adıyla çelişen operasyondur. insanları yakarak hayata döndürmek sadece türkiye de karşılaşılan bir olay olsa gerek. şuna adam gibi adam yakma operasyonu desenize!
- evet sayın seyirciler hayata dönüş operasyonu başarıyla yerine getirildi! 31 kişi yakılarak hayata döndürüldü, bundan sonra hayatlarına oldukça bronzlaşmış bir şekilde devam edecekler..
insan ne diye cezaevine atılır: gecenin bir yarısı evine bir telefon gelir, uyku sersemi açarsın telefonu, karşıdaki ses "abi tamam malları teslim ettim, ben yatıyorum" der sende iyi geceler der anlam veremez yatarsın, 10 dakika sonra evi polis basar ve cezaevine girersin, hemde f tipine hemde hücreye...
türkiye de tek bir canlıya zarar vermeden cezaevlerine atılan, idam edilen onlarca insan olmuştur, tarihini bilmeyenlerin kalkıpta resmi ağızlardan konuşmasına cevap olacak bir sözdür Yüzbaşı ugur pamukcu'nun ifadesi, ve hala nasıl olabiliyor da konuşabiliyorlar, buna nasıl cürret ediyorlar anlam verilemez.
tarih önünde hesap veremeyecek kimse yoktur, öldürülenler de hesap verecektir öldürenlerde, ve tarih haklıyı haksızı ortaya çıkaracaktır.
iktidarın, 20 cezaevine düzenlediği operasyonlarla insan hayatına kast ettiği tarihtir.
adına ironik biçimde "hayata dönüş" denen katliamda 32 kişi hayatını kaybetti ve onlarcası sakat kaldı.
operasyonun düzenlendiği günden bu güne tek ya da 3 kişilik hücrelerde yaşayan tutuklulardan ve tutuklu yakınlarından 122'si, f tipi cezaevlerindeki insanlık dışı yaşam koşullar ve uygulamalara karşı devam ettirdikleri ölüm oruçlarında hayatını kaybetti.
19 aralık 2000 tarihinde cezaevlerine yönelik eş zamanlı düzenlenen katliamın adıdır. tutsakları f tiplerine ve tabutluklara göndermek isteyen zihniyetin tutsaklara yönelik olarak hayata dönül operasyonu adında yaptıkları katliamdır.
cezaevlerine yönelik yapılan bu operasyonda ölen uzman çavuş Nurettin Kurt'un cezaevindeki tutsaklar tarafından ateş sonucu öldürüldüğü burjuva medyasında söylenmiş bu kanlı operasyonu halk karşısında doğru birşey miş gibi gösterilmeye çalışılmıştı ancak operasyon sırasında ümraniye jandarma bölük komutanlığında görevli olan Yüzbaşı Uğur Pamukçu'nun üsküdar 2. ağır cezamahkemesindeki ifadesi aslında halka anlatılanın tamamen uydurma olduğunu göstermiştir.
"Ümraniye Cezaevi operasyonu davasında ifade veren bir asker önemli bir itirafta bulundu. Olay sırasında Ümraniye Jandarma Bölük Komutanlığı'nda görevli olan Yüzbaşı Uğur Pamukçu, tutuklular tarafından ateş açılarak öldürüldüğü iddia edilen uzman çavuş Nurettin Kurt'un kendi birliklerinin açtığı ateş sonucu öldüğünü itiraf etti. "
dönemin adalet bakanı hikmet sami türk ve onunla beraber onlarca insanın kanına girenler unutmasınlar ki öldükçe çoğalıyor bu adamlar.
19 aralık 2000 .... bu tarihi zihnimize iyi belletmemiz gerekir... bu tarih nasıl bir zamanın üzerine kıvranıp uyuduğumuzun çıplak gercekliğidir. bu tarih tek bir zaman kesitinden gecmişimizin bize adeta ispatıdır... bu tarih bu coğrafyada yaşayanların miladıdır.. bu tarih koyaklarımıza olum ruzgarlarını savuranların pervasızlıklarının resmidir. bu tarih yaşadıkca öğretecek olan bilge bir andır.....
19 aralık gecesi ülkenin 20 cezaevinde aynı anda başlayan operasyonların adıdır hayata dönüş... operasyonların en önemli amacı f tipi cezaevi uygulamasına karşı çıkan siyasi mahkumların ölüm orucu direnişini sonlandırarak, tabutluk olarak adlandırılan f tipi cezaevlerine taşınabilmesiydi. olum orucu eylemlerinin devam etiği zaman diliminde hukumetin adalet bakanlığı yetkilileriyle aydınlar ve siyasiler tarafından yurutulen görüşmeler devam etmekte, cezaevindeki ölüm orucu direnişini bitirebilecek formüller üzerinde anlaşma sağlanabilecek duzeye gelinmekteydi. görüşmelerde yer alan mehmet bekaroğlu daha sonra yaşananları değerlendirilirken ''aldatıldık, hukumetle antlaşma üzerinde mutabakata varmıştık oysa görüşmeleri birden keserek, asıl yapmak istediklerini uyguladılar'' demekteydi.
birileri kendi istediklerini , ölüm üzerinden korkusuzca inşa edebilecek yeteneklerini zaman kayıp etmeden göstermeye başladılar. 20 aralık gecesi cezaevlerinde duzenlenen operasyonlarla, tam anlamıyla katliama giriştiler. medyamız guzide kaynaklardan aldıkları bilgilerle bizleri cezaevindeki örgut hakimiyeti konusunda bilgilendirirken, cumhuriyet tarihinin gördüğü en zalim bakanı ise açıklamalara ''örgut içeride adam yakıyor'' yaygarasıyla eşlik ediyordu...
medyamız ancak düşman topraklarına adım atılabileceğinde kullanılacak dili giyinerek '' devlet sonunda girdi'' manşetleriyle devletin kendi sorumluluğundaki cezaevlerinde yarattığı katliamı, düşman saflarının imhası olarak sunuyordu.. cezaevindeki mahkumların kendi arkadaşlarını öldürdüklerini beyan edenler, cezaevlerinde silah bile bulunabildiğini riyakarca ispatı derdindelerdi. 2 si asker, 32 kişinin silah ve kimyasal gaz kullanılarak öldürüldüğü operasyonlarda medyamız o katliam içerisinde hiç bir şey olmadan nasıl sağlam kaldıklarını aktarma gerekliliği duymadan ''renkli pankratları ve broşurleri'' örgutlerin hakimiyetinin sembolleri olarak bizlerle paylaşıyordu. operasyonların ardından açıklama yapan guvenlik görevlileri, mahkumların kendilerini silahlı çatışmayla engelemek istemelerinden dolayı olu sayısının arttığını belirtiyorlardı.
operasyonların ardından düzenlenen savcılık raporlarına eşlik eden adli tıp sonucları, gözümüzün önüne çıplak gerceği sunuyordu. adli tıp raporunda mahkumlar tarafından yakıldıkları iddia edilen mahkumların, güvenlik görevlilerinin kullandığı göz yaşartıcı, gaz ve sinir bombalarının çıkardığı yangında öldükleri ifadesine yer verilmekte, ateşli silahla öldürülen askerlerinde yine guvenlik görevlilerinin silahından çıkan mermilerle vurdukları belirtilmekteydi..yine canakkale savcılığı 563 guvenlik görevlisi hakkında 20 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasını isteyen iddianameyi hazırlayarak mahkemeye sunmaktaydı...
19 aralık 2000 bu ulkede an gelince adaletimizden, guvenliğimizden, haber alma özgürlüğümüzden sorumlu bulunanların yekpare vucut olarak, koro halinde yalanlarıyla bizi karşıtları olarak dışarı atabileceklerinin tarihidir.
19 aralık 2000 tarihi devlet şefkati ile karşılaşmamızın ürkütücü kesişmesidir..
19 aralık 2000 tarihi belleğimizin zaman ayracında soluyarak her an kendini bize hatırlatan vicdanımızdır....
19 aralık 2000 tarihi zihnimizin sokaklarını kan ile yıkayanların cellat takvimidir.
19 aralık 2000 tarihi içimizin şiarıdır ''unutma, unutturma''....
hedef pkklı şerefsiz mahkumlara ya seve seve ya s.ke si.e denmiş, mahkumlar ikinciyi tercih edince, tercihlerine saygı duyulmuştur. kimsenin gocunmaya hakkı yoktur.
ironiden öte psikolojik harp taktiği gereği, aymazca hayata dönüş operasyonu olarak adlandırılan , bu ülkenin çocuklarına, bombalarla, silahlarla, gazlarla acımasızca saldırılıp, onlarcasının öldürülüp, yüzlercesinin yaralandığı- insanlık tarihimize düşen- kara gün!
karadır, savunmasız insanlara silah sıkılırken, megafonla, hayat güzeldir, diyebilme rahatlığıyla .
karadır, bu insanlar istif şeklinde, göt göte yaşayıp, bir tuvaletten 40 kişi yararlanıp, insanca yaşamak istemiyorlar, sırf örgütlerinin koğuş sistemindeki hakimiyetini kayıp etmemesi için, şeklinde uydurulan yalanlarıyla.
tarihiyle karadır, bu operasyonun ardından özelleştirmeler, stand-by lar, tahakküm yasaları son hızla uygulanmıştır. mesaj açık : abanın altından, üstünden, ortasından sopa gösterip olası muhalefet ataklarını korkuyla kesmek !
19 aralık 2000, bu ülkenin geleceğine, umutlarına, hayallerine vurulmuş kara bir tırpandır . karadır, bu operasyonu, allahsız komünistleri bertaraf etmeyi meşru gören, hakan aygün tandanslı insanımsılarla aynı havayı solumak kadar .
uzun ama değecek program. hayat kurtaran. ilk aşaması kişinin kim olduğunu sorgulamasıdır. ikinci aşaması bir süre yalnız kalarak iyi ve kötü gün dostlarını ayırmasıdır. üçüncü aşaması ailesine daha sıkı bağlanmasıdır. dördüncü aşaması, kafa yapısını ve görüntüsünü değiştirmesidir. beşinci aşaması ve en önemlisi, tüm bunları yapacak inanca ve güce sahip olmasıdır.