delgado, holosko, bobo, nobre, tello gibi hücumdaki etkili silahlarıyla beşiktaş'ın kan kaybeden trabzonspor karşısında kazanma şansının yüksek olduğu mücadele. ayrıca inönü'de olması hasebiyle de ayrı bir güzel geçecek olan maçtır.
hedefsizlik sorunun yaşayan ve gökdeniz karadenizi satarak kadrosu iyice zayıflamış trabzonspor'un şampiyonluk havasına iyice giren ve inanılmaz bir taraftar desteğini arkasına alacak beşiktaş* karşısında şansının olmayacağı maçtır.
biliyorsunuz, ligin ilk yarısındaki karşılaşmada maç beşiktaş'ın lehine 3-2 devam ederken, pozisyonu karşıdan ve net şekilde gördüğü halde umut bulut'un "elle oynadı" hareketi sebebiyle topu göğsü ile alan rüştü'yü ceza sahası dışında elle oynadığı ve bariz gol pozisyonunu engellediği gerekçesi ile 79. dakikada oyundan atan, 3 oyuncu değişikliğini gerçekleştiren beşiktaşımızın kalesine bobo'nun geçmesini sağlayan bir hakemdir bülent yıldırım. o gün o maç beşiktaş aleyhine bir sonuçla bitseydi bu hakemin belki de hakemlik hayatı bitecekti.
nasıl olsa beşiktaş kazandı, kazasız belasız geçti diye düşünmüşlerdir belki ama bu adamı başka maçlara ata kardeşim, en azından bu sezon beşiktaş'ın ve trabzonspor'un maçlarına verme bu hakemi, türkiye'de hakem mi bitti? sen bırak diğer beşiktaş ve trabzonspor maçlarını bu hakemi direkt olarak bu iki takımın arasında oynayacağı maça atıyorsun. şimdi beşiktaş aleyhine iyi niyetiyle yanlış düdük çalsa beşiktaş puan kaybetse beşiktaş camiası ortalığı karıştırmayacak mı? "bu hakem ilk yarıdaki maçta da kalecimizi haksızca atmıştır, federasyon bu hakemi bilinçli olarak maçımıza atamıştır" vs gibi en hafifinden en ağırına cümlelerle çıkışmayacak mı? pazartesi günü bu tartışmalar olmayacak mı?
ters taraftan düşünelim, beşiktaş lehine hatalar yaptığını düşünelim, trabzonspor camiası "ilk yarıdaki maçta beşiktaş aleyhine yaptığı hatayı örtmek, şirin görünmek için eyyam yaptı, maçı beşiktaş'a verdi" gibisinden en hafifinden en ağırına cümleler sarf edilmeyecek mi?
bülent yıldırım isterse zemzem suyu ile yıkanmış olsun, bu maçta olasılık dahilinde yapacağı kritik hatalar pazartesi gününün gündemini oluşturacaktır.
mhk, bu atamayla büyük yanlış yapmıştır, kendisini bataklığın içine çekmiştir. eğer ki, mhk'den bir adam bile bu adamın ilk yarıdaki maçı yönettiğini, kritik dakikada kritik hata yaptığını, bilmiyorsa -ki bilmemesi imkansız- bu büyük bir skandaldır.
son olarak; gökdenizsiz trabzonspor'u beşiktaşımızın perişan edeceği karşılaşma. kasımpaşaspor önünde 2-0 öne geçtikten sonra bile çok net pozisyonlar verip rakip biraz becerikli olsa 3-2, 4-2 öne geçebilecekken 2-0 maçı tamamlayan trabzonspor için mağlubiyet sürpriz olmaz.
bülent yıldıırım hakem olarak atanmıştır, türkiye futbol federasyonu tarafından.
trabzonspor gökdeniz'în ayrılması ile ile iyice zayıflamış, ersun yanal'ın hücum futbolu oynattığı gerçeği ile btünleştiğinde beşiktaş açısından çok iyi bir durum oluşmuş gibi gözükmektedir, mathias emilio delgado oynarsa fark olur, malum trabzonspor defans ikilisi erdinç yavuz ve çağdaş atan'dan oluşmaktadır.
gordon shildenfeld'in tavuk karası olması da beşiktaş defansının yine gökhan zan - baki mercimek ikilisinden oluşacağını göstermekte, yattara boşlukları değerlendirebilir anlamına gelmektedir.
bu kadar analizin ardından zevkli bir müsabaka bizi beklemektedir.
araya atılan toplarda gökdeniz ve yattara gibi deli fişeklerin ibrahim toraman ve baki gibi ağır defans oyuncularıyla mücadelesine tanık olacağımız maçtır, bir nevi tavşan kaç tazı tut yani...
trabzonspor'un inönü'de iyi top oynadığını, beşiktaş'ın da kendi taraftarı önünde baskılı oynayacağını varsayarsak, iki takım da kendi oyun karakterini sahaya yansıtırsa gollü ve zevkli bir maç olur diyorum, sonuç olarak da trabzon son uzatma dakikasına önde girerse maç berabere biter, yok o dakikaya beraberlikle girilirse de beşiktaş kazanır...
