maç içinde sadece bir etkili şutu dışında yokları oynayan ve top kayıpları ile çileden çıkaran delgado attığı mükemmel ötesi frikiki ile kendini affetttirdi doğrusu, helal olsun. bu tip oyuncular böyle demek ki diyeceğim ve bir daha ses çıkarmayacağım.
rüştü beşiktaş'a geleli, eğer ilk yarı gibi oynamaya evam ederse ilk kez beşiktaş'a bir maç kazandırdı diyebileceğiz galiba. hoş beşiktal attığı gollerle kazanmayı haketti ama o dakikalarda o kurtarışları olmasaydı durum farklı olabilirdi. aman nazar değmesin.
nobre ve delgado, müthişler, rakip defansları canından bezdiriyorlar. beşiktaş'ın holosko'yo çok ihtiyacı varmış, iyi geldi bu adam.
rahatladık mı, tabi ki hayır, bu beşiktaş öyle rahat maç izlettrimez taraftarına, bu kadar kolay olamaz.
hadi hayırlısı diyelim bakalım.
beşiktaş on kişi. ibrahim toraman ikinciden kırmızı ile atıldı, evet kabus bir ikinci yarı bizi bekliyor demek bu.
beşiktaş'ın on kişi kalmasından sonra rüştü'nün iki yüzde yüz golü çıkardığı maç. beşiktaş'da orta saha diye bir şey yok maç başından beri. ikinci yarı bu daha da belirgin hale geldi, maç beşiktaş ceza sahası yakınında cereyan ediyor. cisse'nin yokluğu çok hissediliyor.
bu arada trabzonsporlu barış da ikinci srıdan kırmızı ile atıldı.
daha 18'lik barış'ın boktan yere ikinci sarı karttan atıldığı maçtır ki bir beşiktaşlı olrak beni hem sevindirdi hem üzdü. sevindim çünkü dengeler yerine geldi, üzüldüm çünkü çok büyük bir hakem hatası ile bir fidan futboldan soğuyacak ve dahası galibiyet alırsak fenerliler bizi haksız yere eleştirecekler, rakibiniz haksız kırmızı gördü diye.
trabzonsporlu jabi'nin üstüne düşen ibrahim üzülmez'e sağlam bir tokat aşkettiği maç.
yan hakem çok yakında olmasına rağmen göremedi. son andaki jabi'nin hareketine sarı verdi. barış'ın sarı kartı tartışılabilir ama biz beşiktaşlılar, kendi futbolcularımıza bu türden verilen sarı kartlar görmeye çok alışkın olduğumuz için çok da anormal gelmedi. tuhaf ve anormal olan jabi'nin yaptığı hareketti, centilmenlik dışı, kırmızı kartlıktı.
ligde bulunduğu konumu hak eden ile * hak etmeyen * iki takımın mücadelesine sahne olan maç. beşiktaş takımı şampiyon olmak için iyi oyundan çok sadece mücadele etmenin gerektiğinin mücadelesini daha ne kadar verecek merakla bekliyoruz evet.
aydın karabulut'un golüyle beşiktaşımızın 3 farklı önde olması sebebiyle uzun haftalardan sonra ilk kez rahat bir "son on dakika" izleyeceğimiz maç.
edit: beşiktaş'ın bu galibiyetinde hakem marifeti bulanlar maçı nereleriyle seyrediyolar bilemem. evet beşiktaş'ın oyununda problem var, iyi oynamayor ama gol atıyor mu atıyor. goller temiz mi değil mi? temiz. trabzon iyi oynadı, gol pozisyonu da buldu, atabildi mi? atamadı. ee hakem bunun neresinde? gollerden ikisi de iki takımda 11 kişi iken atılmış, barış çıktı bik bik denecekse.
hakemin içine sıçtığı, beşiktaşın 10 numara top oynamasına rağmen, rüştü yüzde yüz gollük 3 şutu çıkarmamış olsa atılan gollerin de hükmünün kalmamış olacağı maçtı.
trabzon'nun iyice sıradanlaştığını gösteren müsabakadır. gs, fb ve bjk ile trabzon arasında oynanan maçlara derbi ya da büyük maç demek deli saçmalığından başka bişey değildir. kasımpaşa bile daha dirençli bir takım.
bu arada kimse fazla üzülüp fazla da sevinmesin bjk'nin bu gazını iki hafta sonra almasını bilir kanaryamız. zira tarih tekerrürden ibarettir.
(bkz: 5 mayis 2007 besiktas fenerbahce maci)
trabzonsporlu barış memiş'in ikinci sarı kartına çok güldüğüm maç. yani faule maruz kalan bir oyuncunun oyundan atılması gerçekten komedi. ne olacak bizim bu hakemler dememek mümkün değil.
gençlerbirliği maçından önce fark olur dedim 90 + 4 te güç bela kazandık.
bu maçtan önce fark beklemek iyimserlik olur demişim fark oldu.
maçın yorumuna dönersek; ertuğrul'un bobo'yu yedek oturtup serdar'la başlaması doğru karardı. zira holosko forvette oynadığında çok daha faydalı oluyor. diğer tarafta formda nobre olduğuna da düşünürsek türkiye'nin en iyi golcüsü bobo'nun yedek oturmasına hak verebiliriz.
daha kimse ısınamadan beşiktaş golü buldu. ısınmış olan tek futbolcu holosko, erdinç'i dolap beygirine çevirip verdiği asistle gole damgasını vurdu. gol o kadar erken geldi ki taraftarın bildiğimiz kartal gol gol gol tezahüratına bile fırsat olmadı.
sonrası zaten bildiğiniz gibi kartal oyunu rolantide oynamaya başladı. maçın tempolu olmasının sebebiyse ersun yanal'ın saldırın durmadan taktiğiydi.
ilk yarının son dakikasında delgado'nun kendi aldığı faülle kazanılan serbest vuruşta, köşedeki örümceği - kaleci tolga'nın da müdahalesine rağmen - topla beraber ağlarla buluşturmasından sonra rahat bir ikinci yarı izlemeyi umut ediyorduk.
yanıldığımızı anlamamız uzun sürmedi. üstüne bir de toraman'ın kart görmesi eklenince tırnaklarımızı kemirmeye başladık.
tam bu arada rüştü özüne dönerek en iyi yapyığı işi yaptı ve trabzon forvetlerine bire birlerde gol şansı tanımadı. 62. dakikada barış'ın gördüğü kırmızıdan sonra trabzonun ritmi bozuldu. kalan sürede beşiktaş üç dört defa yakaladığı farkı artırma fırsatlarından yalnızca birini değerlendirince maç 3-0 bitti.
beşiktaş şampiyonluk yolunda çok önemli yol tepti ama bundan sonraki bütün maçlar final havasında. haftaya belediye ye kaybederse, ki çok kuvvetli bir ihtimaldir, fener maçını kazanarak bunu telafi edebilir. belediye maçını kazanıp fenere kaybederse o zaman sıçtığının resmidir. bu yolda bütün topçuların ellerinden gelen her şeyi sahaya bırakmaları gerek. umarım aydın'ın golü ve performansıyla gönderdiği mesajı tello almıştır.
bir paragraf da yattara'ya açmak gerekir. o adam nedir kardeşim öyle deli ibo'yu maymuna çevirdi. topla her gelişinde kartalın sol kanadını felç etti. zaman zaman sağ tarafa da geçti ama orada etkili olamadı. burdan diyebiliriz ki yattara'nın bu kadar etkili olmasında deli ibo'nun topla rakip arasına girip topu auta çıkartmakla sınırlı defans anlayışının etkisi büyük.