hapşurunca kimsenin çok yaşa demeyişi ile üzülmek,
duyulan bir iltifatı 1 ay aklından çıkarmamak,
beğenilen kızın yakınına gidip diyalog içerisine giren dallamaları yaprak tırmığı ile kovalamak istemek,
ebeveynlerinin seni tanımadığını düşünmeye başlamak,
sınavlara son gün çalışma alışkanlığından hala kurtulamamak,
haftalık hayatında sporu barındıran arkadaşlarını kıskanmak ama yürüyüşe dahi çıkmaya üşenip sabahlara kadar müzik dinlemek,
habire gidip gelen niteliksizlik hissi,
izlenilen dizilerden, filmlerden kendine kadın beğenmek (genellikle sarışın),
en sevdiğin mevsim, en son ne dinledin gibi sorularla konuşma başlatmaya çalışmak,
tek ihtiyacının son model bir telefon olduğunu sanmak,
tanrının varlığı ya da yokluğu hakkında fikir beyan etmek istememek,
sabaha karşı yatıp öğlene doğru kalkmak (günün geri kalan kısmının bok gibi geçeceğini bile bile)
hiçbir zaman saç stili hakkında memnuniyete varamamak, bere ile saçlarını kapatmak ve bu şekilde sevimli olduğunu düşünmek.
ebeveynlerin tartışmalarında ses tellerindeki titreşmelere çok pis dallanmak,
evin fertlerinin sürekli birbirlerini yargılamasından dolayı karnına taş oturuyormuş hissi.
öğretmenlere lakaplar takmak: *,*
ilgi görmediğinde yalnız öleceği düşüncesine kapılmak.
sağlıklı beslenme kararı alıp alıp bozmak.
her aile içi kavgada, sevdiceğiyle arasında geçen tartışmada intihar senaryoları yazar. bir türlü uygulamaya koyamaz. çünkü ergen olduğunun farkındadır.
" intihar edersem babam beni öldürür. " düşüncesindedir.
bir an önce 18 yaşına basmak istenir. o 3 senenin geçmesi işkence gibidir. 18 olunca partilerde, clublerden çıkılmayacak, spor bir araba alınıp sabahlara kadar gezilecek falan sanarlar. benden bir tavsiye o zaman onlara;
(bkz: yok öyle bir dünya)