18 haziran 2013 beşiktaş çarşı grubu bildirisi

entry2 galeri0
    1.
  1. çArşı'dan Açıklama:

    “Rüşvet alan, para pul padişahı değiliz.

    Paramparça olmuş gönül hırkalarını diker, yamarız biz.”

    Mağduriyetimiz ve mazlumiyetimiz sınanırken, vicdanı icarlanmamış halkımızın, hakikate olan inancından güç alarak diyoruz ki: Mutluluğun resmini yapamadık belki; ama -15 derecede, naylon çadırların içerisinde güneşin doğuşunu hayal etmenin ne olduğunu resmettiğimiz icin hiçbir pişmanlık duymuyoruz.

    Beyaz formalarımız bize kefen olsun ki kanlarımızı satmadık, tek celsede bağışladık. "Helal-i hoş olsun" diyoruz.

    Çocuk Esirgeme Kurumları’nda, ağlayan çocukların gözyaşlarını gördüğümüz için boğazımıza bir yumruk oturmuştu ve sıkılıydı.

    Yaşlılarımızı ziyarete gittiğimizde, analarımızın-babalarımızın olduğunu onlar ölmeden önce öğrendik.

    Tabelada yerlere çöp atmayınız yazdığı için değil, engelleri tek tek aşmaya calıştığımız için ceplerimizde mavi kapaklarla gezdik.

    Uluslararası Astronomi Birliği, Pluton için “o artık gezegen değil” dediğinde, kandırılmışlık duygusuna kapılmanın ne olduğunu iyi bildiğimiz için “bi dakkaaa!” dedik… “hepimiz Pluton’uz”!

    Hasankeyf, yunuslar, sokak hayvanları…

    Bilemedik, bilemedik, bilemedik.

    Daha çok sevmemekmiş asıl suçumuz, bilemedik.

    Karadeniz için haykırdık; kimsenin diline, genzine o çaylar dökülmesin diye. Karadeniz’e kanser araştırma hastaneleri yapılsın diye inim inim inledik.

    Van'a 8 değil, 18 konteynır alamamaktır vicdani suçumuz.

    17 Ağustos’taki acıyı biz neden daha çok hafifletemedik ki?

    Henüz biber gazı da icat olmadıydı üstelik.

    Biz buna yangınız.

    içimizde yangın çıkardık, suçluyuz…

    Kaz Dağları ile akrabalığımız, Ferhat’a olan hayranlığımızdan olmadı.

    Peki ya Şirin bilseydi Munzur Çayı’nın gizemini, Ferhat’ın hali nice olurdu ?

    Biz de geç kalmışız be Schindler, evet. insanlık için, halkımız için daha çok güzellikler yapabilirdik.

    Düğün nedir bilemedik; ama cenazelerimizi hep kendimiz kaldırdık.

    Evvellerimiz ve geleneğimiz olduğu için, dayatılana karşı çıkıp başka bir dünyayı mümkün görebiliyoruz. O yüzdendir ki, “her şeyin, herkesin bir fiyatı vardır” diyen meymenetsiz patronun suratına parayı çarpan güzel abimizi sinema salonunda alkışladığımız anın heyecanını hep içimizde yaşıyoruz.

    Tarih, bugüne kadar söylediğimiz her sözün ve yaptığımız her şeyin şahididir. Bizim hakikatimiz, isnat edilenlerle değişmez.

    “Ağaçları sulamanın bir adalet, dikene su vermenin ise bir zulüm olduğunu” çok ama çok, çok iyi biliyoruz.

    Bizim aradığımız şey bambaşka...

    Şairin dediği gibi, “ne ağaca benzer ne de buluta”

    Hukuk ve ahlak kurallarının kesiştiği yerde vicdan arıyoruz biz, vicdan !

    çArşı
    2 ...
  2. 2.
  3. posta kutuma gelen bir mailden alıntıdır :

    "Gezi Parkı olaylarına damgasını vuran Beşiktaş'ın taraftar Grubu çarşı, bir teşekkür yazısı yayınladı..
    Grup, yayınladığı yazıda birçok kişiye teşekkür etti...

    "Bir bahçeye giremezsen Durup seyran eyleme
    Bir gönül yapamazsan Yıkıp viran eyleme...

    Gördüğü şiddet yüzünden yaralanmış tüm insanlarımıza geçmiş olsun der, yaşamını yitirmiş olan insanlarımızın ailelerine ve yakınlarına başsağlığı dileriz.

    Mekanları cennet olsun, hatıraları yaşasın...

    istemeden de olsa kimilerine bir zararımız dokunmuşsa...
    Geride bıraktığımız tek bir çöp için dahi halkımızdan ve dünyadan
    en onurlu işini en az ücret karşılığı yapan tüm temizlik işçilerimizden özür dileriz...

    Bilenler bilir bizi; Gerektiği zaman özür dileyenleri severiz.

    Hayatı futbol değil, futbolu hayata feda edenler olarak, yaşadığımız bu süreç zarfında, çocukluğumuzdan beri vurmalı çalgıların ustası analarımıza...

    Kapısını arkadan sürgülemeyen semtimizin güzel sakinlerine...

    "Direnmeye gittim geleceğim" diyen esnafına...

    "Semt bizim aşk bizim" şarkısının hakkını verirken, yere düşen insanlara korkusuzca kalkan olan delikanlılarımıza...

    Seccadesini sedye yapan cami imamına,
    Su taşıyan kilise papazına...
    Başka renklere gönül verip rekabetini maneviyata saklayanlar... Dualarını iyi niyetlerini bizden esirgemeyen Antartika'daki penguenlere...

    Şerefini patronlarına devreden medyaya karşı kalemini kırıp
    onurlu tavır sergileyen basının tüm emekçilerine...

    Duyarlılıklarını esirgemeyen sanatçı, Yazar/şair ve düşünürlere... Emekçi ve emeklilere... Starbuck'ın alnının ortasına "Yaşasın tam bağımsız Kurukahveci Mehmet Efendi" yazan zekâya...

    "Sinirlenince çok güzel oluyorsun Türkiyem" diyen dikkate, haksızlığın, kibrin fırlattığı taşlara karşı göğsünü siper eden kadınlarımıza...

    Gönüllü doktor ve avukatlarımıza...
    "Bir başına çoraplarını bile giyemez, eksantrik kitaplar dışında, kitap, dergi okumaz; etliye, sütlüye, dertliye, asgari ücrete, evin ekmeğine karışmaz, yanında bomba patlasa umurunda olmaz" denilen ve-lakin herkese çalımını atıp röveşatasını yapan gençliğimize...

    Selam veren tüm dostlara...
    Yolda bize eşlik eden Beşiktaş sahilinin martılarına ve gölgesini bizden esirgemeyen ağaçlara teşekkür ederiz..."

    Sevgi,saygı ve sosyalist selamlarımla!
    C.Serfidan

    Selam olsun, Dünyanın ve Türkiye'nin Aydınlık geleceğine!...
    Selam olsun bu geleceğin uzun soluklu kararlı yolcularına !...".
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük