beşiktaş'ımızın son dakika golüyle kazandığı maçlardan biri. saha şartları futbolcuların performansını olumsuz etkilediğinden beşiktaş fazlasıyla zorlandı. ama yine de eski beşiktaş'a kıyasla daha iyiydi. bir ali tandoğan fazlalığı var ama bu takımda. üzerinde bu kadar ısrar ettiği serdar özkan'ı ali tandoğan için kesmiş olmasına bir türlü anlam veremedim ertuğrul sağlam'ın. umarım bu hatasından en kısa zamanda döner. güzel olacak beşiktaş!
Beşitaş'ımın 2-1 olsun bizim olsun dedirttiği karşılaşmadır.Oyuncuları tebrik etmek lazım ayakta duramazken bile gol pozisyonlarına girmişlerdir(Her ne kadar hepsi harcansada).Ayrıca Ertuğrul Sağlam'ın Ali Tandoğan'a nasıl sabrettiğini anlamak kadınları anlamak kadar zor.Adamın her hareketi aleyhimize.Burak Yılmaz + Ali Tandoğan' ı verseydik tam süper olacaktı.
bazıları için; "n'oldu lan, kurudunuz kaldınız" maçıdır.
not: bizim tepkimiz, beşiktaş'ı aşağılamaya çalışanlara cevaptır. "8-0 ooo, tecavüz ahaha" diye akılları sıra t.şak geçenleredir. yoksa normal bir lig maçıdır, kazanılmıştır, gerisi çok da s.kimizdedir.
atışma faslından sonra, beşiktaşımızın; ertuğrul sağlam, bobo ve ali tandoğan'a rağmen baki -garip ama gerçek- ve nobre -hepi topu 6 dakika oynadı adam- ile kazandığı maçtır.
maç başlarken kadrolar açıklandı garipti, ali tandoğan her ne kadar orta sahanın sağında yer alsa da defansif bir oyuncu olarak yıllardır oynamasından mütevellit onu defansif sayarsak, kaleci dahil 7 defansif adamla oynadı beşiktaş. ertuğrul hoca'nın "kaybetmeyeyim" diyerek düşündüğü ancak hiçbir halta yaramayan taktiği sahnedeydi yine. hani koray olsa, delgado'nun yerine onu da sürebilirdi, 8 defansif adamla garanti(!) oynamak için.
ilk gol tuhaftı, buradan beşiktaşın savunma anlayışının olmadığı sonucuna varabiliriz. beşiktaş'ın solunda gelen atakta herkesin pozisyonu izlemesi "ulan nasıl olsa kupa maçlarında süperiz rahat s.keriz" anlayışının ürünüydü. kazın ayağının öyle olmadığı golden sonra görüldü.
1-0'dan sonra, ali tandoğan denen kişimsinin altıpas içindeki topu kaleye dürtememesi sonucu beraberlik sayısı gelmedi. yine çok az süre sonra yine ali tandoğan hızlı deparla rakip ceza sahasına sarktı, solunda bobo bomboş koşmaktaydı fakat kendisi kaleciyi çalımlayacakmışcasına kaleciye yöneldi ve bildiğimiz ali tandoğan atışlarından birini yaptı ve %100 gol olacak pozisyonda angutça penaltı aradı, hakem halis özkahya ise, ali'ye "s.ktir lan" dercesine haklı olarak sarıyı çıkardı. ben teknik adam olsam, ali'nin bu davranışı üzerine hemen oyundan alırdım. 1 değil, 5 değil ulan. bu öküzce hareketler yüzünden yalancı çoban hikayesinden hisse çıkarınca hakemler, olan penaltıları ve faulleri de vermiyorlar. olan beşiktaş'a oluyor. ali'den başka topçu mu yok? neyse ali ilk yarının sonuna doğru yine altıpas içinden bomboş kafa vuruşunu kaçırdı ve 3 net pozisyonu harcadı. bobo da gol kaçırma olayında ali'ye eşlik edince, tuhaf durum ortaya çıktı. tabi, konya'nın da kaçan net bir pozisyonu vardı murat hacıoğlu ile ki, 2-0 olsa çok fena olurdu.
beşiktaş ikinci yarıya hızlı başladı, tabi konya'nın tipik anadolu takımı davranışı olan geriye yaslanma olayı buna katalizör etkisi yaptı. beşiktaş belki de bu sezon ilk kez korner vuruşundan gelen topla gol attı. sonra bobo'nun etkisizliği ile bulunan pozisyonlar hunharca harcandı. son 5 dakikada, konya iyice geriye yaslanınca, beşiktaş şapkadan tavşan çıkarırcasına, nobre'nin çıkardığı şutla golü buldu. bobo'nun da duvar gibi durması -göğsü ile nobre'ye indirdi- maçtaki tek faydalı hareketiydi.
ali tandoğan denen adam bu takımın adamı değil, getir paf takımından adam, en fazla 1 maç kaybedersin ama, ali'yi de aramazsın. adam ne orta yapabiliyor, ne gol atabiliyor, ne savunma yapabiliyor. anca koşsun. delinho'dan teknik ama delinho'dan daha beter. bir maçta, bir insan; haliyle, davranışıyla, oyuncun beceriksizliği ile bu kadar küfrettirebilir kendisine. bir de hakeme her pozisyonda itiraz etmesi yok mu, her seferinde bela okudum kendisine.
bobo bu sezon en çok gol atan oyuncu olmasına rağmen etkisiz futbolunu sürdürmekte. koca maç yatıp, bulduğu 5-6 pozisyondan 1'ini değerlendirince kahraman ilan ediliyor ancak, bobo'ya uyarı gelmesi şart, yedek mi başlatırsın, erkenden oyundan mı alırsın bilemem ama şart. kaleciyle karşı karşıya, kaleciye topu teslim etmeler, indirilen topta "top bana gelsin" mantalitesi, uygun durumda kafa golü atamamalar. acil toparlanması lazım, yoksa en fazla 1-2 maç oynar bu haliyle. sezon başında aldığı para katlandı yatıyor. kilo fazlası da var, g.tünü kaldıramıyor.
delgado çok etkisizdi, sahanın kaygan olması, havanın soğuk olması etkiledi sanırız. topla çok fazla oynama isteği bazen beşiktaş aleyhine gelişen ani atakla sonuçlanabiliyor. bazı pozisyonlarda, etrafına bakması ve basit oynaması şart.
rüştü, hala topu atmayı beceremiyor ya, oha diyoruz kendisine. kendisine gelen her geri pası ya rakibe ya da taca atmak harbiden meziyet işi. hani, taça atmak veya rakibe atmak için ugrassa bu kadar başarılı olmaz.
ertuğrul hoca oyunu 75 dakika izleyerek bizlere tuz yumurtlattı. serdar özkan'ı kadroya alıyorsan, ya ilk 11'de oynatacaksın, ya da ikinci yarının başında -ali'nin dangozluklarını görünce- oyuna alacaksın arkadaş! bu adamın sakatlığı tam olarak geçmemşse kadroya almayacaksın, ha almışsan ve sakat değilse oynatcaksın. elindeki en iyi sağ kanat serdarsa başka çözümün yok, nasıl bir sabırdır ki, ali tandoğan'a 75 dakika sabrettin! nobre'nin oyuna girmesi için dakikanın 87 olması şart mı? her maç böyle sihirbaz şapkasından tavşan çıkmaz! görüyorsun, takım pozisyon buluyor ama gol yapamıyor, al nobre'yi oyuna, ali'yi çıkar, holosko'yu da sağa çek -manisa'da sağ kanatta çok maç vardır holosko'nun- veya ali'yi al, serdarı sür, bobo'yu al nobre'yi sür, bobo presiyle rakibin çıkmasını engellesin. ama yok, adam sadece izledi!
baki çok iyiydi, 2 net gol pozisyonunu savuşturmakla kalmadı, defansta ayakta kalandı. ancak ilginç bir durum var, oyunu açarken, defansın solundan, sol ayakla, sol taraftan topu taca atabilmek nasıl bir yetenektir çözebilmiş değilim.
üzülmez, isteksizdi fakat üzülmezle olmuyor koşuyor, didiniyor ama olmuyor. mutlaka bir defans solu lazım, iyi niyet yetmiyor.
tello, bildiğimiz performanstan düşük seviyedeydi ancak iyi niyetle çalıştı, ilk golde asisti yapandı.
cisse, ibrahim kaş, toraman -gol atmasına rağmen- çok fazla değinmeye gerek duymuyorum... cisse'de istek vardı ama orta sahanın yükünü tek başına kaldıramadı. toraman çok faullü oynuyor, eski formundan çok uzak. ibrahim kaş'ın, ali'den çok daha iyi ortalar yaptığı kesin. bu çocukta ısrar edilmeli. stoperde mutlaka oynatlmalı devamlı olarak.
gelelim holosko'ya, bobo ile aynı tipte oyuncu ancak bugünkü maçta bobo'dan daha istekli ve daha etkiliydi. bobo ile yan yana 4-4-2 gibi bir sistemde oynamaz. eğer bu adam beşiktaş'ta oynayacaksa, 4-3-3 gibi bir sistemle oynamalı beşiktaş. kupa maçlarında zayıf ve açık oynayan takımlara karşı iyi oynadı fakat, konya gibi kapalı bir savunmada çok da bir şey yaptığını söylemek zor. holosko-nobre ikilisi hem bobo'yu adam etme bağlamında hem de hücum etkinliği açısından beşiktaş'a daha fazla fayda getirecektir.
her iki takım da gol pozisyonları bulmuş, beşiktaş daha fazla pozisyona girmesine rağmen, oyun bakımından tat vermemiştir. özellikle, konyaspor'un neredeyse yürüyerek beşiktaş orta sahasını geçmesi, kabul edilebilir değildi. her oyuncu, çalımı yedikten sonra çalım yediği adamı kovalayacağına, başka bir arkadaşının onu durdurmasını bekledi.
sonuç olarak, beşiktaş bol pozisyon bulup, rakibine -kendisinin bulduğu pozisyona göre az pozisyon da olsa- pozisyon verip, iyi oynamadan, 90+2'de attığı golle kazandığı ve ligin ikinci yarısındaki ilk maçı kazasız atlattığı maçtır.
son 2 dakikalık sürede galibiyet umudumun tamemen tükendiği, puan kaybı stresinden saçımı baçımı yolduğum maç.nobrenin golü tüm beşiktaşlılara ilaç gibi gelmiştir.
umutların bittiği noktada gelen golle 3 puanın alınmasına sevindiğimiz maç.
maçı özetlemek gerekirse;
beşiktaş adına bir ilerlemeden sözedilecekse eğer, daha çok gol pozisyonuna girmeye başlamasıdır. inanılmaz goller kaçtı.
onun dışında değişen fazla birşey yok maalesef. yine hiç güven vermeyen bir defans, her atakta panik olup hipnoza uğrayan defans oyuncuları. beşiktaş her an gol yiyebilir bir görüntü sergilemeye devam ediyor. rüştü'yle olmaz allah olmaz.
burak'tan kurtulduk diye sevinmeye fırsat bulamadan ali tandoğan'ın kanser eden oyunu. 72 dakika nasıl tahammül etti ertuğrul sağlam inanmak zor. nitekim çıkıp da yerine serdar özkan girince ataklara hareket geldi. serdar sakatlıktan yeni çıkmış olabilir tamam ama bari higuain'ii oynat be adam.
beşiktaş tek pas oynamak adına kontrolsüz paslarla çok top kaybediyor. bu maçta gördük ki, delgado ve tello dışında top kontrolü yapıp uygun paslar verebilecek başka oyuncu yok. sürekli dar alanda kısır paslaşmalar. saha kötü, uzun paslarla git, yok bik bik top çevirme ve kaptırma. nitekim son dakikalarda gelen gol de tello'nun ileriye attığı pasla geldi. dakika olmuş 90 hala top çevirmeye çalışan bir beşiktaş.
sonuç olarak önemli bir 3 puan. inşallah eksiklikler giderilir ve devamı gelir.
çapını bilen konyaspor'un ikinci yarı geriye yaslanarak, zaten kazanması kesin olan beşiktaşımızın ekmeğine yağ sürdüğü maç olmuştur. konyaspor umarım avrupa kupalarına katılabilir. dostluk, kardeşlik, mesa vermek vs.
maçta dikkatimi çeken şey ibrahim üzülmez'in ileriye çıkmak istememesiydi. hani kendisinin istemediği belliydi, ertuğrul sağlam'ın o'na "geride kal" dediğini sanmıyorum. ileriye doğru gidiyor ama beyoğlu'nda yürür gibi. aheste aheste...
10 yaşında futbola başladığını düşünürsek, an itibariyle 34 yaşında olan rüştü'nün 24 yılda hala toplara gelişine nasıl vurulacağını öğrenemediğini gördük. oldum olası kendisine saygı duymamışımdır zaten. milli takımımız için yaptıklarını, kurtardığı maçları barcelona'da ülkemizi rezil ederek sadeleştirmiştir bile. gereksiz.
hülasa, çok zor bire engeli geride bıraktık. darısı diğer maçlara.
bobo'nun saç baş yoldurttuğu maç. Son dakikada atılan nobre'nin golüyle 1-2 bitmiştir. Keşke bobo şu pozisyonları değerlendirseydi de iş son dakikaya kalmasaydı. Çünkü bana göre son dakikada atılan goller kaptı kaçtı havası vermektedir. ikinci yarıya iyi başladık. Gerisi gelir inşallah.
bütün maç boyunca kanser mücadelesi verdiren beşiktaşımın galib geldiği karşılaşma. hep diyoruz rahat rahat bi beşiktaş maçı izleyemiycez mi diye ama bu takımın güzelliği de bu işte be. beşktaşlı olmak hakkaten zor ama çok güzel.
beşiktaş'ın bin tane kesin pozisyon kaçırdığı maç. yok arkadaş çubuklu formayla çıkacaksınız artık bütün maçlara, o kadar. ayrıca sarı kart sınırında olan ali tandoğan ve ibrahim toraman'ın kart gördüğü karşılaşma.