18 ay yapmış ve son 3 ay hariç bütün günlerinde komutanlarına sövmüş, askerliğe sövmüş, bitmesi için şafak saymış yazar başlığı. (bkz: askerlikte neymiş)
edit: 15 ay askerlik yaptım koğuşçu olarak rahat olmama rağmen hergün sövüyordum. askerliğe küfür etmeyen adam da tanımadım askerde.
dışardan bakanda askerlik çağındakilerin hep kariyer peşinde koşan bilim adamları sanır, bu ülkede izmarit toplaması, subay postalı parlatması gerekende var, orduya yazılım üretecek adamda var. ama yoookk bu vatan hainlerinin amacı askerden kaçmak, bana uzmanlığıma göre görev verin demiyor da askere gitmeyelim diyor.
bunlar yarın öbür gün zorla devlete vergi vermek istemiyoruz da diyeceklerdir.*
askerin pisi pisine şehit olduğunu hala daha anlayamamış adamların karşı çıktığı yasa falan filan.
ulan kime şehit oldu bi otur da düşün hele? milletin bekası için mi? yoksa canımız mı tehlikedeydi de şehit oldular?
şavaş mı çıkmıştı bizden habersiz?
şehit olanlar kendi devletiyle savaşırken öldü arkadaşım. onca pkk lının sınırdan geldiğini, elini kolunu sallayarak geçtiğini, göre göre haber vermeyen tsk, devlet, hükümet, bakan, başbakan, cumhurbaşkanı... kızlarımız eğitimlerini amerikada tamamlasında, oğullarımız dizimizin dibinde otursun askerlikk yapmasın da kim nerde ölüp giderse gitsin mantığına sahip orospu evlatlı için mi gidip ölücem lan ben ??
kim yaptıysa 18 ay askerlik aferim helal olsun benden onlara birer kutu kola hediye ama kimse çıkıpta rerere rörörö ben 18 ay yaptım bıdı bıdı redde neymiş zırvası yapmasın arkadaşım. önce etrafınızda olan bitene bi bakın bee ergen ergen vatan namus borcu cart curt triplerine girmeyin sokucam bu sahte vatanperverliğinize adam sata sata götümüzde donumuz kalmadı maddi manevi bütün varlığımızın amına koydu siz hala askerlik derdindesiniz.
muharrem ince'nin mecliste yaptığı konuşmaya bi bakın (bkz: #13688848), 10 kasımda atatürk'ü anma davetiyelerine bakın, bide abdülhamit yavşağı ile ilgili bir toplantının davetiyelerine bakın. yok, "laiklik elden gidiyor, ülke elden gidiyor!" diye bağırmayacağım korkmayın.
ama libya gibi birilerinin kucağına oturduğumuzda siz bağırırken o zaman o çirkin suratlarına bakıp hepinize kin kusacağım.
Sözlüğün gün geçtikçe düşen kalitesine örnek olarak üstte yazılan bir kısım entry içerikleri gösterilebilir. Nitekim, varsayılan durumlar ve içeriğinde bahis konusu edilmeyen argümanlar dahi, boş beleş ya da 6 ay askerlik yapmayı adamlık olarak görme matahlığına düşerek komik olma çabasındaki ergenlerin sızlanmaları ya da laf sokuşturduğunu sanarak eğlenmeleri için yeterli kavramlar gibi görünse de; fikri ve ilmi düşünceler anti tez ya da fikirler ışığında çürütülmedikten sonra yukarıda yazılan gerçeklikler her zaman için geçerliliğini koruyacaktır.
Bu ülkede sınıf ayrımcılığı olmaksızın her vatandaş eşit haklara sahiptir. Kendini ve yakın çevresini elitist bir kesim gibi gösterme çabası ve vicdani retçi olma sebebini bu gibi lüzumsuz ayrıntılara bağlama peşindeki laf salatalarının konuşmaları bile gereksiz olduğu gibi, mide bulantısından öteye geçememektedir.
haklı söylemdir. neyin vicdanı yahu bu? hadi tamam eli şu ana kadar silah tutmamış 18 yaşındaki ana kuzuları yıllardır deneyim kazanmış terörist piçlerinin karşısına çıkıyor diye isyan edebilirsin, eleştirin haklıdır ama onca şehitin hatırına bunu vicdan meselesi yapıp reddedemezsin. bu vatandan afedersiniz de siktir olup gitmeniz gerekir o zaman.
vicdani ret hakkında hiçbir şey bilmeyip, fikir beyan edenleri gördüğümüz başlık. vicdani ret insani bir haktır. silaha, savaşa, adam öldürmeye, küfüre, aşağılanmaya karşı olmaktır.
(bkz: bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak)
vicdani ret insani bir haktır. bu ülkede tanınmamış bir hak olması bu ülkenin hala gelişmemiş ülkeler arasında olduğunu göstermektedir. beslenmek, su içmek, nefes almak kadar doğal ve zaruri bir haktır.
askerliğini 24 ay yapanlar da 18 ay yapanlara kızardı bir zamanlar. bu doğal bir bilinçsizlik halidir. çok takılmamak, bu adamları ciddiye almamak gerekir. bu bilinçsizlik bizi mahvetmektedir.
son olarak bu konu hakkında, "askerlik yapmayan başka ülkeye gitsin" diyenlere bir sözüm var; arkadaşım türkiye cumhuriyeti vatandaşını hangi aklı başında ülke alıyor kendi ülkesine? varsa o kadar taşşağın beni bir zahmet transfer et hollanda'ya falan.
Vicdani ret Türkiye nin içinde bulunduğu şartlar ve coğrafi konumu itibariyle intihar niteliğinde bir karardır. Kendi ayakları üzerinde durabilen bir Türkiye, kendinden emin ve komşusu olan ülkelere güven verebilecek, terörü bitirmiş, hali hazırda tüm vatandaşlarının mutlu olabilmesi için imkanlar sunabilmiş bir ülke için elbette ki vicdani ret düşünülmesi gereken bir durumdur.
şehit olan askerin pisi pisine şehit olduğuna delaletmiş. yani ben de gidip şehit olursam pisi pisine şehit olmamış olacak o asker.
stratejik olarak hatalı karakollar, komutanların yanlış kararları, hükümetin hatalı politikaları yüzünden kimse pisi pisine şehit olmuyor. ben vicdani retçiyim diyorum pisi pisine oluyor.
Kürtlerin askere gidip kürt öldürmek istemiyorum dediği için askerlik yapmak istemeyen ,bunu gereksiz ve kariyerinde ket olarak gören 'parlak' Türk gençlerinin de balıklama atladığı durum...
Oysa bedelli askerlik çıkarsa parası olan bir ay gitsin gelsin olmayan birkaç ay kamu hizmetinde bulunsun çözümünü görmek çok zor olmasa gerek. Haa ben bu ülkeye kamu hizmeti de vermem arkadaş diyosan ben de sana bsg derim...
"vatan borcu" safsatasını bir kalem geçiniz. ben doğarken seçim yaptığımı hatırlamıyorum. dine inanan kişiler için bir kâl u belâ var lakin o da beni bağlamıyor. tefeciye olan borç bile vatan borcundan daha mantıklı bir borç türü. en azından zorunluluktan da olsa kendi isteğin var.
ikincisi, "önceden şehit olanlar" geyiği daha saçma. benden önce şehit oldular, bundan sonra vicdani retçi olursam onların anısına saygısızlık etmiş olurum. işte bu mantık, dünyada hala kan davalarının devam etmesinin temel sebebidir.
"ortadoğu coğrafyasındaki ülke olmak" mevzuu, tamamen determinist bir bakış açısı. 30 senedir ölen hiçbir asker veya terorist herhangi bir ilerlemeye zemin oluşturmamıştır. iki taraftan da ölenler gayet pisi pisine gitmiştir. zengin çocukları çürük raporları alarak günlerini gün etmiş; general çocukları, milletvekili çocukları her türlü sahte raporlarla bu askerlikten kaçmış - istisnalar kaideyi bozmaz - bunun karşısında sıradan halk kitlelerinden sürekli birileri ölmüştür. gelinen noktada savaşan iki taraf, medyaya da yansıdığı biçimde alenen enseye tokat göte parmak bir şekilde görüşmüştür. yani ben askere gidince, sen askere gidip 12 ay komando olunca ortadoğu coğrafyası güllük gülistanlık olmayacak.
"bu ülkeden siktrin gidin" mevzuu. ben varım. lakin madem benim seçimim dışında doğduğum bir ülkeden beni kovma hakkın var, o halde benim için her türlü kolaylığı da sen sağlayacaksın. pasaporttur, vizedir, vatandaşlıktır her türlü işimi sen halledeceksin. defol git demek kolay.
"vatanı sevme" eşiği. bilim adamı, gazeteci, yazar, şair ne varsa yarısının içerilerde kanser olduğu; kalifiye güvenlik elemanlarının içerilerde sırf konuşmasın diye zehirlendiği ve medyanın her gün alenen yalan söylediği bir ülkede tek "vatan sevgisi" ölçütünüz askere gitmekse, benim bu ülkeden bir şey beklememin zaten bir alemi yok. sıfır teknolojiyle nasıl güçlü bir ordu beklentisi olabilir aklım almıyor açıkçası. ben vatanıma alışığım. lakin, bilim adamının kaçmadığı, gazetecisinin korkmadığı, yazarının kalemini satmadığı bir ülke isteği içindeyim; 20 yaşında çocukların, devletlerin çıkar denge politikalarına kurban giderek sözde vatan sevgilerini kanıtladığı değil.
sonuç olarak, kimsenin 18 ay askerlik yapması beni ilgilendirmiyor. isterse 18 sene yapsın. bana zerre güven vermeyen bir devletin güvenliği için canımı tehlikeye atmayı istemiyorum. ha, ben istemesem ne, bu vandal zeka ürünleri allem eder kullem eder herkesi sike sike alır yine askere. vicdani reddi tercih eden adama yaşam hakkı tanır mı bu vandal memleket?
18 ay askerlik neymiş, bu kadar uzun bir süreye ne gerek varmış, yapana ne kazandırmış, millete ne kazandırmış, nöbetini tuttuğunu halka ne kazandırmış sorularına mantıklı ve somut bir cevap alındıktan sonra sorulması gereken sorudur.
