19 22 aralık 2000 hayata dönüş operasyonu

entry190 galeri61 video4
    22.
  1. Devletin "hayata dönüş operasyonu" adı altında 29 insanı katlettiği, onlarcasını yaralı ve sakat bıraktığı "anarşistlerin" değil insan olan herkes için acı gündür. Silahı olmayan tutukluların üzerine bomba yağdırıp, ağır makinalılar ile ateş açmak.. evet gerçekten insan olan için üzücü..
    5 ...
  2. 21.
  3. sözde sosyalist, esasta sempatizan ve miltan olan kimi sitelerin haberleriyle asla anlatılamayacak olan olayların yaşandığı tarihtir.

    en başta herkesin hem fikir olması gereken konu f tipi cezaevlerine geçişin haklılığıdır. buna karşı çıkmak, cezaevlerindeki koğuş sistemini destelemektir. yani aynı örgüt elemanlarının bir koğuşta toplanmasını, eylemlerin plan aşamasının buralarda gerçekleşmesini, terör örgütü suçlularının iştima, eğitim dahil çeşitli eylemlerini gerçekleştirebilmesini, içeride yasak olan, telefon, silah, sakıncalı yayın matbuat gibi metaların bulundurulmasını hoş görmek demektir. bu insanlar adı üstünde cezaevindedir. yani cezalıdır. normal olarak kişisel hak ve hürriyetlerinin bir bölümü yasalar gereğince işledikleri suçun bedeli olarak engellenmiştir. koğuş sisteminin bir diğer saakıncalı tarafı ise ki bu en önemli noktadır f tipine geçişte, mahkumlara diledikleri gibi aramaya karşı koyma, isyan başlatabilme gibi fırsatlar sunmasıdır. burada yazan çoğu yazar cezaevi aramalarında nelerin ele geçtiğini bilmediği için bu konu onlara tuhaf gelebilir. aramalarda ele geçen el yapımı ateşli silahların ne amaçla orada tutulduğunu ise cevaplamak istemez çoğu.

    2000 yılı yazında ulucanlar'da meydana gelen olaylarda 26 suçlu ölü ele geçirilmiştir. ele geçirilmiştir diyorum çünkü çıkan çatışmada yakalanan suçlular için bu tabir kullanılır. demek ki mahkumların cezaevlerinde bile asker/polisle çatışmaya girebilecek yeterli silah gücü var. zaten çıkan olayların sebebi de mahkumların aramaya karşı çıkmasıdır. aralık ayındaki operasyona gelirsek, bahsettiğim ulucanlar ve bu gibi olayların önlenebilmesi amaçlı alınan f tipi cezaevlerine geçiş kararı devlet tarafından uygulanmaya konulmuştur. mahkumlar buna da karşı çıkıp isyan başlatmışlardır. çıkan olayların sonucunda her iki taraftan da kayıp verilmiştir. askerin mahkumları yaktığı iddiası ise oldukça komiktir keza tv de bile kadın mahkumun kendi kendini yakması görüntüleri yayınlanmıştır. kendilerini canlı bomba yapabilen, amaçları uğrunda diğer insanlarla beraber kendi canlarını da hiçe sayan, açlık grevlernde kendilerini öldüren bu gözü dönmüş mahkumlar elbette ki koğuş avantajı ellerinden alınmak istendiğinde çeşitli yollarla karşı koymuşlardır.

    olayların garip olan tarafı herkes sonucuna bakarken kimsenin sebebini irdelemiyor olmasıdır. neden f tipine geçiş kararı alındı? neden mahkumlar buna karşı çıktı? dünyanın hemen hemen her ülkesinde bizim f tipi tarzı cezaevleri bulunmaktadır. suçu işleyen verilen cezayı çekmektedir. oysa ki bizde durm biraz değişikti. yakalanmadan evvel hücre evlerinde yaşayan teröristler yakalandıktan sonra da yine hücre evlerine benzettikleri koğuşlarda ikamet etmekteydi. yani suçları bir yerde cezasız kalmaktaydı. yukarıda da belirrtiiğim gibi, mahkumiyet bir takım hak ve özgürlüklerin yasalar gereğince insanın elinden alınmasıdır. eğer ki insan yakalanıp cezaya çarptırıldıktan sonra da dışardaki hayatına benzer bir şekilde yaşayabiliyorsa cezaevinde, verilen cezanın bir anlamı kalmaz. bu yüzden f tipine geçilmiştir. aramalar sırasında çıkan isyanları bastırırken ortaya çıkan kayıpları önlemek için f tipine geçiş yapılması gerkliydi. aramaya karşı çıkan mahkumların koğuşları yakması sonucu kaybedilen hayatlar olmasın diye bu sistem zorunluydu. gardiyanların bile içine giremediği koğuşlarda saklanan silahlarla masum insanlar zarar görmesin diye f tipi zorunluluktu.

    19 aralık 2000 de mahkumların devletin aldığı bir karara isyanı vardı ve çatışmalar yaşandı. asker-polis gerekeni yapmıştır. isyanı bastırmıştır. f tipine geçişle beraber, cezaevleri teröristlerin kampı olmaktan çıkmış, ceza çekilebilecek mekanlar haline gelmiştir.

    olaya hümanist yaklaşanlar için not: olaylar sırasında kendini ateşe veren kadın eğer hiç yakalanmamış olsaydı, annenizin alışveriş yaptığı bir markette kendini ve oradaki herkesi havaya uçursaydı *, yine aynı şekil insancıl yakalaşabilen olur muydu olaylara? acaba burada mahkumları insanlık adına savunanlar, güngören'de hayatını kaybeden o küçücük çocuğun yakınlarıyla da bu şekil konuşur mu?
    4 ...
  4. 20.
  5. faşizmin ayak seslerini duyurduğu günlerden biri. failleri hala utanmadan ortalarda dolaşmaktadır.
    5 ...
  6. 20.
  7. cezaevi yaşam koşullarını protesto ettikleri için bu ülkede, sözde en güvenilir yerde, insanlar diri diri yakıldı.
    (bkz: unutmadık, unutturmayacağız)
    6 ...
  8. 19.
  9. hikmet sami türk'ün inatla hükümlülerle görüşmeyerek ya da kimseyi görüştürmeyerek devletin her zamanki yüzünü göstermesi ile vuku bulmuş katliamdır.

    açlık grevi yapan hükümlüleri yakarak ya da wernicke-korsakoff sendromu hastalığına mahkûm edip bütün hayatlarını bomboş bir hafıza ile geçirmelerine neden olarak "hayata döndürmüştür" devletin ilgili kişi ve kurumları.
    1 ...
  10. 18.
  11. 17.
  12. 32 kişinin öldüğü bu operasyonun sonunda F tipi cezaevlerinin mimarlarından olan ve Operasyon sırasında Cezaevleri Genel Müdürlüğü görevinde bulunan Ali Suat Ertosun'a 2004 yılında hükümet kararıyla "Devlet Üstün Hizmet Madalyası" verilmiştir.
    (bkz: burada öldürülecek biri vardı onuda ben öldürdüm)
    5 ...
  13. 16.
  14. devletin insanları "öldürerek" hayata döndürdüğü, türkiye cumhuriyeti'nin kara lekelerinden sadece biri.

    katliam, utanç, ayıp.
    5 ...
  15. 15.
  16. tarihin çarkını çevirmek için ileri
    yaşama sevdalı
    bir grup çocuktuk
    kendimi bildim bileli

    düşler ülkesinde
    çelik çomak oynanmaz
    demişti
    hücrede
    gençten birileri
    dinlemedik
    uyduk şeytanın sözüne
    ve tükürünce zulmün yüzüne
    kırdılar çemberimizi
    topaçlarımız özgürce
    dönmedi bir daha
    ve kurşunladılar
    düşler ülkesinin semalarında
    mavi gözlü
    uçurtmalarımızı

    zulmün çemberinden
    geçerken bedenlerimiz
    kan kesti tarih
    utandı
    doğan günü karşılayan
    dalda ki kuşlar
    ve sırrı henüz çözülemeyen
    kesif bir duman
    kuşattı bizi
    dağladı ciğerlerimizi
    tam otuz üç yerden
    kırıldı karanfiller
    ve güneşe yolculuk
    başladı
    ilk bombanın
    düştüğü hücreden

    ve sen ey tarih
    çevir yapraklarını
    bir 19 Aralık sabahına
    şafakla gelen
    bir halkın zaferi değil
    utancıydı
    yetmiş milyonun

    gökyüzü kızarırken
    bir nokta kadar bile
    kızarmadı yüzleriniz
    işte bir ders daha
    acı bize kaldı
    utanç sizlere

    ve öldüysek
    alev kanatlı
    şahinler gibi,
    karanlığın yüzünü
    çevirmek için güneşe
    ateş dansları
    çoğaltsın diyedir bizi

    daha gün
    o gün değil
    bekle ey tarih
    tüm suskunluğun
    ve susamışlığınla bekle
    kanla yazılan sayfalar
    diriltecek
    yerde sürünenlerimizi
    ve unutmayacak
    altın çağın
    kızıl yürekli çocukları
    toprakta tohum olan
    isimlerimizi..
    4 ...
  17. 19.
  18. umarım öteki dünya vardır; sözde demokrat ve solcu ecevit'in yakasına yapışmışlardır tutsaklar.
    3 ...
  19. 18.
  20. "hoşça kalın:

    hep mektuplarımızın sonuna yazdık hoşça kalınlarımızı. başa aldık bu kez. çünkü bu mektubumuzu elveda ile noktalayacağız. evet, biz gidiyoruz, siz hoşçakalın. hoşça kal anam, yarim, hoşça kal kardeşim, arkadaşım, hoşça kalın dostlarımız, hoşça kalın geride bıraktıklarımız. hoşça kalın dağlar, ovalar, sokaklar, hoşça kalın deniz, gökyüzü, sen de hoşça kal kağıt kalem. yaşam yolunun yeni ufuklarına yelken açıyoruz. devrim yolumuzun yeni bir engebesini aşıyoruz. gidiyoruz, belki bir daha hiç dönmeyeceğiz. her kilometre taşında birimiz düşecek. nihai zafere daha yakın mesafeleri göstereceğiz. sizleri hep sevdik, terk etmek istemedik. bizi bu yola koyan size olan sevdamızdır...

    hoşça kalın, ölümü bekletmeyeceğiz. hoşça kalın işçiler, köylüler, memurlar. hoşça kalın öğrenciler, esnaflar, hoşça kalın tüm halkımız. vatanımızı satanlara bir ders daha vereceğiz. sizler için öleceğiz. ölümü bekletmeyeceğiz. isterseniz yumun gözlerinizi, tıkayın kulaklarınızı... isterseniz duyun, izleyin bizi. seyredin hücre hücre eriyişimizi...

    anlatın çocuklara masallarda, yıldızlar arasında, yıldızlar gibi kayışımızı... ama önce hoşça kalın. belki son vedaya vakit kalmaz. belki vedalaşmak dar vakitlere sığmaz. biz gidioruz. bu bizden size son veda.

    elveda.." *
    son vedaya vakit bırakmayan ölüme gönderiş operasyonudur.
    3 ...
  21. 17.
  22. ece temelkuranın 'ne anlatıyım ben sana' kitabı konuyu gayet güzel irdelemiştir. okunması şiddetle tavsiye edilir.
    0 ...
  23. 16.
  24. kolluk kuvvetlerinin insanları yakarak gerçekleştirdiği "hayattan u dönüşü" operasyonudur.

    operatörleri bütün işkence davalarında işkencecilerin "ak"lanması gibi aklanmıştır. devlete yine zeval gelmemiştir.
    2 ...
  25. 15.
  26. 1990 yılından itibaren birçok üyesi cezaevine girmiş olan ve cezaevlerinde yüksek bir örgütlenme düzeyine ulaşmış olan dhkp-c , mlkp , tkp-ml militanlarını yok etmek amacıyla gerçekleştirilen devlet terörizminin operasyonlarından sadece bir tanesidir. F tiplerinin temel amacı cezaevi örgütlülüğünü ve militanların devrimci dayanışmasını baltalamaktır. Ve bu işi dışarda adam arayarak yapmak yerine , içerde kontrol altında imha etmek hem devlet terörünü haklı göstermek hem de işi daha risksiz halletmenin devletçe benimsenen yegane yöntemidir. Gerçekleri kabul etmek gerekir. Dışarıda bir örgüte dahi mensup olmayan sayısız emekçi ve işçinin canını okuyan bir devletin içeri tıktığı devrimci militanlara insan onuruna ve haklarına yakışır derecede davranması olasılığı daha en başında mantıksal olarak imkansızdır. Emperyalist dünya tekellerinin hizmetindeki kapitalist bir devletin insanlara adalet dağıtacağını düşünmek ise gerçekten saçmalığın daniskasıdır. Esir alınan devrimci militan gruplarından ölüm oruçlarıyla davasını sürdürmeye çalışan dhkp-c militanlarının cezaevi içinde ulaştığı direniş başarısı ise ortadadır. Cezaevlerinde 12 Eylül darbesinin işkence yöntemlerinin halen uygulanmakta oluşu ise konuya el uzatmak istemeyen tatlı su solcularının hatırlaması gereken bir insanlık ayıbıdır.
    4 ...
  27. 14.
  28. 14.
  29. Katliamcılara 'delil yetersizliği'nden beraat!
    ÇANAKKALE (17.09.2008)- Çanakkale E Tipi Hapishanesi'nde 19 Aralık 2000'de "hayata dönüş" adı altında yapılan katliam saldırısı nedeniyle Ağır Ceza Mahkemesi'nde askerler hakkında açılan dava, 7 yıl sonra "delil yetersizliliği" iddiasıyla beraat kararıyla sonuçlandı.

    Çanakkale E Tipi Hapishanesi'nde 19 Aralık 2000'de yaşanan yapılan katliam saldırısı nedeniyle Ağır Ceza Mahkemesi'nde 563 asker hakkında açılan dava, 7 yıl sonra beraat kararıyla sonuçlandı. 4 tutsak ve 1 askerin yaşamını yitirdiği saldırı gerekçesiyle, 563 asker ile 154 tutsak ve hakkında farklı gerekçelerle davalar açılmıştı.

    Katliam saldırısında yer alan askerler hakkında; tutsaklar Sultan Sarı, Fahri Sarı ve ilker Babacan'ı "görevin ifası sırasında faili belli olmayacak şekilde öldürdükleri ve 83 hükümlüyü yaraladıkları" suçlamasıyla dava açılmıştı. Mahkeme heyeti, askerlerin tümü hakkında, "yeterli, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı" iddiasıyla beraat kararı verdi.

    Mahkeme, tutsaklar için ise 9 ayrı karar verdi. Mahkeme, dava sürecinde yaşamını yitiren 11 tutsak hakkında ise açılan dava ile bazı tutsaklar hakkında "Ateşli Silahlar Kanununa Muhalefet" ve "Cezaevi idaresine karşı silahlı isyan" iddialarıyla açılan davalar hakkında zamanaşımı kararı verdi. Ayrıca, adresleri tespit edilemediği için ifadeleri alınamayan 61 kişinin ise ayrı bir dosya ile yargılanmasına karar verdi. “Ruhsatsız patlayıcı imal etmek ve bulundurmak", "Adam öldürmek ve yaralamak" iddialarıyla açılan davalarda ise "delil yetersizliği" ile beraat kararı verildi.

    Dava AiHM'e taşınabilir

    Davaya tutsakları avukatı olarak katılan Av. Gül Kireçkaya, Yargıtay kararını beklediklerini, davaya AiHM'ne taşıyabileceklerini kaydetti. Kireçkaya, "(iki tarafa da beraat verelim davayı kapatalım) anlayışına kesinlikle izin vermeyeceğiz. Biz bu gerçeğin arkasında duracağız ve hakkımızı arayacağız. Gerçekte bizim açımızdan Fahri Sarı, Sultan Sarı ve ilker Babacan'ın operasyon sırasında öldürüldüğüdür. Zaten operasyonun sadece ölüm oruçlarını bitirmek gibi bir maksatları yoktu. Kararı askerler aleyhine temyiz edeceğiz. Hükümlülere operasyonun ardından sevkleri sırasında kötü muamele ve insanlık dışı muamele yasağına aykırı davranıldığı gerekçesiyle 2002 yılında bir dosyayı AiHM'e göndermiştik. Askerler suçlu bulunmazsa bu karar için de AiHM'e gideceğiz" diye konuştu.
    http://www.atilim.org/hab...rsizligi_nden_beraat.html
    1 ...
  30. 13.
  31. hiç kimseyi şaşırtmaması gereken operasyon yıllardır yapıldı ve devamı gelecek.
    2 ...
  32. 12.
  33. Kolluk kuvvetlerinin attığı kurşunun, delilleri ortadan kaldırmak amacıyla, adli tıp yolunda bıçakla mahkûmların etleri kesilerek çıkarıldığı bile kanıtlandı.
    Bütün kurşunlar dışarıdan içeriye atıldığı, ölülerin üzerinde yakıcı kimyasal madde bulunduğu, gaz bombası nedeniyle zehirlenerek öldürüldükleri... Kanıtlandı. Ama deliller toplanamadı. Koğuşlarda keşif yapılmasına izin verilmedi.
    Tabii ki sanıklar bulunamadı. Ve tabii ki önceki gün, ve tabii ki bu dava, 8 yıldır sürmesi bitememesi sebebiyle, istanbul Eyüp 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nin verdiği kararla, tabii ki, müruruzamana uğradı. Dediler ki 'Üzerinden epey zaman geçti'. Zamanaşımı, tabii ki. insanlıkaşımı yani. Yani bir kez daha insanlığımızın üzerinden postallarıyla, çiğneye çiğneye geçtiler. Gittiler.
    (bkz: ece temelkuran)
    http://www.milliyet.com.t...ate=25.06.2008&ver=41
    4 ...
  34. 11.
  35. isminin "hayata dönüş" olmasını ironi olarak mı yorumlasam yoksa, yoksa ağzımı açıp gözümü mü yumsam bilemediğim operasyon, ulan 9 tane ana baba evladı öldürülmüş be ! hangi hayat, ne dönüşü...
    3 ...
  36. 10.
  37. 9.
  38. Süreci cezaevinde yaşayan çalışanların operasyon hakkında konuşmalarına konan yasak ne denli bir vahşetin yaşandığının bir diğer göstergesidir.
    3 ...
  39. 8.
  40. cezaevlerinin dezenkekte edildigi gundur. olaylar sirasinda 2 askerimiz sehit olmustur. Onlara tanri'dan rahmet diliyorum. digerleri tamu'da erlik han'in mamutlariyla egleniyorlardir simdi. dusunenlerin, emegi gecenlerin ellerine saglik.
    5 ...
  41. 7.
  42. tutsakların diri diri yakıldığı, kimyasal silah kullanılan dönüştürme operasyonudur. sorumluların başında dönemin adalet bakanı hikmet sami türk gelir. yanık et kokularının havaya karıştığı ulucanlar cezaevi şimdilerde kültür merkezi olmuştur. sanatsevicileri yakılmış insan cesetleri üzerinde alkışlayın postmodern eserlerinizi. devletin özrü bu mudur? yaktık ama sonra sanat merkezi yaptık, bakın sanat halk içindir! ne güzel. katiller henüz hesap vermemiştir.
    6 ...
  43. 7.
  44. "19 Aralık günü başlatılan 'Hayata Dönüş Operasyonu', Türkiye'de yaşanan en büyük cezaevi katliamıdır! "
    http://www.ihd.org.tr/basin/bas20001226.html
    ihd basın açıklaması.
    devlet terörü diye bunlardan bahsediyoruz, bu operasyonda içeriden sıkıldığı söylenilern kurşunların aslında dışarıdan atıldığı, mahkumların birbirlerini yakmadıkları aksine dışarıdan atılan kimyasal silahlar sebebiyle yandıkları raporlar sonucunda açığa çıkmıştır.tek istedikleri onların da aslında bir insan olduklarının farkedilmesiydi : http://www.savaskarsitlar...ID=5&ArsivAnaID=29265
    6 ...
  45. 6.
  46. eco wiht hükümeti ve hikmet sami' nin devrimci güçleri kırma eylemidir.

    yeni bir durum değildir.
    *
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük