karlı bir istanbul sabahında, beykoz kavacık'ta hizbullah'ın hücre evi olarak kullandığı tespit edilen lüks bir villaya istanbul emniyet müdürlüğü'ne bağlı polis birimlerinin iki günlük bir takipten sonra yaptığı operasyon, baskındır. o meşhur yeşil villada ve etrafında militanlarla polisler arasında tüm türkiye'nin televizyonlardan canlı yayında izlediği, hafızalara kazınan tam 5 saatlik bir silahlı çatışma yaşanmıştır.
giriş kapısının üstündeki pencereden elinden vurulmuş halde çıkan ve arkadaşları tarafından alınan o polis memuru da hafızalardadır, bu operasyona katılan güvenlik güçleri sivil giyimli ve çelik yelekliydi. il emniyet müdürü bilem oradaydı. saatler ilerledikçe ve silah seslerinin yoğunluğu da arttıkça özel harekattan kar maskeli, m16a2 taşıyan elemanlar da ortama akın etmişti de villanın hemen yakınında bulunan bir kreşten küçük çocuklar da tahliye edilmişti bu esnada. boylarından büyük m16a2'lerle yanyana pek de güzel oluşturmamıştı açıkçası ağlayan o çocuklar.
neyse efendim hizbullah'ın kurucularından olan ve o dönemki lideri olan hüseyin velioğlu ölü ele geçiriliyor, hemi de cesedinde 34 kurşun deliği belirleniyordu. buna karşın yanındaki edip gümüş ve cemal tutar isimli militanların nasıl oluyorsa(!) burnu bile kanamıyordu. evde bulunan cd, yazılı belge, videonun yanı sıra bilgisayarlarda örgüt hakkındaki pek çok sırrı içeren hard-disklerin de çoğu militanlar tarafından kurşunlanmış olarak ele geçiriliyor, hasarlı olan diskler çözümlenmeleri için taa abd'ye fbi'ın laboratuvarlarına yollanıyor, en nihayetinde çözümleniyordu.
vaktiyle hizbullah'ın derin devletle de epey içli dışlı olduğu, öldürülen hüseyin velioğlu'nun jitem kurucularından cem ersever ve yeşil kod adlı mahmut yıldırım gibi "derin" isimlerle defalarca kez görüştüğü, mit ile de bağlantılı olduğu ve devletin 1990'larda güneydoğu'da hizbullah'ı pkk'ya karşı kullandığı ortaya çıkıyordu. hatta kentlerde hizbullah "dinsiz" gördüğü pkk'ya büyük kayıplar verdirmişti. bu ordudan üst düzey bir komutan tarafından da dile getirilmiştir. abdullah öcalan'ın şubat 1999'da yakalanmasından sonra da 2000'lı yıllara girilirken pkk artık etkinliğini neredeyse tamamen kaybedince "çok şey bilen" hizbullah'a da darbe indirilmekte gecikmiyordu.
beykoz operasyonunun hemen sonrasında kartal'da bulunan bir "mezar evde" ibrahim Sarıaltun ve Nezir Aslan isimli kişilerin olduğu belirtilen cesetler bulunuyordu. devlet bu baskının hemen sonrasında 44 ayrı ilde hizbullah'a karşı ülke çapında çok büyük bir operasyon başlatıyordu.
sonrası da malum zaten, aralarında hadep üyeleri ve tarikatlara yakın zengin iş adamlarının da bulunduğu 100'den fazla gömülü ceset değişik illerdeki mezar evlerden bir bir ortaya çıkarılıyor, maktullerin kimisi kolu bacağı kesilmiş halde, kimisi de domuz bağı yapılmış ve kafasına beton çivisi saplanmış halde bulunuyor, türkiye gündemini aylarca "hizbullah", "domuz bağı", "mezar ev" üçlüsü kaplıyordu. insanın kanını donduran işkence yönetemleri, domuz bağı yapılarak çırılçıplak bir şekilde buz gibi bodrum katlarının zifiri karanlığında ölüme terkedilenler falan muhabirlere de baya gün doğmuştu o zamanlar. günün herhangi bir vakti tv açsak ekranda kazı görüntüleriyle karşılaşıyorduk, ana haber bültenlerinde ise kurbanların öldürüldüğü ve ancak kamera ışıklarıyla aydınlatılabilen mekanlar kamera ekranlara yansıyor, sorgu görüntüleri falan derken bu manzalar da insanın kanını donduruyordu.
yanılmıyorsam neredeyse bir yıl boyunca hizbullah bütün gündemi işgal ediyor, akabinde örgütün 1000'e yakın üyesi tutuklanıyor, bütün materyallerine el konuyor ve çok ağır kayıplar veriyordu. zaten beykoz'daki bu operasyonun üstünden 1 yıl 1 hafta geçmişti ki diyarbakır emniyet müdürü gaffar okkan diyarbakır'da uğradığı çapraz ateşte şehit düşüyor, bu da hizbullah'ın üstüne kalıyordu. sonra kriz geldi falan, unutuldu gitti bu işler.
bu operasyon tarihe geçmiştir, öyle ya da böyle hizbullah denen örgüt aylarca gündemi işgal ettiyse bunun sembolu bu operasyondur. belki şu manzara hafızalarınızı tazeler birazcık;
selam tevhid adli orgut ve mit ile iliskilendirilen baskindir, bu baskin yapilirken 11 yasindaydim, hic unutmam, bu operasyondan sonra birde umut operasyonu denen bir operasyon daha yaptilar, bu operasyonlarda derin devlet teroru denen yapinin iplerinin iranin elinde oldugunu bir kez daha anladik, o gun bugundur gulen cemaatinin savcilarinin gayretleriyle sorusturmasi baslatilan selam tevhid dosyasi uzerinde fazla konusulmadan kapattirildi, su an yine buna benzer bir strateji izleniyor, iceride pkk gibi orgutlerle savasmasi icin devlet nusra yanlisi hizbuttahrircilerden tut selefi egilimi olan menzilcilere kadar genis bir yelpazede eleman-milis devsiriyor, anlasma coktan saglandi, fake darbe ile natocular tasfiye edildi ve yerine neo totaliter rejimde birlikte calisacaklari eurasia yanlisi antisecular komutanlar getirildi, bunlarin emekli olanlarindan (sadat) destek almak amaciyla sozde guvenlik danismanligi veren bu adamlari el altindan finanse ettiler, zaten cok sırıtıyorlardı, ulkelerin baska isi gucu yok para harcayip sizin gibilerden guvenlik icin akil alacaktı.
bir 10 sene sonra seyreyleyin gumburtuyu, iran benzeri bir yonetimin hayalini kuran bu adamlar kendi devrimleri icin ne kadar kisiyi kilictan gecirecek..