ozellikle 2006 dünya kupasinda bizi eleyen isvicre macinin rövansi * gibi olmasa da besiktasimin kalitesini ortaya koyarak rahat almasini istedigim mac olmustur. ama türk takimlarinda görünen, disarida yenmek degil yenilmemek önemli mantalitesinin modasina uyan besiktas bu maglubiyeti haketmistir.*
izmir'de her yanda fener maçı verildiği için fellik fellik beşiktaşlı mekân sahibi arattıran, sonunda delikanlı mekân sahibi orhan abinin aldığı ikinci d-zıbart dekoderi haberiyle sevinilen, ancak gerek mekândaki birinici dekoderin başına üşüşen fenerli kalabalık, gerekse ikinci dekoderin adam gibi çalışmamasından dolayı zar zor izlenebilen ve her saniyesinde d-zıbart ile aydın doğan ve maç haklarını densizce satan demirören & co.'ya küfür üstüne küfür ettiren, son dakika golüyle bir de cila çektiren maç.
özellikle rakibin isviçreli olması dolayısıyla bir galatasaraylı olarak beşiktasın elemesini istedigim maç zira şampiyonlar ligine tek takımla gitme riski var.. bizi tehdit eden ülke ise isviçre.
son dakikalara gelindiğinde, hakan arıkan'ın yavaş hareketlerinden dolayı kale arkasından yabancı maddelerin atıldığı maç.
yalnız tiplere dikkat ettiniz mi? böyle hepsi düzgün görünümde, şekil çocuklar. bizim tribünlerdeki taraftarlar gibi sıyırma tipleri yok. altlarında marka spor ayakkabı, üstlerinde şekil tişörtler. takımın forması filan değil, sanki bara filan gelmişler, hatun tavlayacaklar.
ama bizim türkiye'de nasıl? üstünde takımın forması, altında kösele ayakkabılar.
tribüncülük bu şekil giyinmek değil. bir mevzu çıkınca, o spor ayakkabılarla anca hızlı kaçarsın, mevzuya o ayakkabılarla giremezsin. bizim türk adana işi kunduranın topuğuyla gömçürdüğü zaman, beyninin pekmezini akıtır.
avrupa'ya adana işi kundura olayını yaymak lazım. yoksa "adidas vs yeşil kundura" tarzında geçecek bir mücadelede, yeşil kundura'ya 1.10 oran verir. deplasmana gitsen de farketmez, orada da en fazla 1.40 verir, fazla para kazanamazsın..
son dakika golüyle beni kahır alemlerine sürüklemiş maçtır. hayır skor kötü değil ve istanbul da bu takımı darmadağın ederiz ama takım o kadar çalışıyor, çabalıyor sonra 90+ 8 de gol geliyor. gol olur olmaz son düdük. lan gece rüyama da girdi lanet şey. böyle millet maçı izlerken o an ne oluyorsa ben sağlam hocaya bakıyorum. suratından düşen bir parça. gerçekte söyledi mi bilmiyorum ama gol sonrası tek söylediği kelime " s.ktir !!! " oldu.. cidden s.ktir ya.. 90 + 8... off ulan offf...
bundan birkaç yıl önce oynanan uefa kupası yarı final rövanş maçına benzemiştir. bahsini ettiğim maç az alkmaar - sporting lisbon rövanş maçıdır. finalin lisbon da oynanacak olması sebebiyle mevcut skorla finale çıkacak az alkmaar a hakem tarafından saha dar edilmiş, sporting lisbon 97. dakikada golü bularak finale çıkmıştır, elbette finalde hakkını bularak cska moscow takımı karşısında da perişan olmuş, kupayı kaybetmiştir.
hakem talihsizliğine uğrayan beşiktaş'ın 1 -1 bitirmek zorunda olduğu maç. fenerimin hakemi de ingilizdi beşiktaş'ında. acaba mı diyo insan ister istemez o faulleri, 98 dakika oynanan maçı izleyince. tamam kardeşim sevmiyosunuz türk ırkını anladık da bırakın da oynayalım azcık!
beşiktaş 60. dakikakaya kadar oyunun kontrolunu elinde tutmaktadır, ancak son yıllarda görmeye alıştığımız gibi maçın sonu yaklaştıkça anlamsız bir şekilde tüm takım kendi ceza sahasına kadar çekilir. ayrıca ayağa gelen her topa "ya allah !" nidaları eşliğinde dan diye vurulur tabi o top rakibin bir hücüm organizasyonu olarak geri döner.
beşiktaş, kritik maçlarda hortlayan "maçın bitmesine bir şey kalmadı, savunma yapayım, kapanayım, anam top geldi vurayım da gitsin." psikolojisinden ne zaman kurtulur bilinmez ama her şeye rağmen deplasmanda alınan 1-1'lik sonuç fena değildir. inönü'de şampiyonlar ligi vizesi alınacaktır...
hakan arıkan'ın oyunu geciktirmesi sonucu tribünlerin sahaya birşeyler fırlatması ve gökhan zan'ın birşeyi yokken ölüyorum triplerine girmesi sonucu uzatmanın daha da uzadığı, bunların sonucunda gol yendiği ve şahane bir avantajın tepildiği maç olmuştur. taraftara ve emeğe yazık olmuştur ayrıca.