17 ağustos 2009 beşiktaş antalyaspor maçı

entry23 galeri0
    1.
  1. saat 21:00'da beşiktaş inönü stadı'nda başlayacak olan tsl 2. hafta maçı.
    [beşiktaş'ın ceza nedeniyle "seyircisiz" oynanacaktır]

    http://www.tff.org/Defaul...ageId=397&macId=79515
    2 ...
  2. 2.
  3. mustafa denizli'nin fantezilerini izlemeye devam edeceğimiz lig maçı olacaktır.
    0 ...
  4. 3.
  5. ilker meral'in yöneteceği karşılaşma.

    ayrıca 2. haftanın son müsabakasıdır. seyircisiz olmasının, pazartesi oynanmasında etkisi vardır zannımızca.
    1 ...
  6. 4.
  7. lig tv'deki, maç öncesi yorumlarının zevk vermediği karşılaşma. onlar konuşurken, arkadan 2 ay takımın özlemini çekmiş taraftarların bağrışı olacaktı şimdi, offf mis. beşiktaşımıza başarılar.
    0 ...
  8. 5.
  9. geçen hafta antalyaspor'u canlı izlemiş biri olarak -mustafa denizli antalyaspor'u analiz etme görevini bana verdi * - maç eğer seyircili olsaydı beşiktaşımızın, antalyasporumuza en az 5 atacağı maçtı.

    şimdi de kanımca en az 3 olacağını kehanet buyurduğum maçtır.

    ayrıca yeri gelmişken belirteyim, antalyasporumuzun bir oyun kurucu bulmazsa bu sene ligde kalması çok zor.
    0 ...
  10. 6.
  11. beşiktaş'ın güle oynaya kazanacağı maç olacaktır. tahmini skor: 3-1
    0 ...
  12. 7.
  13. ilk yarısı 0-0 sona ermiştir..
    0 ...
  14. 8.
  15. nobre'nin 2 metreden kafayla vurduğu top kalecinin kafasından dönmüştür. kaleci yere yığılmıştır. işte böyle bir gol kurtardı ömer çatkıç.
    1 ...
  16. 9.
  17. ömer çatkıçı pembe pantere benzettiğim mac
    0 ...
  18. 10.
  19. dakika 72 maçta eşitlik sürüyor.
    1 ...
  20. 11.
  21. holosko attı beşiktaş aradığı golü buldu dakika 73.
    1 ...
  22. 12.
  23. ömer çatkıç ın farkı önlediği maç. maçın yıldızı kaleci ömer olmalı.
    1 ...
  24. 13.
  25. serdar özkan'ın neden girdiğini anlamadığım maç. olm ne güzel yeniyoduk lan!
    2 ...
  26. 14.
  27. sezonun ilk galibiyetinin alındığı maç.
    0 ...
  28. 15.
  29. yaklaşık 50-60 pas sonrası kazanılan frikiğin de gol olmasıyla orgazm hisleri yaşattıran maç olmuştur.

    yine beşiktaş maçı izlendiği apaçık ortadaydı zira 73. dakkaya kadar kanser olma yolunda büyük bir adım attıran beşiktaş'ım 5 dakkada 2 gol bularak tedaviyi uyguladı. alıştık tabi artık ama yine de yürek bu dayanamayacağı bir nokta elbet vardır.
    1 ...
  30. 16.
  31. hayatımda izlediğim en rezil ve ezik hakem triosu ile 2-0 beşiktaşımızın kazandığı maçtır. evet, 2-0 yendik ve ben hala hakem diyorum. neden demeyeyim abi? normal şartlarda seyirci baskısı ile uçarak çalacağı faulleri, vereceği sarı kartları ve 7 pozisyonda rakibi kontra yakalamışken pozisyonları avantaja bırakmayarak maçı katletti bugün bu hakemler. iğrenç bir yönetim vardı saha içinde! bugün maçın ilk yarısında alakası olmadığı halde * fink'e kalkan ofsayt bayrağı dün şükrü saracoğlu'nda neden kalkamadı! yeter artık ya! hayatımda bir takımın ön liberosunun bu kadar arkadan tekme yediği bir maçı daha hatırlamıyorum ben. resmen ilk yarıda 2 dakikada 1 antalyaspor faulu vardı. fink'in 60. dakikada şişmesinin sebebi yorulması degil bugün yediği tekmeler yüzündendir, bu da böyle biline!

    gelelim beşiktaşımıza... ilk yarı orhan ak'ın markajında zorlanan bir nobre vardı sahada. bu adamı böyle görmeye alışık değildim açıkcası. vasattı. bobo desen nobre'nin 2,5 m'den uçan kafa attığı pozisyonun başlangıcında attığı topuk pası dışında pek etkili değildi. hayatımda gol yollarında şanssızlığı bu derece maksimize etmiş bir takım beşiktaş vardır sanırım. 2,5 metreden füze gibi giden kafa vuruşu kalecinin neresine çarpsa içeri girer, keli hariç! malum top her zamanki gibi milyonda bir ihtimali zorlayarak ömer'in kelinden çıkmıştır. zira o top girse maç orada bitmişti ve biz de fuzuli stres yapmamıştık. maç içinde iyi süzülemeyip güme giden bir penaltısı da var beşiktaş'ın. ibrahim üzülmez ile yalçın'ın pozisyonunda, topu kafa ile önüne almak isteyen ibrahim üzülmez kontrolsüz bir kafa darbesi ile yerde kaldı. ama hakem alalade bir çarpışmaymış gibi devam ettirdi. pozisyonu tekrar izlediğinizde göreceksiniz ki ibrahim üzülmez yalçından 1 saniye kadar önce topa kafayı vurup önüne almak istemiş bile. yalçın da kontrolsüz bir şekilde ibrahim üzülmez'e kafa atmıştır ki pozisyon ceza sahası içindeydi. net bir penaltı daha böylece gitmiş oldu. kupa maçı dahil 3. maçımız verilmeyen net penaltı sayısı da 3ü buldu. allah bu sezon tüm beşiktaşlılara sabır versin.

    ilk yarı itibari ile takımın hatasız oynayan tek ismi ferrari'ydi. bugün tek kelime ile hatasız oynayıp, hakemin saçma sapan faul kararlarıyla biraz budansa da veysel'e sahayı dar etti diyebiliriz. ama takım istediği zaman tempo yapıp topu ayagında tutamadı. özellikle ikinci yarı 45-65. dakikalar arasında berbattık. söylenecek hiçbir söz bulamıyorum ki berbattık. tello'nun garip pas hataları, saçma sapan kaptırılan toplar dünkü fenerbahçe maçının ilk yarısını andırıyordu. ibrahim üzülmez maç boyu Ali Zitouni ile güreşmekten hücumda fazla varlık gösteremedi. sanlı sarıalioğlu'nun ilk yarı değerlendirmesi ile maçı takip etmiş biri varsa şimdiden uyarayım, yemin ederim sanki adamla başka maçı izledik! sanlı kaptan'a ciddi bir gözlük gerekiyor yorum işini artık rıdvan dilmen'e bırakmalı...

    neticeye bakarsak çok iyi bir beşiktaş yoktu sahada ama kalede devleşen bir ömer çatkıç olmasa rahat 5-0 olabilecek bir maçtı. antalyaspor'un gol atmaya takati, mecali ve enerjisi yoktu. dünkü sivasspor'dan hiçbir farkları yoktu. yaptıkları faul dışında!

    70'ten sonra gaza gelip sazı eline alan tello , oyuna sonradan girip golü atan holosko ve tekme yemekten şişik olan fink'in yerine giren uğur inceman takıma bir dinamizm getirdi. nihat'ın yerine serdar özkan'ı daha erken sokmasını bekledim denizli'nin ama bir kumar oynadı ve bunda da başarılı oldu. nihat 2. lig maçında ilk asistini yaparak beşiktaşımızın galibiyetinde büyük rol oynadı. ama maç geneli vasatı aşamadı. tello da çok iyi değildi. kupa maçında alex misali top oynadı bugün.

    nihat ve tello'nun boş pozisyondaki adamlara atmadıkları paslardan dolayı bu takımın canı fena bugün fena halde yanabilirdi. mustafa denizli'nin bu adamların kulağını çekmesi şart. bobo yine denizli'nin oğlu gibiydi. 90 dakika güvendi denizli ona ama bir varlık gösteremedi bugün. gönderilip gönderilmemesi konusundaki belirsizlik de devam etmekte.

    nihayetinde beşiktaşımızın rakibinden daha iyi oynayarak, hak ederek kazandığı maçtır. üzerine fazla bir şey denemez. ama mehmet çok mücadeleci bir antalyaspor sürmüş sahaya. inanılmaz hırslılardı ki bu da faul sayıları ile ortadaydı. kartlarını evde unutmuş bir hakemin sahada olması bugün antalyaspor'un çokca işine gelse de beşiktaşımız bitirici ayakları ile sonuca gitmesini bildi bugün.
    3 ...
  32. 17.
  33. tello' nun döktürdüğü maç. allah devamını getirsin diyoruz sevgili seyirciler.
    0 ...
  34. 18.
  35. beşiktaş'ın bıraktığı yerden devam edeceğini gösteren maç.
    geçen sezon olduğu gibi ikinci yarıda açılıyor, hucüm zengiliği yok, rakibin kondüsyonunun ve konsantrasyonunun düştüğü anlarda öldürücü darbeyi indiriyor beşiktaş. bu sistemle, bu oyunla yine dişli takımlara karşı zorlanacaktır. fenerbahçe ve galatasaray'ın yaptığı transferlerle geçen sezonki rezillikleri yaşamayacağını da düşünürsek beşiktaşımızın işi zor görünüyor bu sene. şampiyonlar ligi içinse hiçbir şey demiyorum.
    fink'i beğendim. süper yetenek değil ama doğru yerlere pas atıyor, doğru hamleler yapıyor. son olarak taraftarımız da stadda olsaydı daha zevkli bir maç izleyebilirdik. ha bir de nobre'nin kafa şutunu kafasıyla kurtaran (!) ömer çatkıç'ı tebrik ediyorum.*
    1 ...
  36. 19.
  37. başta mustafa denizli ve bobo olmak üzere üzerine ek olarak hakem triosuna rağmen beşiktaşımızın kazandığı karşılaşmadır.

    maç öncesi kısaca şöyle bir şey demiştim, "seyircili olsaydı en az 5 olurdu, şimdi en az 3 olacağı kanısındayım" (#5832901) deyu ki, hakikaten de öyle bir maç oldu. antalyaspor'un birkaç uzaktan şut denemesi dışında pozisyonu yoktu.

    mustafa denizli belli ki, bobo'yu sahaya sürerek onu kazanmak istedi fakat, 6 yabancı mevzusundan dolayı zaten hazır olmayan ve bencil nihat sahadayken bobo'nun da sahada olması bana göre lükstü. ilk yarıda bobo erhan'a verdiği topuk pası dışında yoktu. ilgili pozisyonun devamındaki ortaya muhteşem vurdu nobre ama geçen haftaki gibi kaleciye nişanladı. umarım, hakan şükür'ün kafasına çarpıp fenerbahçe ağlarına giden toptan sonra hakan şükür'ün "o golü düşünerek attım" demecine benzer "o topu düşünerek ve bilerek çıkarttım" diye demeç vermez ömer. 5 cm sağa veya sola gitse top, ömer'e de çarpıp girerdi ama gidebileceği en olmadık yere gidince olmadı. nobre'nin çalışkanlığı yine her zamanki gibiyken, nihat da beklemekle, bencillikle yine her zamanki gibiydi. bobo benim bildiğim ikili mücadelelerde zayıf kalıp oyundan düşen, topu ezen, top kaptıran bobo idi.

    ernst ve fink iyi bir ikiliydi. tello ise hatalı paslarla dikkat çekmekteydi. sivok-ferrari tandemi ise işini yapıyor, açık vermiyor özellikle ferrari hava toplarında mutlak üstünlük kuruyordu.

    derken ilk yarı bitti. sanlı kaptan yorum yapıyor ve üzülerek söylüyorum ki, bunama belirtileri ciddi oranda var artık. öyle yorumlar yapıyor ki, "biz acaba aynı maçı mı izliyoruz" derken, 2. yarı başlamadan son yorumunda şöyle bir şey dedi ki, ben "sanlı kaptan hakikaten hayat yormuş seni" dedim. holosko'nun oyuna girmesi gerektiğini söyleyip arkasından şunu söyledi; "torbaya bobo, nihat hatta tello'nun isimlerini atıp, torbadan kimin adını çekerse onu çıkarıp, holosko'yu almalı" sahada o sırada 6 yabancı var, nihat iyi değil evet ama nihat oyundan alınıp holosko sürülür mü sahaya? "7. yabancı denizli" manşetleri mi atılsın? bu kadar mı uzaksın kaptan? ayrıca tello ne alaka? orta sahayı komple boşalttın? çıkacak tek isim vardı bobo!

    neyse denizli 2. yarı başında beklenen değişikliği yapmadı. dakikalar 70'e doğru yol alırken de, yatan ve top ezmekten başka, atak yapmamaktan başka hiçbir halt yemeyen bobo sahadaydı, arı gibi açlışan hava toplarında rakibin etkisini kıran nobre oyundan alınıyordu. haliyle holosko'nun girebilmesi için de yabancı oyuncu alınacaktı oyundan piyango fink'e isabet etti. uğur da böylelikle şans buldu.

    holosko'nun oyuna girişiyle oyun daha bir tempo kazandı. ikinci yarıda 65. dakikaya kadar geçen 20 dakikalık sürede hiçbir şey yapmayan beşiktaş daha derli toplu oynamaya başlamıştı bunda kuşkusuz holosko'nun etkisi büyüktü.

    73. dakikada organize sayılabilecek bir ataktan golü buldu beşiktaş. 5 dakika sonra 78. dakikada takımın "papazı" nihat'a hazırlık maçları, süper kupa finali ve ibb maçında nihat'ın "ben, ben" demelerine sinirlenen tello bu defa frikiği nihat'a yar etmedi ve "bu takımın frikikçisi benim" mesajını net şekilde verdi.

    nihat'ın oyundan alınıp, serdar özkan'ın oyuna girişiyle "al birini, vur ötekine" dedik. sevmediğim serdar 82. dakikada iyi vurdu top direkten döndü. son dakikalarda çok net bir pozisyonda holosko'nun pozisyonu neden birden bire bıraktığını anlayamadık zira ömer'den önce topa yetişebilirdi istese. sonra da maç bitti, kehanetim ise tutma olasılığı yüksekken tutmadı.

    vel hasıl, daha çok pozisyon bularak, oyuna daha çok hükmederek beşiktaş kazandı. bobo daha etkin olsa, nihat daha bir takım oyuncusu hüviyeti kazansa seyircisizken bile 5 olacak maçtı. 2. haftada berabere kalınıp, liderle puan farkını 4'e çıkartmak ciddi bir handikap olacaktı buna izin verilmedi. henüz iyi futbol beklemiyorum ben şahsen ama bu denli tercih hatası yapılmamalı, bu denli savruk oynanmamalı.

    mustafa denizli bobo'yu kazanmak için bu maçta puan kaybını göze almıştı neredeyse! eğer puan kaybını göze alıyorsan bobo için değil, necip uysal için al hocam! hiç olmazsa ciddi bir 10,5 numara kazanmış olursun!

    hakem triosu ise cidden faciaydı. kornere giden bir topta hakan'ın en az 10 cm içerde tuttuğu topa "dışarda" yorumu yapıp korner veren bir yardımcı vardı mesela. hakem ilker meral üst klasman hakemi ancak "avantaj" ne demek cidden bilmiyor! hakem seminerlerinde ne öğretiliyor bu hakemlere cidden merak ettim.

    ilk yarı bittiğinde beşiktaş'ın kullandığı faul atışı 20 iken, antalyaspor'un kullandığı atış sayısı 4'tü. antalyaspor'un ne denli "oynatmama" amaçlı olduğu buradan görülebilir. maç bittiğinde beşiktaş 35 atış kullanmış, antalyaspor 8! bu 35 atışın ise 7 tane net avantaj pozisyonu var. faul yapılmış, top beşiktaş'ta kalmış ve kontraya çıkıyor takım "düt" faul atışı. futbolcular çıldırma noktasına geldi, hatta birkaç pozisyonda ernst ve ferrari gülmekten kendilerini alamadılar. 2 tane de "avantaj versen de olur, vermesen de olur" pozisyonu var ve bu ilker meral adlı arkadaş bir tane bile pozisyona "avantaj" kuralını uygulamadı.

    antalyaspor'dan yalçın, bobo'yu arkadan çekti sarı kart yok. sonra sedat tabanla ciddi bir "tehlikeli hareket" yaptı ki, ilgili hareketi ağır olduğundan cezası sarı karttır yine yok. balili düdükten sonra topa vuruyor uyarı yok. ilgili pozisyonda beşiktaş serbest atış kullanacak balili topun 1,5 metre önünde duruyor ne uyarı, ne kart! erhan'ın arkadan yaptığı net sarı olan pozisyona ise cart diye çıkıyor aynı kart. erhan'a "neden çıktı" demiyorum ama antalyaspor 35 faul yapmış, bunlardan bazıları arkadan çekme, kimisi tehlikeli hareket ama tek sarı kart çıkmadı. tuhaftı. penaltı pozisyonu ile alakalı olarak hakem yorumu denir ya, bana göre tartışmaya açık bir pozisyondu. ha dünkü deivid'in pozisyonuna "penaltı" diyenler için, yalçın'ın elini kolunu kullanmayarak, topla alakasız üzülmez'e kafayı çarpıp "çarpışma" gibi gösterdiği pozisyon 50 kere penaltı.

    antalyaspor'un ciddi bir oyun kurucu ve ciddi bir forvete ihtiyacı var. bu şekliyle bu takım küme düşmekten ya son anda yırtar ya da küme düşer. veysel gibi ahı gitmiş vahı kalmış adamlarla bir şeyin olmayacağını bilmeliler. özgürcan özcan gibi bir adam bank asya'daki rize'ye giderken sen izliyorsan ve bu adamı göremiyorsan daha da bir şey denmez zaten.

    sonuç olarak bu takımda bobo bu sezon iş yapmaz. ciddi bir 10 numara eksikliği hissedilmekte. kendimi holosko'nun yerine koyuyorum ve her halimle mükemmelken ilk 11'de yokum. ilk 11'de olsam, iyi oynadığım halde oyundan ilk alınan ben oluyorum ve formsuz olan arkadaş dahil oluyor. denizli geçen sene ilk 11 tercihinde hata yapıp, 2. yarılarda hatasından dönüyor ve maçı alıyordu ama bu sezon yine tercih hatası yapıyor, değişiklik yaparken de en olmaz adamı oyundan alıyor. ayrıca, bobo'ya terapi yapmak isterken holosko'yu kaybederse bu takım ciddi sıkıntı çeker. hücumdaki en etkili silahını paslandırma niyetinde olmaz umarız.

    son sözü taraftara ayırdım kendi payıma.

    beleştepe'den de olsa takımı yalnız bırakmadılar. maç başlarken bir 3'lü sesi geldi arkasından tezahüratlar falan... dedim "akredite olanlar bağırıyor herhalde" çünkü ses cidden güzel geliyordu sonra kameralar gösterince içimizi buruk bir sevinç kapladı. asılan pankartlar ise cidden anlamlıydı. "sesimi duyan var mı" ve "17 ağustos 1999 unutmadık" pankartlarıyla acılar canlandı, hüzünlendirdi.

    seyircisiz maç garabeti de geride kaldığına göre artık 28 ağustos 2009 beşiktaş gaziantepspor maçı'nın bekliyoruz o müthiş coşkuyla.
    5 ...
  38. 20.
  39. beşiktaş'ın tam umutsuzluk veriyorken yenmeyi becerebilen bir takım olduğunu gösterdiği maçlardan yalnızca biri. geçen senenin tekrarı oluyor. evet çok beğenmiştik.
    0 ...
  40. 21.
  41. öncelikle tribünde olamadığımız için elinden evladı alınmış kedi misali hüzünlü bakışlar attık ekrana. taraftarsız futbol mu olurmuş len diye bir de üstüne kızdık. her neyse maça gelelim.

    öncelikle öyle bir hava oluşturuldu ki meğersem biz bilmiyormuşuz. milyon euroluk transferler yapılınca banko şampiyon olunuyormuş, ama bir sezon öncenin takımı eğer milyonlarca euroluk adam getirmezse küme düşüyormuş. şşt hop. bir uyanın diyesim geliyorda bırakalım debelesinler, devam etsin basın böylecene. 32 hafta sonra da biz basacağız en güzelinden şampiyonluk mührünü.

    karşılaştırıldığımız rakiplerden biri sezonu erken açtı, diğeri ise bu takımdan daha fazla resmi maç oynadı. her zaman söylerim sezon başı maçları değer olsaydı, her sene anadolu klüplerinden şampiyon çıkardı.

    nitekim taraftar da olmayınca baygın gözlerle izlenecek bir müsabakay dönen maç izledik. tabi rakip basarken bize beleşten penaltılar, ofsayttan zırt goller verilmediği için gol biraz geç geldi ama güzel geldi.

    beşiktaşım öyle bir takım ki bazen bir seri paslaşmalar yapıyor, ne oluyor yahu premier league de maç izliyoruz heralde diyorsun. ah işte o paslaşmaları bir genele yaysak, defans, orta saha ve forvet biraz daha yakın oynasa ne hoş olur değil mi?

    basının gözümüze boya çalma ve beşiktaş'ı tu kaka ilan etme çalışmalarına biraz da bende kapılmışım aslında. bu takım da form tutacak adamlar var, yeni transferler var, geçen sezonun banko 11de oynayan iki oyuncusu ki biri şampiyonluğu getirdi diğeri senenin yıldızı oldu, onlar gelecek.

    futbol oynamaktan başka hiçbir derdi olmayan, sitesinde beşiktaş tezahüratlarıyla ve kendi telefonuyla çektiği meşale şov görüntüleriyle bildiğimiz sanki bir lise takımın futbolcusu gibi heyecanlı ve tam bir delikanlı olan holosko'ma ayrı bir yer açarım. ne zaman kulubede olsa, ne zaman tabela kalksa o girecek olsa bilirim ki birşeyler değişecek, değişirde.

    tello ve nihat ise ilerleyen günlerde çekip çevirecek bu takımı benden söylemesi. özellikle golden önceki bakışmaları baya güldürdü.

    nihat'a gelirsek beşiktaş özlemi ve golden sonraki hırsı bile yetti be.

    bunun yanı sıra üçe beşe bakmadan siyah beyaz şanlı formamızın arkasına türk kızılay'ı reklamı alan, milletin 'sıkıyosa öne alsana, alsana hıh' diye mok atmasına maruz kalan herkesin ellerinden öperim. budur işte beşiktaş'lılık, anlayana.

    sonuç olarak, dereyi görmeden paçaları sıvayanlara selam olsun,
    şampiyonluk için yer tutmaca oynayanlara dürtü olsun,

    çıktık geliyoruz,
    bekleyin.
    3 ...
  42. 22.
  43. nobre'nin dünya futbol tarihinde bir ilki başararak, kaleye yarım metre mesafede topu kafayla antalya kalecisi ömer'in keltoş kafasına nişanladığı maç.
    4 ...
  44. 23.
  45. ömer çatkıç'ın pembe panter edasıyla arz-ı endam ettiği maç. ayrıca nobre'nin topu değilde ömer'i
    kaleye sokmaya çalışması yarmıştır. zaten ömer'in o pozisyondan sonra kafa error vermiştir bir süre.
    kazanılan üç puan camianın üzerindeki kara bulutları dağıtması açısından iyi oldu. söylemeden
    geçemiyeceğim, çok afedersiniz ama hakem adeta maçın içine etmiştir. futbol ancak bu kadar katledilebilir.
    en az benim saydığım 4-5 tane önemli hücum başlangıcını abuk subuk düdüklerle kesti. kardeşim, avantaj
    denen kuraldan haberin yok mu..
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük