beşiktaşlıların skora değil oynanan futbola sevindiğini bilen fenerbahçelilerin kendini avutmak için yazdığı entrylerle doldurulmuş başlıktır.
beşiktaş'ın büyüklüğünü tartışamazsınız ayrıca;siz yokken biz vardık.
koskoca fenerbahçe'nin -biz, fenerbahçe'nin bu ligin önde gelen takımlarından olduğunu bilir, onları pek sevmesek de, saygı gösteririz.- 2 futbolcunun -dia, niang- ayağına baktığı bir maçtan sonra da bir tanesi özeleştiri yapmamış, sanki biz bilmiyoruz tv karşısında nasıl hop oturup hop kalktıklarını, takımlarının futbolundan memnun olmadıklarını.
bu sene şampiyonluk yarışında olacaklarını da zannetmiyorum şahsen, aykut kocaman istifa dilekçesi cebinde geziyor.Büyük başkanlarının tahtı sallanıyor.
beşiktaş'ımızın ilk 25 dakika ve son 45 dakika rakibini ezdiği maç olmuştur. lan bu maç farka giderdi diyen bünyelere ''ulan ibneler'' atsaydınız o zaman da farka gitseydiniz. schuster dayı'nın nihat, hakan, nobre ve ilk 11'de ismail köybaşı seçiminin yanlış bir seçim olduğunu gördüğümüz maçtı ayrıca.
o değil de 52.000 fenerbahçe taraftarını beşiktaş seninle ölmeye geldik diye tezahürat yapan 2.500 beşiktaş'lı susturduya helal olsun ne denir.
volkan demirel'in yan hakeme 'amına kodumun çocuğu'; ibrahim toraman'ın da selçuk şahin'e 'amcık' dediği maç olmuştur. işin ilginç yanı ise, maçın kritiğini yaptığımız iki beşiktaşlı arkadaşın da bunları benim kadar net anlamış olması. Sonra ben harry kewell'ın buca maçında 'fuck off' dediğini söyledim; onlar yıldırım demirören'in başka bir maçta 'yarrak atarsın onu sen' dediğinden felan bahsettiler.
Sonra konuyu değiştirdik, modern sanattan konuşmaya başladık... Mutluluğun resmini çizdik, bi boka benzemedi...