hamza hocaya kredi veren molde. bu arada neden rvp nin hiç başka takımdan transfer teklifi almamamsının ve yunanın bile şampiyon takımdan vitor hocayı yetersiz diye göndermesinin nedenide görüldü.
geçen sene beşiktaş' ı eleyen club brugge' e köy takımı diyen takımın hakiki köy takımından küsküyü yediği maç. iskandinav ülkelerinin köyü bile bir başka.
bunca transferin üstüne gerçekten bir galibiyet bekliyorduk açıkçası. hemde şöyle kelli felli bir galibiyet bekliyorduk.
salı günü galatasaray mağlubiyetine üzüldüm ve dalga geçen fenerbahçelilere de anlam veremedim. galibiyet alsa atletico eskisi gibi değil diyeceklerdi, mağlup olunca "ülke puanı geriliyor" "galatasaray avrupada başarısız" gibi onca laf söyleniyor. elbetteki bu dediklerim takımlarımızın kötü oynadığını değiştirmiyor ancak destek olunması gereken yerde resmen rakipler destekleniyor. ee salı günü galatasarayla dalga geçenler molde maçından sonra ses çıkaramadılar.
olan oldu artık gelecek maçlara bakmak lazım fakat işi ciddiye almanın zamanı geldi. yönetimler bunu farketmeli.
maçtan sonra en çok güldüğüm şey ise "intikam alayım diye pes'e girdim ama molde yok :(" tweetinin altına yazılına "pes'te fenerbahçe de yok zaten" cevabı oldu.
köy takımından 3 yiyerek bitmiştir. molde köy takımı değildir tıpkı brugge'un olmadığı gibi. bjk brugge ile karşılaştığında adamlar liglerinde namağluptu. ama senin koca yönetim ne yaptı bir köy takımına yenilen diye bir açıklama. insan böyle düşünecek işte ya benim başıma da gelirse diye. ya fener kardeş hiç utanmadan konuşuyordun.
bak ya. hala el skiyle gerdeğe girmeye çalışan andavallar var. arkadaş eğer ille el ski diye gezeceksen astanaya kadar gitmeye gerek yok. tromso var, daha rezilleri var da nedir yani bu ? avrupa kupası alacam diye yola çıkmıssın, dünyanın parasını transfere harcamıssın evinde mahalle takımından fark yemişsin hala nelerin peşindesiniz. vallahi yazık ya acıyorum gerçekten.
türk futbolunun rezilliğinin tasdiklendiği maç. sen katar gibi hayvanı paraları verip, doymuş futbolcuları getirirsen, kusura bakma ama sana adı duyulmamış norveç takımı bile gelir yerleştirir.
galatasaray'ın da durumu aynı. acı tabloya bakın ki artık avrupada kaç tane yediğimizin sidik yarışını yapıyoruz.
'biz de yedik ama en azından arsenal'den' ya da 'biz en azından 4 yemedik' şeklinde.
skor 1-3 olunca spikerin ve ömer üründül'ün molde hakkında methiyeler dizdiği maç. fener yenilince "molde çok iyi bit takım", fenerde sorun yok zaten.
la bi gidin işinize! sen koskoca fenerbahçesin! rakibinden, hem kadro değeri hem de kalite olarak kat kat üstünsün. bu durumda mağlubiyetin bahanesi "molde çok iyi takım bıdı dı " olamaz.
peşin tanım : fenerbahçemizin uefa'ya kötü bir başlangıç yaptığı maç.
maç bitti.sinirden ne yapacağımı bilemeyip dışarı çıktım. 2 polis arabasını ters çevirip eve geri döndüm.ancak sakinleştim ve bunu yazabiliyorum sözlük.kan hala beynimde gürül gürül akıyor diyebilirim.
bu maçın hiçbir "ama"sı yok. hiçbir mazeret bu skoru,bu oyunu makul kılamaz. söylenecek çok şey var ve elimden geldiği kadarını yazacağım.isim vermeden, sıradan bir analizden farklı olarak gördüğüm saçma oyunun temeline inmek istiyorum. ama ilk değinmek istediğim nokta : temel futbol becerisi.
inanılmaz merak ediyorum, profesyonel bir futbolcu, sıradan bir günde neler yapar?
çok basit bir soru. biri çıkıp desin şunu yapar,bunu yer şunu içer. antrenmanda şunlara çalışır.fenerbahçe futbolcularına bakarak bunları cidden düşünemiyorum.
yani mesela 2-3 metre var yanındaki adamla. makul hızda bir pas veriyorsun. adam onu tek hamlede durduramıyor. ayağının önüyle,içiyle topla sevişiyor. etrafını izliyor ve topu durdurmaya ancak vakıf oluyor. "kim lan bu adam" diye gidip araştırıyorsun aa o da ne, adam meğer profesyonel futbolcu. dumur 1.
ya da 20 metre uzaktaki adama topu ayağında sektirip,havadan yavaş bir şekilde gönderiyorsun. çok rahat göğsüyle indirebilir diyorsun. ama bir bakıyorsun ki eleman o mesafedeki topa zıplayarak ayağını kaldırıyor, ayak içiyle havada kontrol etme zahmetine giriyor ve topu sektirip 3 metre önünde anca tutabiliyor. sonra bu adam da profesyonel futbolcu. dumur 2.
örnekler böyle çoğaltılabilir ama parasını aldığı işin temel becerilerini yerine getiremeyen bir sürü futbolcu gördüm bugün ben. bakın paranın miktarından girmiyorum bile, sadece vazifesini belirtiyorum o insanın. bunu yapamıyor adam. çabalamıyor bile. A futbolcusu, B kalecisi değil sadece. Kimse ne yaptığının farkında değil lan takımda.
Geçmiş karşına onbinlerce taraftar,onların haricinde milyonlarca insan izliyor seni. Sen onlar için oradasın, onlar seni izlemek istediği için sahadasın ve karşılığında seni izleyen o insanların %90'ından fazla para alıyorsun. "yatkın değil, yetenek işi abi bunlar, olmayınca olmuyor" laflarını sıralayanın kalbini kırarım. Yapacaksın ulan. O pası adam gibi vereceksin zamanı geldiğinde. Yapamıyor musun? eyvallah. o zaman antrenman bittikten sonra siktirip gitmeyeceksin diskolara barlara. dizini kırıp,işine çalışacaksın. 3 saat 5 saat. o pası atmayı öğreneceksin. bu senin işin,mesleğin,hayatının amacı lan.
kendinde bu şevki bulamıyor musun? aç,araştır.Kuyt diye bir adam gitti bu ülkeden geçen aylarda. Belki de 10 yıldır elimizdeki en "düz" adamlardan biriydi. ne bir çalım kabiliyeti, ne olağanüstü bir top tekniği. adam da biliyordu böyle bir kumaşı olmadığını.zira müthiş koşular yapamıyordu kanattan. adam eksiltme kabiliyeti de zayıftı. leblebi gibi gol attığı da söylenemezdi. niye bu adama küfretmedi kimse? mesele ciddiyetti işte. işini ciddiye almaktı. çalışmaktı, kaybedince rakibine küfredip bağırmak,kendince sinirlenip "küçük enişte" şovu yapmak değil, evine gidip "nerede hata yaptım? bunu nasıl telafi ederim?" demekti o adamda saygı uyandıran.
bugün fenerbahçe forması giyen 14 futbolcu da bu ciddiyetten uzaktı. kendisine atılan topu geriye açılarak bekledi hepsi. gereksiz, takımı yavaşlatan yan paslar, durup dururken dağlara taşlara gönderilen ortalar ve şutlar.. siz ne yapıyorsunuz lan? teknik direktörmüş, başkanmış geçin aga. kendi iradeniz, kendi onurunuz yok mu? akşam eve gidip kendinizi izlerken hiç mi utanmayacaksınız? bugün maç 1-1 bitse de bu yazıyı yazacaktım, 1-0 yensek de. öyle çıldırttı çünkü bu oyun beni.
maçın belli bölümlerinde sadece atakta kaldık. "oo tek kale oynuyoruz hadi bakalım" diye sevinen adamlar ilerde çok kolay üzülür, erken gözyaşı döker söyleyeyim. belki rakibin ceza sahasına girmeden önceki o 10 metrelik kısmı dikdörtgen içine alsak, o bölgede totalde 15-20 dk belki daha fazla bile oynadık. ama bir izleyin bakalım neler yaptık orada? bir takımda kimse mi sorumluluk alamaz? kimse mi ne yapacağını bilmeden dakikayı, saniyeyi kurtarmaya bakar? bu bir direktifse eğer vitor'un, değilse hepinizin üstünde çok büyük bir vebal var oğlum. bunu bilin. kulübün asıl sahibi her zaman taraftarıdır. hiçbir taraftar da bunu çekmek, "sevinmek için sevmedik" arabeskine bağlamak zorunda değildir. biz fenerbahçe'ye yine aşığız. ama sizin sahadaki bu laçka halinize kimse tahammül etmek mecburiyetinde değil.
sonuç olarak yaklaşık 3 aylık bir süredir birlikte oynayan takımın ve teknik direktörün "zamana ihtiyacımız var" bahanesine sığınmadan bir an önce bir plan oluşturması, bir kimliğe bürünmesi gerek.hiçbir maç kağıt üstünde kazanılmaz. en basitinden ben bugün van persie'nin yerinde oynayan milyon eurolar gördüm sadece. van persie'yi ilk defa görsem ve "dünyanın sayılı forvetlerinden birisi sahada şu an" dese inandıramazdı kimse beni. uyummuş,adaptasyonmuş geçiniz. yeni geldiği antalyaspor'da 4 maçta 5 gol atan eto'o da bildiğim kadarıyla doğma büyüme antalyalı değil..
taraftara aşılanan yeni ümitleri erken söndürmeden toparlanmanız dileğiyle..
aykut kocaman a muhtaç olduk vay amk.
özetini geçtiğimiz karşılaşma olmuştur.
adam maçtan sonra ders çıkarmamız gerekiyor diyor. la adamı yaş sopayla döverler ...
kaç maç oldu ortada ne sistem var ne ruh
bavulu topla yavaştan sayın pereira.