Ateist güruh yine beyninin almayacağı konulara girmiş.
Sorgulamıyor da direkt inkar ediyor.
Özellikle de islamiyet konusuna yoğunlaşıyor sadece din olarak islamiyet varmış gibi.
Masal sandıkları kalbimiz, herşeyimiz olan Kur'an-ı Kerim'de en ince ayrıntıların hayatımızın ta kendisi olduğu gerçeğini anlayamayacak kadar kafirleşmiş zihniyete ne söylenebilir ki?.
Keşke acı çekerek ölseniz.
tutan var tutmayan var . müslümanlara tek tavsiyem objektif şekilde kuran okumaları. zaten hikaye ve masallarla dolu , kendileri anlayacaklardır. zira karıncaların konuştuğunu hâla benim aklım almıyor .
piyasada olmayan, olması mümkün olmayan masal kitabıdır. Zira kaynaklara göre o dönemden ulaşmış bir masal kitabı yok. He yok ben kur'an a masal diyince cool oluyorum, mutlu hissediyorum diyecek olursa 100 yıl sonra pistlerde görmek isteriz efendim.
nahl/24: Onlara, "Rabbiniz ne indirdi" dendiğinde şöyle dediler: "Öncekilerin masallarını."
inkarcıların binlerce yıldır aynı argümanı kullandığının ispatı olan cümle. mesajı ilk inkar edenlerin sözlerini tekrarlamaktan başka bir şey yapmıyorsunuz.
peki Kur'an neden masal kitabı değildir?
çünkü kur'an taklidi imkansız bir matematiksel sistemle korunmuş olan bir kitaptır. bu konuya enrty'nin son kısmında değineceğim, lütfen entry'i okumaya devam edin...
1) öncelikle; internetten ücretsiz edinebileceğiniz (bkz: kuran hiç tükenmeyen mucize) kitabından kesitler paylaşmak istiyorum:
''bu kitabımız boyunca kur'an'ın, denizlerin altından uzay'ın derinliklerine, evren'in yaratılışından evren'in son buluşuna, anne rahmindeki yaratılışımızdan arıların hayatına, felsefenin en çetin konularından fiziğin en zor problemlerine kadar yaptığı açıklamaları inceleyeceğiz. tüm bu konuları incelerken kur'an'ın ''kuran allah'tandır'' iddiasına karşılık inkarcıların ''kuran insan sözüdür'' iddialarının geçersizliğini gözler önüne sereceğiz.
tüm bu incelemelerimizde göreceğiz ki; kuran, birbirinden bu kadar farklı konulara girmesine rağmen, hiçbir konuda hata yapmamakta, kendi dönemindeki hiç bilinmeyen, bilinemeyecek olan bilgileri aktarmaktadır. kuran'ın birkaç kelimelik öyle açıklamaları vardır ki; insanların bu açıklamaları anlayabilmesi için binlerce yıllık bilgi birikimi gerekmiştir. üstelik günümüzde bu bilgilerin elde edilmesi gelişmiş teleskopların, gelişmiş mikroskopların, sistemli gözlem ve araştırmaların, çok büyük ödeneklerin ayrılması sayesinde mümkün olabilmiştir.
kitabımızı okudukça anlayacağız ki; hz. muhammed'in dönemindeki tüm insanlık ''ortak bir akıl'' oluştursaydı bile, kuran'daki ayetleri söylemeleri mümkün olamazdı. hatta iddia ediyoruz ki; bundan 100 sene önce yaşayan insanların hepsi ''ortak akıl'' oluştursalardı bile, bu kitabın ilk kısmında aktaracağımız bilgileri bilmeleri mümkün değildi. peygamber'in döneminde bu kadar geniş alanda, bu kadar mucizevi açıklamayı yapmak, eşi benzeri olmayan bir mucizedir. bir tekinin söylenmesi bile tesadüflerle, peygamber'in döneminin bilgi seviyesiyle ve bilimsel birikimiyle izah edilemeyecek olan bu delilleri inkar, gerçeğe karşı yapılmış bir zalimliktir.
ankebut/49: zalimlerden başkası bizim delillerimizi inkar etmez.
kuran'ın, bugünün modern bilimlerinde yeni öğrenilen bilgileri 1400 yıl önceden söylediğini kitabımızda göreceğiz. kuran bu bilgileri, bilimsel metoda dayanan fizik, kimya, biyoloji kitaplarından farklı bir şekilde verir. kuran doğrudan sonuçları verirken, bu sonuçlara birçok aşamaları ve zorlukları aşarak ulaşan bilimlerin kitapları, geçilen aşamaların önemli bir kısmını da aktarırlar. oysa kuran, evren'in yaratıcısındandır. bu yüzden kuran'da, bazen, yüzlerce yıllık birikimle ve aşamaların geçilmesiyle ulaşılan sonuçlar birkaç kelimede aktarılır. kuran'da çöldeki bedeviden, bilimlerde derinleşmiş bilginlere, profesörlere kadar geniş bir kitleye seslenir. evet, kuran en elit açıklamaları yaparken, elitist değildir. kuran için tüm insanlık önemlidir. kuran tüm insanlığa seslenir ama bilgi sahiplerini, bilginleri diğer insanlardan ayırır.
not: kur'an'ın bilimsel bilgilerle uyumlu ayetlerinin detaylı incelemesi için, (bkz: kuran hiç tükenmeyen mucize) kitabının ücretsiz pdf'ini, yukarıdakı başığın içinde bulabilirsiniz.
2) entrynin bundan sonraki kısmı, edip yüksel mesaj kuran çevirisi nisa/82. ayetin altına düşülen dip nottan alıntılanmıştır.
nisa/82. ayet: kuran'ı incelemiyorlar mı? allah'tan başkasının olsaydı onda birçok çelişki bulacaklardı.
hurafe ve mitolojilerin yaygın ve etkin olduğu bir çağda gelmesine rağmen kuran’ın hiçbir saçmalık ve yanlışlığı içermemesi onun muhteşemliğine ayrı bir kanıttır. kuran’ın birçok bilimler ile ilgili verdiği bilgiler yüzyıllar sonra o bilimler tarafından doğrulanmış veya daha iyi anlaşılmalarına neden olmuştur.
Kur'an'ın bilimle paralellik gösteren bazı ayetleri:
•tanrı bizi bir embriyodan yarattı (96:2),
•yer yumurta gibi yuvarlaktır (10:24; 39:5; 55:33; 79:30),
•tüm evren bir tek nokta halindeydi ve aniden patladı (21:30),
•evrenimiz içindeki galaksilerle birlikte sürekli olarak genişlemekte (51:47),
•yıldızlar ve gezegenler gazdan yaratıldılar (41:11),
•zaman görelidir (70:4; 22:47),
•evren altı evrede yaratıldı ve dünya gezegeni üzerinde hayatı mümkün kılan koşullar son dört evrede oluştu (50:38; 41:10),
•dünya bir yörüngede yüzmektedir (27:88; 21:33),
•dünya atmosferi canlı hayatını koruyucu bir özelliğe sahiptir (21:32),
•rüzgarlar aşılayıcıdır (15:22),
•canlı varlıkların yaratılışı bir evrimsel sisteme göredir (15:28-29; 24:45; 32:7-9; 71:14-17),
•biyolojik hayatın ilk mikro örnekleri balçığın esnek moleküler yapısının oluşturduğu katmanlar arasında başladı (15:26),
•biyolojik ömrümüz genlerimizde kaydedilmiştir (35:11),
•atomlar daha küçük parçalardan oluşurlar (10:61),
•fotosentez, daha sonra diriltilebilecek özellikte olan kimyasal yolla depolanmış bir enerjidir (36:77-81),
•demir elementinin atom numarası, atom ağırlığı ve tüm izotoplarının nötron sayıları bildirilir (57:25),
•toprağı oluşturan elementlerin atomları maksimum yedi enerji yörüngesine sahiptir (65:12),
•su ve hurma (oksitoksin) doğum sancılarını hafifletir (19:24-25),
•meyveler dişi ve erkektir (13:3),
•arı balını birden çok karınlarda üretir (16:69),
•at, katır ve eşek gibi bineklere ek olarak bilmediğimiz binekler veya taşıt araçları yaratılır (16:8),
•tüm dünyadaki yıllık yağmur miktarı değişmez (43:11; 15:21),
•bu dünyanın ötesinde hayat vardır (42:29),
•ay toprağı yarılacaktır (54:1-2).
3) (bkz: kur an ın kelime uyumlarındaki sayısal mucizeler) başlığında Kur'an'daki birtakım kelimelerin kullanımdaki ahengi inceleyebilirsiniz. ayrıca bu konu hakkındaki eleştirelere verilmiş olan cevaplara da yine aynı başlıktan ulaşabilirsiniz.
4) gelelim entry'nin başında bahsettiğim kur'an'ın matematiksel bir sistemle yani (bkz: 19 sistemi) ile korunması meselesine. bu konu hakkında detaylı bir çalışmayı (bkz: üzerinde 19 var) adlı kitaptan inceleyebilirsiniz. bu kitabın ücretsiz pdf'ine kendi başlığından ulaşabilirsiniz. ayrıca, eğer entry'in ilk bölümünde bahsettiğin "kuran hiç tükenmeyen mucize" kitabını indirdiyseniz, 19 sistemi'nin orada da işlenmiş olduğunu göreceksiniz.
fakat; kitap okumak için gerekli vakti oluşturamayan veya kitap okumaktan hoşlanmayan biri iseniz; 19 sistemi'ni gürkan engin'in youtube kanalından inceleyebilirsiniz.
Kuran'da Matematiksel Sistemler: https://www.youtube.com/p...g2z4GMKsqkfKjy8iSvwtLumlf
bazı körün bile görebileceği mucizeleri buraya bırakıyorum. incesine inersem o akılsız kafan anlamaz.
Değerli kardeşimiz,
Kur'an-ı Kerim'in her ayeti birer mucizedir. Bu bakımdan Kur'an'daki bütün mucizeleri burada anlatmak mümkün değildir. Bazıları şöyledir:
1. “Allah O’dur ki, gökleri dayanak olmaksızın yükseltti.” (Ra’d, 13/2) ayeti, göklerin dağlar sayesinde ayakta duruyor hurafesini ortadan kaldırmıştır.
2. Kur’an-ı Kerim'de evrenin yaratılışı şöyle açıklanır. “ O gökleri ve yeri yoktan var edendir.” (En’am, 6/101) Bu ayet şimdiki ilim dünyasının ulaştığı son nokta olan -tüm evrenin zaman ve mekân boyutlarıyla bir sıfırdan, büyük bir patlamayla ortaya çıktığı- gerçeğini 1.400 sene evvel haber vermiştir.
3. Kâinatın daima genişlediği gerçeği artık ilim ve bilim dünyasının kabul ettiği bir ilmi buluştur. Buna Kur’an şu ayetiyle işaret etmektedir:
“Biz göğü büyük bir kudretle bina ettik. Ve şüphesiz biz onu genişleticiyiz.” (Zariyat, 51/47)
4. XX. asrın bir buluşu da her yıldız ve gök cisimlerin bir yörüngede durduğu gerçeğidir. Bu duruma Kur’an şua ayetle işaret ediyor:
“Geceyi, gündüzü, güneşi ve ay’ı yaratan O’dur. Her biri bir yörüngede yüzüp gidiyor.” (Enbiya, 21/33)
Yüce Allah on dört asır önce indirdiği Kur'an-i Kerim’de kendi yaratışıyla ilgili bazı sırları haber vermektedir. Bu sırlar hem Kur'an’ın Allah sözü olduğunu kanıtlamakta hem de doğa bilimlerindeki gelişmenin önünü açmaktadır.
“Onlar görmüyorlar mi ki, gerçekten Biz arza geliyor ve onu çevresinden eksiltiyoruz...” (Ra'd, 13/41)
“... Fakat simdi, Bizim gerçekten yere gelip onu etrafından eksiltmekte olduğumuzu görmüyorlar mi?..” (Enbiya, 21/44)
Küresel ısınmayla birlikte kutuplardaki buz tabakaları erimekte ve okyanuslardaki deniz suyu seviyesi yükselmektedir. Artan su miktarı da daha fazla karayı kaplamaktadır. Deniz kıyıları sular altında kaldıkça, yeryüzünün toplam yüz ölçümü veya kara miktarı da azalmaktadır. (Dr. Mazhar U. Kazi, 130 Evident Miracles in the Qur'an, Crescent Publishing House, New York, USA, 1998, s. 115) Âyetlerde geçen "onu çevresinden eksiltiyoruz", "etrafından eksiltmekte olduğumuz" ifadelerinin de, deniz kıyılarının sularla kaplanmasına işaret ediyor olması muhtemeldir.
Yer kabuğu kendisinden daha yoğun olan manto tabakası zeminde âdeta yüzer gibi hareket etmektedir. Ilk olarak XX. yüzyılın başlarında Alfred Wegener isimli Alman bir bilim adamı, yeryüzündeki kıtaların dünyanın ilk dönemlerinde bir arada bulunduklarını, daha sonra farklı yönlerde sürüklenerek birbirlerinden ayrılıp uzaklaştıklarını keşfetmiştir.
Yeryüzündeki kara parçaları yaklaşık 500.000.000 yıl önce birbirlerine bağlılardı ve "Pangaea" ismi verilen bu büyük kara parçası Güney Kutbu'nda bulunuyordu.Yaklaşık 180.000.000 yıl önce Pangaea ikiye ayrıldı. Farklı yönlere sürüklenen bu iki dev kıtanın birincisinden Afrika, Avustralya, Antarktika ve Hindistan; ikincisinden ise, Avrupa, Kuzey Amerika ve Asya’nın Hindistan dışındaki kısımları oluştu.
Kıtasal hareketin yılda 1 ile 5 cm civarında olduğu hesaplanmıştır. Tabakalar bu şekilde hareket ettikçe Dünya coğrafyasında değişiklikler meydana gelir. Örneğin, Atlantik Okyanusu her sene biraz daha genişlemektedir . (Carolyn Sheets, Robert Gardner,Samuel F. Howe, General Science, Allyn and Bacon Inc.Newton, Massachusetts, 1985, s. 305)
Allah dağların hareketini ayette "sürüklenme" olarak bildirmiştir. Bilim adamlarının bugün bu hareket için kullandıkları ingilizce terim de "continental drift" yani "kıtasal sürüklenme"dir.
“Dağları görürsün de, donmuş sanırsın; oysa onlar bulutların sürüklenmesi gibi sürüklenirler...”(Neml, 27/88)
Allah’ın Kur'an'da yeryüzü ile ilgili bilgilerden biri, yeryüzünün, yedi kat olan gökyüzüne benzerliğidir:
“Allah, yedi göğü ve yerden de onların benzerini yarattı…” (Talak, 65/12)
Rabbimiz asırlar önce yerin ve göğün yedişer kat olduğunu bildirmiştir. Asırlar sonra uzun jeolojik araştırmalar sonucunda varılan netice de aynı olmuştur. Bilim adamlarının sıraladığı bu katmanlar şöyledir: Hidrosfer, Litosfer, Astenosfer, Üst manto, Alt Manto, Dış Çekirdek ve Iç Çekirdek:
Hidrosfer okyanus ve denizlerin en üst kısmı ile bunlardan etkilenen karaların kıyılarıdır. Litosfer, Dünya’nın en üst katmanını oluşturan katı kaya tabakadır. Diğer katmanlarla kıyaslandığında oldukça ince, daha soğuk ve daha katıdır; bu bakımdan yeryüzünde kabuk görevi görür.
Litosferin altında Astenosfer katmanı bulunur. Bu katman yüksek ısı ve basınca maruz kaldığında yumuşayıp eriyebilen, sıcak, yarı-katı maddelerden oluşmuştur. Katı Litosfer tabakasının, yavaşça hareket eden Astenosfer tabakası üzerinde yüzdüğü ya da hareket ettiği düşünülmektedir. Bu katmanın altında yüksek sıcaklıkta, yarı-katı kayalardan oluşan yaklaşık 2.900 km kalınlığında manto denilen bir tabaka vardır. Kabuktan daha fazla demir, magnezyum ve kalsiyum içeren manto daha sıcak ve yoğundur; çünkü Dünya’nın içindeki ısı ve basınç derinlikle birlikte artar.
Dünya’nın merkezinde de neredeyse mantonun iki katı yoğunlukta olan çekirdek yer alır. Bu yoğunluğun sebebi içeriğinde kayalardan çok metaller (demir-nikelalasimi) bulunmasıdır. Dünya’nın çekirdeği ise iki ayrı parçadan oluşur: Biri 2.200 km kalınlığında olan sıvı dış çekirdek, diğeri de 1.250 km kalınlığındaki katı bir iç çekirdek. Dünya döndükçe sıvı dış çekirdek Dünya’nın manyetik alanını oluşturur.
Her şeyden önemlisi, XX. yüzyıldaki teknoloji ile tespit edilebilen bu bilimsel gerçeklerin Kur'an'da yerelması, Kur'an’ın çok sayıdaki mucizesinden sadece birkaçıdır.
”Dönüşlü olan göğe and olsun. Yarılan yere de.” (Tarık, 86/11-12)
Yukarıdaki ayette geçen Arapça "sada" kelimesi Türkçe'de "çatlama, yarılma, ayrılma" anlamlarına gelmektedir. Allah’ın yerin yarılması üzerine yemin etmesi, başka bir Kur'an mucizesidir.
1945-1946 yıllarında, bilim adamları mineral kaynaklarını araştırmak için ilk kez deniz ve okyanusların diplerine indiler. Araştırmaların da dikkati çeken en önemli noktalardan biri Dünya’nın kırıklı yapısı oldu. Dünya’nın dış yüzeyindeki kayalık tabaka; kuzey-güney ve doğu-batı doğrultulu olup, on binlerce kilometre uzunluğunda çok sayıda geniş çatlak(fay) ile yarılmıştı. Yeryüzünün bu kırıklı yapısı sayesinde, önemli miktarda ısı dışarı atılır ve erimiş kayaların büyük bir kısmı okyanuslardaki tepeleri oluşturur. Eğer yeryüzünün, kabuğundan yüksek miktarda ısının dışarı çıkmasına olanak veren bu yapısı olmasaydı Dünya üzerinde hayat imkansız olurdu. Çünkü bu durumda yer kabuğunun altından çıkış noktası bulamayan ısı, çok büyük miktarlarda olumsuz nükleer etki meydana getirecekti.
Arap intihalciliğinin bir sonucudur zira toplumsal ahlak kuralları bilim eşitlik adalet gibi daha önceden yunan filozoflari tarafindan ortaya cikarilan kavramlar kuranin da icinde barindirmasi sebebiyle kuranin buyukluguyle olculur müslümanlar tarafindan. bence büyük olan platon sokrates aristotales dir.