--spoiler--
ABD Kongresi’nin Avrupa Güvenlik ve işbirliği Komisyonu olarak görev yapan Helsinki Komisyonu, Türkiye’de 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında yaşanan insan hakları ve hukuk ihlallerinin tartışıldığı bir oturum düzenledi. ‘Türkiye’de hukukun üstünlüğünün zayıflamasının kurbanları’ başlıklı oturumda kongre üyelerinin sorularını yanıtlayan isimler arasında ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Avrupa ve Avrasya’dan Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Jonathan Cohen de vardı. Cohen:
''- Türkiye darbe girişiminden bugüne kadar olağanüstü hali sonuncusu 17 Ekim’de olmak üzere tam 5 kez uzattı. ABD hükümetine göre olağanüstü halin uzaması Türk demokrasisini ve ülkedeki hukukun üstünlüğünü olumsuz etkiliyor. Türk hükümetine süratli bir biçimde olağanüstü hali kaldırması ve çoğu hükümeti eleştirdikleri için hedef alınan bireylerin ayrımcı bir biçimde kovuşturulmasına son vermesi çağrısı yapıyoruz. Bize göre Türkiye’deki olağanüstü hal makul sınırları aşmıştır.'' Dedi.
--spoiler--
ABD kendi işine baksın diye cevap verilecek çağrıdır.
Ne oldu itiniz köpeğiniz rahat hareket edemiyor mu Türkiye’de?
Suriye Irak Lübnan Arabistan Libya Mısır Filistin gibi ülkelerde yendiğiniz naneler size kafi gelmiyor mu?
PKK da son model silahlarınız çıkarken elçilikleriniz darbe üssü olmuşken utanmadan sıkılmadan talimat veriyorlar.
Biz görmeyizde sizin içinde bir Cengiz han gelir elbet.
beyler öncelikle peşinen söyleyeyim; muhalif bir kişiliğim. hayatımda hiç akp hükümetine sandıkta destek vermedim. isteyen entry geçmişime de bakar.
fakat şöyle de bir gerçek var; muhalefet yapacağız diye akıl fahişeliğine soyunursanız, sonumuz suriye gibi olur. hasiktir ordan diyenlere tavsiyem, bugün her şehirde illa bir suriyeli bulursunuz. az çok türkçe de biliyorlar. gidin, bir sorun bakalım bundan 10 sene önce hiç akıllarına gelir miydi şu hale düşecekleri?
amerika gitsin sikimi yesin. ona neymiş amk türkiye'deki ohalden? siktiğimin fransasında bir bomba patladı 2 kişi öldü diye 6 ay ohal ilan edildi. kim sesini çıkardı? siz muhaletef olacağız diye buna bile karşı çıkarsanız, kusura bakmayın ben de tayyip erdoğan'ı mecburen haklı bulurum. siyasi rakip olmak ayrı birşey, siyasi düşmanlık bambaşka birşey. siz rakiplikten düşmanlığa kayarsanız, demokrasi sevdalısı amerika birgün hiç ummadığınız bir anda demokrasiyi getiriverir ülkeye, ebenizin amını tersten görürsünüz.
2011 yılında tavan yapan suriye iç savaşında katil esad diyen suri halkı, utanmasa şu anda esad'ın taşşaklarını yiyecek halde. biz ne halt yedik diye diz dövüyor adamlar. batının sürekli erdoğan'ı diktatör, hırsız, cahil gibi söylemlerle itham etmesi, sürekli kaale almıyormuş gibi davranması, hep içerideki ahmak muhalefet kesime gaz vermek için yapılan şeyler. tıpkı suriye'ye zamanında yaptıkları gibi. gözünüzü seveyim dikkat edin, herşeyin hesabı illaki birgün sorulur. fakat hesabı kendi içimizde görelim. amerika zarrabı yargılıyor diye göt atıp halay çekmeyelim. orada oluşacak herhangi bir zayiat hepimizin götünde patlayacak, sadece akp'nin veya ona oy verenlerin değil. tamam, bu iranlı yedi bi haltlar, orası ayrı. dediğim gibi er yada geç hesabı sorulsun. ama amerikalarda değil. fethullahçı polis ve hakimlerle hiç değil.
dolayısıyla akp giderse gitsin, nasıl giderse gitsin mantığı hiç doğru değil. bu ülke hepimizin.
16 kasım 2017. bu tarihi not düşüyorum zira bu tarih amerikanın ültimatom verdiği tarihtir.
aa ne ültimatomu yahu demeyin. zira aynı durum saddam hükümetinde de benzer yollar ile gerçekleşmiştir. demokrasinin ihlali bahane edilerek ırağa girilmiş, gereken yapılmıştır güya.
bu durmu neden ültimatom olarak değerlendiriyorum. gerek yeraltı gerek yerüstü zenginlikleri bakımından türkiye o kadar da kıymetli bir ülke değil. bize derslerde türkiyenin zenginliklerinden bahsediliyo ama bu şişirilmiş bir balondur. zira türkiyenin yeraltı ve yerüstü zenginlikleri çinde geri dönüşümden rahatlıkla hatta kat be kat kazanılabiliyor. peki türkiye neden bu kadar kıymetli? her zaman üztüne basa basa vurgulanan jeopolitik öneminden dolayı. büyük ortadoğu projesiymiş kürt devletiymiş falan filan hikayeleri bırakalım yalama oldular. asıl olay arap dünyasını kontrol altında tutmak ortadoğu ve doğu zenginliklerine yakın olmak. incirlik üstü gibi küçücük bir toprak parçası bile ırak savaşında suriye savaşında nasıl ki hayati önem arzetti düşünün tüm bir ülke nasıl fayda sağlar..
amerikanın ortadoğu emellride herkes tarafında bilinen aşikar bir gerçek. işte bu yüzden durumun fırsat bilinmesi içten bile değil. bu yüzden evet ohal uzatılabilir bile ama türkiye bu durumu, demokrasi çıkmazını özellikle iç işlerimize karışmak isteyenlerin eline koz olarak vermemek gerek.
yıllarca herkesin övgü ile bahsedip bir gecede düşman ilan edilen fetö şüphesiz ki iç işlerinin kontrolünü kolaylaştıran bir maşa idi. ancak bunun devamı birçok yapılanma mevcut. özellikle ohal durumunu iyi değerlendirip güzel bi temizlik yapılmalı. sonrasında istenene atar yapılabilir.
ohal'in ekonomiye veya sosyal yapıya zarar vermediği göz önünde bulundurularak abd'nin abarttığı gibi bir durum olmadığını görebiliriz. yani "gerekiyorsa" 3'de uzar, 6'da uzar. kendilerini pekala bağlamaz.
buradaki asıl konu meclisin işlevi. khk'lar tepeden inme kararlardır ve milletin vekilleri söz sahibi değildir. her kesimin temsilcilerinin bulunduğu meclis asli konularda söz sahibi değilse demokrasinin ana işlevleri çarklılar arasında sıkışmış demektir. bunu ortadan kaldırmanın yolu ise fetö ile mücadelede salık vermeden bir an önce kadroların temizlenmesi, hukukta işlevselliğin artması ve tüm siyasi partilerin devlet-i aliyye çıkarları bağlamında hem fikir olması. aksi halde durum vehametini koruyor.
