hakkımızla kazandığımız maçtır.. fatih terim doğru oyuncu tercihleri ve savunmadaki seri paslaşmalar galibiyetin temelini oluşturmuştur.. bu hırs ve bu kadro bosnayı da kötürüm eder allahın izniyle.. helal olsun hepsine..
alınlarından öpülesi bi avuç adam dondurucu soğukta harika mücadele ettiler. bravo çocuklar! işte arzuladığımız takım bu, teşekkürler. gökhan a ayrı teşekkür, emre ye ayrı teşekkür, nihat a ayrı teşekkür.
nedense türkiye tarihinin en iyi maçlarından biri sayılıyor. neden olduğunu anlamadım valla. türkiye en basiti isviçre maçında ortaya koyduğu mücadele ve oyun inanılmazdı. * türk futbol tarihine geçicek bir maç değil tabi bu kötü bir maçta sayılmaz.
türkiye'nin yenmesini canı gönülden istediğimiz karşılaşma idi. zira türkiye 2008 avrupa şampiyonasına gitse de gidemese de fatih terim orada olmayacak, işini bitirip görevinden istifa edecektir.*
maçı izlerken gerçekten de ilker yasin i özlediğimizi fark ettik. tv de ses kısma, radyo açma muhabbetleri bir kenara harbi bu adama içten içe bir sevgi besliyormuşuz onu fark ettik. rıdvan dilmen ile de çok iyi bir ikili olmuşlar.*
velhasıl gelelim maça. seviniyoruz falan. ama hayatımda izlediğim en sikko maçlardan birisi idi. koskoca milli takımımızın bir taktiği yok. evet, bir taktiği yok! alan mı daraltıyoruz? kanatları mı kullanıyoruz? pres mi yapıyoruz? göbekten mi yarıyoruz? uzaktan şut mu çekiyoruz? hepsini birden yapmaya çalışıyoruz. dilimlere ayırıyoruz dakikaları;
0-15 : beyler pres yapalım.
15-30: rise çok taç atıyo. kanatları kullanalım.
30-45: beyler şişirelim.
45-60: lan bunlar çok uzun! yerden oynayalım.
60-75: öne geçtik, şişirmeye başlayalım yine
75-90: yusuf girdi, o saklar top biraz. takılalım öyle etrafta.
bu takım taktiksiz yönetilmemeli. fatih terim'in motivasyon ustası olduğunu biliyoruz. ama futbol artık motivasyonla oynanmıyor. taktik bilgisi olmadan (ki fatih terim'in taktik anlayışı elleri ile hiçkimsenin anlamadığı hareketler yapmaktan ibaret sanırım) hiçbir takım başarıyı yakalayamaz. en azından bu devirde yakalanmıyor, onu biliyoruz.
bir de maç sonunda tarih yazma muhabbeti var ki evlere şenlik. ölüm kalım mücadelesini kazanmışız, tüm oyuncular kahramanmış. bak sen? benim amca oğlu yedi malta'dan 2 gol di mi? moldova'dan da 1 gol bonusu oldu.
komik ya.. herşey komik nedense. 5 ay önce "lideriz, şampiyonadayız" derken şimdi 1 maç kazanarak (ki o da tek taktiği taç atışları ve şişirme toplar olan bir takıma karşı) isviçre-avusturya'ya gitmişiz gibi seviniyoruz. daha 2. olmamışız. bosna hersek ile beraberlik bile işe yaramıyor. yensen rakibin portekiz gibi, çek cumhuriyeti gibi, almanya gibi futbolu üsturuplu oynayan ülkeler.
neyse, biz yine patlatırız bi mangal yürek edebiyatı. olur mu olur..
hobbitlerle elflerin maçı gibiydi o ne öyle 1.95 yılan gibi adamlar.. eski dünyayı kurtaran hobbitler gibim eski futbol zihniyetinin kalıntısı ulusoy'u kurtaran da kısa boylu koca yürekli nihat ve emre oldu.
zaferde emeği geçen bütün herkese gözyaşları içinde teşekkür edilen maçtır. ve bir ricanın belki de aciz bir futbol dilencisi olan şahsımın bir ricasına sebep veren karşılaşmadır da ayrıca. 21 kasim 2007 turkiye bosna hersek macinda çarşı, ultraslan ve genç fenerbahçeliler'in bir araya gelerek takımımıza ortaklaşa destek vermelerini, tribünleri bir maestro gibi yönlendirmelerini istiyorum. herbiri bir tribünü alsa zaten 12'nci değil 15'inci adam oluruz.
sevgili gassaraylı imporotoremizin ders almayıp ders vermesi dusturu sonucu, formunun zirvesindeki Fenerbahçeli gökhan'ı değil beşiktaşın yedeği ismini hatırlayamadığım bir oyuncuyu oynatması ama takdiri ilahiyle maçında başında bu oyuncunun sakatlanmasıyla oyuna giren gökhan'ın hem savunma hem hucumda harikalar yaratması, norveçin sol kanadını elege çevirmesi ve yaptığı asistle hem maçı hemde ingilizce gurusu hocasının götünü kurtardığı maç olmuştur.
grup ikincisi olunca bizim grubun durumu gereği direk kupaya katılacağımız için, ikincilik için yarıştığımız norveç'i yenerek çok önemli avantaj elde ettiğimiz maç.