bi galatasaray'lı olarak beşiktaş'ın golünde sevindiğim ve maç boyunca desteklediğim maç. ee ne de olsa adam gibi türk takımlarını avrupa da sonuna kadar destekleriz.
beşiktaşı tebrik etmek gerek. yalnız maçın en güzel pozisyonları quaresma'nın topu kaptırdıktan hemen sonra koşup topu tekrar alması, topuk pasıyla devam ettirmesi ve yine bu pozisyonun devamında ibrahim üzülmez'in korner çizgisi yakınında topu oyun alanında tutma çabasıdır. *
bu arada taraftar da sürekli takımın arasındaydı. yine övgüler gelecektir kendilerine.
skora ve golün geldiği dakikaya bakarak yorum yapan futbol cahillerini bir kenara bırakırsak, eşşekler gibi kapanan bir takıma karşı ancak bu kadar oynanabilirdi. hem de 3 gün sonra önemli bir derbi varken.
öncelikle, bu zeminde top oynatan zihniyete yazıklar olsundur. ilk yarı bir pozisyonda topun yerdeki kraterden sekip resmen canlandığını gördüm bir ara. resmen yazık.
rakip gerçekten çok kötüydü. pas yapmaktan bile aciz, gol atmayı bir an bile düşünmeyen, sheridan gibi tepeden tırnağa bir kazmayı ilei uca koyarak gol atabilmeyi uman, kendi sahasında 8 kişi kapanan bir takımdı. böylesi bir takıma karşı 3 puan alabilmek çok önemliydi, geç de olsa geldi.
roberto hilbert ve ekrem dağ'dan oluşan sağ kanat tam anlamıyla felaketti. o kadar uyumsuzlardı ki, maç esnasında google earth'ten dolmabahçe'de gezinenler bile görebilirdi bu uyumsuzluğu.
fabian ernst'in yanına mutlaka ki bir ön libero daha gerekmektedir. özellikle nispeten daha zor maçlarda. zira, guti'den ön libero olmaz. olmuyor da.
velhasıl, çok önemli bir üç puandı. çok zor oldu, oyun tatmin etse de skor çok geç geldi. yine de gruplara 3 puanla başlamak güzel.
beşiktaş'ın güzel oynayıp kazandığı maçtır. 90. dakikada bile umutsuz olan beşiktaşlı olduğunu sanmıyorum. 1-2 nokta dikkatimi çekti onları paylaşayım.
birincisi, bu takım rotasyonu kaldırıyor. sağda quaresma da oynasa, hilbert'de oynasa ne yapacağını biliyor. yani beşiktaş sahadayken eğer bir sorun çıkarsa, futbolcu kötü oynarsa çıkıyor, sistemden çıkmıyor. mesela bugün hilbert'in yerine quaresma oynasaydı maçın başından itibaren, o kanattan beşiktaş mutlaka golü bulurdu. hilbert gününde olsaydı yine bulurdu.
ikincisi, takım ayağa pas yapmaya uğraşıyor. her ne kadar çok kötü oynasa da tabata, ernst, guti, hilbert, hatta soldan ibrahim sağdan ekrem bir kere bile topu şişirmediler. sıkı pres yedikleri anları saymıyorum tabi ki. bobo girdikten sonra ilerde nobre ile beraberlerken bile şişirme top gitmedi. bunu türkiye'de yapabilen şimdilik sadece trabzonspor ve biraz da olsa bursaspor var. fenerbahçe ve galatasaray yanlarından bile geçmiyor.
üçüncüsü, açık bir şekilde görüldü ki beşiktaş topu önde oynamaya alışıyor. oldukça ofansif bir kadroya ve rakibin hızlı adamlarına rağmen rakibe 1-2 pozisyon dışında fırsat vermediler.
roberto hilbert: genelde kötüydü. birkaç tane hafif tehlike yaratan orta açtı ama kaptırdığı ya da pas olarak gelen ve durduramadığı toplar çok göze çarptı. bekte oynasa daha faydalı olur.
ekrem dağ: çok kötüydü. temposu var ama isabetli orta açamıyor ve topu ayağında çok tutuyor. sonlarda kaptırdığı bir topta nerdeyse golü de yediriyordu.
rodrigo tabata: kötü oynadı. çalım denerken bir iki tane top kaptırdı, karşı karşıya pozisyonda golü yapsa takımı rahatlatacaktı ama yapamadı. pas hataları da eklenince orta sahada çok sırıttı.
filip holosko: bir tane pozisyona girdi, çalımı da attı ama golü yapamadı. onun dışında ceza sahasında aldığı bütün toplarda ikinci hamlede ağır kaldı. nobre'nin yarısı kadar mücadele etmedi. kötüydü.
fabian ernst: türkiyenin ve hatta avrupanın en iyi top dağıtan, adam kovalayan, topa kapan, açık kapatan orta saha oyuncularından biri. ön libero demek kendisine haksızlık olur. maçın adamıdır.
guti: takımı rahatlatan futbolcuydu. o topu aldığında takım karşı sahaya yerleşiyor, herkes yerine geçiyor. yaşının verdiği tecrübe ve karizmasıyla takımı topluyor. keşke 5 yaş genç olsaydı da daha fazla seyredebilseydik.
mert nobre: bobo girene kadar ilerde tek forvet oynarken de, bobo girdikten sonra onun arkasında da 90 dakika mücadele etti. hatta orta sahada tabata'dan daha iyi oynadı bile diyebiliriz. en iyilerden biriydi.
ibrahim üzülmez: çok çalıştı. ekrem dağ'ın hatta ismail odabaşı'nın deli ibo'ya bakıp örnek almaları gerekir. bu yaşta bu tempo kolay değil. iyilerdendi.
unutmadan penaltı pozisyonu da bariz penaltıydı. top rakibin koluna değil rakibin kolu topa gidiyor. fifa isterse 30 tane hakem koysun, hepsi mal olunca göremiyorlar tabi.
ha illa fark yaratan biri olsun derseniz necip veya tabata'dan birini çıkarır guti'yi koyarsınız.
neden mi rotasyon şart?
birincisi; bugünkü rakiple pazar günkü mukayese bile edilemez.
ikincisi; bir beşiktaş taraftarı için bu maçta alınacak galibiyetle pazar günkü mukayese bile edilemez.
üçüncüsü; pazar günü fenerbahçe'yi yendiğimiz taktirde fenerbahçe'ye bu yarışta vereceğimiz zarar hem onları çok büyük kaosa sürükler, hem bizim bir rakibimizi çok büyük oranda devre dışı bırakır.
yukarda saydığım guti'siz 11 bile bugün inönü'nün atmosferi ile birleşince rahat bir galibiyet alır. almadı mı? ikinci yarıda quaresma ve guti'yi alırsın, alır.