şşşşş böyle başlıklar açmayın, atatürk düşmanı akp li zevat rahatsoz olur dedirten hadisedir.
bunları unutun, yaşanmışlıkları falan... neydi bir de... heh resmi tarih... bu resmi tarih işlerini geçin. yunanlılar ülkeyi işgal etmedi, mustafa kemal olmamış bir şeyin üzerine kuruluverdi. ama demokrasi ve cumhuriyeti getirmesinin mantığını hala anlayamadık neyse...
sonuçta akp için iyi şeyler değil bunlar, paylaşmayın olum.
izmir'in işgal edileceği 1 gün önceden belliydi zaten.
ingiliz, fransız, amerikan ve yunan donanmasına ait gemiler körfeze doluşmuştu 14 mayısta.
hatta ingiliz amirali caltrop mondros mütarekesinin 7. maddesi gereği izmir'in işgal edileceğini ve buna mukavemet gösterilmemesi gerektiğini belirten bir nota vermişti.
bu nota sonrası izmir kolordu komutanı istanbul'a harbiye nezaretine telgraf çekmiş, ne yapması gerektiğini sormuştu, payitahttan gelen cevap daha korkunçtu.
mukavemet göstermeyin...teslim olun...
bunun üzerine türk ocağında toplanan gençler akşam saatlerinde kolordu cephaneliğini yapmaladılar, kaçırabildikleri kadar silah ve mühimmatı alarak izmir'i kolay kolay teslim etmeyeceklerini ve kurtuluş savaşı direnişinin ilk sinyallerini verdiler.
Efzon taburları izmir kışlalarına yaklaşırken bu manzara karşısında daha fazla dayanamayan bir Türk genci Hasan Tahsin'in attığı kurşun ile kurtuluş savaşımızın ilk kurşunu da sıkılmış, milli direnişin ilk ateşi de yakılmış oldu.
kahraman hasan tahsin üzerine yağan mermiler ile orada şehit oldu. https://galeri.uludagsozluk.com/r/1849410/+
O dakikadan sonra izmir halkı kan dökerek direnme hareketine başlamış oldu.
kışlayı basan yunan askerleri tarafından apoletleri sökülmek istenen miralay süleyman fethi bey; "o apoletleri sen mi verdin ki sökeceksin" diye bağırıp yunan subayını bir yumrukta yere serdikten sonra tam 22 süngü darbesi ile şehit edildi. https://galeri.uludagsozluk.com/r/1849411/+
akabinde Karşı konulmaması emrini alan Türk subay ve erleri kışlalarında insafsızca şehit edildiler.
Daha sonra hükümet konağı ve diğer resmi daireleri basarak buralardaki memur subay ve erleri türlü eziyetlerle gemilere götürüp günlerce aç bıraktılar.
hükümet konağının basılmasına tepki gösteren kaymakam dr şükrü bey burada ilk şehit edilen kişi oldu.
ve diğer şehitlerimiz;
Kolağası Hüseyin Necati Bey, Yüzbaşı Nazım Bey, Yüzbaşı Ahmet Bey, Doktor Fehmi Bey, Mülazim Faik Bey, Mümeyyiz Nadir Bey, Mümeyyiz Ahmet Hamdi Bey...
ismini bilemediğimiz onlarca masum izmirli...
diye tembihliyordu heyecanla yanında koşturan oğluna.
korkuyordu...
köpekler gibi korkuyordu bir kaza kurşununa kurban gitmekten.
öyle kahpeydi ki, oğlu seyfi'yi bile gerekirse ölüme terk ederdi kendi canını kurtarmak için...
hainliğin, yavşaklığın, kahpeliğin vücut bulmuş haliydi resmen.
aslında günler öncesinden belli olan yunan işgali, planladıkları gibi gerçekleşmemiş, hasan tahsin adındaki bir türk genci kutsal vatan toprağını çiğneyen işgalcilere ilk kurşunu sıkarak tam 3.5 sene sürecek ve yine aynı yerde bitecek olan milli mücadeleyi başlatmıştı...
işte bu yürüyen mikrop bu yüzden telaşa düşmüştü...
yunan işgal komutanı kordon'a ayak bastığında işaret verecek, oğlu seyfi ve arkadaşları hep bir ağızdan "zito Elefterios...,zito venizelos" diye bağırıp alkış tutacaklardı...
ama genç bir gazetecinin vatansever duyguları ile yaptığı hamle, bu adice planlanmış yalakalık kumpanyasını tarihe gömmüştü.
şimdi çıkan kargaşada canını kurtarma derdine düşmüştü yürüyen mikrop...
nihayet yunan konsolosluğunun kapısına varmış, kendisini can havliyle içeri atmıştı...
konsolosluğa girer girmez türklere küfretmeye başladı.
yunan konsolosu ve işgal komutanı ondan önce varmışlardı konsolosluk binasına.
"ben size geceleyin maşatlığı basın demiştim" diye sitem etti onlara.
işgalden bir gece önce vatansever türk gençlerinin maşatlık tepesindeki yahudi mezarlığında toplanacağını öğrenmiş, bu bilgiyi derhal yunan konsolosluğuna ve ingiliz amiraline ispiyonlamıştı...
dediğim gibi, yürüyen bir mikroptu.
yaptıkları ile ingilizleri ve yunanları bile şaşırtıyordu.
isteseler de, kendileri atasalar da böyle bir vali atayamazlardı izmir'e...
15 mayıs 1919'da izmir'in yunanlar tarafından işgali sırasında izmir valisi olan bu yürüyen mikrop, işgalden 2 gün önce haberdar olmasına rağmen, işgale direnecek gençleri oyalamış, onlara izmir'in işgal edilmeyeceği garantisini vermiş ve izmir'in işgali sırasında herhangi bir direniş olmamasını sağlamıştır.
vatan haini kambur izzet verdiği hizmetlerden ötürü "anoteron taksiaris" nişanı ile ödüllendirildi.
vatan hainliğini o kadar benimsemişti ki, 1920 yılında öldüğünde göğsünde yunan nişanı takılıydı...
ali nadir paşa ise yaptıklarının hesabını vermemek için yurtdışına kaçtı, vatan haini ilan edildi ve 1924 senesinde bir vatan haini olarak mısır'da öldü...
izmir'in işgalinin 102. yıldönümünde bu sene vatan hainlerinin gözünden aktarmak istedim olan biteni...
vatanını satanları iyi tanımamız lazım gelir ki yeniden aynı hatalara düşmeyelim...