19 aralık 2017 yılmaz özdil yazısı

entry7 galeri0
    7.
  1. herşeyi anlarım da yazıya bunu neden ekledin yılmaz.

    (Buna benzer bir korku filmi gene istanbul'da yaşanmıştı. Kadının biri vefat ediyor, hastabakıcıya veriyorlar morga götür diye… Asansöre biniyor, peşinden sedyeyi çekiyor, en alttaki düğmeye basıyor. Bismillahirrahmanirrahim, kadın ayağa kalkmaya başlıyor! Hem de öyle böyle değil, tavana kadar dikiliyor. Meğer, rahmetlinin saçı asansörün kapısına sıkışmış… Hastabakıcı kafayı yedi, emekliye ayırdılar, son gördüğümde kapıda ayakkabı boyacılığı yapıyordu.)
    0 ...
  2. 6.
  3. Türkiye de ne kadar münferit olay varsa hepsini arayıp tek başlıkta toplamış yılmazım. Bunun için bayağı yorulmuş olmalı.
    Peki Yılmaz bu sorunların yaşanmaması için hangi siyasi partiyi öneriyor?

    Ssk ile ünlü gılışdaroğlu nu.

    Burdan sonrasını yazmaya gerek var mı?

    Lakin yılmaz uyanık birisi. Misalin şu sözlükte takılanların genelinin 20 ile 30 yaşlarında gençlerden olduğunu, yazısındaki yaşanan olayların eski türkiye nin kaderi olduğunu bu gençlerin bilmediğini biliyor.

    Şeytanlıktan işi götürüyor.
    4 ...
  4. 5.
  5. Öküze anlatır gibi anlatmış ama anlamıyorlar.

    Millet artık kuyruklu yıldıza uzay aracı indiriyor. E bi zahmet teknolojik gelişmeler sağlık sistemini değiştirsin.
    Gerçi çok da iyileşmiş sayılmaz. Yine bekliyorsun. 4 saat olmasa da 2 saat.
    Benim yaşadığım şehirde kadın doğum doktoru ikişer ikişer hasta alıyor. Kadın doğum diyorum. Mahremiyet falan hani.
    0 ...
  6. 4.
  7. Kuyrukta beklememeyi, sağlık reformu sayıp, mutlu olan güruhun, gözüne soka soka , kayıtlarla, belgelerle , doğruluğu su götürmez gerçeklerle, vehameti anlatan şaheser tadında yazıdır.

    sağlık sektörünün, ali cengiz oyunlarıyla, alavare, dalaverelerle, ticarethanelere dönüştüğünü, gereksiz yere istenen sayısız çekim, tahlil, ameliyat ile kasasını doldurmak, insanların kaygısından faydalanarak, iliğini kemiğini sömürmek olduğunu görmemek için yanlız kör değil, beyinsiz de olmak gerekiyor.

    Bunu yapanları sorgulamak yetmez, buna suskun kalanlar, buna gòz yumanlar, bu rezaleti destekleyenler de , en az onlar kadar sorumlu ve suçludur.

    Haklarımız helâl değildir!
    Böyle biline!
    5 ...
  8. 3.
  9. 2.
  10. 1.
  11. Sağlık sistemini övüp, her şeyin çok güzel olduğunu iddia eden çomarları öttüren yazıdır. Uzun olmasına rağmen tek solukta okunacak kadar anlamlıdır. Ellerine sağlık.

    --spoiler--
    Karabük'te bir vatandaşımızın sol bacağının kesilmesi gerekiyordu, ameliyata aldılar, bi çıktı, sağ bacağı yok… Yanlış bacağı kesmişlerdi!
    *
    istanbul'da abisinin cenazesini morgtan alan vatandaş, son kez yüzünü görmek için kefeni araladı ki… Rahmetlinin yanına bir tane kadın bacağı, bir de bebek cesedi koymuşlardı!
    Bacak, huzurevinde kalan kimsesiz bir kadıncağızın bacağıydı.
    Bebek ise, sahipsiz bebekti, uzun süredir kimse almaya gelmemişti, morg görevlisi de ilk gönderilen kefenin arasına sıkıştırıvermişti.
    *
    (Buna benzer bir korku filmi gene istanbul'da yaşanmıştı. Kadının biri vefat ediyor, hastabakıcıya veriyorlar morga götür diye… Asansöre biniyor, peşinden sedyeyi çekiyor, en alttaki düğmeye basıyor. Bismillahirrahmanirrahim, kadın ayağa kalkmaya başlıyor! Hem de öyle böyle değil, tavana kadar dikiliyor. Meğer, rahmetlinin saçı asansörün kapısına sıkışmış… Hastabakıcı kafayı yedi, emekliye ayırdılar, son gördüğümde kapıda ayakkabı boyacılığı yapıyordu.)
    *
    Amerikan Vanity Fair dergisi, Batılı ilaç firmalarının henüz deney aşamasında olan, hayvanlar üzerinde denenmesi gereken ilaçları “kobay” olarak kullanılan Türk vatandaşlarının üzerinde test ettiğini yazdı.
    ingiliz The Independent gazetesi, Türkiye'de üç yıl içinde kobay olarak kullanılan 893 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı.
    *
    internette böbrek satılıyor. Taksitli böbrekçiler bile var… Garibandan tiko para alıyorlar, peşin fiyatına taksitle on katına satıyorlar.
    *
    Afyon'da kahvede oturan ihtiyarlara durup dururken ücretsiz sağlık taraması yaptılar, göz muayenesi yaptılar, siz katarakt olmuşsunuz diyerek, hepsini yatırıp kestiler, ihtiyarların hepsi kör oldu.
    *
    izmir'de katarakt ameliyatı için hastaneye yatan kadıncağızın dosyasını karıştırdılar, katarakt duruyor, rahmini aldılar!
    *
    Balıkesir'de dünyaya gelen bebeğin, göbek bağıyla birlikte serçe parmağını kestiler.
    *
    Mersin'de kalp ameliyatı olan kadına 0 RH pozitif yerine, beş ünite AB RH pozitif kan verdiler, kadın komaya girdi.
    *
    Şanlıurfa'da yanık tedavisi için getirilen çocuğa AIDS'li kan verdiler.
    *
    Denizli'de isimleri aynı, soyadları benzeyen Emine hanımları karıştırdılar, idrar yolları enfeksiyonu için tedavi gören Emine hanımın rahmini aldılar.
    *
    Konya'da kalçası kırılan hastalara, tornacıda yaptırılan platinlerin takıldığı ortaya çıktı. Buna şükür aslında… Marangozda da yaptırabilirlerdi.
    *
    istanbul'da karın ağrısıyla hastaneye gelen adama ultrason çektiler, “tebrikler hamilesiniz” raporu verdiler!
    *
    Edirne'de kuvözdeki sekiz bebek öldü, “pardon klimaya virüs girmiş, talihsizlik işte” dediler, cenazeleri kantinden aldıkları bisküvi kolilerine koydular, ailelerine bu şekilde teslim ettiler.
    Edirne'de sekiz, Manisa'da dört bebekten sonra, Kayseri'de sekiz bebek daha peşpeşe öldü, “yetkililerin hiç ihmali yok, hepsi klimanın suçu” dediler, bu defa bisküvi kolisinde vermediler ama, cenazeleri karıştırdılar, yanlış ailelere verdiler, üç bebek toprağa verildi, çıkarıldı, tekrar defnedildi.
    *
    Devlette anca haftalar sonrasına gün verildiği için, şipşak çeken dandik emarcılar türedi. Vesikalık fotoğraftan teşhis koy, daha sağlam…
    Ahalinin bilinç seviyesi o kadar yüksek ki, “bak bu emar cihazı” diye buzdolabına bile soksan, Allah razı olsun diyor.
    *
    Özel hastanenin odasında kalacağına, Çırağan Sarayı'nın boğaza sıfır odasında kal, daha ucuza geliyor.
    Özel hastanenin bir gecelik oda fiyatı, devlette çalışan hekimin bir aylık maaşı kadar!
    *
    TBMM'nin sağlık faturalarında dolandırıcılık yapıldığı ortaya çıktı.
    Hastanede beş gün yatıp, 266 gün yattım diye fatura getiren var.
    Sahte ilaç reçeteleri tespit edildi.
    Haftada beş gün tahlil yaptırdığını, iki ayda bir gözlük değiştirdiğini, 32 dişine implant çaktırdığını öne süren milletvekillerimiz var.
    Milletin vergileriyle çüküne mutluluk çubuğu taktıran milletvekillerimiz olduğu bile iddia ediliyor.
    *
    Alo 184 hattı var.
    Doktor ispiyon hattı.
    Karaciğerle kulak arasındaki farkı bilmeyen tipler, anatomi üzerine fikir beyan ederek, suç duyurusunda bulunuyor.
    Arıyor mesela, bana yanlış teşhis koydu diyor, şırrak, doktordan savunma isteniyor.
    Doktorun teşhisini beğenmeyip, dahiliye profesörü edasıyla “yanlış” diye telefon eden kim? Manav…
    Bir başkası arıyor, emarımı çekmedi diyor, haşırt, soruşturma açılıyor.
    illa emarım çekilmeliydi diyen kim? Fatmanım teyze… Komşusu Haticanıma sormuş, Haticanım emar şart demiş.
    *
    Bir taraftan cahil cühela sömürülüyor, öbür taraftan eğitimli eğitimsize kırdırılıyor.
    *
    Hekimler dövülüyor.
    Hekimler öldürülüyor.
    insanlık dışı mesai yüzünden canından bezip intihar eden hekimlerin sayısında patlama yaşanıyor.
    *
    Hastaneye “dükkan”, hastaya “müşteri” gözüyle bakıldığı için, devlet hastanelerindeki ölüm oranı yüzde 40 arttı.
    Özel hastanelerin çoğu durumu kritik hastaları kabul etmiyor, kritik hastalar devlete yığılıyor, öyle devlet hastaneleri var ki, Zincirlikuyu'yla yarışıyor.
    *
    Akp iktidara geldiğinde 2002 yılında, 209 milyon kişi hastaneye gidiyordu, şimdi 650 milyon kişi hastaneye gidiyor, memleket nüfusunun dokuz misli!
    2002 yılında 769 milyon kutu ilaç satılırken, şimdi 2 milyar kutu ilaç satılıyor.
    Sayın hükümetimiz hastanelere ameliyat karşılığı para ödediği için, ameliyat sayısında rekorlar kırılıyor, merhaba diyorsun, safra keseni alalım diyorlar, 2002'de iki milyon kişi ameliyat olmuştu, şimdi 15 milyon kişiyi geçiyor.
    Her dört sağlık çalışanından biri taşeron.
    *
    En son…
    Kadavrayı sattılar iyi mi!
    *
    izmir Dokuz Eylül Üniversitesi'ne bağışlanan iki kadavra, kanunen yasak olmasına rağmen, tanesi 10 bin liradan istanbul'daki özel üniversiteye satıldı.
    ithal kadavraların tanesi 80 bin liraya geliyor, bizim yerli kadavralar sudan ucuz, kapanın elinde kalmış.
    *
    Milletin dirisine sahip çıkılmıyordu, artık ölüsü de pazarlanıyor.
    *
    “istediğim doktora muayene oluyorum, istediğim hastanede ameliyat oluyorum, istediğim eczaneden ilacımı alıyorum, üstelik hepsi bedava, kuruş vermiyorum, vesile olanlara Allah razı olsun” zannedilen sağlık reformu, işte budur.
    *
    By-pass olmandan filan vazgeçtik…
    Git tırnağını kestir bakayım da, gör sağlık reformunu!
    --spoiler--

    Kaynak: http://www.sozcu.com.tr/2...-bile-satiyorlar-2137607/
    17 ...
© 2025 uludağ sözlük