Padişah fermanı gibi rulo şeklinde aç aç bitmeyen bir fatura gelmesiyle sonuçlanabilen şeydi.
Ayrıca internete bağlı olduğunuzu bilmeyen ev sakinlerinden birinin ahizeyi kaldırmasıyla ölüm yavaşlığındaki trişka internet keyfiniz her an son bulabilirdi. Diken üstünde günlerdi.
telefon faturalarının ne kadar çok gelebileceğini iyi bilmektir. ay sonunda faturanın o zamanın parasıyla 200 lira gelip evdekilerle evin içinde köşe kapmaca oynamaya, nedendi. hey gidi kendine özgü bir de sesi vardı.*
hey gidi hey, zamanında boktan bir internet paketi bile bulamadıgımız zaman yapmaktan kacınmadıgımız olaydı. zira internet beklemezdi! bunun mirci var, pornosu var, oyunları var; bekletilir mi hiç! şifre istemiyor adamlar, kullanıcı adın bile olmasın bırak, 146 yaz, bağlana bas tamam. Telefon faturası geldiginde babadan 146 çeşit laf yemek icin değildi giriş amacımız ama, oluyodu işte.
Okunan her mailin,açılan her sayfanın,indirilen her şarkının,arkadasınla msnde yaptığın her geyiğin fatura döneminde babadan gelecek "-oğlum biz parayı ağaçtan toplamıyoruz!" yada "-biz bu parayı nasıl kazanıyoruz haberin varmı?" türevi nasihatlere dönüşmesi olayıdır..20:00-08:00 arası %50 indirimli olmasının "-ulan nasıl olsa yarısı beleş biraz daha oturayım.."mantalitesi sebebiyle fatura döneminde babayla girilecek istenmeyen diyalogları önleyemediği, devletimizin bize sunduğu güzide teknolojik hizmet..
lise hayatimda babamla yaptigim kavgalarin sebebi. uyusturucu gibi birseydir bu, bilirsin ne kadar zararli oldugunu ama bir turlu vazgecmezsin. "5 dakika daha 5 dakika daha" derken saatler gecer. şişen telefon faturalarinin hesabini vermek kolay degildir.
ilk çok tatlı gelir. aradan belirli bir süre geçtikten sonra 146 dan internete girilen evin karşısında inşaat çalışmaları başlar. cocuk saf saf "noluo burda" diyerek bakar. bir ay sonra inşaat tamamlanınca çocuk evin karşısına türk telekomun yeni bir şube açtığını öğrenir.