galatasaray'ın sahaya 3-5-2 ile çıkması(her ne kadar 3'lü savunmaya sıcak bakmamış olsam da hatta nefret etsem de) çok da yanlış değildi. eğer aydın sakatlanmasaydı büyük ihtimalle 2 stoper şeklinde oynayacaktu galatasaray.neyse çok da yanlış olmadığı noktasına gelince; bilindiği gibi 3-5-2 lerde kanat oyuncuları çok önemlidir hem savunma yönü hem hücum yönü tek kanat oyuncusundadır. skibbe'nin düşüncesi de bu takıma savunma yapmamıza gerek yok kanatlardan hücumla etkili oluruz düşüncesi vardı ancak gerek serkan'ın tecrübesizliği(her ne kadar tecrübesiz olsa da kendisine düşen görevi yaptı yine) volkan'ın ise hücumu özellikle hiç düşünmemesi skibbe'nin kurmak istediği oyun sistemini felç etti. burda akla gelen ilk soru takım kurgusu niye kanatlardan atak yapma şeklinde olduğu olabilir, çünkü galatasaray'ın kafa golü atabilecek oyuncusu yok. e artık onuda bana değil skibbe'ye sorun canım.
galatasaray'ın zorlanmayarak kazandığı maç. evet 3 gol yenilmiştir ancak onun dışında 33 gol kaçırmıştır galatasaray. porto ekibi tarafından hayat öpücüğü ile ayakları yere basmaya başlayan taraftarlar boşuna çabalıyorlar.
maç sonunda elenmediğimiz için uefa kupasında final oynama iddiamızın kaybolmadığı maçtır. takım bu maçta berbat oynadı diye ilerideki bütün maçlarda berbat oynamış sayılacak diye bir şey olduğunu sanmıyorum. ha eleniriz o zaman istediğiniz kadar taşak geçersiniz, ona lafım olmaz.
maçtan önce acaba trömsö veya sion maçlarının bir benzerini yaşarmıyız diye düşünüyordum. nitekim ilk golden sonra bu düşüncem iyice rahatsız etmeye başladı.
sonuçta kazandık, ama hala daha bu kompleksten kurtulabilmiş değilim, değiliz.
ne zaman bir avrupa maçına çıkacak olsak hep " acaba " diyoruz.
çünkü hala daha güven vermiyor bize galatasaray.
galiba böyle giderse pek güven vermeyecek de.
galatasarayımızın kötü ve hatta berbat bir skorla ayrıldığı karşılaşma. Bellinzona takımına en az 4 atması gereken galatasaray'ın bu takımdan yiyebileceği maksimum gol sayısı 0 (yazıyla sıfır) hadi olmadı 1'dir; ama malesef takımımız tam 3 gol yemiştir. faciadır. Eğer bu defans anlayışıyla oynarsak ve bu kadar açık verirsek yarın bir gün gruplarda karşımıza çıkacak doğru düzgün bir ekip bizi folloş eder, ortada bırakır.
öte yandan arda, hakan balta ve ümit karan'ın yokluğunun çooooook hissedildiği bir maçtır. nonda'nın belki de geldiği günden beri en kötü performansına şahit olduğumuz maçtır.
galatasaray takımı bu maçın ayıbını kapatmak için sami Yen'de en az 5-0'lık bir skora imza atmalıdır. 5'ten ziyade 0 önemlidir ayrıca bu skorda, onu da belirtmeden geçemeyeceğim.
galatasaray'ımdan avrupa'da bu sene de bir cacık olmayacağını gösteren maçtır. sakatlar, taktik hatalar, yeni transferler falan diye sıralamayacağım. hepsi fasa fiso, ne olursa olsun galatasaray isminde bir takımın bu maçta şu amatör takımı en az 5-6 farkla yenmesi gerekiyordu, son saniyede defansa çarpıp da giren golle değil... sorarım sana yaser efendi; futbolculuktan para kazanan birisi olarak bomboş kale önündeyken yavaşça gelen topa ıska geçeceksen niye futbol oynuyorsun ki? aynısını ben de halı sahada yapıyorum mesela, senin benden bir farkın olmalı değil mi? nonda kaçırdığı o kadar gole rağmen hala benim umutlarımdan birisi. yenilen gollere(3 tane) hiçbir şey diyemiyorum zaten, avrupa'da bizim takımın abuk sabuk goller yemesine alıştık. harry kewell ise gelir gelmez kendisi hakkında "sakat, çürük bu, oynayamaz, kazık yedi salaklar ehuehue" şeklinde yorum yapanlara kapak mahiyetinde gayet şık bir şekilde futbol oynamakta. ha benim derdim bu takımı elemek değil zaten, galatasaray muhtemelen ali sami yen'de bunları gol manyağı yapıp gruplara kalacak. ama işte asıl korku filmi o zaman başlıyor. eğer amatörden bozma bu takımdan 4 tane gollük pozisyonda 3 tane yiyorsan, bu işte bir sorun var evlat. ulan değil gol yemek, bunlara pozisyon vermek bile ayıp yahu silkelenin azıcık artık. ha bu futbolla devam edersek grup maçları sonunda muhtemelen eleneceğiz, pek umudum yok benim. bunların hepsi de michael skibbe bey'in ürünüdür. meira orta, servet kafa?!?! yok artık ya...
en baştan yanlış olan sistem sayesinde diğer yanlışların hepsinin çorap söküğü gibi gelmesini unutmamamız gereken maçtır. ayhan'ın bu takımın topal ve linderoth'tan sonraki üçüncü (çakma) ön liberosu, serkan kurtuluş'unda uçar ve sabri'den sonraki üçüncü sağ beki olduğunu ve aynı zamanda hem 17 küsür yaşında hemde ilk maçına çıktığınıda düşünüp, ilk defa yanyana ve üçlü defans oynamaya çalışan savunmanında bu kadar bocalamasının normal olduğunuda kafamıza yerleştirdikten sonra, hepimizi bu kadar gol yediğimiz için üzülmeyi bırakıp bu takımı eksiksiz ve oturmuş olarak düşünüp önümüzdeki günlere bakmalıyız diye düşünüyorum. ayrıca söylemek isterimki bellinzona'nın ikinci golü şukelaydı, 5 metrede 5 saniyede 5 pas yapmaları gerçekten hayretler verdi bana.
lincoln'ün attığı bal golüyle kazandığımız maçtır(mış).
zaten onca pozisyonu götüne başına çarpıp kurtaran kaleci morgan de sanctis'ti, rakip kaleye 3 kere gidip 4 gol bulan galatasaray'dı, verilmeyen 2 penaltı da bellinzona'nın aleyhineydi. (bkz: #3980172) nolu entryde de söylediğim gibi hakemin bariz bir kayırması vardı ki bunu göremeyen ya objektif değildir ya futboldan anlamıyordur ya da maçı gözleriyle izlememiştir. ceza sahasına gireceği sırada düşürülen baros'un pozisyonunda net şekilde belli oldu hakemin tersliği. ondan önceki hatalarını saymıyorum bile. bu maç normal bir süper lig maçı olsaydı o hakeme bir daha maç vermezlerdi ama kimsenin umrunda bile olmadı hatalı kararlar. her neyse gerçekten bala göte bir galibiyet bu, galatasaray bellinzona'dan 3 gol yedi diye gruplara kalmasın mnakoim.
bu arada geçen sene de bi vestel manisa vardı noldu ona? 3 gol yedik lan onlardan niye ligden çekilmedik ki? şu an 2. ligde o 3 gol yediğimiz takım. biz bellinzona'dan bu maç 10 gol yesek 11 tane de atardık kimse boş konuşmasın bence.
sahadaki 11in rakibi küçümsemesi yanlış olabilir tamam ama bunun bi psikolojisi vardır, halı sahada oynarken bile karşındaki adamlardan kat kat iyi oynuyorsan taşşağa bağlarsın. bu maç da aynen öyle oldu. en basitinden ben deplasman maçlarında evde sami yen havası yaratıp gol olunca kafayı yemiş gibi i will survive çalan biriyken kewell'ın o şahane golünde bile yerimden kıpırdamadım, 94deki golde bile tepkisizdim ki futbolcuları siz düşünün artık. yani bi real madrid maçı psikolojisiyle bellinzona maçı emin olun bir olmaz. futbolu sadece gördükleriyle yorumlayanların anlayamayacağı bir maç bu. hatta gördüklerini bile yorumlayamayanlar çoğunlukta.
neyse sezon başında "bu takımdan adam olmaz" diyenlerin sezon sonunda gelecek başarılarda "heyyo süperiz biz" demelerini sabırsızlıkla bekliyorum.
servet'in aklının başka yerde olduğunu belli eden maç. son dakika kornerden gelen topu ıska geçmesinin ya da arkasında adam bırakmasının tek nedeni bu olabilir, başka açıklması yok.
takımın ileri ucunun çok güçlü olduğu ortada. bu takım tek önlibero ile oynamaya alışmalı. yani 4-1-3-2 burda orta üçlü en zor yer. arda -kewell-aydın çok verimli olabilir ama bu seferde lincoln arız çıkartacaktır. ileride tek forvet bulundurmak tek kelime ile mantıksızlık olur elimizdeki üç forvete bakınca.
skibbe'nin hatası euro 2008'e aldanıp emre-servet'te ısrar etmesi. meiranın yanına emre güngör veya servet'i monte etmye çalışmalı kanımca. ki servet de pozisyon açığı vermeyi bırakabilsin.
maçın yorumu bu defans ve kale ile işimiz zor olabilir ancak. baroş takıma alışıyor belli, lincoln'ün iyi oynamasının tek nedeni de kewell'in onun üzerindeki yoğun baskıyı az da olsa kendi üzerine çekmesi.
aykut oynasaydı 3 yer miydik bilmiyorum. de santcis ile aykut tam ters karakterde kaleciler. dün çıkmakta gecikmesi iki gole sebep oldu santcis'in. aykut olsaydı kanımca onlar gol olmazdı ama bu seferde yakın mesafeden ya da yandan gelen toplarda gol yerdik.
De Sanctis, Emre Aşık, Servet, Volkan, Serkan Kurtuluş, Meira, Ayhan, Kewell, Lincoln, Milan Baros, Nonda.
hadi şıtaa bükreşle oynanan maçta şu 11'den şikayetleneni anlarım bi nebze. bi nebze o da. ama belinzona gibi skindirik bir takım karşısında
meyralı, kiyuvıllı, baroşlu, linkolnlü, nondalı, servetli, de santçisli, ayhanlı kadro ile bala maç kazanılıyor ve sakatlık bahanesine sığınılıyorsa, yani şu takıma yedek takım iması yapılıyorsa,
karan baroş'tan iyi denilince susacaksınız.
linkoln ortalama bir oyuncudur denilince susacaksınız.
arda'yı çıkar gs biter denilince susacaksınız.
hakem faktörü olmadığı için gs avrupa'da tıraş makinesine bağlar denilince susacaksınız.
gs taraftarlarının yukarıdaki yedek takımla alınan 3-4 lük galibiyeti haklı olarak kutladıkları maçtır. as kadro sakat ne de olsa.
galatasaray'In isviçre ikinci liginden yeni çıkan ve üstelik 30 dakika 10 kişi kalan dandik beş para etmez bir futbol takımını, milletin götüne başına çarparak kaleye giren bir son saniye golüyle bala göte yendiği maçtır.
kimse yazmamış, ben yazayım bari: 81. dakikada baros'un golü ile 2-3 olan maç. ayrıca başka bir tanım daha: iki takımın da 2'şer kez öne geçtiği müsabaka.
futboldan hiç anlamayan bi adam için o kadar zevkliydi ki maç anlatamam.. top bi o kalede, bi bu kalede.. süper pozisyonlar, goller falan.. ama kazın ayağı öyle değil sayın seyirciler..
galatasaray'ın karşısında; hani bizim takımlarımız avusturya'ya, almanya'ya kampa giderler de oraların lokal takımlarıyla oynayıp 12-0, 7-1 falan galip gelirler ya, o hesap bi takım vardı.. abartıyo da olabilirim ama rakibe bi baktım; resmen amatör len bunlar dedim kendi kendime.. ama skibbe faktörünü unutmuşum tabi..
be adam geldiğinden beri çoğu galatasaraylıdan çok ben durdum senin arkanda, ben sana destek verdim.. gençtir, ümit verir, düzelir, düzeltir dedim de; o üçlü savunma nedir ya? sen hiç üçlü oynayarak dünya şampiyonu olmuş bi takım gördün mü son yıllarda? ya da üçlü oynayan bi şampiyonlar ligi şampiyonu? böyle bi takıma karşı orta sahayı 5'lemek de nedir?millet tartışma manyağı oluyo galatasaray tek önlibero mu oynasın, çift önlibero mu oynasın diye.. ya allasen önliberosuz oyna 4 atmazsan bu takıma ben bişey bilmiyorum.. ha sonuçta 4 tane attın ama yediklerin nolcak? yıllardır 3 lü oynamayan, artık 3 lü savunmanın tarih olduğu zamanlarda sen kalkıp bence çok yetenekli bi kadroya sahip olan takıma 3 lü oynatıyosun.. millet aya gidiyo hacı.. nerelerdesin sen??
dicekler ki ''iyi bi takım her sistemi oynar..'' eyvallah da, bi takım sene başında hangi sistemle oynayabilicekse o tür adamlarla donatılır.. sisteme göre topçu alınır.. kim diyebilir ki galatasaray 3 lü savunma oynayabilecek oyunculardan kuruludur? geçiniz efendim.. 4 yıl boyuncu türkiye liginde yenmediği takım, almadığı kupa kalmayan galatasaray 3 lü oynayarak mı aldı o kupaları? uefa'yı 3 lü oynayarak mı aldı? cl'de 3 lü oynayarak mı çeyrek final oynadı?
eksikler vardı, sakatlar çoktu deniliyo.. eğer elinde nonda'sı, baros'u, lincoln'ü, ayhan'ı, servet'i, çok beğendiğim de sanctis'i olan bi takım eksikse; hele hele kendi liginde son sırada yer alan ve bu sene lige çıkan sıradan bi takıma karşı eksikse bana söyleyecek pek bişey kalmıyo efendim.. neticesinde 4 tane atarak büyük bi avantaj sağldı cimbom.. ama bence irdelenmesi gereken atılanlar değil yenilenlerdir..
bu skora sevinir olduğuma inanamadığım maçtır. galatasaray tarihinin kim ne derse desin en iyi kadrosu şu anki kadrodur. ama gel görki harcanıp gidiyor. yazık tek bir adamın acemiliğini milyonluk galatasaray camiası çekiyor.
özellikle lincolnün önümüzdeki günler için oldukça umut verici bir performans çizdiği müsabaka olmuştur. maç boyunca attığı ara paslar nonda tarafından hunharca katledilse de lincoln bu maçta forma giriş sinyalleri vermiş, biz taraftarın yüzünü güldürmüştür.
bir bok anlamadığım maç olmuştur.
kewell, adeta taşşak geçer gibi, göstere göstere bir gol attı. bunun üzerine durum 2-2 iken milyonlarca pozisyonu leblebi gibi harcadık*, bunun üzerine rakibin pas hatası sonucunda kaptığımız topla zar zor bir gol attık, bunun üzerine 10 kişi kalan rakibimizden leblebi yer gibi gol yedik* en sonunda bir son saniye golüyle de maçı kazandık.
bir ara top licoln'un yanından geçmiş, topa ufo gibi bekmıştır. oysa ki o toptu ve peşinden koşmalıydı...
neyse ki son dakikada dehşetengiz bir gol atıp karizmayı kurtarmıştır.
uzun zamandır izlediğim en heyecanlı maçlardan birisi olmakla beraber, uzun zamandır gördüğüm en kötü galatasaray futboluydu bu.
belinzona teknik direktörü kendi attıkları her golden sonra, bokunda boncuk bulmuş gibi seviniyordu yahu ! yazık lan adama. gerçekten üzüldüm. nasıl da kariyer yapacaktı be !
bu maç göstermiştirki, arda turan bu takımın en gerekli adamı. olmazsa olmuyor arkadaş. ve lakin nonda'yı oyundan alıp yerine aydın'ı sokmak nasıl bir izandır, anlamadım.
skibbe, günden güne bu takımı skibbe !
ya yeter lan. hala takımı tanıyamadı herif !
galatasaray ın 5-1-4 düzeniyle sahaya çıktığı maçtır. taktiksel olarak da maç içinde 3-4-3 ten 3-5-2 ye değil 5-1-4 ten 4-1-5 e dönmüşlerdir.* fazlasını beklememek lazım , hele kadıköy rüyalarını hiç kurmamak lazım şu sistemle. bu kadar hoş bir kadroyu bu kadar verimsiz oynatmak da yürek ister. bakalım rövanş da böyle zevkli(!) geçecek mi ? bekliyoruz...