8-9 yaşlarındayken yine bir babalar gününde bakkala gidip babama tıraş köpüğü almıştım. parasını da deftere yazdırmıştım, yine babam ödemişti.
(bkz: çocuk aklı işte)
Bir notası eksik yaşamak bu dünyada ne büyük keyif
Sonra sarılıp uyusak yıldızların koynunda
Rüya bu ya adını bilmediğimiz nur yüzlü bir adada uyansak
Rotasını şaşıran bir buluta binsek ve yine eve dönsek baba
isyan bayrakları neden hep kırmızı?
Sayılara sıfır eklenince neden çok değerli ama tek başına sıfırın değeri ne ki?
Keman ve ney hüzünlü mü sevilir yoksa hüzünün gerçek adı mutluluk mu?
Evet ayrılırken sarılmak da güzel ve tekrar kavuşmak sana baba
Hangisi mutluluk,hangisi hüzün?
Bana sor.
Notalar eksik kalsın,noktalar bir sonu tamamlamasın artık
Hep gül babam,hep bir-gül,virgüllerle sonlu sonsuzlukta yaşasak
Yasak,özleme ve gurbete kalsın
Ne güzel şimdi annem tarhana çorbası pişirmiştir
Hadi babam evimize dönelim.
"bu yaşa geldim hala babamın babalar gününü kutluyorum sadece. benimkini kutlayan olacak mı acaba?"
cümlesini insanın içinden geçirtip, iç çektirten gündür.
en az anneler günü kadar gereksiz günlerden biri. insanların duyguları bu kadar kolay sömürülmemeli. babası vefat etmiş insanlarda var ya da daha çocuk yaşta babalık duygusundan mahrum kalanlar. onların hali hiç düşünülmüyor.
yani şu zihniyet yüzünden hiç istemesem bile "oradan buradan duyup üzülmesin adamcağız" diyerek kutlayıp hediye vereceğim babama. boşu boşuna insanları strese sokuyorsunuz lan.