Öncelikle yenmemiz gereken bir maçtı çünkü gruptaki en ciddi iki rakibimiz birbirleriyle oynuyordu yani onların alcakları her türlü skor bizim işimize yarayacaktı ilerisi için fakat öyle olmadı yenemedik telefasi tabi ki var.Ancak anlamadığım konu ispanya'nın üç attığı bosna'nın yedi attığı bir takıma neden deplasmandada olsa tek forvetle çıkılır.Ayrıca son dakikada hangi akla hizmet kurtarıcı olarak uğur boral oyuna girer ve neden on gün önce galatasaray'ı neredeyse tek başına dağıtan yusuf yedek kalır estonya gibi bir rakip karşısında gerçekten anlamış değilim
bu sonuçtan sonra acaba fatih terim'in hangi spor yazarını arayıp küfür edeceğini merak etmeme neden olan maçtır.
akla ilk gelen ism ise hıncal uluç'tur(bu düşüncem hıncal uluç'a karşı gıcıklığımdan değil herkesden farklı kendisine has bir özelliği olmasından acaba ne?)
dün gece portekiz in 42. dakikada 10 kişi kalan arnavutluk u evinde yenemediği göz önüne alınırsa, o kadar da abartılmaması gereken sonuç.
futbol her türlü sonuca gebe olduğu için güzel bir oyun zaten. futbol kıza benzer. ne zaman ne yapacağını bilemezsiniz. işte o yüzden de güzel ve ilgi çekici bir oyundur.
maçın bitiş düdüğüyle galibiyet almışcasına sevinen estonyalı taraftarları görünce türk milli takımı için ''nereden nereye'' dedirtmiş karşılaşmadır. eskiden ingiltere gibi büyük rakipler karşısında 2-3 gol yediği için sevinen bir takımdan kendisinden puan alındığı için sevinilen bir takım olmak bir türk olarak beni gururlandırdı. umarım bundan seneler sonra da kendisinden az gol yenildi diye sevinilen bir takım haline geliriz diyerek bu bol temennili entrymi sonlandırmak istiyorum.
seksenlerde ülkemizde sıklıkla görülen "yenildik ama ezilmedik" ya da "hem yenildik hem ezildik" jargonunun, şimdilerde "ezdik ama yenemedik" mantalitesiyle yer değiştirdiğini gördüğümüz maç olmuştur.
estonya teknik direktröünün türkiye' yi iyi analiz ettiği ortaya çıkmıştır. euro 2008 ve sonrasında ilk golü yiyen türkiye' nin maç vermediğini görmüş ve gol atmayarak bizim de gol atmamıza engel olmuştur. ah ulan ah, o ilk yarıda yakın mesafeden çektikleri şut gol olacaktı ki göreceklerdi estonlar, ebelerinin hayat hikayelerini.
topun türkiye' yi ve futbolcularımızı sevmediği maçtır. elbette beceriksizlikler yaşanmış, boş kaleye goller kaçmıştır ama hangi futbolcumuz ' estonya ile berabere kalırsak iyidir ' mantığıyla sahaya çıkmıştır ki? böyle bir şey sadece milli takımlarda değil, hiçbir kulüp takımında rastlanmaz, hiçbir takım sahaya puan kaybetmek için çıkmaz.
sürprizler ve nankörlük futbolda vardır, olacaktır da. kötümser olmak sadece güven kaybettirir. arnavutluk' un portekiz' den, estonya' nın türkiye' den puan kopardığı günümüzde türkiye de pekala doğru seçimlerle ispanya' dan puanlar koparabilir. hiçbir şey bitmedi, tek gereken susmayı da bilip destek vermektir. öyle ki bu milli takım hepimizin milli takımıdır.
bol pozisyonumuz olduğu gerçeğine karşın estonya'nın da en az 4 tane, hem de bizim pozisyonlarımızın çoğundan daha net gol pozisyonuna girdiği maçtır. yenilebilirdik de yani, korner sayımıza ise ancak gülüyorum bizim kornerden gol atabildiğimiz mi var ki?
bosnalı dostlarımızın 7 tane çaktığı takımdan afedersiniz 7 tane bile yiyebilirdik.
bence deplasmanda alınan 1 puan iyidir. şaka bir yana bizimkiler ispanyanın olduğu bir grupta 1. olabileceklerine baştan inanmamışlar, bu her hallerinden, açıklamalarından belli. e belçika desen 2-3 maç sonra havlu atar, ki dün de yenildiler. bizimkiler ite kaka 2. olurlar.
Ama işte hikaye burada başlıyor. bırakın en iyi iki 2. olmayı en kötü iki 2. olup play-off suz sittirip gitmek de mümkün. içinde 3 deplasmanı içeren ispanya, belçika ve bosna maçlarını da hadi diyelim hasbel kader az hasarlı atlattık ve play-offlara kaldık.
sizce play-offta oynayacağımız takım belçika ya da estonya'dan daha mı güçsüz olacak?
bakın dün allahın arnavutları ronaldonun portekizinden hem de portekizde 1 puan alıyorlar.
fatih terim' in cagirdigi, cagirmadigi futbolcular tartisilabilir elbette tartisilmalidir da...ama rakip estonya yahu estonya...cok mu onemli fatih tekke, gokhan unal su bu?...turkcell super ligde oynayan herhangi 11 futbolcu ile yenmeliydik bu takimi. ancak kulubede mehmet yildiz dururken gol icin ugur boral' dan medet uman bir t.d ile isimiz zordu ve kazanamadik.
türkiye nin 16 korner kullanıp kaleye 21 şut attığı maçtır bu. kim ne derse desin özellikle ikinci yarıda milli takımımız estonya nın ebesine atlamıştır. olan biteni beceriksizlikle açıklamak gayet de mümkündür. skora bakıp "bari fatih terim'e bindireyim" demek akıllı adamın yapacağı iş değildir, olmamalıdır.
bizim bi halı saha takımımız var.. işte biz bu estonyayı o takımla ezer biçer ikiye katlar 4 le çarpar birde kargolar yollarız. ha birde bizim takım 8 kişiden oluşuyor. 3 takviye yaptığımızı düşünemiyorum bile.
Kollektif Ömer'in ve garip spikerin bizlere sunduğu, Fatih Terim'in yine fantezilerini gördüğümüz ve rakip kalecinin futbolcularımızın da beceriksizliği ile yıldızlaştığı maçtır.
dünya kupasına gidemeyeceğimizin habercisi olmuş maçtır.
önümüzde iki tane ispanya maçı,
deplasmanda bosna ve belçika maçı var.
bu dört maçı da kaybetmemeliyiz ve de en aşağı 8 puan çıkarmalıyız. *
peki bu yukarıda saydığım maçlardan hangisini direkt türkiye kazanır diyebiliyoruz?
sikmişim estonya maçının taktik-teknik analizini arkadaş. benim ciğerim yanıyor. ümit milliler 2009' a gidemiyor. a milliler 2010 dünya kupasına gidemiyor. galatasaray desen şampiyonlar ligini unuttu.
e ne anladım o zaman bu siktimin futbolundan. tek bildiğimiz ve konuşabildiğimiz şey "polemik". kaç yıl oldu bir maçta da "vay be ne top oynadı milli takım" diyemedim. bıktım usandım artık fatih terim veya başka bir haltın konuşulmasından!..
uyanın artık türk futbolunun geleceği kararıyor. hayattaki önemli zevklerimizden biri de elimizden alınıyor!..
maç başına 4,3333 gol yiyen estonya'nın gol yemeyerek fatih terim'e ders verdiği maçtır. fatih terim'in inadı kırılmadıkça daha çok takımdan ders almaya mahkumdur. milli takıma kaliteli forvet bulmak çok mu zordur?
fatih terim.. illa senin adın söylenecek değil mi her yerde? mucize yaratacaksın ya, o bakımdan. takım değil, oyuncular değil, sen yapacaksın değil mi her şeyi kenardan?
ülkeleri fetheden napolyon'a , fetihlerden sonra bir general harita üzerinde parmakla işaret ederek ;
"önce şurayı, sonra şurayı, daha sonra da burayı alsaydınız keşke" demiş. napolyon gülerek ;
"o dediğiniz yerler harita üzerinde parmakla alınsaydı, dediğinizi yapardım" demiş..
kenardan bağırıp çağırmakla olmuyor sinyor terim.
bu maçla da anlaşıldıki, takıma bir forvet, forvet gibi bir forvet şart.
nedir inadın bilelim, fatih tekke ile ne derdin var?
yooook, sen o mevkide selçuk yula'yı oynatırsın, onu oynatmazsın. mucizelerin adamısın ya!
al işte. sonuç ortada.
al (bkz: tekke), ver külah yahu.
bu kadar mı zor anlamak?
milli maç değil mahalle maçıdır. 90 dakikada daha yaratıcı şeyler yapılabilirdi bu maçı izlemek yerine.
Mesela bu maçı izleyen tahmini 50 milyon kişi zayıflama bisikletinde 90 dakika pedal çevirse bunlarıda elektriğe çevirsek türkiyenin 1 yıllık elektrik üretimi gerçekleşir.
dün sabah 6 buçuk sularında bjk tv'yi izliyorum.. sanlı sarıalioğlu ile röportaj yapıyolar.. anlatıyor sanlı kaptan:
''bir kupa maçında bursa'ya kaybettik.. çok üzüldük.. maçtan sonra cumartesi günkü lig maçı için kampa girmemiz gerekiyordu.. ama yönetimden abiler bize çok kızdılar elendiğimiz için.. kampı iptal ettiler, herkesi otelden kovdular.. çok canımız yandı.. akşamına içmeye gittim.. ki ağzıma sürmemiştim o güne dek! çok üzülmüştüm.. akşam eve geldim.. başladım ağlamaya.. bize nasıl yapılır böyle bir şey diye düşünmeye başladım.. inanılmaz ağrıma gitmişti.. çünkü ''çok iyi mücadele etmiştik.'' yenilmiştik ama ''çok iyi mücadele etmiştik!'' telefonu aldım elime.. vedat'ı aradım.. * bankada kaç paran var vedat ? diye sordum.. şu kadar var kaptan, hayırdır ? dedi.. bende de şu kadar var, takımı kampa biz alacağız, çocukları aramaya başla, ben otelle görüşmeye gidiyorum dedim.. ertesi sabah tüm takım otelde toplanıp kampa girdik.. yönetime ve teknik ekibe haber verdik.. herkes çok sevinmişti bu tavır karşısında.. cumartesi günkü maçı kazandık.. sezon sonunda ise hem başbakanlık kupasını hem de cumhurbaşkanlığı kupasını kazandık.. öyle bir ruhla oynuyorduk işte..''
sanırım ne zaman ki ''öyle bir ruhla'' oynamaya ve idare edilmeye başlayacak milli takımımız, işte o vakit biz de avrupa kıtasında söz söyleme hakkını elde edeceğiz..
bunun dışında bildiğin maçtı işte.. karafırın ekmeği yemek yerine peksimet yedik! hepsi o kadar..
halil altıntop ve mevlüt erdinç'in, milli takımı katlettiği maç olmuştur. milli takım onca gol pozisyonunu bu müthiş ikili sayesinde kaçırmıştır. bencil ve becerisizlikleriyle, estonya'ya tarihi bir başarı yaşatmışlardır.
en çok merak ettiğim ve anlamadığım olay şu, milli takımda ayhan neden oynuyor.kötü sonucun sorumlusu o değil ama ayhan akman gibi otuzunu geçmiş ve formsuz bir oyuncunun bu takımda işi ne.diğer konuda böyle fizikle oynayan bir rakibe karşı fatih tekke,mehmet yıldız ve nobre oynamıyor.neden çünkü fatih terim'in ayhan gibi bu adamlarada takıntısı var.terim efendi'nin kişişel takıntıları ve hırsları yüzünden dünya kupası hayal olmak üzere.gerçi bu sürpriz değil.çünkü geçen elemelerdede euro 08'e en kolay grupta olmamıza rağmen mucizelerle gidebilmiştik.