isviçre "süper" ligi gibi kalitesi çok yüksek bir ligde 10 takımlık sistemde 8 maç sonunda 9. sırada olan dünya devi bellinzona karşısında 17.5 ve 19 yaşında 3 futbolcumuza rağmen, %63 topla oynayarak destan yazdığımız maçtır.
- Bu maçta katı isviçre defansına rağmen Lincoln adeta futbol dersi vermiş ve 1 gol atmıştır. Attığı gol ise jenerikliktir.
- Bitti denilen Baroş yıldızını yeniden parlatmış ve bizlere Cannavaro - Nesta ikilisini hatırlatan rakip takım stoperlerine rağmen 2 gol atarak herkesi susturmuştur.
- Harry Kewell ise adeta küllerinden doğmuş ve Bellinzona gibi bir takımın sağ tarafını felç etmiş yetmemiş 1 gol atmış 1 de asistle süslemiştir performansını..
- Bu dünya devi karşısında kaleye tam 36 şut çekmişizdir ki bu kırılması güç bir rekordur.
- Fifa'nın elite klupleri arasında yer alan Bellinzona ise sadece 16 şut çekmiştir.
Bir dünya devi işte böyle ezilmiştir! Ha unutmadan galatasarayın ortalama 9 şuttan sadece 1 gol bulması sorun değildir. ortalama 5.33 şutta bellinzona'nın 1 gol bulması ise kayda bile değer değildir (Bellinzona liginde 8 maçta 7 gol atabilmiş olsa da bu durum değişmez.)
ilk 11 de oynayan türk futbolcuların, kewell, baros ve lincoln'den utanması gekeren maçtır.
O defans neydi lan öyle ? Pes serisinde oyuncuları amatör oynatırken bile bu kadar aval aval bakmıyorlardı yedikleri gollerden sonra. nasıl disiplin anlayışıdır anlamadım gitti. Skibbe, ders al ders !
Ayrıca Emre Aşık ve Volkan Yaman gibi vasızfız futbolculardan medet ummamamız gerektiğini gösteren maçtır. Volkan desen 90 dakika tek olumlu hareketi yok.ileri çıkmaz,kademe hatası yapar,sol kanadımız koridor olur sağolsun hepsi volkan sayesinde.Hakan Balta çok fazla ileri çıkmasada en azından o kanadı iyi savunuyordu.Volkan'da hiçbiri yok.
Emre aşık desen savunma kurgusunu tamamen bozdu bu dengesiz arkadaş. Ulan ne güzel Kalli sayesinde kurtulmuştuk şu Emre Aşık'tan.
Bu iki oyuncuyu devre arasında kiraya vermek en hayırlısı olacaktır.
galatasaray'ın dağınık ötesi oynadığı maç. 3 gol değil 5 gol bile yiyebilirdik. bu takım savunmasıyla normaldir. aynı şekilde yapılan ataklar sayesinde 5 gol daha bulabilirdik. fakat orta saha diye bir şey yok. böyle olunca bol gol, bol pozisyon yaşınır galatasaray maçlarında... daha önce de söylediğim gibi tek ön liberö ile oynarsak (hele bu adam ayhan akman olursa) daha çok sıkıntı çekeriz. hele ki daha iyi takımlar karşısında...
geçtiğimiz yıl oynanan sion maçının aynısı olmuştur, rovanşı yine 5-6 gol atarak kazanır cimbom.
servet: biri artık bu adama nerede oynayacağını göstersin, bi bakıyosun orta sahada adam kovalıyor sonra bir anda rakip kalede bitiyor takımını golden ediyor. bıktım ulan git biraz adamını kaçırmamaya bak.
kewell: aynen devam.
baros: yok lan bitiricilik hala yok adamda, o ne biçim üçüncü gol artık atma diye bağırmaya başladık golün de bi estetiği olmalı.
serkan kurtuluş: fiziken çok kötü durumda ama büyüyecek daha.
volkan yaman: herhangi bir gelişme saptanamadı.
son olarak song u geri alın servet i de geri verin diyorum, hem sivas ı hem de trabzon u bertaraf etmiş oluruz.
bir skibbe sıçmalamasıyla daha karşı karşıya kaldığımız ve galibiyete rağmen karizmayı çizdirdiğimiz maç.
9.sınıf bir isviçre takımına 3 tane savunmacıyla oynamaya utanmıyor musun sen eeey skibbe! durup dururken nerden çıktı bu 3-5-2! bu köy takımına 3 savunmacıyla oynadın da noldu, adam başı birer tane gol yedin! baros sağ açık, lincoln'ün nerde oynadığı belli değil, ne hücumda ne de orta sahada çoğalamayan karman çorman bir takım tertibi! yahu steau maçından hiç mi ders almadın be adam! yok yok bu elbise bu adama bol geliyor o anlaşıldı. burası galatasaray, leverkusen değil eeey skibbe...
neresinden tutsan elinde kalacak maç. bellinzona(ilk adını duyduğumda mobilya markası bellona zannettim) denen takımı ancak son dakika bala göte attığın bir golle yenitorsan senin takımlığından ciddi şüphe duyarım. karşındaki takım türkiye'nin amatör liginde ancak oynayacak bir takıma karşı 2 defa yenik duruma düşüp ayrıca rakip 10 kişi kaldıktan sonra 3. golü tamam aslen türk olan(kendisi galatasaray'a 2. golü atan oyuncu yamulmuyorsam 3. golde de korneri o kullandı) gürkan'ın asistiyle öne geçiyorsan (kaldı ki her ne kadar baskılı oynasa da galatasaray'ın gol atacağı filan yoktu) sonra tekrar siktiri boktan bir gol yiyorsan sen takım filan değilsin arkadaş. şimdi gidip de galatasaray'ın çok eksiği vardı diye savunma yapmayın alah aşkına(yapan büyük ihtimalle olacaktır) galatasaray'ın ölüsünün bu takımı sikini yaya yaya yenmesi gerekiyor.
skibbe'yi eleştirmekte acele etmeme taraftarıydım ancak bu maçla gerçekten ama gerçekten galatasary'ı yönetebilecek kabiliyette bir teknik adam olmadığını gösterdi. kardeşim sen bu takımı böyle rahat rahat yenecek şekilde hazırlamıyorsan senin teknik adamlığından şüphe ederim. 11 çıkan oyuncu bile bu takımı perişan etmesi gerekirken oyuna müdahale etmeyip ancak ümit davala ile muhabbet edersen, takımı ne bileyim ateşleyecek bir şeyler git kenara yalandan da olsa bağır çağır, küfret bu takıma bir gaz arkadaş yok, skibbe ruhsuzken bu takımdan neyin ruhunu beklersiniz ki. arkadaş tamam o kadro içinde 3-5-2 çıkılabilecek en iyi sistem de o sistemde kanatların işlemesi gerekir ama öyle bir şeyde yoktu sahada. volkan ilk yarıda bir defa ileri çıkıp da orta yapma niyeti yoktu, serkan ise daha genç olmasının kurbanı oldu(kewell'ın golünde iyi pas verdi yalnız).
futbolculara gelisek:
lincoln: attığı gol göte bala da olsa bu kendisinin açısından sevindirici. ancak takımı yavaşlatıyor arkadaş. topu alıyor saha bakıyor sola bakıyor, duruyor yahu bir çalım at bir şeyler yap yok. nonda,kewell,ve baros'a güzel paslar attı ancak artık onları da yapsın hep önü boşken o iyi pasları attı o rakibe karşı ben de olsam ben de o pasları atardım.
kewell: oyun içinde çok fazla aktif olmuyor belki ama topu ayağına aldığında doğru oynuyor, ne yapabileceğini biliyor en azından attığı golle zaten ne kadar kaliteli bir adam olduğunu gösterdi. biraz daha kondüsyonlu olursa takım için daha iyi olur.
nonda: seni kınıyorum ve sana laflar hazırladım yahu arkadaşım o golleri atamayacaksan hangisini tacaksın canım evladım benim. o kadar net golleri kaçırmana rağmen skibbe sana bu kadar tahammül etti ya ona şükran borçlusun. sana mr eko dendi bak onun değerini bil mr. eko'ya haksızlık yapıyorsun amına koyayım.
serkan: tamam genö oyuncu belki ilerde iyi olacak, ilk maçı diye fazla eleştirmemek lazım ama ortalarını geliştirmesi gerekiyor. ayrıca kewell'a attığı gol pası gerçekten iyiydi.
baros: takımın en iyisiydi. ilk alındığında biraz şüpheliydim kendisi hakkında bugün o şüphelerimi kırdı(inşallah böyle devam eder). açıkçası galatasaray'ın gerçekten aradığı forvet tipi( pivot santrofor filan gerekmiyor galatasaray'a isabatli orta yapamıyoruz ki amına koyayım). hücumda top tutan adam geçen pas dağıtan forvet oyuncu tipi baros. bu sezon inşallah böyle devam eder.
bildiğin amatör küme maçı tadında, izleyenleri kah güldürüp kah düşündürerek eğlenceli dakikalar yaşatmış olan uefa kupası müsabakası. lakin mümkünse gruplara kalıp ta dertsiz başımıza dert almayalım bu takım şöyle 1 sene falan oturuşsun servet stopere felan dönsün tekrardan.
Galatasaray'ımızın Lincoln,Kewell,Baros dışında top oynamadığı maçtır. O kadar pozisyon bulup , o kadar gol kaçırmak ayrı bir meziyet olsa gerek. Ayrıca Bellinzona kadar ballı takım görmedim. 4 kere geldiler 3 gol attılar. Onun dışında Servet bu sene çok kötü oynuyor. Adam kaçırıp durdu. Meira'nın yanına derhal Emre Güngör monte edilmeli. Volkan Yaman bu takıma yakışmayacak bir oyuncu. Bok gibi oynadı ileri bile çıkmadı. Serkan ilk maçına göre bence iyi oynadı. Kewell'ın golünde attığı pas inanılmazdı. Bu maçtada kimse Lincoln'u eleştirmesin. Adam güzel top oynadı. Attığı milimetrik paslar, öyle yada böyle attığı bir golü var.1 asist ve 1 golle maçı tamamladı.
Turu artık geçtik. istanbul'da en aşağısından 3 farkla turu atarız diye düşünüyorum.
aydın'ın sol kanatta kaybettiği topu sağ bekte volkan karşıladı.
servet altıpas içinde topu göğsüyle kontrol etmeye çalıştı.
kewell sağ taraftan korner atılırken ön direğe geldi.
rakip 10 kişi kalmışken nonda oyundan çıktı aydın girdi.
deplasmanda neredeyse ali sami yen'den çok seyirci vardı.
güzel maçtı.
ciddi not: sevdim ben bu galatasaray'ı. çok kişiyi utandıracak...
aga en cok ne zoruma gidiyor biliyor musun? eskiden galibiyetlerin üstüne gülerken keyiften, şimdi sinirden gülüyoruz. teknik direktöre küfür ederek 90 dakika boyunca maç mı izlenir? o nasıl bir defans kurgusu mnskym eheheh. bak ya hala sinirden gülüyorum mehehehe.
joker gibi kafayı sıyırıcam florya yı basıcam arkadaş. vericem skibbe'nin eline şakacı bi dinamit. kökten halledicem sorunu. 3 tane stoper ha! ehehhehe. lan sinirim hopladı hepten. maçın sonlarına doğru emre aşık sağ kanattan orta yapmaya çalışıp, servetten ayağı ile gol atmaya çalışıyordu altıpastan. eehehehhe. şuurumu yitirdim ya ne hale geldik.
tanım: tanım ne lan. sljsljsljskj. skibbe nin insanı delirttiği maç.
hah oldu mu!?
maç istatistiği
- 2 futbolcu 19 yaşında
- 1 futbolcu 17.5 (ehliyeti yok, barlara da almıyorlar henüz.)
- % 63 topla oynama oranı.
- kaleye atılan şut 36 / kaleyi bulan şut 16
- kalecinin çıkardığı net 7 pozisyon
- sönmüş yıldız, eski golcü milan baroş 2 gol.
- kalede buffon'un yedeği
- sakat olum bu kewell, boşa aldınız heheh, 1 gol
- lincoln futbolcuysa 1 gol 1 asist
- beraberliğe bahis oynamış romen hakem ve yardımcıları
- 12 futbolcusu sakat bir takım
savunma yazısı falan diil bu aslında, karşımızda oynadığımız takım, isviçre liginin dibinde. Yarım saat 1 kişi eksik. Ve yenilen 3 gol. ismi, cismi bilinmeyen takımlar her zaman büyük takımlar için bir tehlikedir. Çünkü avrupa arenası onlar için bir vitrindir. % 200 kapasite ile koşarlar, mücadele ederler. kaldı ki karşımızdaki takım zaten, roma kulubünün arka bahçesi. Yani orada kendi gösteren futbolcu roma kadrosunu alınır. bütün bunlar mazeretmi? hayır. Ama objektif olmak gerekirse, defans haric galatasaray iyiydi. öyle zorla falan kazanılmadı bu maç zaten kazanılacaktı, kazanıldı.
en azından namık kemal lisesine ya da hacettepe üniversitesine yenilmemişizdir.
skibbe'nin galatasaray'ı leverkusen'e çevirmeye başladığının ıspatı olmuş maçtır. skibbe leverkusen'in başındayken çok gol atıp, bir okadar da gol yiyen bir takım oluşturmuştu. bundan sonraki maçlarda böyle geçer. demedi demeyin. sonuç olarak sike sike kazandık.
not: çekemeyenler önlerine baksınlar, önlerinde bir şey yoksa kesin arkalarındadır.
herhangi bir kisinin bireysel hatasi ile diil de kollektif bir suursuzlukla makarna takimindan 3 gol yedigimiz mactir.
(bkz: bir makarna markasi olarak bellinzona)
play station maçı gibi bir maçtı aslında. iki arkadaş almışlar ellerine joystickleri amateur modda oynuyorlar. bizde parası olmayan çocuklar olarak bu zengin piçlerini seyrediyoruz. hani istersen bu leveli geçerim senin için diyen çocuklar var ya. onlar biziz işte.
fernando meira'nın yaptığı ortaya servet çetin kafa vurmaya çalışıyorsa o takımda bir acaiplik vardır arkadaş. asli görevler bir yana bırakılmış, herkes fantazi peşinde. önce işini yap de 3 gol yedirtme takıma. sonra yeri gelirse atarsın. ama yok. herkes hakan şükür tipi çağdaş forvet olma telaşında.
takımda aklı başında oynayan tek adam harry kewell. az biraz da milan baros. en azından işlerini yapmaya çalşıyorlar. olmaları gereken yerdeler. fantaziyi yatak odalarına saklamışlar. olması gerektiği gibi.
bu maçı kazandık diye sevinecek değilim. hatta sinirim oynuyor düşündükçe. 30 dakika 10 kişi oynayan 3. sınıf bir takımı bala göte bir golle yeniyoruz, verdiğimiz pozisyonlarda cabası. biraz dikkatli bir takım elek eder bu takımı.
son söz yönetime. takıma illa bir rapçi getirecekseniz ceza ya da sagopa kajmer'i getirseydiniz keşke. en azından adam gibi rap yaparlardı.
tum takımın maç boyunca hucum taktiği ile oynadığı karşılaşma. hatta bir ara ceza sahasının solundan meira ortalayıp servet'i gol pozisyonuna soktu, 3 gol yememizin sebeplerinden biri de bu sanırım...
Galatasaray'ın bala göte değil bileğinin hakkıyla aldığı maç olmuştur. Lehimize verilmeyen penaltılar, kornerler ve serbes t vuruşlar ve kaçırdığımız gollerin haddi hesabı yoktu. ilk kez yeni bir sistem ve yeni birkaç oyuncunun ilk onbire girmesi gibi dezavantajlara rağmen maçı aldık. Baros golleriyle mest etti, güven kazandı. Lincoln, arda turan stili golüyle ve çabasıyla kısmen güven tazeledi. Kewell ise oynadığı oyunla ne kadar iyi bir futbolcu olduğunu kanıtladı.
Defansın ve servet'in korkunç hatalarına rağmen, yendik be abicim. Trömsö anılarından iyidir...
lincoln'ün attığı gol arda'nın son uzatma dakikasında isviçre'ye attığı golü hatırlatmıştır. galatasaray'ın turun kapısını araladığı maç olmuştur ayrıca.
