şimdi size dün yaşadığım bir hikayeyi anlatıyorum.
öncelikle belirteyim, iyi bir müslüman falan değilim. cumadan cumaya camiye giden kendi halinde, içinde allah korkusu olan bir sade vatandaşım.
yaşadığım yerde candan öte bir abimiz var. yaklaşık 1 yıldır tanışıyoruz. beraber cuma namazını kıldık dün. cami çıkışında "kardeşim 5 dakikan varsa mezarlığa kadar gidelim mi? " dedi. benim arabayla gitmiştik camiye çünkü. tabi abi dedim.
daha önce kendisinin ilk eşinden olan, 1,5 yaşında vefat eden bir oğlu olduğunu biliyordum. ama konuyu hiç açmamıştım kendisine. işte o küçücük çocuğun mezarına götürdü beni.
küçücük mezarın yanındaki mezarı da kendisi için almış. "beni de barbo'nun yanına gömün" dedi. çocuğun adı barbaros muş.
çocuğun mezar taşına metal bir plaka çaktırmış ve üzerinde şöyle yazıyor; "tekrar görüşene dek, hoşçakal oğlum"
tekrar görüşene dek.
tekrar.
sanki çocuk hiç ölmemiş de büyümüş 18 yaşına gelmiş gibi konuştu barbarosla. giderken de sanki omzuna şöyle bir vuruyormuş gibi mezar taşına vurdu gittik.
işte o "tekrar görüşme" meselesi var ya hani, o olmasa bunca acıyla yaşayamaz insan. allah'ın varlığı bile, bir ümittir insanoğlu için.
alınıyor olmasından daha hayırlı olandır. eğer yaradan tekrardan yarattıkları ile iletişime geçerse bu cezanın bu dünyada da verileceği anlamına gelir ki şu andaki mevcut durum içerisinde yani biz insanların bizzat yaradanın yarattığı tüm diğer canlılar üzerinde ve gezegenin bizzat kendisine yaptığı inanılmaz zalimlikler karşısında yok olmamız ile neticelenecek olan süreci başlatacaktır.
--spoiler--
Tanrı öldü. Tanrıdan geriye bir ölü kaldı. Ve onu öldüren biziz. HâӀâ gölgesi beliriyor uzaklarda. Kendimizi nasıl avutacağız, biz katillerin katilleri? Neydi bıçaklarımızın altında ölümüne kan döken, dünyanın sahip olmuş olduğu bu en kutsal ve en kudretli şey: bu kanı kim silecek üzerimizden? Hangi su var bizi temizleyecek? Hangi teselli şölenlerinı, hangi kutsal oyunları icat etmek zorunda kalacağız? Fazla büyük değil mi bize bu davanın yüceliği? Buna layık olmak için birer tanrıya dönüşmeli değil miyiz?
--spoiler--
ve hatta baktığımız, gördüğümüz her çiçekte bile, koskoca evrenin yüzyıllar boyu sorunsuz işlemesinde, sınırlı beyinle sınırsızlığı anlamaya ve yenmeye çalışan mahlukları görerek alıyoruz haberimizi.
acaba yarısı ateist yarısı hristiyan olan isveç de böyle muhabbetler oluyormudur ?
siz ateistliğin reklamını yapıcam derken türklüğünüzü de dibine kadar yaşıyorsunuz ha ayık olun.