akyazı da ikamet eden kuzenim vasıtasıyla çoğunu duymuşluğum vardır. köy mezarlıklarındaki mezarların kimilerinin yıkılması yıkılanlardan inleme ve uğultuların gelmesi vs... belki de bu kadar efsane bulunmasının nedeni sakarya izmit ve civarının muhafazakar bir yapıya sahip olmasıdır.
depremden sonra aklı selim kalanların dilindeki efsanelerdir. bir ışık hüzmesinin olduğundan bahsedilirdi kuzeyde.
normalde işi sebebiyle erken yatan babam, o gün uyuyamamış ve balkonda oturmuş depreme balkonda yakalanmıştı. babamın enkazdan çıktığında ilk söylediği şey; atom bombası mı patladı ışık gördüm sarsıntıdan evvel, sonrası malum. Benim şahit olduğumda depremden evvel köpeklerin hiç olmadığı kadar çeteleşmesi ve havlamasıydı, bahçemizdeki toprakların yüzeyinde hiç olmadığı kadar karınca ve böcek olmasıydı.
depremden sonra normalden fazla görülen yıldızlar aslında depremden önce de yerindeydi, yerde ne kadar ışık varsa gökyüzündeki yıldızlar o kadar soluk gözükür, bunu çoğu kişi bilir. yani yıldızların daha iyi , net ve fazla görünmesinin sebebi depremden sonra yıkılan evler, güç kaynağı kesilen lambalar vs. olabilir.
Babamın depremin sabahında annemi, kardeşimi ve beni öylece bırakarak arkadaşıyla balığa gitmesi sonra benim hiçbir şey olmamış gibi seksek oynamaya devam etmem.
o gece ailecek dışarıdaydık ve eve geldiğimizde saat 11 civarıydı. tv de bir kanalda dünyadaki büyük depremleri konu alan bir belgesel vardı. babam abim ve ben belgeseli sonuna kadar izledik ve uzun uzun deprem hakkında konuştuk. o gece deprem oldu. ayrıca depremin olduğu haftanın cuma günü, cuma namazı vaazında, bursa umurbey cami nin imamı, depremde caminin minaresinin yıkıldığını ve depremden sonra tekrardan düzeldiğini söylemişti. görgü tanıkları bir kaç kişinin olduğundan da bahsetmişti.
depremden bi gece önce rüyamda mahalleyi kapkara suların basması ve iki amcayı oturduğu yerden alıp geri çekilmesini gördüm ve sabah ağlayarak uyandım. o gece deprem oldu ve mahallede eşleri ölmüş iki yaşlı amca kalp krizinden vefat etti.
Bu kadar malca, cahilce entryleri bir daha okumayacağıma karar verdirten efsaneler. Arkadaş neler söyleniyor ya.. Cehalete de ihtiyacı var dünyanın, tamam da, okuma-yazma biliyorsunuz be ebenizin amı ya! Bildiğiniz 29 harfe yazık lan!
Her ne kadar efsane olmasa da benim ailem için çok büyük bir efsaneydi şöyle;
Bütün yaz kavruldugumuz o apartmandan 16 ağustos günü babamın durup dururken hadi yozgata gidelim demesiydi, ananemin yanina. Her ne kadar annem ne acelen var yarın çıkarız yola dediysede cikmistik yola. Daha yozgata varmamiz bir saati gecmemisti, saat gecenin üçüydu. Kesilen elektriğe anlam veremeyip yataklarimiza yatmistik ki, babamın telefonu çaldı. Arayan komsumuzdu, binanın tamamen yıkıldığını ve bazı komsularimizin enkaz altında olduğunu söylemişti, herkes soktaydi. O sessizliği, babamın o korkusunu, annemin tesellilerini asla unutmam.
Ve tabi birde evden çıkmadan önce bütün odalara tek tek anlamsızca bakışımi, bir daha goremeyecekmiscesine..
99 da cep telefonu görüşmesi yapanlar olmuş. Hem de depremden sonra. Çok zengin olabilirsiniz tamam kabul. Ama depremden yarim saat sonra bizi aradilar muhabbetini kesin. Elektrik yok da telefon hatlari mi calisiyor?
Kendinizi acindirmak için gereksiz yalanlar savurmayin efenim.
Annemin anlatığına göre: bazı insanların kayıpları başka binaların enkazından çıkmış. Bir Örnek: kocası eve gelmeyen bir kadının, kocasının cesedini başka bir binada bulması.
O hengamede insanların ağızlarından duymuştur. Ne kadarı doğru tartışılır.