14 şubat'a denk gelen bu maçta sadece antalya aşkını doyasıya yaşamak isteyen antalyaspor taraftarının aksine bir kısım galatasaray taraftarının maç öncesinden sanalda savaş baltalarını amaçsız bir şekilde kuşandıklarının görüldüğü maçtır.
daha önce iki takım arasında * belli bir sorun olmamasına rağmen bazı galatasaray taraftarlarının bu tahrik etmeye yönelik tutumu sergilemeyi tercih etmelerine en kuvvetli neden olarak son zamanlarda şımarık bir çocuk gibi davranan yönetiminden etkilenmiş olma olasılığı geliyor aklıma.
en başta da yazdığım gibi antalyaspor taraftarının galatasaray maçından beklentisi 14 şubat'ta antalya sevdasını doyasıya yaşamak, güzel bir futbol ve galatasaray'ı yenerek 3 puanı almak dışında bir şey değildir ama eğer bahsi geçen tahrikçi galatasaray taraftarı bu tutumlarını cumartesi günü de devam ettirirse olacakların sorumlusu elbette antalya taraftarı olmayacaktır. bunu burada şimdiden yazalım da maçta * olaylar yaşanırsa galatasaray yönetimi bu maçtan sonra da "ben haklıyım, o bana vurdu" diye ağlamasın.
bu yazdıklarım kimileri tarafından tehdit olarak algılanabilir ancak bilinçli tribüncüler bilirler ki bu yazdıklarımın bir tehdit değil, bir uyarı ve fair play'e davettir.
son olarak:
başka sevda görmedi gözümüz, kutlu olsun antalyasporum sevgililer günümüz.
31 ocak 2009 denizlispor galatasaray maci'nda takımları 2-0 geriye düştükten sonra bile sahadaki takımlarını desteklemek yerine antalyaspor aleyhine kötü tezahürat yapacak kadar gözü dönmüş bir antalyaspor düşmanlığı besleyen denizlispor taraftarının bu maçtan önce yaptıklarını öğrenmek için 8 subat 2009 antalyaspor denizlispor maci/@clecle başlığında yazdıklarımın önce okunması gerekir.
daha sonra antalyaspor taraftar forumlarındaki o maçla ilgili başlıklar dikkatle okunmalıdır. forumlara bakınca kolaylıkla görülebilir ki denizlispor taraftarı içerisinde bir grup tahrik mesajları yazarken, bir grup gerçek tribüncü olan denizlispor taraftarı da futbola yakışır mesajlar yazmış ve onlara karşılık olarak da antalyaspor taraftarları maçla ilgili iyi niyet temennilerini dile getirmiş ve de o gerçek tribüncü isimlerle beraber pek çok yerde fair play çağrısı yapmıştır.
ancak maç içerisinde denizlispor taraftarının tahrikleri devam etmiş ve devre arasında da bu tarz tezahüratları tam anlamıyla sözlü saldırıya dönüşmüştür. ayrıca bulundukları tribünün arka tarafından sarkarak antalyaspor taraftarının bulunduğu tarafa açtıkları pankartla da antalya'ya ne için geldiklerini ortaya koymuşlardır. bunun üzerine de zaten geçmişteki hataların üzerine bir de bu tarz davranışları da eklenince tribünü mafyacılık oynayabilecekleri bir yer sanan, küfür ederek adam olabileceklerini düşünenlere bir tribünün tepki vermesi gayet doğaldır. bu türkiye'de hangi tribünde olursa olsun böyledir. gündelik hayatta da bu böyledir. biri sana saldırırsa sen de ona karşılık verirsin.
geçmişi sorgulayacak olursak hem antalyaspor'un hem de galatasaray'ın bu tarz olaylara * adının karıştığını ortada. onun için bu tarz olayların tekrar yaşanmaması için saygı içerisinde görüşlerimizi belirtelim ve en önemlisi de bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayalım.
ayrıca bu maçla ilgili antalyaspor taraftarını eleştirirken şunu da es geçmemek lazım antalyaspor taraftarı bu maç hakkında ne gibi bir olumsuz söz veya davranışta bulunmuştur da linkte verdiğim tarzda bir tahrik ortaya çıkmıştır? tabii bir de ben bunları derken şunu da unutmadan söylüyorum: her tribünün içinden çürükler çıkacaktır. onun için benim lafım ne tüm denizlispor taraftarınadır ne de tüm galatasaraylılara. lafım spora bu tarz olayları karıştırmak isteyenleridir.
ilk 10 dakikada antalyaspor'un çatır çatır top oynadığını gördüğümüz, galatasaray'ın top yapmakta zorlandığı karşılaşmadır. barış ve nonda'yı istekli görüyorum inşallah onlarla sonuca gideriz.
nonda ve vahap'ın karşılıklı süper komik kartlar gördüğü, böylece ceza sahasındaki her türlü ufak-tefek itişmeye katıksız sarı kart çıkması gerektiğini bize gösteren maç. böyle otoritesiz, çocuk gibi hemen kartına davranan hakemlerin bu ligde olması utanç verici. yahu adam bir dur da maç seyredelim, en ufak bokta hooop hemen kart, bu ne ya...
ulan tüm ligleri takip ediyorum nerdeyse. Hakemliğin kuralları vardır eyvallah ama aynı zamanda çoğu pozisyon yoruma açıktır. Kitapta diyor ki futbolcu kendini hakeme aldatmak için yere atıyorsa bunun cezası var. biliyoruz, sarı kart. Ulan ama bizim ligimizde nedense bu olay tam anlaşılmamış. Yani futbolcu düşse ayağı kaysa ceza sahasında durumu değerlendirmeden direk kart çıkıyor kendini yere attı diye. yanlış bir karar verdiklerinde ''yoruma açık pozisyon'' diyip işin içinden sıyrılmayı biliyorlar. Ne kadar çok kart gösterirsem o kadar ''cool hakem'' mi olucam diye düşünüyorlar bilmiyorum. ama şu bir gerçekki televizyondaki eski hakemlerin yorumlarını ve düşüncelerini o kadar çok dikkate alıyorlar ki kendi yönettikleri maçlar da bile ''acaba erman abi ne düşünür burda, sarı mı versem, kırmızı mı hangisini versem gözüne girerim ahmet çakar'ın?'' gibi düşünceler içinde olduklarını maalesef ki düşünüyorum çünkü hissediyorum.