95-92 boston lehine bitmistir. boston deplasmandaki ilk iki macini da kazanip evine 2-0'in avantajiyla donmektedir. tarihinde simdiye kadar 2-0 one gectigi hic bir seriyi kaybetmemis celtics. ayriyeten tarihinde ilk defa ustuste bu kadar cok deplasman maci kazanmis playofflarda.
boylece sezon boyu 80 civari mac oynayip alti ustu saha avantaji kazanmanin kaybedilen tek mac ile elden gittigi sikko nba sistemine de sahit olduk bir kez daha.
biraz abartarak soyleyecek olursak maci sadece iki kisinin ofansif katkilariyla aldi celtics: rondo ve pierce. perk, davis ve rasheed howard ile bogusup durdu, garnett sutorleri kapatti, ray allen zati hic yoktu.
orlando cephesinde howard 30 sayi atti ama defansta hic yoktu, sifir blok ile bitirdi maci. rashard lewis kayip, nelson bir var bir yok idi. vince carter macin sonunda cok onemli faul atisinin ikisini de kacirinca mac orda gitti bence.jj reddick iyi mac cikardi ama macin bitimine 8 saniye kala topla ilerleyip 3.5 saniye kala mola alamk gibi bir salaklik yapinca son topu kullanamayan nelson ile mac bitti.
bazı güçler boston-lakers finali istiyor dedirten maçtır, orlando aleyhine çalınan ki çok kritik yerlerde fauller vardır, kremalı rondo'nun kayması ya da pierce'ın topuna çok temiz blok yapan nelson'ın faul alması gibi. bunun yanında orlando hücumlarının kesik kesik olması, kendi oyunlarını oynayamamaları tabii bunda boston'ın takım savunmasının etkisi çok büyük, ama ne olursa olsun orlando'nun bir sürpriz yapacağını düşünüyorum, boston takımını bir adım daha yukarı taşıyan kesinle cleveland serisi olmuş, birbirlerine yakın oynamaya alışmışlar pota altında bu da howard'a sorun yaşatıyor ancak orlando eğer istisnasız her hücumda howard'a topu indirirse hem dışardan rahat şut imkanı bulacak hem de boston faul sorununa girecektir, howard doğru yerde topu alsın yeter onu durdurmak imkansız diyemiyorum ne yazıkki, ama tim duncan'ın basketbol zekasının %10'u olsaydı çok rahat diyebilirdim...
orlando magic için mutlak kazanılması gereken bir maç hatta karakter sınavı denebilecek bir maçtı ve magic sınıfta kalarak 2-0 geriye düştü.
bu tip maçlarda gördüğümüz ilk çeyrek damgaları, arzuları maalesef magic'e uzaktı ve pierce feykleriyle carter'ı martılaştırmasıyla, driplingleriyle savunmayı dağınıklaştırmasıyla, bu sefer tıkandı deyişlerimizde çıkardığı düdüklerle pierce mix denilebilecek bir maç başlangıcı yapması magic için kötü sinyallerin başlangıcı olmasına rağmen onlar her zamanki gibi toparlanmayı bildiler. çünkü magic, tuttuğunuz takım 9 sayı geride olduğu zaman '' ulan ardarda 3 tane iyi savunma ve 3 tane 3lük gelse'' temenninizi yerine getirebilecek sisteme ve kabiliyete sahip bir takım. ama bu kabiliyetlerini kullanabilmeleri için topun dönmesi, elden ele hızlı geçişlerle boş adamın bulunması ve belkide en önemlisi oln lewis'in devreye sokulması gerekiyordu ki magic bu sistemin her kademesinde çuvallamaya bile tenezzül etmedi çünkü yeterince denemedi.
biraz carter'ın kariyerine inat ''bu sefer kaderimi bozacağım.'' arzusuna inandılar bayağıda howard'ın hücumdaki etkisine güvendiler ama nba'da tek kişiyle maç kazanma devri biteli çok olduğu gerçeğine carter'ın son 2 serbest atışını kaçırmasıyla güme giden arzusu, howard'ın savunmayı bırakıp tek kişilik dev kadro niteliğindeki asistsiz oyunu eklenince ilk 2 turun süpürücüsü magic ince çizgide boğuştu ve kesinlikle kasıtlı olduğunu düşünmediğim hakem düdükleri magic'i ipten aşağıya düştü ama bu olumsuzlukların en olumsuzu 3,5 saniyeyi nelson gibi bir adama emanet edişleri olurken gözlerimin önünde hedo'nun flash backleri geldi. hani şu spurs maçının bitimine saniseler kala howard'a duncan'ın posterin loserı yapmasını sağlayan an geldi. lakers maçında lee'ye hayatının anını yaşatma fırsatı tanıdığı an geldi. lewis'i makineleştirdiği anlar ve kendi atıp kazandığı maçlar geldi.
maçın galibi celtic'te ise yukarıda bahsettiğim pierce fırtınası ve güvencesiyle maça başlardılar. ama magic gibi madenimizi bulduk deyip te savunmada yumuşamadılar, ''yahu pierce, cavs serisinde yattın bu maçı da sen al.'' deyip arzularını köreltip yardımlaşmayı kesmediler. rondo hariç hucümda verim verdikleri söylenemez ama basketbolun diğer yönü olan savunma işinde gösterdikleri arzu ihtiyar heyetinin en büyük kozuydu. ama maçın anahtarı seriye, evinde 1-0 geriye düşmüş gibi davranmayan, arzulanmayan rakibinin yumuşaklığıydı. evet hakemler yan faktördü, evet süpürüşleri sonrası maç rotasynunu kaybettiler ama bunlar 1-0 geride olan takımın anahtar mazereti olamazlar.
2-0'dan sonra ayağa kalkmaları ve seriyi çevirme ihtimalleri kağıt üstünde imkansıza yakın gibi dursa da benim düşüncem sadece iki o'su bulunan çook zor seviyesinde.
maç dikkatleri...
howard'ın pierce^ye yaptığı faul pierce'nin olgunluğu sayesinde kavgaya dönüşmedi.
kazanmak için her şeyi yapan k-g'nin kötü yüzdesine rağmen özversine, gözle görülür orta mesafe şut çalışma performansına hayran kalmamak mümkün değil. bu arada k-g ile ilgili gözüme batan şey finallerde ortaya çıkacak gibi. sanırım k-g final hedefinin, yüzük hedefinin üstünde final mvp'si ödülüne hazırlanıyor hissine kapılıyorum. final yaparlar mı? yüzükleri çiftler mi? bilmem ama bu arzuyu görüyorum ki o kariyerin hak etmediği imalı bir düşünceyi tartışmam.
magiz'in hedo'ya, hedo'nun da magic'e ihtiyacı var...