soldan sağa . amiral usedom , kaiser 2. wilhelm , enver paşa , amiral merten ...
****************************
general Erich Paul Weber
Erich Paul Weber (born 12 September 1860 in Kamen; died 29 October 1933 in Berlin)
was a German army officer, who served in both the German Imperial Army and the
Ottoman Army during World War I .
Johannes Merten (* 15. Dezember 1857 in Sprauden, Kreis Marienwerder;
† 8. April 1926 in Berlin) war ein deutscher Marineoffizier der Kaiserlichen Marine
und General der Artillerie des Osmanischen Reichs.
Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere ülkemiz için canını ortaya koyan bütün Şehitlerimizin ruhu şad olsun. Bu vatan sayenizde ilelebet payidar kalacaktır.
bu vatanın ebedi tapusunu almamızın ön kaydını yaptırdığımız gün.
şanlı zaferimizin 106. yılı kutlu, şehitlerimizin ruhları şad olsun...
(bkz: bugün günlerden çanakkale)
106 sene önce bugün sabahın erken saatlerinde boğazın hemen dışında keşif uçuşu yapan yüzbaşı serno (çanakkale cephesi hava filo komutanı) ve rasıt önyüzbaşı schneider, tam 19 zırhlı ve kruvazörün savaş düzeni ile boğaza doğru hareket ettiklerini merkez komutanlığına rapor etmiş ve bu rapor sonrası aylardır boğazda düşmanı bekleyen mehmetçik kırmızı alarma geçerek silah başı yapmıştır...
esasen, bu harekat beklenen bir harekattı.
zira geçilen günlerde çanakkale defalarca taarruza uğramıştı.
çanakkale savaşlarının ilk saldırısı 19 şubat 1915'te olmuş, bu ilk taarruzda anadolu'daki kumkale, orhaniye tabyası ile rumeli'deki ertuğrul ve seddülbahir tabyaları vurulmuştu.
ardından 25 şubat 1915 taarruzu, sonra 26 şubat taarruzu, 28 şubat taarruzu, 1 mart taarruzu, 2, 4, 5, 6, 8 mart taarruzları gerçekleşmişti.
müttefik kuvvetler bu taarruzlarda boğaza yanaşıyor, boğaz girişi tabyalarımızı hedef alıyor, karaya asker çıkarıyor, taarruz yapıyor, geri çekiliyordu... https://galeri.uludagsozluk.com/r/2135991/+
ama 18 mart sabahı gelen keşif uçuşu raporuyla artık büyük bir genel taarruzun geldiği anlaşılmıştı...
18 mart sabahı saat 10.30'da boğaz'a ilk giren geminin hms agamemnon olması türklere, anadoluya, hatta bütün doğuya bir mesajdı. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2136000/+
aka kralı agamemnon, yeniden truva'ya gelmiş savaşı başlatmıştı.
bu sadece bir boğaz harbi değil, bir medeniyetler savaşıydı...
müttefik donanması boğaza giriş yaptığında keyifleri yerindeydi.
anadolu'yu istilaya gelen hms agamemnon'daki askerlerin ceplerinde bugünün anısına yaptırılan hatıra mendilleri vardı; https://galeri.uludagsozluk.com/r/2135999/+
ve burada bir detay dikkat çekiyordu.
ingilizler bu mendillere, osmanlı'yı işgal edip sömürge haline getirdiklerinde kullanacakları bayrağı eklemişlerdi. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2135998/+
(not: ingilizlerin milyonlarca paund harcayarak bastırdıkları bu para, dünyada tedavüle girip de kullanılmayan tek para birimi olmuştur.)
işte üzerimize çullanan bu rakip böylesine özgüvenli ve de küstahtı...kendisini dev aynasında görüyorlardı.
britanya denizcilik bakanı winston churchill de bizi iyice hafife almış, "çanakkale boğazını 5 dakikada geçer, 5 çayını istanbul'da içeriz" demişti.
(bkz: çanakkale yi 5 dk geçer 5 çayını istanbulda içeriz)
işte hms agamemnon ve diğer 3 zırhlıdan oluşan britanya-a filosu bu özgüvenle girdi boğaza...
bunları takiben fransız-b filosu da Gaulois, Charlemagne, Bouvet , Suffren'den oluşan 4 zırhlıyla onların ardından boğaza giriş yaptı.
o güne değin dünyanın gördüğü en büyük ateş gücüne sahip donanma ile saldırdılar boğazın her iki yakasına.
saat 10.30'da başlayan deniz harbi, saat 19.30'a kadar sürdü.
saat 19.30'u gösterdiğinde istanbul'daki 5 çayı çoktan geçmiş, kendini beğenmiş işgalciler 5 çayına yetişememişti.
saatler 22.30'u gösterdiğinde boğazda hala yanmakta olan ingiliz gemileri vardı.
saat 19.30'u gösterdiğinde boğazı terk eden müttefik donanmasından geriye sadece alev alev yanan hms ocean kalmıştı, yana yana morto koyuna kadar sürüklendi, mehmetçiğimiz zaferin şerefine geceyi aydınlatan hms ocean'ı saat 22.30'a kadar seyretti, nihayet hms ocean bütün bu olanlara dayanamadı ve boğazın serin sularına batarak büyük türk zaferini tescillemiş oldu...
üzerinden bin yıl geçse de unutulamayacak o gün, fransızların bouvet zırhlısı, ingiliz hms ocean ve hms irresistible zırhlıları boğazın serin sularına gömüldüler...
hms agamemnon, hms inflexible, gaulois ve suffren ise ağır hasar alarak savaş dışı kaldı.
diğer pek çok zırhlıda yangın vardı...
boğaz adeta bir fener alayı gösterisine sahne oluyordu...
işte bizim 18 mart'ta yendiğimiz düşman buydu sevgili arkadaşlar.
**********
avustralya denizaltısı HMAS AE2 https://en.wikipedia.org/wiki/HMAS_AE2
sultanhisar torpidobotu tarafından bulundu
mürettebat , denizaltıyı batırdı ve teslim oldu .
Çanakkale Savaşı'nda esir edilen Türk askerleri, bir Fransız gemisiyle bir daha dönmemek üzere Marsilya'ya götürülüyor. Avrupa'nın, Afrika'nın çoğu ülkesine de götürüldüklerini ve türlü işkencelere maruz bırakıldıklarını belirtmek lazım. iyice bakınız onlara. Turp gibiler, en ufak bir korku yok bakışlarında.
Neredeydi onlara sahip çıkacak olan padişah?
Nasıl oldu da Çanakkale savaşını kazandığımız halde, 4 yıl sonra işgale izin verildi?
Mondros, Sevr nasıl bir vicdansızlıkla imzalandı?
Ve bizler 100 yıl sonra, tüm bu yaşananlara dur demiş bir lideri, yani Mustafa Kemal Atatürk'ü, nasıl oldu da en ağır sözlerle anar olduk?
Hepsini en derin saygıyla anıyoruz. Nurlar içinde yatsınlar.
Çanakkale Türk'tür... Her şeyiyle Türk'tür. Savaşıyla, askeriyle, komutanıyla, silahıyla, mermisiyle, stratejisiyle... Türk olmayan unsurlar ise ya müttefik Almanlar ya da tebaamızın Türk olmayan unsurlarıdır. Ama bu zaferimize halel getirmez. Zira dünyanın her yerinde büyük ordularda farklı unsurlar olur ama o unsurlar, zaferden milli sonuç çıkarmazlar. Mesela Hindistan, "1. Dünya Savaşı'nı biz kazandık, Almanları şöyle yendik" diyemez. Aynı şekilde azerbaycan, "2. Dünya Savaşı'nı biz kazandık. Almanları şöyle yendik" diyemez ya da bir Kızılderili şefi çıkıp "Normandiya zaferinde bizim de payımız var" diyemez. Dese bile anlamı olmaz. Çanakkale de böyledir. Türk olmayan unsurlar da anlam çıkarabilir ama o kadar. Anlamı olmaz.
Ayrıca Çanakkale'de evliyası, meleği, şusu, busu falan da yoktur. Hiçbir doğaüstü, metafizik yardım da yoktur. Kaldı ki, olmasına gerek de yoktur. Türk'ün askeri gücü ortada iken Türk'e yardım etmeye ne gerek var? Ama eğer, savaşa hiçbir etkisi olmayan bu metafizik varlıklar, dendiği gibi birilerine yardım etmek istiyorlarsa, israil kurşunları altında cân veren on yaşındaki Muhammed Durra'ya yardım edebilirler ya da Doğu Türkistan'da Çin toplama kamplarında tutulan milyonlarca Türk'e yardım edebilirler. israil ya da Çin'e güçleri mi yetmiyor? O halde Yeni Zelanda'da Müslümanlara katliam yapan teröriste karşı Müslümanlara yardım edebilirler. Ona da mı edemezler?
Geçelim bunları. Çanakkale Zaferi, çok kısa sürede boğazın aşılmasını engelleyen bir düzen yaratan Enver Paşamızın, boğazdaki bütün birliklerin bağlı olduğu ve deniz savaşını yöneten Cevad Paşamızın, Seyit Onbaşımızın ve diğer kahramanlarımızındır. Çanakkale Kara Zaferi de, iki yıl önce Balkan cücelerine yenilen Osmanlı'dan, dört yıl boyunca, on farklı cephede ingilizler, Fransızlar ve Ruslarla savaşabilen bir ordu yaratan Enver Paşamızın, ordu komutanlarından Esad Paşamızın, askerinin önünde savaşarak, cesaret abidesi haline gelen Anafartalar Kahramanı Yarbay Mustafa Kemalimizin, Kazım Karabekirimizin, Fevzi Çakmak Paşamızın ve sayısız kahramanımızın eseridir...
Tarihteki en şanlı zaferlerimizden biridir, kutlu olsun, şehitlerimize müteşekkiriz.
Bu vesileyle bazı yanlışları da düzeltmek lazım. 18 mart deniz zaferimizin tarihidir ama Çanakkale'de kazandığımız bütün zaferlerin anısına kutlanmaktadır. Bu sebeple atamızın deniz zaferimizde bulunmamasını bahane ederek, onu ananlara laf eden yobaz tayfası ciddiye alınmamalıdır.
Deniz zaferimizin önemini küçültmek açısından değil ama gerçeklerin bilinmesi açısından bazı ek açıklamalara da ihtiyaç var:
Müttefikler 18 mart'tan önce boğazın ege yönündeki dış kısımlarında bulunan mayın hatlarımızı temizlemişti. Fakat boğazın ortasında ve Marmara tarafında daha 9 mayın hattımız daha vardı ve buralarda boğaz daraldığı için topçu atışlarımız daha etkili oluyor, düşmanın işini zorlaştırıyordu. Nusret gemisi henüz dokunulmamış orta mayın hatlarımızın hemen ilerisindeki bir koya gece vakti mayın döşendi. Müttefik gemileri orta mayın hattımıza gelmeden orada battı. Demeye çalıştığım, müttefiklerin bu girişimi daha baştan başarısızlığa mahkumdu, çünkü boğaz girişindekilerden farklı olarak çoğu seyyar olan toplarımızın ateşi altında 9 mayın hattını sökmeleri zaten olası değildi. Aldıkları acı ders bu gerçeği fark etmelerini sağladığı için deniz yolundan geçmeyi bir daha denemediler.
Düşmanın başarıya en çok yaklaştığı anlar, 18 mart değil, akabinde yaptığı çıkarmalarda yaşanan bazı anlardır. O anlarda atamızın yaptıkları düşman raporlarında da açıkça görülmektedir. Durum böyle olunca komuta açısından zaferimizdeki en büyük pay atamıza aittir.