bülent arınç'ın gündeminde "15 20 pornocu" olarak yer bulmuş, istiklâl caddesi'ndeki esnafa göre 30 binlerle ifade edilen bir kalabalıkla gerçekleşmiş yürüyüştür.
sayın arınç'a selam ediyor ve acil şifalar diliyoruz.
şahsımı derin üzüntülere itmiş eylemdir bir bursalı uludağ sözlük yazarı olarak...
konuyla ilgili 22 ağustos internetin filtrelenmesi adlı başlığın daha ilk günlerde bile ilgisiz kalması ve akabinde sansüre karşı yürüyoruz eyleminin olacağı günler öncesinden bilindiği halde, her ortamda atıp tutan, sansüre her daim karşı duran ve özellikle ankara ile bursa'da yaşayan fason uludağ sözlük yazarları şahsımı üzmüştür.
bursa ayağı ile ilgili zirve oluşturulmuş geleceğini belirten on kişiden damla ses çıkmamış, ne bir organizasyon olmuş ne de yürüyüş günü bir tane de olsa uludağ sözlük yazarı ile karşılaşılmıştır.
x bir platformu temsil etmek gibi bir derdim olmadı hiçbir zaman. benim derdim orda sansüre karşı yürümek, amacı belli yöneticilerin standart insan profili oluşturmak ve interneti de diğer haber alma organlarına benzetmeye çalışma çabalarını ve emellerini tepki göstererek ulaşılamaz hale getirmekti.
istanbul'a gidemeyişime, taksim'de olamayışıma ilk defa bu kadar pişman oldum.
ekşi sözlük'de durum nedir, organizasyon var mı şeklinde araştırma yaptıktan sonra iletişim kurduğum ve organize olunmaya başlandığından haber aldığım bir kaç arkadaşımla birlikte ( yaklaşık 20 kişi ) sansür yürüyüşü için nilüfer kent konseyi önüne vardık. pankartlar hazırlanmış, dövizler yapılmıştı.
nilüfer kent konseyi önünde toplanan yaklaşık 250-300 kişilik gurup ve önde araç içinde slogan atan bir abiyle birlikte turumuzu kaldırımdan yürüyerek tamamladık.
protesto yürüyüşünün tamamlandığı alanda basın açıklması yapıldı, aksiyon içerikli sahneler yaşandı, klavyeler kırıldı v.s
olaysız bir şekilde dağılma işlemi gerçekleşti. basın açıklaması yapan kişi konuşmasının sonunda protesto yürüyüşüne katılan inci sözlük, ekşi sözlük, nilüfer knet konseyi gibi platformlara katılımlarından dolayı teşekkür etti ama uludağ sözlük için bir teşekkür cümlesi işitmedim. bu durum şahsımı derinden üzmüştür.
neyse değerli yazarcanlar, öyle monitör arkasından, klavye gerisinden atıp tutmayla olmuyor bu işler, sikinizi taşşağınız yayıp oturacağınıza az sokağa çıkın, eylem yapın ve bir işe yarayın. sonra vay efendim ben görmedim, ben duymadım şeklinde sağda solda ahkam kesmeye kalkmayın...
sevgilimle birlikte sonradan katıldığüım yürüyüş, eylem. glory jean's'in önünde tıkılıp kaldık. ama gerçekten süperdi. çok üzülerek uludağ sözlüğü bulamadık. bir daha ki sefere inşallah.
şimdi yalan söylemenin sırası değil, birde tam 1 yıldan uzun bir süre sonra ulu sözlüğe ilk yazımı yazarken.
ekşi sözlükte yazmaya başladığımdan beri ulu sözlükte sadece okura dönüşmüşken, bütün 15 mayıs yürüyüş planlarını şusunu busunu ekşi'de takip etmişken, bütün muhabbeti orada döndürmüşken, 15 mayıs günü taksim meydanına geldiğimde elimde uludağ sözlük'ün katkısıyla hazırlanmış pankartla 1 saat yürümem bana sorarsanız çok ironikti. şu an halen +1'imle aldığım 2 pankart bilgisayar masamın yanında duruyor ve üstünde de uludağ sözlük banneri.
yürüyüş sonrası ne medyanın ne de politikacıların umrunda olmamamız bu sansürlerin son sürat devam edeceği fikrine kapılmama neden oldu. özellikle bugün o kadar protestoya rağmen halen iletişim bakanının "ygs gibi bu sansür işi de yanlış anlaşıldı, değişiklik sonrası sansürlenecek birşey yok! herşey aynı kalacak." diyor adam ciddi ciddi. sanki şu an internetimiz sansürsüzmüş gibi, 22 ağustos'tan sonra hiçbir şeyin değişmeyeceğini söylüyor bakan.
netice itibari ile hayatımda katıldığım ilk yürüyüştü, çok eğlenceliydi, yalnız olmadığımızı çok güzel bir şekilde, olaysız ifade ettik. ayrıca ben öyle kalabalık cidden 1 mayıs dışında görmedim, sanal ortamdan ne insan akmış, erkekten çok kadın vardı ayrıca, teşekkür ederim herkese, özellikle uludağ sözlüğe.
bu yürüyüş iktidar ile devlet olgusunu birbirine karıştırmamamız gerektiğini de bize öğretmiştir(?).
karşı gelinen olgunun iktidar partisi değil devletin, sistemin kendisi olduğu algilanmalıdır.
ha akp, ha chp, ha bilmem ne! iktidar sadece bir köprü.
sistem maalesef bunu öngörüyor ve bizlerde devletin sistemine küfretmek yemediğinden, iktidarların
anneleriyle yetiniyoruz.
amacına ulaştığı sanılsa da aslen amacına ulaşmamış eylemdir. Miting tamamen AKP karşıtlığına dönüşmüş,
atılan sloganlarla daha can sıkıcı hale gelmiştir.
Daha eğlenceli, daha yaratıcı ve daha akılcı sloganlarla her kesimden insanın gelmesi sağlanabilirdi.
Ama yine de hayatında ilk defa sokaklara çıkıp bir protestoda bulunmuş bir çok insan vardı, bu nedenle hoş bir görüntüydü.
Bir de şu var ki, işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk için çıkın deseler, kaç kişi poposunu kaldırır acaba bir pazar günü.
eşcinsellik, porno, ahlaksızlık ve anarşizmin yürüyüşüdür.
sansür denilen şey filtreli interneti isteyen ailelerin bu hizmeti alacak olması. yani ben bir babayım ve sizin gibi grup sex partilerini izlemekten başkasının cinsel organını izlemekten keyif almıyorum. devlet bana böyle bir hizmet sunacak. budur yani olay bu kadar kıçınızı yırtmanıza gerek yok.
ayrıca sen kahrolası türk pornocusu merak etme seni de düşünmüş devlet sen de bu filtreyi kullanmak istemiyorum diyebileceksin. rahatla gevşe.
sorumluluk sahibi biri olarak yerimi aldığım yürüyüştür. bazı ünlüleri de yürüyüşte görmek sevindirmiştir. umarım bu protesto bazı kişilerin bazı şeyleri anlamasına neden olmuştur.
istanbul ayağına kıyısından köşesinden katıldığım yürüyüştür. yalnız istiklal caddesinde üniformalı polis neredeyse yok gibiydi. * emniyeti takdir etmek lazım iyi iş çıkardılar. akşam ana haber bültenlerini izleyemedim. yürüyüş ne kadar yer aldı bir fikrim yok lakin gece 01:00 haberlerinde büyük haber kanalları yürüyüşe değinmediler bile. iyi değil.
Keşke orada olabilseydim dediğim yürüyüştür.
Basında ne derece ses getirir pek kestiremiyorum ancak o ne istediğini bilen bilinçli kalabalık, o her parçası özgürlük isteğinden mürekkep envai çeşit pankartlar beni benden aldı.
Abartmıyorum, duygulandım.
Hadi bakalım.
her renkten her fikirden insanın omuza omuza tek yürek olduğu yürüştür. kalabalığın ucu bucağı görünmüyordu. mecidiyeköyden metroya binerek taksime ulaştım. bizim vagon olduğuna yürüyüşe gitmekteydi. okan bayülgen'in ekibindeki enes, memo tembelçizer ve eşi, ersin karabulut bizimle yürüdüler. çok orijinal pankartlar, sloganlar, tipler vardı. valla gurur duydum. kafasına modem takmış bir ablamız, klavyeyi çubuğa geçirip sallayan bi abimiz ne ararsan vardı. eylemin bitiminde bir de demirören avm'ye giydirdik. aradan çıktı iyi oldu. kurabiye tayyip, porno yoksa 3 çocuk da yok, baldızımın yüzüne bakamıyorum, bence en yaratıcı sloganlardandı. ayrıca pornoma dokunma pankartlarının içini boşaltmaya çalışanlar için de nah buraya yazıyorum. isteyen istediğini izlesin kardeşim. devlete ne? bu memlekette kimse seks yapmıyor mu?
istanbul dışında olunduğundan taksimde arz-ı endam edememiş bünyenin tüm yürüyüşe katılanlara haklarının peşinde olduğu için teşekkür ettiği protesto yürüyüşüdür. ulusal haricinde çoğu haber kanalında yeterli yer bulamaması da çok manidardır.
aga o değil de gönül isterdi ki burada klavye delikanlılığı yapan arkadaşlarımız da kalkıp gelsin ve bizlerle yürüsün ama olmadı. emeği geçenlerin ellerine sağlık ve son olarak sen anladın tayyip...
edit: bi de aga zall yaptırdığın dövizler çok adi cıktı lan hemen koptu insan bi zımaba fazla koydurur di mi lan? şaka bi yana zall reyize de saygılar beklediğimden daha fazla destek verdi bu eyleme ...
