bu kadar güzel bir oyunun bu şekilde sonuçlanmasının iki sebebi var. birincisi mustafa denizli tabi ki. ikincisi de son 30 dakikada giren yusuf. ben onun manchester united hayranı olduğunu düşünüyorum. çünkü ne zaman pas atsa karşı takıma atıyor. nerdeyse buyrun rica ediyorum demediği kaldı. ibrahim bile sonunda çıldırdı.
15 eylül sabahı trenle ankara'dan hareket ettik. trenin büyük çoğunluğu beşiktaşlıydı. istanbul'a indiğimizde doğruca kızılkayalar'a gittik, ıslak burgerimizi yedik, yoldan geçen herkes ya bir şey sordu, ya laf attı ya da başarılar diledi. istiklal caddesi'ndeki burger king'in tuvaletinde mustafa denizli'nin iran'daki tercümanı ile karşılaştık, bize onu anlattı. neyse efendim stada girdik, maçın başlamasına 1,5 saat vardı. taraftarlar yerlerinin aldı, stad ısınmaya başladı.
ve doksan dakika,
ilk yarı başa baş bir mücadele vardı sahada. özellikle serdar özkan, ernst ve ferrari sahanın en iyi isimlerindendi. tabata yine döküldü, mert nobre iyi mücadele etmesinde rağmen manu defasının arasında ezeldi. beşiktaşımız pek gol pozisyonu bulamasa da birkaç pozisyona girdi.
ikinci yarıya beşiktaş fırtına gibi girdi. tarafttarı da arkasına alana beşiktaş, 65.dakikaya kadar manu'ya sahayı dar etti. fakat owen ile berbatov oyuna girince işler değişmeye başladı.
koşan serdar özkan'ın yerine yusuf'u almak yanlış bir tercih oldu. tabata yine dökülünce yerine tello girdi ama o da etkisiz kaldı. inönü'nde tribün şov sürerken golü yedik.
--alakasızspoiler--
Tribünler ''dale'' şov yaparken televizyona çıkmışız.yeni açıktaydık.
--alakasızspoiler--
her şeye rağmen taraftarımız mükemmeldi. 90 dakika boyunca susmadık, golden önceki şov gerçekten görülmeye değerdi. vip bulunduğu kapalı tribün sustu maç boyu. güzel oynadık mücadele ettik ama golü bulamadık, en azından beşiktaş'ın çabası takdire değer.
yeni açık'taki, kapalı'daki, inönü'ndeki beşiktaşlı uuserlara selam ederim.
bu kadar güzel bir oyunun bu şekilde sonuçlanmasının iki sebebi var. birincisi mustafa denizli tabi ki. ikincisi de son 30 dakikada giren yusuf. ben onun manchester united hayranı olduğunu düşünüyorum. çünkü ne zaman pas atsa karşı takıma atıyor. nerdeyse buyrun rica ediyorum demediği kaldı. ibrahim bile sonunda çıldırdı.
iyi mücadele ettiğimiz fakat savunmanın bir anlık hatasından kaynaklanan gol ile yenildiğimizmaçtır.
idda da +7 oynayanların maum yerlerimi aldığı maçtır. bu at kafalılar umutlarını manchester'deki maça bağlamışlardır. ama daşaklarımı o gün içinde güzelce temizliyeceğim o bordomsular için.
manchester united'ın en çaresiz futbolunu oynadığı, alex ferguson'un saatini eskittiği, bitiminde tüm ingiltere'nin jizıs krayst diye haykırdığı maç olmuştur. numaralı tribün'ün önünde, takım elbisesi ile maçı izleyen ferdinand'ın, serdar özkan'ın mücadelesini görünce, bırakın beni bu adamı tutmam gerek diyerek eşofmanlarını giydiği 28. dakika ise şüphesiz ki jeneriklere girecektir. beşiktaş şanssız bir şekilde yenildi ama beşiktaş sonuçta sevmek için sevinilmiyor! yoksa tam tersi miydi?
hucüm futbolunun organize birşey olduğunu kavrayamayan mustafa denizli'nin katlettiği maç olmuştur. milyon avroları verince allah bi yol gösterir mantığı beşiktaş'ın bu yılki felsefesidir.
televizyonun sesini kapatıp,radyodan dinlediğim maçtır. Öyle ki spiker diyemediğim arkadaşın dehşet ötesi yorumları vardıki inanamadım.Neymiş efendim Manchester United'ı hayatım boyunca hiç bu kadar çaresiz görmedimmiş.
puan almaya ramak kalmıştı. beşiktaş iyi mücadele etti. manu'ya karşı nasıl oynanması gerekiyorsa öyle oynadı.
ayırmamak lazım ama özellikle ernst, serdar, hakan, nobre ve deli ibo( ki o kanatta kendisine hiç yardım gelmediği
halde) mükemmele yakın oynadılar. futbolda manchester da olsan öyle üç atarız beş atarız demekle olmuyor.
bu takım dün yenildi ama rooney'e tekmelikleri attırdı, ferguson nerdeyse sakızını yutacaktı. ne diyelim
canın sağolsun beşiktaşım.. bizim asıl rakiplerimiz wolsfburg ve cska. bunların ikisini de yenecek gücümüz
var. bunu gösterdik.
manchester united' in değil mustafa denizli' nin beşiktaş' ı 1-0 yendiği karşılaşma olmuştur. serdar özkan' ı oyundan çıkardığı anda bariz olarak görülmüştür ki çok fazla sayın mustafa denizli kendi takımının bu maçı en azından berabere bitirmesine bile razı olmamış ve o ana kadar beşiktaş' ın açık ara en iyi oyuncusu olan serdar' ı oyundan alarak rakip takıma inanılmaz bir jestte bulunmuş, yerine de yusuf şimşek' i alarak bu jestin üstüne mum dikmiştir. bu oyuncu değişikliğinden sonra ise olanlar şunlardır:
1- beşiktaş rakip sahada top tutamaz olmuş, zar zor üçüncü bölgeye getirilen toplar yusuf şimşek tarafından itinayla rakip takıma teslim edilmiştir.
2- serdar özkan sayesinde diğer ileri uç elemanları göreceli de olsa rakip defansı zorlarken bu oyuncu oyundan çıkınca beşiktaş' ın ofansif aktivitesi nerdeyse sıfırlanmıştır.
3- manchester' in defansı kendisini zorlayan tek oyuncu da oyundan çıkınca toparlanmış ve meşhuur bloklar arası bağlantı olayını hayata geçirmekte zorlanmaz olmuşlardır.
coming from manchester united fans: god bless you denizli!
hayatında alex ferguson izlememiş adamları sevinçten havalara uçurmuş maçtır. beşiktaş'a diyeceğim yok. söylediğim gibi, yırttılar, oynadılar ama kapasiteleri bu kadarına yetti. maç öncesinde de zaten "en azından 3 tane yerler, yemezlerse de göt olurum, bana ne anasını satayım" demiştim. yemediler. ve evet, bana ne anasını satayım. alsalar türkiye kazanırdı, ekonomiye can verilirdi. manchester kazandı, sen gidince bak neler oldu.
efendim her neyse. bu tip "ahaha korktu lan bitsin diye bekliyo!" düşüncesi genelde küçük takımın, küçük adamın aklında hayat bulur. rakibinin büyüklüğünü kabullendiğinden ve "bi bok yapamayız" düşüncesinden ötürü, teknik direktörün en ufak "hay sokayım" ifadesi bu insanı coşturur. inkar etmeyiniz. ayıp bir şey değildir, eziklik değildir. zayıf takım beşiktaş'tı bu maçta. sağolsun spiker, sağolsun sözlük; herkesin ne beklediğini gördük. beşiktaş'ın kazanacağından adı gibi emin olanlar, ferguson'ın saatine bakmasıyla avundular. neden saç baş yolmadı adam? neden 3 puanı alamadınız? neden 0-0 berabere kalamadınız? neden "şans yanımızda değildi" geyiği yapıp durdunuz? allah aşkına, beşiktaş'ın serdar özkan'ın şutu haricinde tehlikeli pozisyonu var mıydı? defansa çarpıp az farkla kornere giden? ara sıra iyi geldi beşiktaş, ama manchester zorlamadan 1-0 aldı ve döndü evine. neyin edebiyatını yapıyorsunuz? ne bu kompleks? beşiktaş'ı savunan da, konulu porno bekleyen de göt oldu amına koyayım, e ne oldu şimdi? felsefe kitabı yazarım lan ben bunun üzerine. gidip bi' koşu yazayım hatta, derin duygu ve düşünceler içerisindeyim, tarif edemiyorum.
tanımla ilgili son olarak bir noktaya değineyim, cidden; izleyebildiğiniz kadar manchester united maçı izleyin. bu adamın yaptıkları ve tavırları genelde şu şekildedir,
1. kulübede çiçek olur, efendi efendi oturur. bakışı her zaman terstir. "ne bok yiyosunuz siz?" dercesinedir. takım gol atarsa sevinir, gülümser. odur. onun haricinde sakindir.
2. kulübede "skerim adaleti çekerim emaneti"* bakışıyla oturup sürekli saatini kontrol eder. sakızın en dikkat çektiği pozisyon budur. genelde rakip takım, manchester'a baskı yaptığında sergiler bu tavrı. ha yedik ha yiyeceğiz duruşudur. bir şeyler yapması gerektiğinde kulübede mal mal oturmaz ferguson, ayaklanır. "otursak da olur lan daha bi şey yok yani yeneriz eheh" davranışıdır bu.
3. kendine ayrılan bölümün sonunda, yine çiçek pozisyonuna geçer, ara sıra direktif verir, el kol hareketleri yapar. ters giden bir şey yoktur. sadece ferguson amca yerinde duramamaktadır, daha faal olması gerektiğini düşünür.
4. yılmaz vural evolution bu dönemde gerçekleşir. saha kenarında kıpkırmızı suratıyla sürekli el kol hareketleri yapar, "ananızı skiyim sizin şerrefsizler" diye bağırır. işler kötü gitmektedir ve manchester adına bir şeyler yapılmalıdır.
bunun haricinde, alex ferguson stresli olduğunda sağa sola bakmadan hızlı adımlarla kulübeye giden bir teknik direktördür. "ne anlattın amına koyim, bu adamı mı kesiyon maç izlerken?" diyebilirsiniz. fekat bu tip ayrıntılara dikkat etmek gerekir. dün adam ikinci yarı başlarken aheste aheste kulübeye gidiyordu, hakem maçı başlatmak için ferguson'ın sahadan çıkmasını bekledi hatta. gülümseyerek, öyle piknikteymiş gibi geçti gitti adam. ve maç boyunca genelde 3 numaralı pozisyonunu korumuştur ferguson.
sanırım hiçbiriniz ferguson'ı çimleri yolup sahaya fırlatırken görmediniz. ben görmüştüm.
hakkını vermek gerekir, beşiktaş'ın beklediğimden iyi oynadığı maçtır. dalga geçtim ama üzüldüm kaybetmelerine. ülke puanı açısından iyi olurdu kazanmaları. bir daha böyle bir m.united yakalayabileceklerini sanmıyorum. as oyuncularının bazılarından yoksundu, çok ta iyi oynamadılar. ayrıca galibiyet beşiktaş'a şu an ilaç gibi gelirdi, ihtiyaçları var. bundan sonraki maçlarında başarılar, ne diyelim...
herkesin fark beklerken besiktasın iyi mücadele ettiği maçtır. lakin yusuf denen adam ne yapmaya calıstı anlamıs degilim. yenilgiye üzüldük önümüzdeki maçlara bakıcaz artık.
öyle bir maç ki manu'nun forumlarına gözattığımda gördüğüm tablo maçın özeti niteliğindeydi.
maçın adamını seçtikleri konuda evans ve evra en ön planda tutulmuş futbolcular.
yani onlara 3 puanı getiren golü atan scholes değil ya da başka bir hücüm oyuncusu değil
defans yapmakla görevli olan, beşiktaşı savunmakla görevli olan iki futbolcu.
herhalde maçın özeti bu olsa gerek, sonucun adaletsiz olduğunun göstergesi bu olsa gerek.
sonuçta karşımızda bir dünya devi ve taraftarlarından yansıyanlar bunlar.
olayın inciğini cinciğini kurcalamanın da pek manası yok yukarıda belirttiğim hususları göz önüne alınca.
işte bu yüzden canın sağolsun kartalım, canın sağolsun.
ayrıca kop ve manu taraftarları yine öve öve bitirememişler taraftarımızı.
bu da ayrı bir gurur tabi ki, alex ferguson'un laflarıyla birlikte.
tek kelimeyle beşiktaşın dirildiği,ikinci yarı tek kale maç oynadığı,hakan arıkan ın kalesinde devleştiği,tek kelimmeyle beşiktaş ın şanssızlığın fotoğrafını çizdiği,son vuruşlarda etkili olamadığı,united ın son vuruşlarda etkili olduğunu bir kez daha gösterdiği maçtır.
beşiktaş taraftarını anlayamamama sebebiyet vermiş maçtır. yahu galatasaray maçını kaybediyorsun iyi oynadık diyorsun, manchester maçını kaybediyorsun çok iyi oynadık diyorsun. tüm maçları kaybedip küme düşsen iyi oynadık ama düştük diyeceksin utanmasan. yahu birader manchester united ne zaman akın akın ataklar yapıp, rakibi sağdan soldan bunaltmış ? yok böyle bir şey. sakin oynayıp, sistemi oynayıp yetenekli oyuncuların da yardımıyla ve iyi duran top organizasyonlarıyla sonuca giden bir takım manchester united. böyleydi her zaman da böyle oldu. yazmışlar ki ezilmedik. e bi zahmet ezilmeyin. fenerbahçe manchester utd maçını hatırlayın . 6 yediği maçta bil fener karşısında manU fener'i bunaltacak, mahvedecek bir oyun sergilemedi. golleri kontralar, set oyunu ve duran topla buldular. hala gelmiş ezilmedik diyorsunuz. adamlar yürüye yürüye kazandı ne olsun? gs maçında "rüştü iyi olsa yenerdik " diyen taraftara "maçın başında hakan arıkan iyi işler yapmasaydı ve siz hücum yapmak zorunda olsaydınız, valencia , nanni, rooney gibi hızlı adamlarıyla manu sizi ne yapardı?" diye sormak lazım. çünkü beşiktaş taraftarı böyle yaklaşıyor olaya. sonuçla yaklaşmak işine gelmiyor çünkü. anlatsa ya beşiktaş taraftarı takımın ne denli teknik açıdan kalitesiz olduğunu? bir tane yaratıcı adam söyleyin bana bu takımda. top ayağına gelince heyecanlandıran bir tane adam söyleyin . var mı? yok! sen sana tabata gibi bir kez milli olamamış, tello gibi ne yapacağı belli olmayan, yetenekleri sınırlı, nobre gibi teknik açıdan standardın altında, serdar özkan gibi 30 yaşına gelene kadar genç messi gözüyle bakacağın adamları layık görenlere tepki göster. göster ki baştakiler de biz ne yapıyoruz diyebilsin hatanın bir yerinden dönsün. higuainler, amarallar, zapatocnyler, ailtonlar, tabatalar... bu kafayla işiniz yaş. tıpkı bizim zamanında bouzzidler, bratular, cesar pratesler, orhan aklarla başarıyı hayal ettiğimiz gibi anca hayal edersiniz.
manchester'ın bu kadar kapalı bir oyun oynayacağını tahmin etmeyerek kazanabileceğimizi düşünmekteydim açıkçası maç öncesi. sonuçta bizim gol atmak için tek şansımız kontrataklarda savunmayı dengesiz yakalamaktı, manchester klasik bir deplasman futbolu oynayınca dilediğim olmadı, atamadık.
ha ama eğlendim mi, sonuna kadar. inönü'de avrupa maçı izlemenin keyfi her zaman için başka. golü yediğimiz dakikaya kadar muhteşem tezahüratlar, şarkılarla destekledik takımımızı. sinir olduğum "kartal gol gol gol" tezahüratı da fazla yoktu ortalıkta, bu daha da sevindiriciydi.
-hakan taç taç taç!
-ibrahim orta kes..meye çalış
-serdar bi seferlik sı.ma gözünün yağını yerim
gibi yorumlarımla yanımda gülme krizine giren abiye de selam ederim buradan, ne yapalım abi böyle takıma böyle yorum : )