vatan olarak sadece bir arazi parçasından mürekkep olan coğrafi yerdir.
19 mayıs'tan önce, 19 mayıs'tan sonra...
1854'te alınan ilk dış borç sonrası tek dişi kalmış canavar tarafından "hasta adam" olarak ilan edilen osmanlı'nın sıkışıp kaldığı arazi parçasıydı anadolu...
güneyi, kuzeyi, batısı, doğusu işgal altında. sönmüş ocakları, yitip gitmiş nice yiğitleri ile bir hiçti...
kurtarıcısını da beklemiyordu üstelik.
zira kurtuluş, daha doğru tabiri ile "halas" namümkün idi...
ne üstte vardı, ne başta, ne silah vardı, ne de onu tutacak silahtar...
hadi silahı da buldun, silahtarı da...peki ya halas'a olan inanç var mıydı?
yoktu...
15 mayıs'a kadar yoktu bunların hiçbiri.
ne zaman ki 15 mayıs günü köhne bir vapur boğazdan karadeniz'e açıldı, işte o vakit anadolu arazi parçası olmaktan sıyrılıp bir devrimin ateşleneceği karargaha dönüşüverdi...
bandırma vapuru hırçın karadeniz ile olan kapışmasından galip geldiğinde, tarihler mayısın 19'unu gösterdiğinde anadolu uyandı...
sönmüş ocaklar son yiğitlerini gönderdiler cepheye...analar, bacılar, çocuklar...hepbirlikte yazdılar destanı.
bandırma vapuruna vuran her dalgada, bir türk daha uyandı anadolu da...
sonra bir türk daha, bir türk daha ve niceleri, binlercesi...
hatırladılar ki onlar mete'nin, alpaslan'ın, tuğrul ve çağrı beylerin, fatih'lerin, yavuz'ların torunlarıydılar...
sonrası malum...
anadolu'da türk devrimi. ezelden beri hür yaşamış ve hür yaşayacak olan mustafa kemal'lerin devrimi...
15 mayısta yunanlılar izmir'i işgal etmişlerdi. yunan birliklerine ilk kurşun atılmış, izmir'de yurtsever gazeteci hasan tahsin şehit edilmişti. ayvalık'a çıkan yunan birlikleri ise, ali çetinkaya komutasındaki askerlerimiz tarafından ateşle karşılanmışlardı. anadou'da müdafai hukuk cemiyetleri etrafında işgale direniş hareketi başlamıştı. tabii ki, bu dağınık direnişin örgütlenerek düzenli orduya dönüşmesi ve tek elden yönetilmesi zorunluydu. 19 mayıs 1919 işgale karşı örgütlü direnişin işaret fişeği olmuş ve tüm anadolu yurtseverlerinin yüreklerini umutla doldurmuştur. bu umut, zamanla çelikleşmiş bir yumruk gibi, düşmanı kahredecek büyük bir güce dönüşmüştü.
mondros ateşkes anlaşması ile bilfiil işgal edilmeye başlanan anadolu kurtuluş savaşının resmen ilanı olan samsuna çıkış ile düşman işgalinden kurtarılmıştır. büyük taarruz ile son hamle yapılık diploması alanına geçiş başlanmıştır.
ülkenin her yeri işgal edilmiş düşmanın ayak basmadığı yer sayısı çok azdı 19 mayıs öncesi. bir lidere bir yol göstericiye ihtiyaç vardı. o liderde mustafa kemal atatürk'tü. içinde ki gücü ortaya çıkartmak için bir yol göstericiye ihtiyacı olan türk milleti o yol göstericisi ile birlikte 19 mayıs sonrası destan yazmıştır.
öncesinde teslim olmaya hazır çaresiz bir millet ve türk milletini vatanını geri kazanmak için varını yoğunu ortaya koyacak kadar cesaretlendiren bir lider sayesinde hür olmuş bir anadolu.
19 mayıs'tan önce kimin mandasına girsek daha iyi olur?
19 mayıs'tan sonra türk milleti tarih boyunca hiçbir devletin veya milletin mandasına girmemiştir, hep bağımsızdır ve de öyle kalacaktır.
19 mayıs tan önce anadolu da halk umutsuz, en kötü barışın dahi bir tek savaştan iyi olduğuna inanan bir durumdaydılar. ancak 19 mayıs 1919 günü ulu önder mustafa kemal atatürksamsun a ayak basarak bağımsızlık hareketi başlattı. bu tarihten sonra halk bağımsızlık hareketine inanmış ve bağımsızlığını elde edene kadar düşmana aman dedirtmemiştir.
19 mayıs'tan önce yabancıların cirit attığı bir yerdi ve sonra mustafa kemal buna dur dedi. ama 19 mayıs'ın çok sonrasına gelirsek... her taraf içimizdeki düşmanlarla dolu be atam.
elbet bir anda komple bir aydınlanma yaşanmıştır denilemez ama en azından bazı kesimlerde birilerine kul olmanın kader olmadığı, kendi göbeğini kendisinin kesebileceği fikri yerleşmiştir.
19 mayıs'tan önce anadolu karanlıklar içindeydi.
19 mayıs'tan sonra anadolu samsun'a inen ulu önder'le karanlıklardan kurtuldu. millet artık gideceği rotayı biliyordu.