Ergin=abi tatile çıktım ben napsak.
Ünal=ergin naptın sen ya.
Ergin=ya abi aile ısrar etti.
Ünal=gelmicem diyosun yani.
Ergin=yok abi ya zaten çokta önemli değil ya sen bir kalıp uydurursun.
Ünal=tamam ya zaten seyircisiz oynama cezasıda vermemişler.
Ergin=he vur abi ordan devam et işte.
Ünal=tamam hemde kahraman oluruz federasyonuda bi uyarırız.
Ergin=hadi hayırlısı abi denize gidiyom ben bye.
--spoiler--
Ezeli rakibimiz ve ebedi dostumuzun, Türkiye Beko Basketbol Ligi finalinde kulübümüze rakip olmamak için sahaya çıkmamayı tercih etmesi yolundaki kararını üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayız.
Kamuoyundan öncelikle beklentimiz; iş bu karara saygı duyduğumuz ve gerçek nedenlerini çok iyi bildiğimiz bu kararı, anlayışla karşıladığımızın bilinmesidir.
Zira:
-Rakip takım yönetici ve sporcularına bütün müsabaka boyunca her türlü hakaretin ve küfürün edildiği, -Rakip takım yöneticilerinin yumruklandığı,
-Sanırız yüksek Fransız kültürünün gereği olarak (!) bayan basketbol takımı otobüsüne ve scorboardlarına hakaret ve küfürlü pankartların asıldığı,
-Basketbol Federasyonu yönergelerine aykırı sayı ve nitelikte seyirci alındığı,
-Fanatik taraftar grup liderlerinin kendi yöneticilerinde olmayan akreditasyon kartlarını taşıdığı,
-Devletin resmi görevlilerininin utanmazca tartaklanıp tehdit edildiği kendi salonlarına alışık olanların
Fenerbahçe Ülker Arena Sports Salonunda arzu ettikleri oyunu oynayamamalarını tüm kalbimizle anlıyoruz.
Çünkü biz KORKARAK yaşayanların hayatı sadece seyredenler olacağını ve bu zihniyetin Fenerbahçeyi seyretmeye dahi cesareti olmadığını biliyor ve anlayışla karşılıyoruz
ANCAK ANLAYAMADIĞIMIZ..
-Yurt dışında hiçbir ülkede kara para aklamak, dolandırıcılık suçlarından yargılanmayan, hapis yatmayan ya da ülkelere giriş yasağı konmayan,
-Hiçbir kulüp oyuncularına arabalar alırken yakalanmayan ve tarihi farklarla şampiyonluklar kazanamayan,
-Hiçbir oyuncusuna elden 1 milyon dolar para verdik saçmalığı ile kendi yöneticilerinin şike ve teşvik suçlamaları karşısında komik duruma düşmeyen,
-Devletini ve kendi kulüp taraftarlarını ve küçük yatırımcılarını manipülasyonlarla zarara uğrattığı tesbit edilemeyen,
-Sahip olduğu serveti ve bunun vergilerini açıklayamayan,
-Ve en önemlisi korkuları yüzünden takımını sahaya çıkartmayarak tarihe kara bir leke olarak geçmeyen,
Başkanımız Sayın Aziz Yıldırıma yönelik bu korku ve husumetin sebebidir..
Ebedi dostumuza önerimiz:
Güvenliklerini sağlayamamakla itham ederek küçük düşürdükleri bu devletin sınırları dışı da dahil ve hatta Fransa ve Belçika başta olmak üzere istedikleri her yerde bu müsabakayı oynamaya amade ve hazır olduğumuzun bilinmesidir.. Gelinen noktada Fenerbahçe Spor Kulübü olarak karşı karşıya kaldığımız gerçek, artık sadece bu külübün yarıştığımız takımlarını değil, bu kulübü yönetemeyen yöneticilerinin korkularını da yenmek zorunda olduğumuz gerçeğidir..
başkanı ve yönetimi sevmeyen biriydim. Dün aldıkları karardan sonra yolda görsem ellerini ayaklarını öpeceğim açıklamayı yaptılar. Dik durmak bazen kupadan, şampiyonluktan daha elzemdir. Bırakın kupayı alsınlar, şaibeli bir kupa daha müzelerinde olsun.
bu açıklama ile alınan kararın artıları var, eksileri var, yaptırımları var. orasını zaten galatasaray yöneticileri hepimizden daha fazla düşünmüş, bu kararı almıştır.
bence maça asıl çıkmama sebebi olaylar veya can güvenliğinden duyulan endişe değildir. zaten öyle olsaydı maça çıkılır, olası ilk taşkınlıkta takım soyunma odasına girer, saha boşaltılmadan dışarı çıkmayacağını da hakemlere bildirirdi.
asıl sebep, kör göze parmak misali, şike yapmış yapmamış önemli olmaksızın, soruşturmada adı geçen şaibeli bir hakemin, üstelik tek farkla biten ikinci maçtaki sonuca tesir eden hatası sonrasında, böylesine bir maça federasyon tarafından verilmesi asıl sorun olmuştur. bardağı taşıran son damladır.
günahıyla sevabıyla bir karar alınmıştır. şu saatten sonra arkasında durmak gerekir.
şikeci ılıklar da kupalarını yağlayıp soksunlar götlerine. onlar sever şaibeli kupaları zaten.
Şeref yoksunlarının arkasından hala bik bik öteceği açıklama.
*Alsınlar hakemlerini, bir yandan taraftarlar küfür etsin, hakaretler eşliğinde kaldırsınlar kupayı kendilerince eğlensinler. Şerefsiz takımın şerefsiz kutlaması.
Hukukun hakim olduğu ülkelerde, spor dünyasının içinde olmaması gereken şike hükümlüsü bir şahsın, kurulları ve hakemleri baskı altına alabildiği bir düzende, sporda adaletten ve ahlaktan söz edilemez.
ha unutmadan. kalıbımı galatasaray 19 hazirandaki maça çıkacaktır. çıkmazsa gelin yüzüme tükürün. bunlar hakemi etki altına alma adına yapılan ayak oyunları. ama fenerbahçe ülker'in şampiyonluğunu engelleyemeyecek allah'ın izni ile.
böyle saçma sapan bir açıklama, böyle saçma sapan bir gerekçe, böyle düşüncesiz bir hareket görmedim. yıl boyunca o maç için terini akıtan galatasaraylı oyuncuların suçu neydi. sen çık maçına, hakem hatası olursa, olaylar olursa haklılığın ispatlanır ve kaybetsen bile tüm kamuoyu "helal olsun,aslında galatasaray haketmişti şampiyonluğu" der. daha maça çıkmadan kendini neden haksız duruma düşüyorsun ey galatasaray yönetimi.
tanım: galatasaraylı oyuncuların emeği, galatasaray taraftarının ise umutlarının çalınmasına sebep olan bencilce ve showman ce yapılmış açıklamadır.
gelin lan gelin bir fenerbahçeliye anlatır gibi anlatıyorum;
biz yaptık, tamam? küfür ettik, tahrik ettik kendi sahamızda tamam? sonuç itibariyle ceza aldık.
heh işte, biz ceza aldıysak siz de alacaksınız, çünkü sizin sahanızda daha büyük olaylar oldu.
bir de 2. maçta hakkımız gasp edildi!
bir de adı şike tapelerinde geçen hakemler açıklandı!
şimdi anladın mı meseleyi?
bir de "göt korkusu yeaa ühühüh" diyenler var. lan salak mısınız nesiniz ne göt korkusu ya? neyden bahsediyorsunuz? lan biraz insan gibi olun, mantıklı açıklamalar yapın amına koyim ya.
4.maçta 40 dakika edilen küfürleri,
ergin ataman'ın provokasyonlarını,
ve maç sonunda skorbordda yazılan iğrenç ifadeyi göremeyenlerin yine balıklama atladığı salakça bir açıklama.
o maça çıkacaksınız kardeşim, hem de sike sike çıkacaksınız. yarın ya da perşembe öğle vakti bir "devlet büyüğü" araya girecek ve o maça çıkacaksınız, sonunda da biz mücadelimizi vermiş bir şekilde alnımızın akıyla şampiyon olacağız.
ülker arena'da olayları bahane ederken, kendi sporcusunun bile emeğine saygı duymayan ve türk basketboluna büyük bir darbe vurabilecek skandal kararı hangi kafayla destekler bu botokslunun trolleri hayret. yani bunları bilmeyen, melek sanar bunları.
hayatı boyunca dik duramamış, 3 temmuz'dan beri yalamadığı göt kalmamış, namus dedikleri davadan geri çekilmiş, memleketin ve avrupa'nın tüm kurumlarından şike damgası yemiş, küme düşmesin diye tff başkanı değişmiş, küme düşmesin diye tff'nin küme düşme maddeleri kaldırılmış, küme düşmesin diye başbakan devreye girmiş v.s. v.s. v.s.
3 temmuz öncesine kadar "bizim başkan taşaklı olm her şeyi yapar, siker atar!" cılar 3 temmuz sonrası "büyük başkan asla öyle şeyler yapmaz!" cılara dönüştü...
17 aralık'ta bütün ahaliyle taşak nasıl geçilir izledik ya hani? 3 temmuz'dan beri de aynı şekilde taşak geçiliyoruz...
aynı hukuk kuralları birbirinin aynı şekilde çiğnendi...
neyse, meseleye gelelim.
hani şu 3 temmuz var ya 3 temmuz heh işte orada "gereği yapılacak" denilen hakemler bugünkü maça atandı!
bu şampiyonluğun galatasaray'a verilmeyeceği serinin 2. maçının son saniyelerinde komedi kere komedi bir hakem kararı ile gördük biz. o maç sonrası zaten defalarca kez yazdık durduk...
ülker (!) arenadaki maçı izleyenler var mı? hatırlayınız galatasaraylıların başına neler geldiğini, ne küfürlerin edildiğini ve anons yaptırmamakta ısrar eden hakemleri...
bench arkasındaki korumalıkları bile kaldırdılar maçtan önce düşünün... ancak bunların hepsi gözlemci raporuna yansıdığı halde ceza gelmedi... gelmedi gelmedi...
mesele şampiyonluk falan değil, koymuşum şampiyonluğa.
mesele şerefsizlik haysiyetsizlik onursuzluktur!
mesele satılmışlıktır!
mesele "insanım ve karakterli bir bireyim" deyip, yapılan bu aşağılık bu adice bu şerefsizce aksiyonlara "ehehe cincon oh oh oh 6 atmıştık, oh oh oh şampiyonuz oh oh oh korkaklar gelmediler" deyip tıpkı bir aptal hayvan gibi dolaşmaktır.
karsiyaka macinda doner bicaklari ile taraftar kovalayan galatasaraylilarin nedense can korkusunu bahane edip ulker arena ya gelememesidir.
yuh arkadas yuh. ilk iki macta ülker arenedaydim. ben bir bayan olarak sonuna kadar maci izledim, zerre de rahatsizlik duydugum bir olay yasanmadi.ne olduysa 3. ve 4. maclarda patladi. ayip valla ayip.
bu arada galatasaray olarak hak - hukuk, şike, maç bağlama konularında bu kadar hassaslarsa bi zahmet bizden (altay) ayak oyunları ile çaldıkları 1964 yılı türkiye kupasını da iade etsinler.
