tek adamlik yolunda ilerleyen bir adamin kendisini elestirmeye korkan basin tarafindan elestirildigini sanip sizofrenik paranoyaklik gosterdigi duruma verilen cevaptir.
Acziyet ve ulkenin geldigi sacma durumu ozetliyor... bir basin ve bir cumhurbaskani var, basin cumhurbaskaninin elinde ve hicbir sekilde elestirel yaklasmiyor olaylara ama cumhurbaskani o basini kendisini elestirmekle sucluyor. Sonra basin agliyor "biz size ne yaptik cumhurbaskanim, elestirmedik bir dedigini iki etmedik, o kadar tapeler cikti bilmem neler cikti haber bile yapmadik, simdi neden boyle diyosunuz" falan diye...
hürriyet'in demokrasi, basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü gibi kavramları değil de, ticari kaygıyı ön plana çıkaran yazısıdır.
adamların tek derdi para. başka bir şey değil. ne sen, ne ben, ne millet, ne de özgürlükler hürriyet'in umurunda değil. "bizi neden hedef gösteriyorsunuz" ve "bizim paralelle ne işimiz olur" kısımları da zaten hürriyet'in ticari kaygısını gözler önüne seriyor.
ulan hürriyet,
madem bu kadar özgürlüklere, demokrasiye düşkünsün de, neden emin çölaşan'ı, bekir coşkun'u, yılmaz özdil'i, can dündar'ı, tuna kiremitçi'yi, cüneyt ülsever'i, özdemir ince'yi ve diğerlerini neden kovdunuz?
Vakti zamaninda gezi olaylarinda sessiz kalan, paralel diye yaftalanan ama gazetecilerin goz altina alindiginda bir yazi bile yazmayanlarin, kendi cikararina ters dusen durumlar ortaya cikinca ,aba altından sopa gostermeye calisilan eylemdir. Memleketin dort bir yaninda siddete maruz kalanlari, somada vefat eden iscileri yazmayi istemeyenlerin iki yüzlü hareketidir. Ayni performansi secim zamaninda yapılacak hilelerin gun isigina cikarilmasinda da gormek isteriz. Kendilerine cekilecek peskesle 180 derece donecek sozde medyanin gereksiz haykirisidir.
Halk olarak hep ezilen oldgumuzu dusunursek, biz hep hukmen maglubuz, tribunler yönetim istifa diyor ve biz soyunma odasina gidiyoruz. O halde.bekleyip gorelim neler olacak, onumuzdeki maclara bakacagiz.
Doğan haber ajansı güvenilir değil. Bunu yıllardır babam der. Doganlara güvenme. elbette ama bu cesaretleri takdire şayan.
Ayrıca yazının başinda bir anlam karmasası var.
Açiklamak gerekirse..
Yuzde 52 oy alan akp kendi uzerine alınmıs, muhammed mursi nin idamıyla bu gazetenin gönderme yaptigini sanmıs ve hurriyet gazetesini suclamis dha nin söylediğine göre. davutoglu nun ya da rte nin konusmasini dinlemedigimden yorum yapmayacağim.
tuhaf bir yazıdır. şimdi gençler eğri oturup doğru konuşalım. bu yazıdan iktidar partisi en az %1-3 bandında ekstra oy çıkarır. bu cepte dursun. öte yandan söz konusu manşet ile, neyin ima edildiğini zeka problemi olmayan herkes anlamıştı. eğer gazetecilik yapıyorsan vereceğin bir haberi objektif olarak aktarman gerekir değil mi? üstelik mevcut coğrafyada neyin nasıl anlaşılabileceğini o gazetede çatıya yuva yapmış kuşlar bile bilir. yüzde 52 oy almış mursi'ye idam kararı derken, yapacağı cağrışımları ve alacağınız geri dönüşleri çok iyi biliyordunuz. dahası, bizden ne istiyorsunuz sayın cumhurbaşkanı başlıklı açıklamanın da en çok kime fayda sağlayacağını çok iyi biliyorsunuz. velhasıl kafamda iki önemli soru var;
1- bu yazının amacı ne? (sakın kimse cesaret, dik duruş, direniş vs demesin midem kaldırmıyor)
Geç kalınmış cesaret. Medya şimdiye kadar bu kadar pısırık davranmasaydı, bu ülke bir diktatör yaratmazdı, herkes haddini bilirdi. Sözleri çarpıtmak medyanın işi, medyaya ayar vermek siyasetçinin işidir ama vergi memuruyla değil, konuşarak, demeç ve beyanatlarla. Geldiğimiz noktada, sözleri çarpıtan bir yalan makinesi ve 13 yıl sonra, sonunda, ayar veren bir medya. Hayra alamet görünüyor.
o manşet birçok yöne çekilebilecek manşetti.
akp ciheti yanlış olduğunu vurguladı, ilk defa yapmıyor böyle şeyleri, ne akp ne doğan..
ama hürriyet, bunda neden böylesine sitemkar, isyankar bir yazı kaleme almış?
gerçekten yanlış anlaşıldıklarını düşündükleri için mi?
yanlış anlaşıldık, yanlışımızı da şıltakla bastırırız mı?
yok basın hep susturuluyor imajı vermek için mi?
açıkçası bunları yazmaları bile bir basın özgürlüğü nişanesidir.
erdoğan eleştirir, basın eleştirir
bunda hiiç sakınca yok. olağan şeyler. alıştık.
aç doğanın yayın grubunun medya organlarını, neler yazar neler.
ama bir özgür basın yokluğundan bahsediyorsan, hepsini geçtim, şu yazıyı kaleme alamazdın bre kardeş.
belki de erdoğan izin vermiştir,
ortamlarda hesap soruyorum dersin ama gerçekte danışıklı dövüştür kim bilecek?
aralarında bir gizli, görünmeyen bağ olduğuna da inanmaya başladım bu ikisinin bak.
onuru ve şerefi reyting, para ve spekülasyon gibi kavramlarla satın alınabilen birkaç şaklabanın akp ye yeni oy kapıları açmak adına yaptıkları danışıklı dövüşten başka bişeydir.