bugün

ertuğrul sağlam gibi bir insanı beğenmeyen çarşıspor denen güruh rant çetesine verilmiş bir ayardır. maç değil borudur.
eyyamcılık yapılırkende bu kadar aleni yapılmamalıdır,bjk gibi büyük takım sıfatı layık görülen bir takımın hakem desteğine ihtiyacı olmamalıdır.bursaspor aleyhine verilen hakem kararları o kadar mide bulandırıcıydıki galip gelmemize dahi layıkıyla sevinemedim.maçın özeti çok daha rahat kazanmamız gereken bir maçı son dakikalarda bulduğumuz gollerle kazanmamızdır ve deplasmanda alınan 3 puandır,fazlası değil.
hakemin çift taraflı eyyamcılık yaptığı karşılaşmadır. zira hem beşiktaşın golü haksızdır, hem de ozan ipek 15. dakikada 2. sarıdan atılmalıdır.
bursa'nın hakeme rağmen kazandığı maç olmuştur.
bugün gazetelerde "ertuğrul sağlam koydu" manşeti aradı gözlerim ama ı ıh..
yaklaşan kongre nedeniyle bu yenilgi beşiktaş'a yaramıştır.
mustafa denizli oyuncu sahaya sürmede yine özürlü olduğunu gösterdi.
nihat'ın neden alındığını yine sorgulandı.
mustafa denizli'nin hayaller aleminde yaşadığını gördüğümüz maçtır. ferrari yerine yusuf'un oyuna girmesi bilim kurgu filmlerine bile malzeme olmaz. o derece fantastik bir karardı. aslında karar da değildi ya, neyse...

şimdi hakem maçı katletti, zemin maçı katletti muhabbetine girmenin gereği yok. hakemler zaten senelerdir ligdeki her maçı katlediyor. o muhabbeti geçelim. zeminin kötülüğü gibi bir saçmalık zaten olamaz. onu hiç adamdan saymayalım. burda katledilen bir şey varsa o da beşiktaş'ın kendi kendini katletmesi. başrollerde mustafa denizli ve oskar ödüllü başkan yıldırım demirören var. biz biliyoruzki beşiktaş türkiye'nin en büyük takımlarından biri. ve yine bizler biliyoruz ki denizli teknik direktör değil, demirören de tüpçü. o yüzden olumsuzlukları dışarda aramanın mantığı yok. herşey içerde.

bir beşiktaşlı olarak söyleyecek pek bir sözüm yok. bir tek boku yemişiz biz haberimiz yok diyebilirim o kadar.
zeminin ve hakemin direk etkilediği olumsuz koşullara rağmen keyifli geçmiş maç. son zamanlarda izlediğim leziz maçlardan birisiydi bu.Türkiye geneli yağan yağmurun şiddeti istanbul'u da vurunca saha koşullarının hayli berbat olduğunu topun ikili paslarda habire ortada kaldığını bunun da pas yapabilmeyi zorlaştırdığını söyleyeyim öncelikle.
hakemin etkisi maçın skoruna direk oldu. şöyle ki maçın ilk yarısında ernst'e dalan arkadaş çift sarı karttan atılmalıydı. bu da bursasporun 10 kişi kalması oluyor ki maçın bitimine hayli vardı. beşiktaş'ın ilk golünde hakemin düdüğünü çalmadığını görüyoruz. tello ile aralarındaki sohbette muhtemelen hakemimiz bekleyeceksin dedi düdüğümü. lakin, tello pasını verince devam etti bir kararsızlık içinde kalıp. pozisyon da ekrem'in ortasıyla gol oldu. bu pozisyonun iptali doğru olandı yanılmıyorsam. tello'ya bir sarı akabinde serbest atışın tekrar kullanılması gerekirdi. dün ilgimi çeken bir yorumu rıdvan dilmen yaptı. biraz fazla yüklendi tello'ya. lakin bu hızlılığa kendisinin futbol yaşamından da hayli aşinayız. acele kullanışlarını çok biliriz onun. aklıma bir san marino maçı geldi mesela. daha çok daha çok saymayayım şimdi. zaten ekrem'in ortaladığı ana bakarsak topçuların yerleşmediğini birisinin ayakkabısını falan bağladığını görüyoruz. biraz hazırlıksız yakalanma durumu var iki takım içinde. beşiktaş'ın ikinci golü penaltı tartışmalı bir pozisyon. benim kararım bir beşiktaşlı olarak pozisyonun penaltı olmadığı yönünde. herhalde hakemin ilk yarıda kart uygulamalarında bursaspora deplasmanda olsa dahi tolerans tanımasının bu penaltıda etkisi var.
maçın en enteresan noktası beşiktaş'ın 2-1'i bulduktan sonra oyundan düşüşü. bunu çift forvete dönme olumlu hamlesinin ardında(bobo-nobre) yusuf'un ferrari'nin zorunlu çıkışından sonra oyuna girmesi olarak açıklamak mümkün. çünkü yusuf gerek saha koşulları itibariyle gerekte fiziği ve stili itibariyle koşmayan bir topçu. burada daha defansif bir futbolcu (inceman)tercih edilebilirdi. üstelik tello'nun da koşmadığını düşününce orta alan da bir boşluk söz konusu oldu. ee bursa da koşan bir takım hakkını verelim mücadele ediyorlar. gerçi maç bu ara 3-1 olsa belki de bu önermemiz askıda kalırdı. lafımızı afiyetle yerdik. üzülmez'in enfes girip ortaladığı topu bobo'nun gol yapabilmesi gerekiyordu. tabi bundan önce 1-0 iken sercan yıldırım'ın kaçırdığı bir gol var ki saç baş yolduracak cinsten. 2-0 olsa durum zaten belki de kafadan farklı olacaktı maç. sercan'ın hayli iyi bir futbolcu olduğunu bu maçta kaçırdığı gol pozisyonlarına rağmen söyleyeyim. tam bir forvet.
sonuçta bursaspor iyi futbolla 3 puanı aldı. fakat başta saha koşulları ve hakemin iki taraf içinde ciddi etki yaratabilecek kararları kadar 16 hafta boyunca tek forvet tek yaratıcı orta saha futbolcusuyla kısır bir futbol ortaya koyan beşiktaş'ın bu maçın sonlarına doğru fizik gücüne ihtiyacı daha çok olduğu süre 2 forvet ve 2 koşmayan yaratıcı orta sahayla oynamasıydı. burda denizli'nin yusuf değişikliğinin maça yüzde bin tesirini görmezden gelemeyiz. şu bir gerçek bu ligin üstünden daha nice sular akar. 34'ler 37 olsa dahi bu hafta 5 puan bir fark oluşuyor ki kapanmaz değil kesinlikle. fakat beşiktaş'ın ciddi mantel sorunları var. önce bunların giderilmesi gerek.
bir hakem bir maçı nasıl katleder kanıtıdır.
hakem savunmanın yerleşmesini bekliyor daha işaretini vermeden tello atışı kullanıyor ve GOL ve evet GOL hata yok bunda nası gol?
ibrahim toraman kendi yere atıyor PENALTI nası PENALTI? kapak penaltıları haftalardır vermiyen hakemler değilmi bunlar nası bu kadar ucuz penaltı verebiliyolar?
dün akşamçok güzel BURSAyı uyutmaya çalıştılar. ama futbolunda bi adaleti var tabi.
(bkz: beter olsunlar)

edit: niye eksiliyosunuz abi yalan mı?
devre arasında m. denizli'den fırça yiyen hakemin beşiktaş'a vermek için tüm gücüyle uğraşmasına rağmen bursa'nın aldığı maç olmuştur.

o skandal serbest vuruş ve ilahi komedi penaltıdan sonra bu adama bir daha maç verilmemeli hatta hakemliği bile elinden alınmalıdır.

ve hala beşiktaş şampiyon olacak diye bekleyen ümit eden zavallı beşiktaşılar bırakmıştır ardında bu maç...

geçen sene galatasaray'ın armağanı olan şampiyonluğu bu sene de vermezler size be annem...zaten eylül ayına kadar şampiyonluk kutladınız bu size 10 yıl yeter, hadi bakalım.

edit: imla
her ne kadar hakem öğesi olsa futbol adına izlemekten zevk aldığım karşılaşmadır. iki takımda yağışa rağmen sonuna kadar mücadele etmiş olup, teknik direktörlerinde stratejilerinin mücadele etmiş olduğu maç olarak adlandırılabilir.
karşılaşma bursasporun galibeyetiyle sonuçlanmıştır.
(bkz: yıldırım demirören yeter)
kiralık katil zapo ve sürgün evlat ali'nin intikamıdır esasen.
(bkz: oley oley bursaspor bursaspor)
Beşiktaş'ın transferden anlamadığının göstergesidir.ya tüm gönderdikleriniz şu an Bursa'yı şampiyonluk yarışında tutuyor.Bence Tüpçü devre arasında Tabata ile Rıdvan'ı da versin tam olur.
Mustafa Denizli ve Ertuğrul Sağlamın ilginç değişiklikler yaptığı maç olmuştur. beşiktaş öndeyken ferrari çıkıp yusuf girmiştir. bursaspor ise yenik durumdayken sercanı çıkarıp ömer erdoğanı almıştır. garip olansa forvet çıkarıp defans alan bursasporun bu dakikadan sonra iki gol bulması olmuştur.
sergen yalçın'ın 18 aralık 2009 fanatik iddaa ekinde banko alt verip kupon yatırdığı maçtır.
beşiktaş'ın bursa'ya yaptığı son ikramdır. "bir kulüp kendi topuğuna nasıl sıkar?" ın resmi yapılmıştır ıslak bir cuma akşamında.

(bkz: beşiktaş ı kötü yönetme sanatı)
Hakemin bütün gol çabalarına rağmen. Bursaspor'un Beşiktaş'ı yaladığı futbol müsabakasıdır.
tello'nun hakemi sklemediği maç. tello önce bir çekil mına koyayım edasıyla hakemi itiyor, bunun üzerine hakem, hacı bak düdük çalacağım ondan sonra kullanacaksın tripleri yapıyor ama tello hiç oralı bile olmayıp kullanıyor ve gol. ne güzel dünya. sahada hakem var mı yok mu belli değil. mahalle maçı kurallarıyla yönetilen bir maç.
tek bir bursa maçını bile izlemeyenlerin ali tandoğan ve zapoya çamur atmaya kalktığı mücadele. bir maç bile izlemiş olsaydınız bu iki oyuncunun her maçında ne kadar hırslı oynadığını görürdünüz ki zaten öyle olmasa bu iki oyuncu taraftar tarafından bu denli sevilmezdi. kimin hakettiği tarışılır belki ama kesin olan bir şey varsa beşiktaşın ilk golü tamamen hakem hediyesidir-niyeti ile ilgili bir şey söylemiyorum- buna rağmen bursaspor kazanmayı becermiştir.

sercan için de bir şeyler söylemek gerekirse bu çocuk gerçekten çok yetenekli ama son vuruşlarını geliştirmesi gerekiyor. uzun zamandır gol atamamanın da verdiği hırsla böyle önemli bir maçta bu tür hatalar olabilir belki ama o golleri atsa değerini en azından ikiye katlardı ki ilk yarının son haftasında bu onun için de çok önemliydi. neyse önemli olan bu zorlu deplasmanda 3 puan almaktı 2-1'den sonra yılmayıp maçı alan oyuncuları ve ertuğrul sağlamı kutluyorum..
(bkz: çürüğü atar sağlamı tutarız)
bir kaleci bu kadar mı aciz olabilir dedirten maçtır. elini kaldır bari. veya topa bakma öyle armut gibi. görmemezlikten gel bari. sinir etme bari ulan adamı!
tek kelimeyle bursaspor'un beşiktaş jimnastik kulübü'ne tecavüz ettiği karşılaşmadır.
bursaspor'un beşiktaşı kütür kütür yendiği maçtır.
hakem rezaletini yeni farkettim.

inanılmaz bir hakem rezaleti vardır. inanılmaz bir korkaklık vardır.

--spoiler--
tello frikik kullanacak, hakem topun önüne geçip "dur b araj kurdurcam" diyor. tello hakemi umursamadan, arkadaşına pas atıyor. tam bu sırada hakem düdüğü ağzına götürüp "dur" işareti yapıyor. tüm bunlar olurken pası alan ekrem, ortalıyor ve nobre kafayla golü atıyor. hakem korkusundan ağzına götürdüğü düdüğü çalamıyor ve türk futbol tarihinin en büyük rezaletlerinden birine imza atıyor.

ayıptır ayıp
--spoiler--