devrimci halk kurtuluş partisi/cephesi adıyla kurulan terör örgütünün yaptığı ölüm orucu sonrasında, kolluk kuvvetlerinin gerçekleştirdiği operasyondur...
9 haziran 1995'de rüştü erdem isimli polis memuru dyp şişli binası önünde nöbet tutarken aralarında sibel yalçın isimli örgüt üyesinin de bulunduğu üç dhkp-c üyesi militan tarafından öldürüldü.
10 eylül 2001'de taksim gümüşsuyu caddesindeki polis noktasına dhkp-c üyesi uğur bülbül tarafından canlı bomba saldırısı düzenlendi. saldırıda canlı bombanın dışında 26 yaşındaki polis memuru halil ibrahim doğan ve 25 yaşındaki polis memuru tuncay Karataş ile 23 yaşındaki amanda rigg isimli o sırada yoldan geçmekte olan ve saldırı sonucu kolu kopan ve sonrasında ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan avustralyalı genç bir turist hayatını kaybetti. 17 polis memuru ile 6 vatandaş saldırı sonucu yaralandı.
29 Eylül 1995'de tarkan yağcı ve serdar öztürk isimli jandarma erleri istanbul maslak'ta il jandarma alay komutanlığı giriş kapısı önünde gece nöbeti tutarlarken dhkp-c üyesi mustafa duyar ve ismail akkol isimli militanlar tarafından çapraz ateşe alınarak öldürüldü.
bunlar terör örgütünün yaptığı eylemlerden sadece birkaç tanesidir. savunduklar şeylerden ne kadar uzakta oldukları ortadadır. örgütün hedefi mevcut anayasal düzeni silah zoruyla yıkarak yerine marksist-leninist ilkelere dayalı bir sistem getirmektir. ancak görülmüştür ki yaptıkları tek şey katliamdan ibarettir. şimdi herkez çıkmış burada devletin hesap vermesini istiyor, arkadaş onlar bizim şehitlerimizin hesabını ne zaman verecektir yada verecekmidir...şimdi tüm bunları bilirken kimse kusura bakmasın ben kalkıpta benim askerimi şehit eden teröristlere üzülemem üzülenide anlayamam... ayrıca atatürk gibi büyük bir liderin kurduğu türkiye cumhuriyeti devleti içinde kanla kazanılan bu topraklarda, ne kadar vatansever olduğuda bu noktada anlaşılmıştır. ama merak etme atam sen rahat uyu biz ne dhkp-c terör örgütüne ne pkk terör örgütüne ne de başka terör örgütlerine bu toprakları vermeye niyetimiz yoktur olmayacaktırda...
isyancı mahkumların kamu malına verdiği zararlar göz önüne alınırsa. az bile yapılmış operasyondur. ülke huzurunu bozan kişi ve kuruluşlar yok olmaya mahkumdur.
'hayata dönüş operasyonu' yapılmıştır ve birçok mahkumun ölümüne neden olmuştur. sanırım operasyonu yapanlar reenkarnosyona gereğinden fazla inanmışlar ve operasyonun adını bu şekilde koymuşlardır.
kendisine insanım diyen hiç kimsenin savunmaması gereken katliamdır.o sırada bütün çabalar f tiplerinin kaldırılması içindi.devlet tutsaklarla müzakere edebilir ve bu mesele kan dökülmeden tatlıya bağlanabilirdi.fakat kana susamış kuduz itler gibi saldırdılar cezaevlerine.30 tane tutsak katledildi,2'sinin kimliği belirsiz.2 tane asker öldürüldü yine askerler tarafından.suç tutsakların üstüne atıldı.
suçlusunuz;
o 30 tutsağın ve 2 askerin kanına giren caniler;suçlusunuz.o dört günlük süre zarfında akan her damla kandan,ölen her insandan sorumlusunuz.32 insanın kanına girenler;ne yaparsanız yapın,hangi gerekçeyi ileri sürerseniz sürün haklı çıkaramazsınız kendinizi.
hayata dönüş adı altında hayatları sona erdiren katliamlar zincirdir.ataol behramoğlu kendin olmak ya da olmamak adlı kitabında çok iyi anlatır bu vahşeti.
insanın yaşama hakkına mani olarak savunmasız bir kitleye karşı kimyasal silahlarla müdahele edilip, insan bedeninin diri diri yanmasına dahi kılları kıpırdamadan tanık olan bir zihniyetin gerçekleştirmiş olduğu operasyondur.
devletimizin üstün zekasıyla sorunları çözmeye kalkışırken yaptığı unutulmaz operasyon. komünisti vur, aleviyi yak, dinciyi as, kemalisti hapse at, roman vatandaşları otobüslere doldur sürgüne yolla, kürtleri cezaevine doldur bok yedir. süper zeka süper mantık iyi sonuç.
faşistlerin iddia ettikleri gibi (bkz: #6817647)insanlıktan çıkan devrimciler değil,bizzat devletin ta kendisidir. ama bu alçakça katliam asla devrimcileri yıldırmamış, tam tersine ölüm oruçlarıyla zulme ve işkencelere karşı direniş geleneğini pekiştirmiştir.
silahsiz mahkumlarin , yakilarak, kimyasal silahlarla ates edilerek olduruldugu gun.
operasyon sirasinda iki asker'in mahkumlar tarafindan olduruldugu iddia edilmis, operasyonu 'hakli' cikarmaya calismislardir.
ancak, operasyon sirasinda olen 2 asker'in arkadan gelen mermilerle, yani kendi arkadaslarinin silahlariyla, yasamlarini yitirdikleri adli tip raporuyla belirlenmistir :
f tiplerine karşı ölüm orucuyla direnen mahkumlara yapılan operasyon. oldukça kanlı, can yakıcı ve insanlık onurunu ayaklar altına almıştır. eskiden herhangi bir suçla içeri girmiş insanlar, topluma çare bulabilecek ve sorumluluğunu bilen bireyler olarak dışarı çıkıyorlardı işte bunu sonlandırmak için bu vahşeti gerçekleştirdi devlet. hafızaları sildiler, çoğunu sakat bıraktılar hayata dönüş değil, hayatı dar etme operasyonuydu. ölüm orucundakiler ' ölmeyi arzuladığından değil, ölmeyi istediğinden de değil aksine daha düzgün, daha adam gibi yaşamak için ' direndiler.
"türkiye'nin tarihine kara bir leke olarak geçen 'hayata dönüş' operasyonunda 32 kişi yaşamını yitirmişti. operasyonla ilgili soruşturmanın tamamlanması 10 yıl sürdü ve iddianame bakırköy 13. ağır ceza mahkemesi tarafından kabul edildi.
iddianamede operasyonda görevli askerlerin görev sınırını aştığı, aşırı güç ve silah kullandığı belirtiliyor.
39 er hakkında ölü ve yaralı sayısı kadar, yani 41 kez müebbet hapis cezası isteniyor"