kendini geçtim, hemcinslerini küçük düşüren küçük beyinli ve sığ kızdır.
bekaret hediye edilecek birşey değildir. 3 damla kan için kimse kendisini hediye olarak görmemeli. kaldı ki bu erkekte nasıl bir ego tatmini yaratacaktır ki bu durumun adı hediye olsun.
hatun kişisi sözkonusu hediyeyi yolda felan vermeye kalkarsa herif kişisinin kalp krizi geçirmesi muhtemel olan durum.
artık evde bakacaksın hediyene birader. *
dede editi: düzeltme için notorious'a teşekkür şeyederim.
yahu siz hangi dünyada yaşıyorsunuz arkadaş? ben çok merak ediyorum. bekaretini hediye edecekmiş.. bak bak...
yok yok, öyle marjinal entel triplerine falan girmeyeceğim, ama yani.. tam tersi istikametten gelip, radikal bir dinci gözüyle baksam bile olaya, yine faul, yine faul hocam. elle tutulur bir yanı yok ki.
haydi tamam, diyelim ki; o senin en kıymetli hazinendir, istikbalde, bellonada, hatta kıçı kırık bir kanepe, koltuk üzerinde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici, irili ufaklı, damarlı damarsız bedbahtların olacaktır.
peki sen hangi akla hizmet, bu en değerli şeyini 'nikahsız birine' hediye ediyorsun? caiz midir? üstelik 14 şubat'ta! aboov, tam gavur işi.
e kendi bakış açımla değerlendirecek olursam, daha ağır şeyler söylemek isterim. (ki zaten benden önce eminim birileri kalaylamıştır)
bekaret hediye etmek... olaya bak. neyin kafasını yaşıyorsunuz arkadaş, nasıl bakıyorsunuz dünyaya? ulan yoksa zarf mı bu? sırf birilerini sinirlendirmek için açılmış bir başlık mı? tongaya mı düştük hacı?
bekareti bir ödül olarak görmek, dokunulmamışlığın, el değmemişliğin bir belgesi olarak kabul etmek, diğer; önem ihtiva eden her şeyi bir çırpıda silip atmak demektir. bakire olsun da, nasıl olursa olsun demektir.
ve bu düşünce, ancak ve ancak yıllanmış ve çürümüş zihinlerde hayat bulabilir. özellikle de günümüzde böyle bir düşüncenin savunucusu ya da icracısı olmak, tam anlamıyla basitlik ve ucuzluktur.
bana ordan bir hatun çek, her tarafı ellenmişse de bakire olsun yeter...
yok babam, ben konuyu buraya getirmek istemedim, kendiliğinden akıp buraya geldi.
şu dünyada en kıymetli şey, herkesin tek derdi, bir lahza huzur bulabilmektir.
ve bu huzuru, birkaç damla sıvının akmış ya da akmamış olması belirlemez. bu huzur, bir dokunuşta saklıdır, bir çift gözde, bir tatlı sözde, gerçekten birine güvenebilmekte, sevilebilmekte ve ağız dolusu seviyorum diyebilmekte saklıdır.
sıkıldım lan kendimden, öğretmen emeklisi amatör şair amcalar gibi hissettim kendimi, feci kafa siktim.
özetle; yalancı bakireler sizin olsun, bana en doğru orospuları verin... o zarı da çok parmaklamayın, bozarsınız!