişanlayalarımıza, kalecinin üstünden aşırmak varken onu da çalımlamaya kalkanlarımıza kahroldum. Bursaspor da çok ama çok iyi oynadı. Assolistlerin en son sahne alması gibi havası kaçmış süper ligin 27 haftasının assolisti de bu maç oldu. Bursaspor adına da, burada oynayan gencecik oyuncularımızın hele ki bizden değeri anlaşılamadan gönderilen Tuna'nın oyununa sevindim. Bir de şu saçma gerginlik olmasa da maçları iki takımın taraftarları da aynı anda seyretse. O da olacak inşallah.
şu kadarını söyleyeyim akşam şampiyon gibi oynadık. şampiyon olmasak bile, şampiyonuz biz. böyle oynanır 10 kişiyle. evet belki adamımız eksikti, onlar daha fazlaydı ama, çok iyi organize olduk lan. herkes nerde olacağını çok iyi biliyordu. haa ivankov da nerde duracağını çok iyi biliyordu o ayrı. takımımı kutlarım sonuna kadar, sene sonu şampiyonuz inşallah.
bursa'nın file bekçisi ivankov'un hayatının kurtarışını yaparak beşiktaşı galibiyetten ettiği maç.
bu maç da göstermiştir ki eğer beşiktaş şampiyon olacaksa ligin son düdüğü çalana kadar biz taraftarlarının bazıları kalp krizi geçirecek, tansiyonu yükselecek, kafayı duvarlara vuracak, verem olacak, kabız olacak, tüm maçlarını diken üstünde izleyecek.
hakemi ve kararlarını bir yana bırakırsak gerçekten izleyenlere keyif veren bir maç oldu. ilk yarıda fazla üretken olamadık ve bursaspor önemli şanslar yakaladı bu devrede. beşiktaş 10 kişi kaldıktan sonra yapabileceği her şeyi yaptı ama golü bulamadı. dönen topları karşılayamadığımız anlarda oyundan düştük ve oyundan düştüğümüz bu anlarda bursaspor'a kontratak fırsatları da verdik lakin onlar değerlendiremediler. futbolcular bunu farketmiş olacaklar ki gerek kale vuruşlarında gerekse orta sahada topu yusufla buluşturarak oyunu dar alanda oynamaya çalıştılar. beraberlik için adil bir skor oldu diyebiliriz. önümüzde daha 6 hafta var ve henüz hiçbir şey kaybedilmiş değil. "şampiyon olucaz başka yolu yok"
maçtan ziyade hakemi konuşmak lazım. 90 dakika boyunca,inönü stadındasın ve yapılan onlarca faule karşı, elle kesilen toplara karşı rakip takıma tek bir kart göstermiyorsun. hadi kartı geçtik bariz faulleri vermiyorsun.
bobo aldattı diye sarı kart gösteriyorsun, aldatmadığını ikimiz de biliyoruz dimi deniz çoban!
ibrahim toraman'ın elle kontrol ettiği (isteyerek ya da istemeyerek) 2 topu da kart vererek cezalandırıyorsun. peki ya bursalı'nın elle kontrol ettikleri?
delgado'nun şutundan sonra orada bursalı futbolcunun eline çarpan topu görmüyorsun ya da görmezlikten geliyosun. aslına bakacak olursak 2 tane penaltı var ortada.
sonra, forvet hattında japonlu mudur çinli midir bir herif habire kendini yere atıyor. 90 dakikada 20 kere düştü. madem faul değil hani kart ? aldatma felan ? ee bobo gördü...
çatır çatır kartlar bize, dokunduğumuz anda fauller alehimize.
hani üstünde ki bursa forması nerede deniz çoban ? söyle teknik heyete de sana istediğin numaradan bir bursa forması hazırlasınlar, beşiktaş maçlarını onla yönetirsin.
maskeyle dolaşmak yakışmadı deniz çoban !
madem fener düştü şampiyonluktan, galatasaray'ın işi zor, ee beşiktaş niye olsun şampiyon di mi deniz çoban ?
ah deniz çoban ah...
belki de amacın çarşıyı çileden çıkarıp fb maçını seyircisiz oynatmaktı hı olabilir mi deniz çoban!
ama beşiktaş'ımı kutluyorum ben bu maçı vermedi, vermediği gibi ikinci yarıda neredeyse tek kale oynadı. net goller kaçtı. gökhan zan çok iyiydi bu maçta, hatasız oynadı. ernst her yerdeydi açıkları kapattı. tello yoktu bugün zaten çıktı ikinci yarıda.
milli takımından döndü döneli tello'da bir şeyler var.
hiçbir şey bitmiş değil, bence liderlik haftaya eskişehir maçına bakar. trabzonspor sivasa her halukarda puan kaybettirir.
helal olsun size çocuklar.
deniz çoban sana da helal olsun...
sağlam oynadı beşiktaş, karşısında korkakçılık oynayan daha doğrusu bunlar 10 kişi birazdan oyundan düşerler mantığına inat sağlam oynadı denizli'nin kartalları. salladılar yıkamadılar ama yılmadılar.dakika 90+ olmuşmuş 45 dakiika 10 kişi oynamış yorulmuşmuş psikolojik olarak zayıflamışmışmış bunların hiçbiri beşiktaşın miş'i muş'u olamadı. saldırdı beşiktaş. sevdiğimiz giderken çok üzüldüğümüz ertuğrul hoca'nın kırkpınar misali kaçak güreşmesine dahi saldırdı beşiktaş. yıkamadı beşiktaş o ayrı ama taraftarını da yıkmadı. çünkü oynanan oyun hoştu ama 2 puanlık boşlukla bitti.
maçın detayları=
1- hakem bey kardeşim bu kadar yatan düşen takıma kart çıkarmadın ama kartalı dıt dıt yavaşlatmaya çalıştın.
2- ahh ibrahim ahhh. yakıştı mı sana? ne gereği var elle kolla oynamaya. ulan gol olsa hakem görmese şerefli şampiyonluk adımlarına çok şereflice saldırmayacaktı medya. yakıştı mı sana kavgalı kartal?
3- eğer gökhan zan bu performansını bu temiz futbolunu devam ettirirse hem kartal şampiyon olur hemde gelecek sezon yurtdışına omuzlarda transfer olur.
4- ah be mustafa hocam... taktiğin canavar, süpriz atakların canavar ama ne işi var 10 gündür topla oynamamış adamın ilk 11'de.
5- bobo gibi kaliteli bir oyuncunun bu denli çöküş içinde olmasına anlam veremiyorum. tamam bu herif robot değil ama 2. lig topçusu da değil.
bobo nun attığı golü * ivankov un nasıl çıkardığını anlayamadığım maçtır.nihayetinde beşiktaş ve sivas puan kaybetmiş,galatasarayımız yeniden umutlanmıştır.
ayrıca yok yere galatasaray'ı da şampiyonluk potasının içine sokmuş maçtır. galatasaraylı taraftarlar da haklı olarak 1 hafta aradan sonra tekrar şampiyonluk havasına girmişlerdir. beşiktaş'ın son hafta denizli ile oynayacağını da hesaba katıp (bkz: 2005-2006 sezonu)"tanrım bu bir işaret mi?" diye de sormuşlardır. olabilir tabi. ama ben de karşılık vereyim o zaman:
beşiktaş'ın şampiyon olduğu 2003 senesinde 33. hafta maçını inönü'de galatasaray ile oynamıştı. (bkz: sergen attı şampiyonluk geldi)sene 2009... 33. hafta maçı beşiktaş-galatasaray. yer: inönü.
gidip canlı izledim büyük bir hevesle maçı ama ilk dakikadan hevesim kaçtı bursalılar yerden kalkmadı sürekli oyun yavaşlattılar ertuğrul da buna göz yumduğu için maçın başında ona yapılan sevgi tezahüratları maçın sonunda yerini küfüre bıraktı.. hakemi zaten allaha emanet ediyorum.. oyuncular ilk yarı yoktu ikinci yarı 10 kişiyle oynadığımız topu ilk yarı oynasak kazanırdık.. ikinci yarının ikinci dakikasında holosko'nun ve daha sonra ekrem'in kaçırdığı iki gol dönüm noktasıydı.. maçın son 10 dakikası her ne kadar bir iki güzel pozisyon yakalasakta kayıptık kimse koşmadı 10 kişiydik yorulmuştuk 1 puana razı olup daha çok geri yaptılar.. son sözüm taraftara.. yok böyle bir taraftar muhteşemdi bir dakika oturmadı susmadı özellikle kapalı..
beşiktaş bursa maçında bir kaybeden vardır: beşiktaş...
1 puan da olsa kazanan: bursaspor...
sanırım en büyük kazananı ise galatasaray, çünkü bugün liderle arasındaki puan farkı sadece 6'dır ve hem liderle hem de ikinci bjk ile 6 puanlık iki maçı vardır. üstelik bjk daha fenerbahçe ile oynamamıştır. trabzon sivas'ın oynayacağı da hesaba katılırsa evet sanırım oscar goes to galatasaray.
eğer bu yazdıklarım hakikat olursa yani g.saray şampiyon filan olursa, 18. şampiyonluk en zorlama şampiyonluk olacak sanırım.
geçen hafta cimbom fener'e 2 puan bırakınca bjk şampiyon olsun yazdım, ama onun da niyeti yok. galatasaray geçen hafta fener'e galip gelmiş gibi bir hale geldi bu hafta. fener'in üç puan önünde ve rakiplerine iki puan daha yaklaşmış. şimdi işler değişti. o zaman bu tabloya bakınca galatasaray şampiyon olsun demekten başka bir çarem kalmıyor. çünkü galatasaraylıyım. galatasaray'ın ikinci girdiği son haftada hiç yoktan şampiyon olmuşluğu vardır üstelik (2006) haa bir de hatırlatma, g.saray'ın son anda şampiyon olduğu 2005-2006 sezonunda fenerbahçe deplasmanda denizli ile onuyordu. şu tesadüfe bakınız ki bu sene de son hafta bjk denizli ile deplasmanda oynuyor.
serdar özkan'ın oyuna taze kan diye girip, 10 kişi kalındıktan sonra iki kişilik koşan arkadaşlarından daha az koştuğu karşılaşmadır.
ulan 35'lik yusuf deli gibi koşuyor senin pire gibi olman lazım uyuyorsun resmen, ernst çırpınıyor ivankov'a pres yapıyor, sen ise firardasın.
driplingleriyle, çalımlarıyla, yaptığı presle rakibi yıpratmasıyla oyunun rakip alana yıkılmasında büyük katkısı olan holosko'nun oyundan alınıp, kaba etini kaldıramayan bobo'nun sahada kalmasını ise bizlerin aklının almadığı bir olay oldu.
önümüzdeki maçlara bakacağız.
bu mücadelesiyle, hırsıyla, arzusuyla, isteğiyle göstermiştir ki, bu ligde şampiyonluğu en çok beşiktaş istiyor. 10 kişisin ve 90+3 olmuş hala saldırıyorsun. her ne kadar son vuruşlardaki beceriksizliklerle galibiyeti kaçırmışsak da, futbolcuların alınlarından öpüyorum. siz hep böyle olun, futbol tanrıları bu kupayı bize verecek!
fabian ernst'in maçın adamı seçilmesi gerektiği kar$ıla$madır ayrıca. defansta top çıkardı, orta alanda ikili mücadelelere girdi, takımın uyumaya ba$ladığı zamanlarda ileri çıktı, kaleciye pres yapmaya gitti yahu adam kaç kere.
nihayetinde maçın adamı fabian ernst'tir.
bir de mustafa denizli'nin bobo konusundaki ısrarını henüz çözebilmi$ değilim. dökülmeye ba$layan bobo'yu sahada tutup, iyice form tutan ve saha içerisinde diri kalabilen holosko'yu çıkarmasındaki mantık nedir? bilen beri gelsin bana anlatsın bi zahmet.*
ha bu tanımı yaptıktan sonra hakemin maçı iyi yönettiğini mi söyleyeceğiz? hayır. "arkadaş sen toraman'ı nasıl atarsın, katlettin maçı" mı diyeceğiz? hayır ama arkadaş, bir sürü el pozisyonunda ki, krita benim sayabilidiğim 3 kere elle kesti topu adama sarı kartı çıkaramıyorsan ben sana "hop arkadaş" derim. sen beşiktaş'ın zilyon tane uğradığı faul pozisyonuna "kalk" deyip, daha sonra bir pozisyonda beşiktaşlı oyuncunun yerde kaldığı ama topun beşiktaşlı oyuncularda kaldığı ve hızlı atağa kalkıldığı sırada oyunu durdurup faul verirsen, "hop arkdaş" derim, el pozisyonlarının hemen hemen hepsini süzdüğün halde sadece ibrahim'e sarıları çıkarırsan, delgado'nun vurduğu topta eli açık şekilde topu kesen ömer erdoğan'ın pozisyonuna penaltıyı vermezsen "hop arkadaş" derim, bobo'ya sarıyı çakıp, bursa'nın korelisine sarıyı çakamazsan "hop arkadaş" derim, zilyon tane ikili mücadelede yerde kalan oyuncu yeşilli olunca düdüğünü öttürüp, beşiktaşlı oyunculara arkadan yapılan faullerde bile "kalk" dersen "hop arkadaş" derim.
tamam küçük takımları büyüklere ezdirmeyin ama küçükleri ezdirmemek için büyükleri ezmeniz gerekmez adil olun yeter. en azından maç içinde tutarlı olun. hani tüm el pozisyonlarına sarı vermezsin deriz ki, "yanlış kararlar ama standarttı" ama arkadaş hele bir pozisyonda top kaç metreden geliyor krita topu elle kesiyor, serbest vuruşu veriyorsun ama sarı kart yok nasıl iş? takdir hakları taraftar baskısıyla genelde ev sahibine verilir -ki takdir hakları bize verilsin demiyorum adil olunsun yeter- ama inönü'ye gelen erkeklik testine girmiş gibi davranıyor bu nasıl iş?
velhasıl deniz çoban'ın rezalet yönettiği karşılaşmadır.
son olarak erman toroğlu adlı kabzımala sesleniyorum, senin kameraların pozisyonu her yönüyle yakalamış hala "penaltı değil" diyorsun, yok hakemin durduğu yer yanlışmış falan, hakem oradan göremiyorsa nereden görecek? 101. yılda da beşiktaş'ın doğrandığı maçlarda -samsun maçını kast etmiyorum asla, samsun maçının arkasındayım- "bunla fitbolun içinde var şansal" derken de böyleydin erman sen, maçları değerlendirirken "bunlar fitbolun içinde var" derken, sezon sonu günah çıkarıp "beşiktaş'ın 10-12 puanı hakemlerce çalındı" diyen de sendin! beşiktaş tezahüratlarını farklı uzuvlarıyla dinleyip yorumlayan, çarpıtan, yanlış söyleyen de sensin. beşiktaş düşmanısın biliyoruz, en azından sus konu beşiktaş olduğunda, kusma kinini. artık beşiktaş nasıl bir şey yaptıysa sana veya beşiktaş taraftarı, gerçekten komik oluyorsun erman!
bursaspor kalecisi ivankov'un nirvana'ya ulaştığı maç olmuştur. mustafa denizli'nin maça yusuf yerine delgado ile başlama çılgınlığına değinmeme gerek yok yazılmış zaten yazılması gerekenler.
beşiktaşımızın nihayetinde 2 puan kaybettiği karşılaşmadır.
ilk yarı itibari ile sahada her topu ezen, ne yaptıgını anlamaya 1000 şahit gereken bir delgado ve sahada ismini bile duymadığım korkak bir tello vardı. mustafa denizli bu adamlara 60 dakika nasil sabretti anlamış degilim. garip!
ilk yarı sag kanattan akın akın gelen bursaspor'u izledik. hele 36. dakikada bir pozisyon vardı ki beşiktaş'ı allah korudu diyebiliriz. ardından bir ibrahim toraman faciası çıktı ki evlere şenlik. takımı satarcasına gördüğü iki mantıksız sarı kart tüyler ürpertici idi. ardından gökhan'ın kaşı açıldı ve 2 dk kadar oyuna giremedi. dikkat ettiyseniz bursaspor'un tüm buldugu pozisyonlar gökhan zan'ın sahada olmadıgı dakikalarda gerçekleşmiştir.
ikinci yarı ise, sahada olmayan tello oyundan alınarak orta sahaya dirençli bir cisse girdi. akabinde 60 dk bir şans golu atması beklenen delgado cıkıp o formanın asıl sahibi yusuf girince maça renk geldi. ilk olarak 46'da holosko, ardından ekrem ve bobo ile kaçan net pozisyonlar beşiktaş'ı galibiyetten etti bugun. ikinci yarı bursaspor adeta sahada yoktu. 4'e 2 pozisyonda bile acziyetlerinden saçma sapan oynadılar. ama bunda her pozisyonda enfes mudaheleleri ile gökhan zan büyük rol oynadı diyebiliriz. ernst'in inanılmaz çabası ve bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi, yusuf'un iyi oyunu ne yazık ki galibiyeti getirmeye yetmedi bugun. ama beşiktaşımız yine de eksikken bile bursaspor'u aciz oynattı. en azından bu istekli futbol şampiyonluk yarışında bir nebze olsun biz taraftarlara umut verdi.
tek canımı sıkan nokta; şampiyonluk yolunda mustafa denizli'nin takım ile bu kadar oynamasına anlam verememem.
be$ikta$'ın $ampiyonluk yolunda ciddi bir puan kaybını hakem ve mustafa denizli ikilisinin müthi$ kararlarıyla teptiği maç olmu$tur.
açıkçası fazla söze hacet yok zannımca izleyenler de bu konuda bana katılacaklardır.
mustafa denizli'nin tüm maçlarda yaptığı gibi ilk yarı fantazi denemesi ikinci yarı aklını ba$ına alıp futbol oynamaya ba$laması, üstelik bu futbolu 10 ki$i kaldığı halde çatır çatır uygulaması.
mustafa denizli'ye bir taraftar olarak artık bu hareketi yüzünden bsktrgit demek istiyorum. yahu adam belli i$te takımın dinamikleri. ne skime illa ilk yarıyı $öyle yada böyle geçirip ikinci yarıda uykudan uyanan dev gibi saldırıya geçiriyorsun takımı. tamam ikinci devrelerde oynanan futboldan memnunuz da yeter yahu, be$ikta$ takımı üzerine asırlar boyu çökmü$ bir lanet midir bu son dakikalara kadar saldırmak, son dakikalarda huzur bulmak ?
yazık yahu, ciddi anlamda bir be$ikta$lı olarak genç ya$ımda bünyem kaldırıyor bu manzarayı lakin ya$ım biraz ilerlerse ve eğer ki bu manzara deği$memi$ olursa futbol izlemeyi falan bırakırım kesinlikle. ölüp ölüp dirilmek nedir yahu yazıktır futbol izleyicisine. heyecan demesin kimse, heyecanın amnskyim. ciddi ciddi kalpten gitme korkusu ta$ıyorum ben.
ötesi yok. nasıl bir futbol anlayı$ıdır, ilk yarı yusuf yusuf, ikinci yarı ha gol oldu, ha olacak.
hakem ile ilgili olarak;
verdiği kırmızı kart ve sarı kartlar konusunda inisiyatif kullandı buna ses etmiyorum da, be burada palazlanan galatasaray ve fenerbahçeli uuserlar geçen haftaki sevi$meden dolayı ardınızdan akan kan pek çabuk kesilmi$.
insafa gelin ey faniler hakeme tamamen bok attığım yok eyvallah. kırmızı kart ve 10 ki$i kalmı$ olmasına rağmen saldıran bir takımı durdurmak adına yapılan ciddi ciddi fauller hiç mi gözüne takılmaz kimsenin. bir pozisyonda fabian ernst yerde kıvrandı ve hitamında hakem atı$ı yapıldı. hayır ya adamın yerde kıvranıp bi sakatlık geçirdiğini görüyorsun ve bu adamın bir önceki pozisyonunu da net bir $ekilde görüyorsun. tükürmezler mi senin yüzüne. keza kazık çakar misali yapılan faullere 2. 3. pozisyonlarda 2-3 futbolcu yerde yattığı halde bile ses çıkarmamak nedir.
basittir lan, bu adamlar yaldır yaldır saldırıyor, hücuma çıkıyor. 10 ki$i yorulmadan yapıyor bunu. $imdi bu adam osuruktan yere niye yere dü$sün 3e 1 kaldığı pozisyonda. pe$ine yardıma gelen adamı da indiriyorlar. manzaraya bakıyorsun 4 bursasporlu futbolcu ayakta, 2 be$ikta$ futbolcusu yerde. pozisyon öncesi top be$ikta$lılardayken bir anda bursaspor atağa çıkıyor falan filan. neyse çok uzattık..
nihayetinde fazlasıyla art niyetli olduğunu gösteren kararları mevcuttu hakemin. ha bursaspor doğru dürüst ileri uç elemanlarına sahip olamamanın yanında, ciddi anlamda ileride varlık gösteremediği için bu maç berabere bitmi$tir. yoksa bursa be$ikta$ ceza alanında biraz top çevirebilse kesindir ki be$ikta$ aleyhine bir penaltı atı$ı yapılırdı.
mustafa denizli ve deniz çoban ikilisi bursaspor'a alamayacakları( 10 ki$i böyle oynayan bir be$ikta$'ı bugün izlediğimiz bursaspor bileğinin hakkıyla sabaha kadar oynasa kesinlikle yenemez) altın değerinde 1 puanla evlerine göndermi$tir. olan be$ikta$ taraftarına olmu$tur. ha umut yitirilmemi$tir ayrı mesele lakin...
bir söz de bursaspor ve ertuğrul sağlam'a. zannımca ertuğrul sağlam bugün alınan 1 puana $a$ırmı$tır. kendisinin bu maçtan puan alacağına dair tahmini bile yoktur. lakin hakem ve meslekta$ı takımına inanılmaz 1 puan kazandırmı$ bulunmakta. bu futbol anlayı$ı ile bu takım 7. sırada değil bunu herkes biliyor. lakin bugünkü futbolla kesinlikle ligde tutunma imkanları yok bu da ayrı bir gerçek...
maç içinde görmediğimiz bir açıdan delgado'nun şutunun engellendiği buz gibi penaltı pozisyonuna şansal büyüka'nın penaltı ısrarlarına karşı erman toroğlu'nun olmadığını ispatlamak için bin dereden su getirdiği maçtır.
kolu açıkmış ama fazla açık değilmiş. fazla açsa zaten topun hizasına denk getiremeyecek, top kolun altından geçecek. tam gerektiği kadar açmış oyuncu, o da yetmiş, delgado'nun kaleye giden şutu yön değiştirmiş. daha ne olsun ağalar.
ah erman ah, ne zaman standartları tutturacaksın. beşiktaş maçları senin kimyanı bozuyor.
daha önce benzer bin pozisyona eğer penaltı kazanacak olan beşiktaş değilse, penaltı demişsindir. o ağa gibi konuşmaların, arkadaş die boğuntuya getirmelerini yutmuyor kimse artık. takke düştü kel göründü.
ha bir de hakem tam karşıda penaltı olsa verirdi diyorsun utanmadan. işine gelince hakem görürse verir dersin, işine gelmeyince hakem görüyor vermiyor, var bunda bir iş dersin. sence bu akşamki maçta yok bir iş değil mi? beşiktaşın lehine haksız bir pozisyon verilseydi var bir iş olacaktı değil mi?
mustafa denizli yine takımı değil kendini kahraman yapmaya kalktı.yine kadroyu bozdu.
bu arada her zaman vurguladığım birşey var. gökhan zan ve ibrahim toraman 1000 maç iyi oynasa 1001.maçta yine güvenmem.
artık beşiktaş şampiyonluğu çok zora soktu. fenerbahçe ve galatasaray'ın çok kötü olduğu sezonda şampiyonluk yine kaçarsa artık daha çok uzun seneler başarı beşiktaş'tan uzak kalacaktır.
öncelikle, ibrahim'e çıkan 2 sarı kartın da dolayısı ile kırmızı kartın arkasında olan bir beşiktaşlı olarak söyleyebilirim ki, deniz çoban önderliğindeki bursaspor'un her şeye rağmen -deniz çoban'ın takdir haklarını kendilerine vermelerine, beşiktaş'ın 10 kişi kalmasına ve beşiktaş'ın net pozisyonlar harcamasına rağmen- 1 puan çıkardığı karşılaşma.
tipik ilk yarı beşiktaş'ı yani ilk yarısı vasat top oynayan bir beşiktaş izledik bu yarıda bursaspor maçta bulduğu en net pozisyondan iki direkten dönen topunun olması ayrıntısını çıkarmaktan başka bir şey yapamadı, ibrahim'in gördüğü ilk sarı arkasından ihanet edercesine gördüğü ikinci sarı ile o ana kadar iştahlı oyununu sergileyen bursaspor'un beşiktaşımızı mağlup edebileceğini düşünmüştüm. velhasıl ilk yarı bitti tabi deniz çoban adlı arkadaşımızın her ikili mücadelede düşen oyuncu yeşil formalı olunca düdüğünü öttürdüğü ve serbest vuruş kararı verdiği bir karşılaşmaydı, bobo'nun pozisyonunda ise ilginçti bana bobo ayağını bilerk taktı gibi geldi. her yatan bursalı oyuncunun yarım dakika çaldığı oyundan 3 dakika uzatma çıkması ilginçti. yani deniz çoban'ın ilk yarıdaki daha doğrusu tüm maçtaki doğru kararları hepi topu 2'si aynı futbolcuya çıkan 3 sarı karttı, geri kalan kararları terane.
neyse, ikinci yarı başladı ve başlar başlamaz holosko'nun kaleciyi de geçeyim öyle atayım sevdası gole mani oldu. halbuki, aşırsa kaleci yerde ve ceza sahası dışında. hani eliyle çıkarsa kırmızı yiyecek ama pozisyonu acemice harcadı holosko. beşiktaşlı oyuncuların yerde kalışlarına ise "kalk" derken bursalı oyuncuların her mücadelede yerde kalışlarına "düt düt" yapmaktaydı ki, bir noktadan sonra ernst haklı olarak çıldırdı. koreli oyuncunun kendisini aldatmak için yere bırakmasına sessiz kalışı "oha" dedirtti, arkadan yapılan faulleri geçiştirip, krita'nın orta sahada elle oynamasına sarı kart göstermemesi artık "çüüüüş" dedirtti bize. noktayı delgado'nun şutunu elle kesen ömer erdoğan'ın pozisyonuna penaltı vermemesine ise "ayıp be artık" ile koymak isterdim ama deniz çoban abimiz bize her şeyi dedirtti maç sonuna kadar. yardımcı hakem mustafa emre eyisoy'un 1,5 metre önünde yusuf'un yaka paça indirilmesi ardından ernst'in biçilmesine ses edilmemesine, bursalı oyuncuların futbolu bırakıp, ata sporu güreşe başlamalarına ses çıkarılmamasına "kalk" denmesine adnan polat'ın yorum getirmesini isterdim. ekrem dağ'ın bomboş köşe dururken kalecinin olduğu köşeye vurması bizleri çıldırttı. yusuf'un beşiktaş'ta attığı gollerin pozisyonuna benzer bir pozisyonda kötü vurması beşiktaş'ı golden ediyordu. ikinci yarıda 3 net pozisyon beceriksizlik eseri heba olurken, 60. dakikadan sonra oyunu duraklatmak için ellerinden geleni yapan bursalı oyunculara rağmen maça komik şekilde 3 dakika uzatma geliyor -dün hiçbir haltın olmadığı sivas maçına 4 dakika verildi- son saniyede bu defa bobo'nun karşısına ivankov çıkıyordu.
bursaspor'un özellikle 60. dakikadan sonra kendi ceza sahası önünde paslaşarak oyunu duraklatmak istemesi, kaleci ivankov'un vakit geçirme çabaları bursaspor'un 10 kişilik beşiktaş'ın önündeki acziyetini net şekilde ortaya koyuyordu.
gökhan zan'ı ayrıca not etmek istiyorum; kafasına darbe aldıktan sonra mükemmel oynamıştır muhtemelen darbeyi aldıktan sonra diğer maçların aksine beynine daha fazla kan gitti, öpüyorum gözlerinden.
delgado gibi ilk yarıda kılını kıpırdatmamış adamın alınması gerekirken oyundan, neden tello oyundan alındı anlamak mümkün değil. denizli'nin oynayan takımı kritik maçlarda bozma alışkanlığını da anlamak mümkün değil.
velhasıl, 2. yarıda beşiktaş'ın bursaspor'u ezdiği beceriksizlik eseri 3 net pozisyondan yararlanamadığı, 1 penaltısının hakem deniz çoban tarafından göz göre göre yendiği, ibrahim toraman'ın ihanet ettiği bir maç olmuştur. bursaspor'un 2008-2009 sezonunda mahkum oynadığı iki maçtan da -ilk maçta 17 korner attı beşiktaş kaçırdığı pozisyonları saymıyorum- 0-0'lık skorlarla 1'er puan çıkarmayı başarmıştır. haftaya artık sivas-trabzonspor maçının ardından liderliği istiyoruz bu kadar sağlık problemi yeter!