Cephede, Ordusunun başında savaşarak bugünün coğrafyasını inşâ eden Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk ve yanında savaşan tüm şehitlerimizin ruhları şâd olsun.... https://galeri.uludagsozluk.com/r/1993848/+
7 Mart'ı 8 Mart'a bağlayan gece Nusret mayın
dökücü gemisi Yüzbaşı Tophaneli ismail Hakkı Bey
ve Müstahkem Mevkii Mayın Grup Komutanı
Yüzbaşı Hafız Nazmi (Akpınar) Bey komutasında düşman
gemilerinin projektörlerine aldırmadan Anadolu
yakasındaki Erenköy'deki Karanlık Liman'a mayınlarını
bıraktı. Geminin çarkçı başısı ön yüzbaşı
Çarkçı Ali Yaşar ( Denizalp) efendidir.
Başta mustafa kemal atatürk olmak üzere kahraman tüm silah arkadaşlarının, şehitlerimizin, gazilerimizin haklarını ne yapsak ödeyemeyiz. Mekanınız cennet olsun.
çanakkale boğazını geçmeye çalışan itilaf devletleri donanmasının boğazın sularına gömüldüğü çanakkale deniz zaferinin yıldönümüdür. konunun mustafa kemal ile henüz bir alakası yoktur kara savaşı başlamamıştır.
çanakkale türk milleti'nin kabesidir.
ve kendini "türk" hisseden, "ben türküm" diyen herkesin çanakkale'yi ömründe en az 1 defa görmesi, o ruhu hissetmesi gerekir...
dardanos bataryası, 18 mart 1915 günü düşman donanması tarafından en fazla hedef alınan ve saldırı süresince 4000 den fazla top mermisinin düştüğü tepedir. https://galeri.uludagsozluk.com/r/1993712/+
peki dardanos bataryasının olduğu yer bugün neden hasan mevsuf şehitliğidir?
o gün, 18 mart 1915'te Denizdeki yüzer kaleler, en çok onların bulunduğu tepeyi hedef aldı. Birkaç obüsün bulunduğu tepeye, gün boyu 4 bin top mermisi düştü. https://galeri.uludagsozluk.com/r/1993713/+
Akşama doğru Hasan Hulusi ve Mehmet Mevsuf, gözetleme yerinde savaşı takip ediyordu. Komutan, Üsteğmen Hasan’ı telefon başına çağırınca, biraz daha gerideki ağaçların altına kurulan santral merkezine yöneldi.
Bu sırada, Mevsuf da hareketlendi. Hasan bir an için dönüp ona, “Sen burada kal” dedi.
Saatlerdir bombaların patladığı yerde toz ve barut içinde kalan Mevsuf, biraz su içmek için izin isteyince, 2 subay koşar adımlarla telefona doğru gitti.
Vardıkları anda, koca bir top mermisi havayı yararak ve geçtiği yerde ıslık çalarak santral merkezini buldu.
Gün boyu düşen binlerce hain mermiden bir farkı yoktu.
Ancak o korkunç patlama tam da subayların ve telefoncu erlerin olduğu yerde meydana gelmişti. Havaya kalkan toprak açılıp dağıldıktan sonra yere indiğinde, şehitlerin üzerini de örtmüştü...
Kısa süre sonra Müstahkem Mevkii Komutanı Albay Cevat olay yerine geldi. Şehit olan kahraman evlatların acısı ile gözetleme yerine gitti. emperyalist Filo, boynu bükük bir cenaze alayı gibi geri dönüyordu ve zafer Türk’ün olmuştu.
Karargahına döner dönmez savaş raporunu yazdı, istanbul’a müjdeyi verdi. Sonra da, şehit subaylar Hasan ve Mevsuf’tan söz etti.
Dardanos Bataryası’nın isminin “Hasan-Mevsuf” olarak değiştirilmesini istedi.
Bugün o kahraman şehitler, toprağa düştükleri yerdeki mezarlarında, manevi varlıkları ile ve şehitliğin hemen yanındaki topları ile Çanakkale Boğazı’ndaki nöbetini sürdürüyorlar.
muazzam bir o kadar da üzücü bir zaferdir.
cephede kazanılmış masada kaybedilmiştir.
işgal güçleri bu zaferden 3 yıl sonra ellerini kollarını sallayarak 13 kasım 1918 de istanbula gelmeye başlamış 16 mart 1920 de meclisi kapatarak fiili olarak istanbul'u işgal etmiştir.
104 yılda 100 gram ders almadığımız trajik bir cephe.
eğer osmanlı ege denizine bit kadar bir donanma çıkarabilseydi, ingilizler mısır'daki üslerinden salına salına çanakkale boğazına kadar gelemezdi. çeliğin, teknolojinin, kömürle çalışan buhar motorlarının gücüne karşı karada 200.000 askerin kanıyla canıyla direnmek, sonuç ne olursa olsun, bir zafer değil, yüz yıl ağlanması gereken bir olaydır.