saat itibariyle başlamış olan ve galatasarayımızın uefa kupasını kaldırmasının 10. yıl dönümü olan gündür. allah tekrarına nasip etsin dualarımla. 17 mayıs'ı unutma unutturma!
fenerbahçelilerin haykırışları ile dolu olan gün. yok beşiktaş takım mıymış, yok guiza topçu muymuş, yok efendim bursa şampiyonlar ligi' nde ülkemizi layıkıyla temsil edemezmiş.. ağlamaktan vazgeçip biraz takdir etmeyi deneseler az da olsa kurtulacaklar bu kadar antipatik bir takım ve bir o kadar da antipatik bir taraftar grubu olmaktan. aklımdayken, kaçan şampiyonluğun tek sorumlusu aziz yıldırım' dır. hatayı başka yerde aramayın.
şu rakamların güzelliği ve mayıs kelimesinin zarifliğine bakılırsa, çok iyi enerjisi olan bir gündür.
benim için öyleydi..
16 mayıs gecesi sinirlenip, telefonu yatağıma attım. korkuyordum, ertesi günün farkında olmazsa ya diye. 17 mayıs doğum günüm. normalde önemsemem yani bir tek küçüklüğümde kutladım ve arkadaşlarım kutlamıyor diye üzülmedim pek. çocukluğum dışında. fakat bu başka bir şeydi. aşık değildim ona ama sanki önemsemezse onu sevemeyecekmişim gibi geliyordu. onu önemsiyordum ve önemsenmek istiyordum. sadece buydu.. önemsenmiyor muyum acaba diye, benim için önemli olmayan gün. ama yine de onun, diğerleri gibi olmasını istemediğim için bir telaş ve heyecan vardı içimde. tatlı bir heyecan. hayır, aşık değildim.
yatağıma oturdum, elime kalem ve kağıt aldım. bir şeyler karalamaya başladım. birden telefonum çaldı. o arıyor.
sesimi hiç duymamıştı.
"telefonu açarsam hi derim, şaşırmayın..." demiştim daha önceden. şimdi "hi" desem nasıl olurdu diye düşünmekten telefonu açamadım. "öööeeahh be!!" derken buldum kendimi.
ben: ...
o: ...
ben: hi
o: ahah.. hi haha.. nasılsınız?
ve 17 mayıs 2010'a huzurla uyanılır. diğerleri gibi olmamıştır o. diğer insanlar gibi. aynıların en farklısı olmuştur o, o gece. bir adım yaklaşmıştır bana..