19 22 aralık 2000 hayata dönüş operasyonu

entry190 galeri61 video4
    64.
  1. 63.
  2. Türkiye de kimsenin zikine takmadığı olaylar silsilesidir.Keşke böyle katliam diye tabir edilen durum geleneksel hale gelsede hapisaneler temizlense denilesi durumdur.
    1 ...
  3. 62.
  4. oturduğum semtte, hemen yanıbaşımızda oldu * daha küçüktük pek farkında değildik olayların. hadi olayları izleyelim diyerek peşinde koşturduk o günlerde. ama sonra farkına vardık ki yanıbaşımızda ve birçok yerde insanlar öldürülmüş. türlü işkencelerle katliam yapılmış... keşke hiç büyümeseydik ve öğrenmeseydik...
    1 ...
  5. 61.
  6. işledikleri ağır suçların cezasını tıpış tıpış çekmek varken , devlete meydan okumaya çalışanların maymuna çevrildiği komik olaylar bütünüdür.
    (bkz: adamın götünden kan alırlar Kamil.)
    1 ...
  7. 60.
  8. her yıl biraz daha unutulan katliamdır...unutursak hatırlartırlar cümlesini boşa gitmediğini daha iyi anlamamız gerekir.ölenlerin çoğunun siyasi suçlu olması ülke sevenleri tarafından "terörist" ilan edilmesi ve "oh iyi olmuş" zihniyeti çok fazla hakim olan katliamdır...
    0 ...
  9. 59.
  10. 9. yılında unutmadık unutturmayacağız katliamıdır.
    2 ...
  11. 58.
  12. kalp masajı veya eloktro şok
    0 ...
  13. 57.
  14. semra duyarun itirafları dikkatlice okunduğunda işkenceye hayır diyen bir örgütün kendi içinde nasıl işkence yöntemleri kullandığının görüldüğü, son derece gerekli olan operasyondur. kimse bu devletten büyük değildir.
    0 ...
  15. 56.
  16. devletin hala kendi suçlularını aradığı operasyondur, sanırım devlet kendini arıyor...
    2 ...
  17. 55.
  18. 19 aralık. kanlı tarih

    anap,dsp ve mhp koalisyon hükümetinin hayata dönüş adı verdiği ama kamuoyunda 19 aralık cezaevi katliamı olarak yer eden operasyonun 9. yıl dönümü. 19 aralık katliamı sırasında 2si asker olmak üzere toplam 32 kişi hayatını kaybetti. katliamın ardından emniyetin yaptığı operasyonlar ve ölüm orucunda hayatlarını kaybedenlerle birlikte bu sayı 117 ye çıktı.

    19 aralık 2000 günü gerçekleştirilen ve 20 cezaevinde birden başlatılan operasyonda bazıları yanarak, bazıları da kurşunlanarak, onlarca kişi yaşamını yitirdi.

    20 ekim 2000 tarihinde f tipi cezaevlerine ve tecride karşı ölüm orucu eylemi başlatan tutuklulara müdahale gerekçesiyle yapılan operasyon sırasında 2’si asker olmak üzere toplam 32 kişi hayatını kaybetti. operasyonun ardından sürdürülen eylemler ve devlet güçlerinin düzenlediği operasyonlarda hayatını kaybedenlerin sayısı 117 ye çıktı. buna göre:

    19 aralık operasyonu sırasında 32 kişi,

    ölüm orucu sırasında cezaevinde 48 kişi,

    ölüm orucunu destekleyen tutuklu yakınlarından 7 kişi,

    tahliye olduktan sonra ölüm orucunu sürdürürken 12 kişi,

    kendini yakarak 10 kişi, tedavi sırasında 1 kişi,

    saldırı sonucu 1 kişi,

    5 kasım 2001 de küçükarmutlu da düzenlenen polis operasyonunda 4 kişi hayatını kaybetti.

    son olarak devrimci halk kurtuluş cephesi davasından tekirdağ f tipi cezaevi nde tutuklu bulunan selami kurnaz, ölüm orucu sonucunda 12 ağustos ta yaşamını yitiren 117. kişi oldu.

    türkiye insan hakları vakfı (tihv) in ekim 2004 insan hakları raporundaki verilere göre 2000 yılında katliam sırasında ve sonrasında hayatlarını kaybedenlerin isimleri şöyle:

    katliam sırasında cezaevlerinde hayatlarını kaybedenler

    bayrampaşa: cengiz çalıkoparan, ali ateş, mustafa yılmaz, murat ördekçi, nilüfer alcan, fırat tavuk, aşur korkmaz, şefinur tezgel, yazgülü güder öztürk, gülser tuzcu, seyhan doğan, özlem ercan.

    ümraniye: ahmet ibili, ercan polat, umut gedik, alp ata akçagöz, rıza poyraz, haydar akbaba, muharrem buldukoğlu.

    çanakkale: fidan kalşen, fahri sarı, sultan sarı, ilker babacan.

    bursa: murat özdemir.

    çankırı: irfan ortakçı, hasan güngörmez, ali ihsan özkan.

    uşak: berrin bıçkılar, yasemin cancı.

    ceyhan: halil önder.

    askerler : nurettin kurt (ümraniye), mustafa mutlu (çanakkale)

    cezaevinde ölüm orucu sırasında hayatını kaybedenler

    cengiz soydaş (21 mart 2001), adil kaplan (7 nisan 2001), bülent çoban (7 nisan 2001), fatma ersoy (10 nisan 2001), nergis gülmez (11 nisan 2001), tuncay günel (11 nisan 2001), celal alpay (12 nisan 2001), abdullah bozdağ (12 nisan 2001), erol evcil (13 nisan 2001), murat çoban (13 nisan 2001), gürsel akmaz (16 nisan 2001), endercan yıldız (18 nisan 2001), sibel sürücü (22 nisan 2001), hatice yürekli (22 nisan 2001), sedat karakurt (24 nisan 2001), fatma hülya tümgan (28 nisan 2001), hüseyin kayacı (6 mayıs 2001), cafer tayyar bektaş (6 mayıs 2001), veli güneş (16 haziran 2001), aysun bozdoğan (26 haziran 2001), gökhan özocak (4 temmuz 2001), ali koç (8 temmuz 2001), muharrem horuz (2 ağustos 2001), ali ekber barış (18 ekim 2001), tülay korkmaz (19 kasım 2001), ali çamyar (2 ocak 2002), zeynel karataş (5 ocak 2002), yusuf kutlu (8 mart 2002), yeter güzel (10 mart 2002), doğan tokmak (15 mart 2002), meryem altun (31 mart 2002), okan külekçi (22 mayıs 2002), semra başyiğit (29 temmuz 2002), fatma bilgin (10 ağustos 2002), melek birsen hoşver (22 ağustos 2002), gülnihal yılmaz (24 ağustos 2002), fatma tokay köse (31 ağustos 2002), hamide öztürk (10 eylül 2002), serdar karabulut (8 kasım 2002), imdat bulut (19 kasım 2002), zeliha ertürk, (30 kasım 2002), feridun yücel batu (1 aralık 2002), berkan abatay (20 aralık 2002), özlem türk (11 ocak 2003), yusuf aracı (26 mart 2003), ümit günger (31 mart 2004), selma kubat (1 mayıs 2004), selami kurnaz (12 ağustos 2004).

    ölüm orucunu destekleyen tutuklu yakınlarından ölenler

    gülsüman ada dönmez (9 nisan 2001), canan kulaksız (15 nisan 2001), şenay hanoğlu (22 nisan 2001), erdoğan güler (24 nisan 2001), zehra kulaksız (29 haziran 2001), hülya şimşek (31 ağustos 2001), özlem durakcan (28 eylül 2001).

    tahliye olduktan sonra ölüm orucunu sürdürürken ölenler

    uğur türkmen (27 mayıs 2001), sevgi erdoğan (14 temmuz 2001), osman osmanağaoğlu (14 ağustos 2001), gülay kavak (7 eylül 2001), ümüş şahingöz (14 eylül 2001), abdülbari yusufoğlu (20 eylül 2001), ali rıza demir (27 eylül 2001), ayşe baştimur (28 eylül 2001), zeynep arıkan gülbağ (27 eylül 2001), lale çolak (8 ocak 2002), tuncay yıldırım (21 mart 2002), feride harman (15 aralık 2002).

    kendini yakanlar

    kazım gülbağ (25 nisan 2001- almanya), ibrahim erler (18 eylül 2001), eyüp savur (7 kasım 2001), nail çavuş (7 kasım 2001), muharrem çetinkaya (12 kasım 2001), muharrem karademir (28 şubat 2004- ölüm orucunda kendini yaktı), günay öğrener (2 mart 2004- ölüm orucunda kendini yaktı), ümit günger (31 mart 2004- ölüm orucunda kendini yaktı), hüseyin çukurluöz (23 haziran 2004- ölüm orucunda kendini yaktı), bekir baturu (23 haziran 2004- ölüm orucunda kendini yaktı)

    tedavi sırasında ölen

    mustafa coşkun 3 ekim 2001 tarihinde kanser tedavisi sırasında yanlış sonda takılması sonucunda yaşamını yitirdi.

    saldırılar sonucu ölen

    cafer dereli 9 aralık 2000 de, hollanda da ölüm orucuna destek verirken faşistlerin saldırısı sonucu hayatını kaybetti.

    küçükarmutlu müdahalesi sırasında ölenler

    arzu güler (ölüm orucu destekçisi), sultan yıldız (refakatçi), bülent durga (refakatçi), barış kaş (refakatçi).

    mha

    19 aralık 2000 türkiye de 20 cezaevine yapılan katliam saldırısında kurşunlara bedenlerini siper eden 30 tutuklu yaşamını yitirdi. 19 aralık katliam saldırısıyla birlikte açılan f tiplerinde ve dışarıda 120 siyasi tutuklu ölüm oruçlarında yaşama gözlerini yumdu. yüzlerce siyasi tutuklunun yaşamına mal olan operasyona hayata dönüş adını veren devlet ise o günden sonra da f tipi zindanlarda hücre-tecrit zulmünü halen sürdürüyor. 19 aralık katliamı nı planlayanları ve tutsakları diri diri yakanları yargı önüne çıkarmamak için her türlü hile yolunu deneyen devlet, en sonunda tarihe kanlı leke olarak geçen bu katliamın faillerini zamanaşımı kılıfıyla akladı.

    19 aralık 2000 tarihinde türkiye genelinde 20 ayrı cezaevine kanlı baskınlar düzenlenmesinin üzerinden tam 9 yıl geçti. dokuz yıl önce 19 aralık’ta özgürlüklerinden yoksun bırakılmış; yaşamları devletin koruması ve güvencesi altında olan(!) 30 tutuklu düzenlenen operasyon sonucu öldürüldü, yüzlercesi yaralandı katledilen mahkumlar için hazırlanan otopsi raporlarında operasyon sırasında yanıcı kimyasal maddelerin kullanıldığı, pek çoğunda darp izlerinin bulunduğu tespit edildi.

    henüz 1996 diyarbakır, 1999 ankara ulucanlar, 2000 burdur da yaşanan vahşetler unutulmamışken, türkiye cezaevleri tarihinin en büyük katliamıyla binlerce tutuklu diğer ismi tecrit-işkence olan f tipi cezaevlerine sevk edildi. verilen sözlerin hiçbiri ise tutulmadı. insanlar her geçen gün koşulları daha da ağırlaşan cezaevlerinde ölüme terk edildi. adına f tipi denilen bu tecrit ve işkencehanelere karşı yapılan protesto eylemlerinde binlerce kişi gözaltına alındı, yüzlerce kişi hakkında ise çeşitli davalar açıldı. yapılan ölüm orucu eylemlerinde ise toplam 122 kişi yaşamını yitirdi. ancak ne yazık ki tüm bu yaşananlara rağmen verilen hiçbir söz tutulmadı. tecrit ve baskının her geçen gün arttığı f tipleri ise adım adım ölüme götürmeye günümüzde de devam ediyor.

    1991 yılında çıkartılan terörle mücadele kanunu (tmk) ile birlikte hücre tipi cezaevlerinin yasal zemini hazırlanmıştı. 1996 yılında, dönemin içişleri bakanı mehmet ağar ın hazırladığı genelgeyle cezaevlerine yönelik yeni saldırı planları yapıldı. bu genelgeye göre eskişehir tabutluğu açıldı ve hücre tipi cezaevlerine geçişin ilk somut adımları atıldı. aynı zamanda tutuklu ve hükümlülerin bir dizi hakları da gaspedildi. tutuklular, bu genelgeye karşı başta eskişehir tabutluğunun kapatılması talebiyle ölüm orucu eylemine başladılar. 69 gün süren direniş, 12 tutuklunun yaşamını yitirmesi ve onlarcasının sakat kalması pahasına amacına ulaştı. 1996 daki direnişin üzerinden çok uzun süre geçmeden buca-ümraniye ve diyarbakır cezaevlerinde katliamlar gerçekleştirildi ve toplam 17 tutuklu yaşamını yitirdi. 1997 yılında çıkan ağustos genelgesi nin ardından artık f tipi cezaevleri inşaatları başlamıştı. 26 eylül 1999 tarihinde gerçekleşen ve 10 tutuklunun yaşamını yitirdiği ulucanlar katliamıyla hücre saldırısı startı da verilmiş oldu. böylelikle bir yandan kamuoyuna koğuşların 'tehlikeli' olduğu ve oda sistemine geçilmesi gerektiği anlatılıyor, diğer yandan ise cezaevlerindeki tutuklulara, direnildiği ve hak talep edildiği takdirde sonlarının ulucanlar daki tutuklular gibi olacağı mesajı veriliyordu. hücre yapımları hızla sürerken, devletin f tiplerini meşrulaştırma kampanyaları da devam etti. gidişatı önceden tahmin eden tutuklular 20 ekim 2000 de ölüm orucu eylemine başladı. eyleme, demokratik kitle örgütleri örgütleri, sendikalar, aydın ve sanatçılar da dışarıdan destek verdi. bunun üzerine adalet bakanlığı yeni bir manevra daha geliştirdi. f tiplerinin açılmasının ileri bir tarihe ertelendiğini söyleyerek direnişi bitirme çağrısında bulundu. ancak bu talep, tutuklular tarafından samimi bulunmayarak geri çevrildi.

    ve katliam gerçekleşti

    bu noktadan sonra devlet katliam hazırlıklarını hızlandırdı. medyaya yayın yasağı konuldu, hastanelerde direnişçiler için özel bölümler hazırlandı, aydın ve sanatçılar susturuldu. 20 cezaevine, binlerce asker, polis, özel timin katıldığı eş zamanlı operasyon düzenlendi. ateşli silah, gaz bombaları ve demir çubuklarla tutuklulara saldırıldı. operasyon sonucunda 30 tutuklu yakılarak ve ateş edilerek katledildi. yaralı ve sağ kalanlar ise f tipi cezaevlerine sevkedildi. katliamdan sonra adli tıp uzmanları tarafından hazırlanan raporlar, tutukluların jandarma ve özel timler tarafından atılan kurşun ve bombalarla öldürüldüğünü, ölenlerinin bazılarının ise diri diri yakıldığını açığa çıkardı. tutukluların verdiği mücadele f tiplerinde de devam etti. ölüm orucu eylemcilerinden pek çoğu, uzun süreli açlığın yol açtığı wernicke-korsakoff hastalığına yakalandı. ileri derecelerde beyinde hücre ölümüne bağlı olarak kalıcı hafıza kaybı ve kayıt bozukluğuna yol açan bu hastalığın hiçbir şekilde tedavi edilemeyeceği raporlarla ortaya konuldu. istanbul tabip odası başta olmak üzere demokratik kitle örgütleri kuruluşlarının da girişimleriyle cezaevlerinde bulunan 500 korsakoff hastasından cumhurbaşkanı tarafından affedildi. diğer kalanlar da adli tıp kurumu nun raporuyla tahliye edildi. adli tıp kurumu nun verdiği raporlarla tahliye olan 380 wernicke-korsakoff hastasından 45 i yine aynı kurumun verdiği 'sağlam' raporuyla yeniden cezaevine gönderildi.

    cezaevleriyle yetinmediler

    cezaevlerinde 30 tutukluyu katleden devlet bununla yetinmedi. yakınlarının f tipi cezaevlerine sevkedilmesine karşı küçükarmutlu da iki ayrı evde başlatılan ölüm orucu eylemini de polis bastı. yaklaşık bir yıl süren eylem, 6 kasım 2001 de yapılan operasyonla son buldu. gerçekleştirilen operasyonda 4 kişi öldürüldü, 10 kişi ise yaralandı. gaz bombaları, otomatik silahlar, panzer ve iş makinelerinin kullanıldığı operasyonda, emniyet müdür yardımcısı turan tuna, eylemcilerin kendilerini yaktıklarını öne sürdü.

    ölüme götürmenin bilançosu

    operasyon düzenlenen cezaevi sayısı: 20

    operasyonda öldürülen tutuklu ve hükümlü sayısı: 30

    ölüm orucu nedeniyle yaşamını yitirenlerin toplam sayısı: 122

    hastaneye kaldırılan tutuklu-hükümlü: 237

    askerlerin silahından çıkan kurşunla yaşamını yitiren asker: 2

    askerlerin silahından çıkan kurşunla yaralanan asker: 6

    edirne f tipi cezaevine sevk edilenler: 348

    kocaeli f tipi cezaevine sevk edilenler: 340

    sincan f tipi cezaevine sevk edilenler: 341

    kartal f tipi cezaevine sevk edilenler: 67

    bakırköy kadın ve çocuk tutukevine sevkler: 45

    operasyon öncesi ölüm orucunda olanlar: 259

    operasyonu protesto sırasında gözaltına alınanlar: 2145

    operasyonu protesto edenlerden tutuklananlar: 58

    copla tecavüz iddiası: 8

    operasyondan sonra basılan kültür merkezi, dernek, parti binası: 18

    mühürlenen dernek sayısı: 2

    katiller korundu, mağdurlar yargılandı

    12 ayrı jandarma taburu, 42 ayrı bölük ve 10 bin askeri personelin görevlendirildiği, skorsky helikopterlerin dahi kullanıldığı 19 aralık operasyonunun ardından olayın asıl mağdurları tutuklu ve hükümlüler hakkında, cezaevi yönetimine karşı toplu ayaklanma suçundan dava açıldı. ümraniye ve çanakkale e tipi cezaevlerinde görevli asker ve gardiyanlar hakkında ise kötü muamele ve adam öldürme suçlarından, bayrampaşadaki görevliler hakkında da görevi kötüye kullanmak suçundan göstermelik davalar açıldı. çanakkale dosyasında 156 tutuklu ve hükümlü, 563 jandarma; üsküdar 1. ağır ceza mahkemesinde bulunan ümraniye dosyasında 399 tutuklu ve hükümlü, 267 jandarma hakkında açılan davalar her seferinde başka bir tarihe ertelenerek zamanaşımından yararlandırılmaya, böylece katliamın failleri aklanmaya çalışılıyor. nitekim 12 tutuklunun yaşamını yitirdiği bayrampaşa cezaevi katliamıyla ilgili açılan dava dosyası aradan geçen 8 yıldan sonra ;zamanaşımıgerekçesiyle tozlu raflara kaldırıldı ve katiller aklanmış oldu. bayrampaşa cezaevinde 12 tutukluyu katleden, onlarcasını yaralayan 1600 gardiyan ve jandarma hakkında istanbul eyüp 3. asliye ceza mahkemesinde dava açıldı. katliamın emrini verenler hakkında ise en ufak bir işlem bile yapılmadı. eyüp 3 asliye hukuk mahkemesi, bayrampaşadaki katliamda 6 kadın tutuklunun yakılarak öldürüldüğü, tüm kurşunların dışarıdan içeriye sıkıldığı, üzerinde insan bulunan alana atılmaz yazılı bombaların tutukluların üzerine nişan alınarak atıldığı yönündeki kanıtlara, belgelere ve adli tıp raporlarına rağmen katilleri akladı. davayı 8 yıl sürümcemede bırakan mahkeme, 19 haziran 2008 tarihinde davayı, zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle düşürdü. böylece 150den fazla kişinin ölümüne neden olanların aklanmasının ilk adımı atılmış oldu. katliamın failleri zamanaşımı gibi gerekçelerle korunurken, mağdurlar hakkında açılan davalar ise halen sürüyor. operasyonda öldürülemeyen tutuklular bu sefer yargı silahıyla cezalandırılmaya çalışılıyor.

    faşist türk devletinin kolluk güçlerince 19/22 aralık 2000 tarihleri arasında, türkiye genelinde 20 ayrı cezaevine aynı anda düzenlenen operasyonla 28 devrimci tutsak katledilirken, iki bin tutsak günler süren işkenceler sonucu f tipi hücre cezaevlerine götürüldü.

    19 aralık 2000 günü cezaevlerine düzenlenen operasyona 10 bin askerin yanı sıra, binlerce de polis katıldı. ağır silahların ve skorsky helikopterlerin kullanıldığı bu operasyonda, ayrıca üzerinde insanların bulunduğu yerlerde kullanılamaz yazıları bulunan kimyasal bombalar atılarak, 28 devrimci tutsak katledildi. yapılan araştırmalarda operasyonda aşırı güç ve şiddetin kullanıldığı, öldürülen devrimcilerin tamamının dışarıdan atılan mermiler ve bombalarla katledildiği sabit olarak tespit edilmesine rağmen, operasyona katılan ve yargılanan asker ve polislerin tümü 18 haziran 2008 tarihinde gerçekleşen son mahkemede beraat etmişlerdir.

    20 ekim´de başlayan ve 19 aralık operasyonuyla genişleyen ölüm orucu eyleminde ve dışarıdan verilen destek eylemlerinde toplam 122 devrimci tutsak hayatını kaybetmiştir. 19 aralık, dünya devrim tarihinin eşsiz tanık olduğu bir kahramanlık destanıdır da aynı zamanda. f tipi tecrit saldırısına karşı inanç ve onurlarını kuşanan devrimci tutsaklar ölümüne bir direnişle kahramanca savaşmışlardır.

    katliam ve işkence türk devletinin karakteristik özelliğidir.1980 askeri faşist cuntası döneminde, mamak, diyarbakır, metris, sağmalcılar cezaevlerinde onlarca devrimci işkence, hastalık, açlık grevi ve ölüm oruçlarında hayatını kaybetti. 21 eylül 1995te buca cezaevinde 3 devrimci tutsak, 24 eylül 1996da diyarbakır cezaevinde 10 yurtsever tutsak katledilirken, 26 eylül da ulucanlar cezaevinde yapılan operasyonda ise 10 devrimci tutsağın katledilmesi, 1996 ölüm orucu direnişi son 30 yıllık cezaevi katliamlarının resmidir.

    türkiye cezaevleri hala birer işkence merkezi olma niteliğini sürdürmektedir. f-tipi cezaevlerinde yaşanan işkence ve hak ihlalleri, geçmiş dönem hükümetlerinin devamı olarak akp hükümeti tarafından da özümsenip meşrulaştırılmıştır. akp hükümeti, f-tipi cezaevlerinde siyasi tutsakların haftalık ortak kullanım alanı içerisinde birbirleriyle 10 saatlik görüşme hakkının uygulanmasını, keyfi hale getirmiş, devrimci tutsakların kitap, mektup, dergi vb birçok yayın ve iletişim hakkını, uyguladığı keyfi cezalarla yasaklamış, böylelikle işkence, türkiye cezaevlerinde mevcut akp hükümeti tarafından olağan bir durum haline getirilmiştir.

    diğer hasta mahkymların yanı sıra,49 devrimci tutsak ölüm kalım mücadelesi vermektedir. güler zere, ölüm sınırında olmasına rağmen tahliye edilmek istenmemiş, kamuoyunda yaratılan yoğun baskıyla birlikte devlet güler zere nin içeride değil dışarıda ölmesini istediği için tahliye etmek zorunda kalmıştır. hasta tutsaklar bir an önce serbest bırakılmalıdır.

    tüm duyarlı insanların, 19 aralık 2000 tarihinde gerçekleşen ve 28 devrimcinin katledildiği bu katliamı kınamalı, katillerin yargılanması talebini yükseltmeli, türkiye cezaevlerinde devrimci tutsaklara uygulanan tecrit saldırısına karşı duyarlı olmalı, devrimci tutsakların mücadelesine omuz vermelidir.

    sosyalist gazete

    http://www.sosyalistgazet...2009/12/17/19-aralik.html
    3 ...
  19. 54.
  20. aradan geçen 9 sene bizleri öğretiği tek şey; "demokratizmin" yükseldiği ya da yükseldiğini iddaa eden odaklar tarafından hala, faşizm yüklü saldırıların yapıldığıdır.

    bir insanın silahlı mücadele vermiş olması onun yakılarak öldüğü gerçeğini değiştirmez,"yakılarak öldü ama o da teroristi" hadi lan ordan.

    utanmadan serap eser adlı kızın adını anan gerizakalılar var, serap eser ile bu olayın ne alakası var, bu kadar mı gerzek olur bir insan, bu kadar mı insanlıktan nasip almamış olur.

    19 aralık günü bir çok devrimci katledildi...nerenizi yırtarsanız yırtın bu gerçeği değiştiremesiniz.
    3 ...
  21. 53.
  22. Ey!... koca dağlar
    gör artık
    Bu isyan
    Senin yarım bıraktığındır
    Senden daha fazlanan
    Bu çocukları gör artık
    Onlar senin öz evlatlarındır
    Unutma sakın
    Sensiz yürümeye alıştık
    Sen gelmesen de bu destan yazılacak
    Sen orada tükenişlerde
    Sen orada adı
    Çöplük olan bir bataklıkta
    Sen orada kendini yok ederken
    Bu çocuklar
    Yaşamı ve hayatı
    Var ediyorlar
    Kızıl ölümlerde!...


    Ey yarınsızlığın saltanatı
    Katliamların beyaz orduları
    Tarihin suçluları
    Hadi beni öldürdün
    Hadi yan hücredekini öldürdün
    Tarlada Mehmet'i
    Çoban Hasan'ı öldürdün
    Denizde balıkçıyı
    Grev çadırında işçiyi
    Öldürdün
    50 milyon açız biz
    50 milyon yoksul
    50 milyon insan
    50 milyon insan kin dolu
    Hadi ulan öldür
    Öldürebilirsen
    Bu koca Devrim'i

    (bkz: zindanları yıkacak zaferi biz kazanacağız)
    2 ...
  23. 52.
  24. 51.
  25. devam etmesi gereken, cezaevilerinin kış mevsimini geçirecek kurum olmadığını gösterir faaliyetlerdir.
    1 ...
  26. 50.
  27. sadece türkiye de görülen olaylardan biri. hayata dönüş operasyonu 32 kişinin hayattan ayrılmasını sebep olmuştur ve kimse ceza almamıştır.
    0 ...
  28. 49.
  29. bir utanç, bir kara lekenin yaşanmasının 9. yılı.

    0 ...
  30. 48.
  31. 48.
  32. --spoiler--
    hayata dönüş operasyonu adı altında yapılan katliamı unutturmayacağız... vurularak, dövülerek, yanarak öldürülenleri unutmayacağız, unutturmayacağız...
    --spoiler--

    özlem ercan

    1977 dersim doğumlu. 1995'te devrimci harekete katıldı, silahlı birliklerde görev aldı. 19 aralık'ta, bir direnişçiyi kurtarmak için kendini alevlerin önüne siper etti, yakılarak katledildi.

    seyhan doğan

    1973, samsun doğumlu. 15 yaşında dev-genç'lilerle tanıştı. sakarya üniversitesi'nde, dev-genç çalışması yürüttü. katiller sürüsü yakarak katletti.

    yazgülü güder öztürk

    1972, dersim doğumlu. 1988'de örgütlü mücadeleye katıldı. ölüm orucu direnişinin 1. ekibinde yer aldığında, abisi, yeğeni ve eşi şehit olan bir devrimciydi. katiller sürüsü yakarak katletti.

    nilüfer arcan.

    1964 bolu doğumlu. yıllarca tayad içinde mücadele ettikten sonra, başka alanlarda görevler üstlendi. yakılarak katledildi.
    ___

    ulan sen neden bahsediyorsun! unutturmayacakmış. silahlı birliklerde görev almış, yazsana oğlum adını nerede görev aldı. örgütlü mücadeleye katılmış. zırt zurt. konuşmayacaksınız oğlum, siz ağzınızı açmayacaksınız. bak oku aşağıyı, adam olun lan biraz. bu ismin bir şey ifade ediyor mu peki sana? serap eser. daha dün yaktınız lan, kızcağızı. neyi unutturmuyorsunuz. işinize gelince hümanist takılırsınız. çakma hümanistliğinize sokayım. oku da neyi unutmayacağımızı bil.

    serap eser

    --spoiler--
    serap hayatını kaybetti!
    istanbul dha

    serap eser'in ölümünüyle ilgili bu sabah hayatını kaybettiği bağcılar devlet hastanesi'nden yazılı bir açıklama yapıldı. açıklamada şöyle denildi:

    "serap eser, yoğun enfeksiyon bulgusu göstermeyen dokularına ve kan kültüründe üreme olmamasına rağmen, immun cevabı çok abartılı seyretmiş ve organ yetmezliği gelişmiştir. sistemik immun cevap sendromunda ve sonrasında gelişen organ yetmezliğinde olay tamamen moleküler boyutta olup hertürlü antiyibotik, mineral sıvı destek ilaçlar ve pansuman tedavilerine rağmen hasta kaybedilmiştir"

    insanın kanını donduran olay 8 kasım'da 20:00 sıralarında küçükçekmece yeni söğütlü çeşme yolu kanarya mezarlığı yakınında meydana gelmişti.

    'yilbaşina kadar çikacağim diyordu'

    bağcılar eğitim ve araştırma hastanesi önünde basın mensuplarına açıklama yapan ümit eser, kardeşinin yaralarının "enfeksiyon kapabilme" ihtimalini doktorların söylediğini ama daha sonra enfeksiyon kaptığını belirtmediklerini söyledi.

    kardeşinin ölüm haberini basın mensuplarının kendilerinden önce öğrendiğini ifade eden eser, serap eser’in durumunun son birkaç gün içinde bozulduğunu, arife günü fenalaştığını ve daha sonra durumunun gittikçe kötüleşerek yoğun bakıma alındığını anlattı. kardeşinin arife günü fenalaştıktan sonra ateşinin çıktığını bildiren eser, ’ihmal tarafını bilmiyorum açıkçası.

    benim bildiğim yoğun bakıma bir anda düşmesi. bayram nedeniyle atlanan bir şey var mı acaba, diye düşünüyorum. doktorları sürekli gelip gidiyordu. ama bayram süresince nöbetçi doktorları vardı" diye konuştu.

    serap eser’e annesinden deri nakli yapıldığını bildiren eser, annesinin de şu an aynı hastanede tedavi altında olduğunu, kız kardeşinin öldüğünü henüz bilmediğini kaydetti.

    eğer bir ihmal durumu olduğunu öğrenirlerse dava açabileceklerini ama şu an böyle bir durumun olup olmadığını bilmediklerini aktaran eser, faillerin yakalandığını ama böyle durumlarda cezanın çok düşük olduğunu ifade ederek, "olan ölen kardeşime olduğu" dedi.

    fenalaştığı son günlere kadar kardeşiyle konuştuklarını dile getiren eser, "serap kendine göre ’ben yılbaşına kadar çıkacağım buradan" diyordu.

    derslerini düşünüyordu. zaten olay dershaneden dönerken, akşam üzeri oldu. indiği durakta bir ışıklandırma yok. buna hep kızıyorduk. birileri bekliyordu. o gece babam serap’ı almaya gitti. orada o gece de birilerini fark etmiş, orada oturan birkaç kişi diye düşünmüş. o sırada otobüs gelmiş durduğunda içinden yanarak bir kız düşmüş, babam baktığında kendi kızı olduğunu görüyor" diye konuştu.

    bu arada, vefat eden serap eser’in babası zübeyr eser, eşini görmek üzere hastaneye geldiği sırada, basın mensuplarına, "konuşacağım bir şey yok, artık gidin" diye sitem etti.

    öte yandan, serap eser’in yakınlarından bazıları basın mensuplarına saldırdı. bunun üzerine güvenlik güçleri hastaneye gelerek önlem aldı. güvenlik güçleri, ortamı sakinleştirdikten sonra hastaneye sığınan gazetecileri dışarı çıkardı.

    otobüste can pazari yaşandi

    içinde 25'ye yakın kişinin bulunduğu söğütlüçeşme-zeytinburnu hattında çalışan 89-a kodlu iett otobüsü kanarya mezarlığı yakınındaki papatya durağı'na yolcu indirmek için yanaştığı esnada 6 kişi olduğu iddia edilen bir grubun molotoflu saldırısına uğradı. içindeki yolculara aldırmadan otobüse molotof yağdıran grup ara sokaklara kaçarak izlerini kaybettirdi.otobüse atılan molotof kokteyllerinden biri otobüsün içinde patlayınca ailesi ile evlerine giden serap eser (16) alevlerin arasında kaldı. molotof dehşetinde elleri, yüzü, bacakları yanan genç kıza ilk müdahaleyi yoldan geçen araç sürücüleri yaptı. iddiaya göre olayı gören bir sürücü aracında bulunan yangın söndürücü ile genç kızı söndürdü. dehşet veren olay sonrası acılar içinde kıvranan genç kız olay yerine gelen ambulans ile hastaneye kaldırıldı.molotof saldırısı ile şoke olan otobüs şoförü cemal keskin, "durağa yanaşmadan ben onları fark ettim. hazırlıklı olduklarını anladım . fakat yolcu indireceğim için yolun öbür tarafına yani soluna geçtim. hepsi yanaşarak attılar molotof kokteyllerini" dedi.küçükçekmece’de bir iett otobüsüne molotofkokteyli atılması sonucu yanarak yaralanan ve kaldırıldığı hastanede bu sabah vefat eden serap eser’in ağabeyi ümit eser, "serap, ’ben yılbaşına kadar çıkacağım buradan’ diyordu" dedi.
    --spoiler--
    4 ...
  33. 47.
  34. asmayip besleyen devletin hatasini bir nebze kompanse ettigi gundur.
    3 ...
  35. 46.
  36. faşizmin göstere göstere uygulandığı utanç günüdür. unutmayacağız.
    2 ...
  37. 45.
  38. devletin, ilk önce ''ya sev, ya terket'' diyerek mahkumları ölüm orucuna terkettiği, daha sonraları bu konu üzerindeki sloganını ''ya sev yada öl'' şeklinde değiştirip o mahkumların kendi ecelleriyle ölmesini bekleyemeyerek kendinin bu konuya el attığı operasyonun adıdır ki hala sarılmamış olan bi yaramızdır...
    0 ...
  39. 44.
  40. 43.
  41. operasyonu gerçekleştirenlerin, operasyonu meşrulaştırmak için kendi askerini vurduğu operasyondur.
    2 ...
  42. 42.
  43. Başlangıç tarihide çok manidardır:Kahramanmaraş Katliamının 22. yıldönümü.iki katliam sırasındada Ecevit başbakandı.iki katliamın evvelindede Ecevit umuttu.5 Haziran 1977 seçimlerinde sol cephe için umuttu,18 Nisan 1999 seçimlerindede PKK karşıtları için.Ama umutları boşa çıkardığıyla kaldı.iki seçimden sonrada Ecevit bitirildi.12 Eylül 1980 darbesiyle içeri girdi,sonrasındada 3 Kasım 2002 Seçimleriyle siyaset sahnesinden silindi.
    0 ...
  44. 41.
  45. gerekenin yapıldığı gündür. türk siyasi tarihinin yüz karalarından biri olan o koalisyon hükümetinin yaptğı tek doğru şeydir.
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük