"Tuhaf bir şeklide "normal" kabul edildi 19 işçinin maden göçüğü altında kalıp ölmesi. Bir iki manşet, üç beş röportajı, bir iki köşe yazısı...
Hani "orada ölenleri kendi ağam, kendi kardeşim kabul ediyor ve sorumluları cezalandırılıncaya kadar bu işini peşini bırakmıyorum rum rum!" yeminleri?
Hani "nereye gidiyor bu gençlik" sitemleri?
Hani "analar babalar çocuğunuzun çalışmak zorunda kaldığı işe dikkat edin" uyarıları?
Hani "psikopat bir maden ocağını tanımanın on altın yolu" listeleri?
19 işçi Münevver'in onda biri bile etmedi.
Saçının teli bile edemedi.
***
O insanlar çok uzak bize. Başka dünyaların, başka galaksilerin insanları.
Ölür onlar. Arada böyle onar, yirmişer gider onlar. Madende ölürler, selde ölürler, kamyon devrilir ölürler..
Patlayan kuran kursu olsaydı Konya'daki gibi, biraz daha ilgi çekecekti ama heyhat! içinde ideolojik bir şey de yok.. "irtica işte efendim irtica" diye çın çın ortalığı çınlatabileceğin..
Bildiğin maden ocağı, bildiğin fakir, bildiğin Türkiye... Halbuki gericilikse al sana en gerisinden bir maden ocağı. En gerisinden bir enerji kaynağı..
Ama bu konuları yazıp oynayabileceğin bir tribün yok. Gazete okurları arasında kaç kişi vardır ki maden ocağında çalışan veya kocası, babası, ağbisi, kardeşi maden işçisi olan?
O vakit kim goygoylayacak seni? Kim "Cumhuriyetimizi çok güzel korudunuz hanfendi, sağ olun var olun" diyecek?
Cumhuriyet'in cumhuru pek kimsenin umurunda değil.
Dağdaki çoban işte di mi Aysuncuğum?
***
Halbuki sorulması gereken şu:
2010 Türkiye'sinde, milyon yıl önce ölmüş bitki ve hayvan cesetlerini bilmem kaç metre derinlikten 200 yıl öncesinin teknolojisi, ilkelliği ve güvensizliği ile çıkarmak yerine...
O işçilerin yer yüzünde, temiz temiz koşularda güneş paneli ve rüzgar türbini üretiyor olmaları gerekmez miydi?
Ve insanlarımızın, kömür yakmak ve kömür yakılarak elde edilen elektrik yerine güneş panelinden elde edilen elektriği kullanmaları (ve bu sayede pis bir havaya da mahkum olmamaları) gerekmez miydi?
Şu an gidin herhangi bir ilçeye nefes alamazsınız. Kirli havadan büyük şehirler kurtuldu sadece. Onların havası da kömüre geri dönenler sayesinde yine bozuluyor.
Bütün dünya harıl harıl güneş panel üretiyor. Güneşi olmayan Almanya mı istersinsiniz, Hindistan mı, şu hep kıçı kırık diye dalga geçmeye çalıştığımız Yunanistan mı. Ve pek tabi ki Çin.
Ve işin güzel tarafı güneş panelinin ham maddesi silikon.
Peki silikon nedir?
Silisyum ve oksijenin bir araya gelmesi.
Peki silisyum en çok nerede bulunur?
Deniz kumunda!
Yani? 3 bir tarafımızda olan şeyde!
E güneş de var!
E öyleyse niye şakır şakır güneş paneli üretmiyor ve kullanmıyoruz?
Çünkü vatanımızı çooook seviyoruz.
Hükümetiniz bilinmeyen nedenlerle yenilenebilir yani temiz enerji yasasını çıkarmıyor.
Vatandaşı temiz enerji üretmeye ve tüketmeye yönlendirilmiyor.
Üreticiyi güneş panel veya rüzgar türbini üretmeye yönlendirmiyor.
Gidiyor Antalya'ya ya BiLE doğalgaz bağlıyor.
Gidiyor bizi Rusya'ya mahkum ediyor.
Ve sonra insanlarımız maden ocaklarında ayda 600 lira için ölüyor.
***
Ben diyorum ki biz çok sevdik bu vatanı, artık daha fazla sevmeyelim. Anladığım kadarıyla aşırı sevgiden maraz doğuyor ve ne yapacağımızı şaşırıyoruz. Sevmeyince belki daha mantıklı oluruz. Belki bu kadar merhametsiz ve acımasız olmayız vatan topraklarına karşı."
çünkü o işçilerin annesi babası cıkıp bana 500.000 dolar verin demedi.
cıkıp gösteri yapmadı tvlerde.
cıkıp rol yapmadı programlarda.
cıkıp röportaj vermedi aptalca.
onlar gercekten üzüntüsünü yasadı.
gercekten üzüldüler çünkü.
münevver'in ölümünün haber yapılması hiçbir patronu, hiçbir para babasını, emek sömürmekten alıkoymuyordu; hatta daha da sömürsünler diye dikkati başka yere çekiyordu belki de. bu yüzden mi acaba?
ölüleri karşılaştırma yanlış olsa da insanımız malesef ki sınıf bilincinden yoksundur. yoksunlukla magazinelleşen bir cinayete tepki gösterebilirken, 19 tane işçinin katledilmesine, bilerek ölüme yollanmasına aynı sertlikte tepki gösterememiştir. Bizim için Tuzlada, kömür ocaklarında, fabrikalarda ihmal dolaylı iş kazaları normal bir olay gibi olmuştur. Halbuki çoğunluğun emekçi olduğu bu ülkede bu kadar az tepki olmamalıdır.
ölen sadece 19 insan değildir. arkalarında gencecik eşler, baba diyecek yaşa gelmeyen çocuklar bırakmışlardır. öte yanda ölüsü üzerinden prim yapılan bi hanım kız vardır. 20 kişinin de mağduriyeti söz konusudur. ayrıca bugün 19 maden işçisi, dün de 7 tane fabrika işçisi kadın vardı selde boğulan. hangisi hatırlanıyor? *
(bkz: olan ölene oluyor)
bu tür kıyaslamaların bizi yanlış taraflara götüreceği inancıyla şunu söylemeliyim ki bunlara rağmen başlık konusunun haksız olmaması ve bir kısım kişilerin ki bunlar medyada sözü geçen kesimler ülke sorunlarına ve olaylarına yanlış tepkiler ya da yersiz haberlerle gündemi meşgul etmeleridir.
(bkz: bir ölçü birimi olarak münevver)
hangi annenin acısı tarif edilebilir? münevver bir kurbandı ve babası iyi bir stratejiyle suçluyu bulmak için kameralara oynamıştır. bu yüzden değil 19 199 maden işçisi de bir münevver etmez. sorun şu ki 19 maden işçisi bir ata etmedi, etmeyecek de.
19 madem işçisinin bir münevver etmemesi; aziz vatanın, cebren ve hile ile bütün kalelerinin zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve her köşesi bilfiil işgal edilmiş olmasıdır.