paramparça, otoyol kan olmuş küçük bir beden duruyor ortasında. ruhu bedeninden çıkalı yüz araba olmuş, beden bedenlikten çıkalı elli belki. küçük bir kız çocuğu uzun saçlarıyla. arabalar geçtikçe üzerinden parçalanan bir kız çocuğu. elif ismi.
...
bir müzik çalıyor arabamızda, hep bir ağızdan söylüyoruz, üstlerimizde askılılar, alt taraflarımızda şort. deniz sonrasında yemeğimizi yemişiz. hava yeni yeni kararıyor, güneşin batışı vurmuş otoyola, kırmızılık yansıyor camlarımıza. hep bir ağızdan şarkı söylüyoruz biz, mutluyuz.
arkadaşım kullanıyor arabayı, ben ön koltukta oturuyorum. yanlamasına oturmuşum, deliler gibi söylüyoruz şarkı. otoyolun karşısında bir et parçası parlıyor, yerler kan olmuş. " bu kadar kan bir köpekten nasıl çıkar?" diye düşünüyorum. arkadaşıma " dikkat et ya biri köpek ezmiş" diyorum, arkadakiler kafalarını uzatıp iğreniyorlar manzaradan. et parçası yerlerde, sırf et. kasaptan alınmışçasına et, parlak et, derisiz. sadece et.
küçük parçalar dolanıyor yerde. manevra yapıyoruz ama nafile. bikaçının üzerinden geçiyoruz, kötü hissediyoruz kendimizi. otoyolun kan her tarafı, ceset parçaları etrafta.
...
" yuh abi ya, nasıl ezmişler köpeği. paramparça olmuş"
...
lastiklerimizden kan izleri fışkırıyor yolda ilerlerken. üzülüyoruz ama bizim suçumuz değil, kim vurmuş bu köpeğe? nasıl geçmişler üzerinden? manevra yapamamışlar mı? paramparça her taraf, her taraf iğrenç etlerle dolu. kan, pislik.
eve gelip arabayı açtığımızda arabanın ön tamponuna sıçramış kanları temizliyoruz. fazla değil ama kötü duruyor. iğreniyoruz temizlerken, üzülüyoruz.
gece oluyor. evimizde biralarımızı içerken haberleri izliyoruz. klasik, klişe haberler. değiştiriyoruz kanalı, ertesi gün gazetenin üçüncü sayfasından öğreneceğiz her şeyi. sabah kahvaltımızı yaparken arkadaşımız gazete okuyor. " abi" diyor, ağzında tıkanıyor cümleleri. gazeteyi koyuyor koltuğa, ben kafamı uzatıp elif' in resmini görüyorum. uzun ve siyah saçlarını, beyaz suratının üzerinde parlayan siyah gözlerini.
motorsikletten düşmüş elif, ölmüş. bedeni paramparça olmuş. elif' in saçları yokmuş artık, beyaz teni yalnız bırakmış vücudunu, sadece eti kalmış otoyolda. siyah saçları ayrılmış bedeninden, et olmuş elif. doğduğu elbisesini çıkarmış, cenin olmuş, paramparça ölmüş elif.