evde oturuyorduk. trt'de spiker bildiriyi okuyunca korktuk tabi. sonra resin meydanlara davetiyle bir cesaret geldi. ama o zamanlar yaşım biraz ufaktı. yani kendimi dışarı atmaya korktum önce. ama pencereden bakıp elinde bayraklar ile koşturanları görünce bir ateşledim.
hemen galatasaray formamı giydim. sırtıma bayrağı bağladım. apartman merdivenlerini üçer beşer inerek kendimi sokağa attım. karşıma tank falan çıkmadı. ama çıksaydı da farketmezdi. o gece büyük bir güç inmişti üzerime. yürüye yürüye fsm'ye varmışım. ama ertesi gün bacaklarım fena ağırmıştı.
(bkz: yaşayan bilir)
eşimi istemeye malatyaya gidecektik. bursadan otobüsle istanbula, oradan uçakla malatyaya. otobüse binmeden hemen önce arkadaş aradı "darbe oluyor bence gitmeyin dedi". terminale kadarda o bırakacaktı bizi. böyle bir kaçış şekli olamaz dedim bir an. yarım saat sonra evden çıkacağız, koşturmacada ne haber açabilmişiz ne başka bir şey. aradım, dedim hacı terminale bırakmıyor musun diye, yok ben çıkmam dedi. eyvallah dedik atladık bizim arabaya bıraktık terminal otoparkına. hava alanına kadar gittik. yol tıkanmış, millet arabaları bırakıp kaçmış. hava alanının oradan ara ara silah sesleri geliyor. normalde dakika başı uçak kalkan hava alanından 15 dk boyunca hiç bir şey kalkıp inmedi. şoför "ben bursaya dönüyorum, kalmak isteyenler buradan yürüyebilir" dedi. 1 saatlik yürüyüş mesafesi, uçağın kalkmayacağı neredeyse garanti ve uçak saatine 30 dk var. geri döndük mecburen. yani 15 temmuzda otobüsteydim, genel olarak uyuyordum.
Bir kafede onumde kahve ve supangle, ev arkadasimla oturuyordum. Darbe oldugunu duyar duymaz markete kosup su makarna ve ekmek alip hemen eve gittik,sonra da komsularimiz geldi. Bir vakit sohbet muhabbet, erzak paylasimi, kapanış.