bir önceki sezon sonunda fatih terim ile anlaşılmış, euro 96 sonrası galatasaray'ı çalıştıracak. takım kötü, ligde çok gerilerde kalmış. ama o zaman henüz lise 1 e gitmekte olan ben fatih terim ismini duyar duymaz kombine almaya karar veriyorum, bu uğurda ev ahalisiyle ters düşmeler, odadan çıkmamalar vs. kombine için izin alabiliyorum. kombine için kayıt yaptırıyorum fakat önümüzde sezonun son maçı olan galatasaray denizlispor maçı var. ali sami yen o sezonki berbat zeminden kurtarılma çabasında ve tadilatta. gelecek için inancı tam olan galatasaray taraftarı inönü stadı'nda, denizlispor maçında.üstelik aynı saatlerde de fenerbahçe maçı var ve fenerbahçe şampiyonluk kutlamasında. herkesin terim'e güveni tam. o günde maçı galatasaray 2-0* kazanıyor ve gözler öndeki sezona çevriliyor.
sezon açılışı gelip çatıyor. bir dostluk maçında rakip monaco. gece yarısı 2 saat yolculuk yapmayı göze alarak ali sami yen'deyiz gene. monaco iyi başlıyor, 1-0 öne geçiyor. sonra galatasaray sanıyorum adrian knupp ile bir penaltı kaçırıyor, daha sonra yine sanıyorum van gobbel'in penaltı golüyle beraberliği kurtarıyor son dakikalarda. ama sahada istenen galatasaray yok.
lig başlıyor. maç vanspor deplasmanı. hagi'nin 2 golü ve galatasaray lige iyi giriyor.
ve işte aylardır beklenen maç gelmekte. fatih terimli galatasaray ali sami yen'e ilk kez çıkacak. üstelik hagi ile. ama takım kötü oynamakta, hagi ise tüm medya tarafından yerlere sokulurken okocha manşetlerden inmemekte.
takımlar sahada..ama o günlerde yunanistan ile kardak krizi başgöstermekte. istiklal marşı okunduktan sonra galatasaray ve trabzonspor tribünleri aynı anda 10 saniye 's..miş yunanistan' diye bağırdıktan sonra bu sefer 2 dakika boyunca yine hepbir ağızdan 's..miş fenerbahçe' diye bağırıyor, ben gülüyorum.
ve maç başlıyor. iki takımda kötü. galatasaray hagi'nin klas hareketleriyle iyiymiş gibi gözüküyor ve hagi yıllarca coşturacağı seyircisini ilk maçında bir frikik golüyle selamlıyor. bu golden sonra taraftarın acımasız eleştirilere karşı yaptığı uzun süreli 'i.ne basın bunuda yazın' tezahüratı hala aklımda. maç 1-0 bitiyor, insanlar sonuçtan mutlu, oyundan mutsuz. fakat orada kimse bilmiyorki belkide yüzyıllarca söylenecek bir bestenin ilk notaları o maçta oluşturuluyor.
(bkz: 4 sene üstüste şampiyon olduk avrupanın kralı olduk)