14 mart 2009 beşiktaş gençlerbirliği maçı

entry31 galeri0
    31.
  1. beşiktaşımızın ligde üst üste kazandığı 4. maç olmuştur.

    ilk yarının başında istekli, iştahlı bir beşiktaş izledik, son 15 dakika ise bu istekte bariz bir azalma söz konusuydu. bobo popocuğunu kaldıramaması sebebiyle nobre'nin etkinliği düşüyordu. ikinci yarının başında gençlerbirliği ilk yarıya oranla daha bir dişini göstermeye çalıştı, mustafa denizli doğru bir değişiklik yaptı delgado'nun oyundan alınması doğru bir hamleydi, holosko'nun yıpratıcı koşuları rakibi törpüleyebilirdi. ha nobre'nin yerine bobo çıksa daha iyi olur muydu? bence olurdu ama denizli herhalde ileride top tutmak için veya top atıldığında adam geçebilecek oyuncunun kalmasını istedi fakat bobo'nun popocuğunu kaldırıp adam geçme özelliği de kalmamış bunu da gördük. yusuf'un iyi getirdiği bir pozisyonda çalıma kalkışıp, topun ayağından açılmasıyla holosko'nun asistine dönüştü pozisyon ve beşiktaş'ın delgado'dan fazla parlayan gerçek yıldızlarından birinin ayağından, ernst tarafında atılan bir şutla golle sonuçlandı. beşiktaş golü attıktan sonra yanınmdaki arkadaşa "bu maç 3 olur, tam holosko'nun yeri" dedim ki, son dakikalarda gelen 2 golle gençlerbirliği defansının açıklarını iyi değerlendirdi beşiktaş. hele son golde tello vurma şansı varken hareketli topu mükemmel kesmesi ve garantiye bakması, alkışlanacak düzeydeydi. serdar özkan adlı topçumsu olsa tribünlere vururdu o topu oradan, holosko'ya da bizler gibi isyan etmek kalırdı aynı pozisyonda.

    önceki maçlara oranla daha bir kısa maç değerlendirmesi yaptık ama olsun. topçu parlatma işlemimize devam edelim.

    rüştü'ye peki iş düşmedi önündeki ikili toraman-sivok tandemi mükemmel olunca rüştü'ye arada terlemek için basit hoplamak, zıplamak kaldı.

    sivok'u geçen maç eleştirmiştim ama bu maç kusursuz oynadı kıl kadar kusuru yoktu adamın. girdiği her mücadeleyi kazandı, aldığı topları hemen dikine oynayarak hızlı şekilde hücuma çıkılmasını sağladı öptüm gözlerinden.

    toraman ona keza, bu seneki performansından memnunuz toraman'ın onu da öpüyoruz.

    ernst! bir adam düşünün ki, uçağa atlayıp gelsin geldiğinin üstünden 1-2 gün geçsin direkt ilk 11 forması giysin ve maçın yıldızlarından olsun, sonraki süreçteki oynadığı tüm karşılaşmalarda yanındaki arkadaşları değişse de yıldızı parlatılan oyuncular içinde olsun. "bu maçı ernst aldı abi" diye yorum yapsın taraftar. türk fubolcuların bile "takıma ısınamadım, 1-2 haftaya takıma alışınca gerçek formuma ulaşacağım" dediği bir ortamda, bu adam nasıl bir şeydir arkadaş? adam diyor ki, "alışma malışma hikaye, görevini yapmaya çalışırsan olur her şey" diyor adeta. işin komik tarafı, bizde cisse, uğur inceman hatta sivok ve toraman gibi ön liberoda oynayan adamlar varken bize lüks gelmişti ama josico ve maldonado'yu göndermek için can atan fenerbahçe oyunu iki yönlü oynayan, aurelio'nun boşluğunu doldurabilecek bu adamı nasıl gözden kaçırdı? iyi ki kaçırmış diyoruz, tüpçüyü de kedi olalı tuttuğu en büyük fareden ötürü ilk defa tebrik ediyorum ama bu senin gitmen gerektiği gerçekliğini değiştirmez tüpçü, şımarma hemen!

    cisse yine bildiğimiz cisse bir top alır "aferin lan" dersin, öyle bir topu kaptırır ki, "senin oynayacağın topun ta sinkaf sinkaf sinkaf" dersin.

    delgado yine ruhlar aleminde. bu adamın bonservisini ülker'den alan akıllıya selam olsun. ülker iyi ittirdi vallahi bize! tamam kumaşın sağlam, tamam oynayınca oynuyorsun da ulan koca sezonda 3-5 maç oynayasın gerisinde yatasın diye mi o kadar para veriliyor sana? nobre gibi adama 1.3 milyon euro'yu reva gören yönetim sana nasıl 2,5 milyon veriyor anlayamıyorum. bir adam bu kadar mı mücadeleden uzak olur? sezon sonu 5 milyon euro kimse vermez bu adama benden söylemesi 3-4 milyon euro verilirse hemen postalayın hiç olmazsa 2,5 milyon euro'dan yırtarsınız yıllık! adam 3. sezonda lan takımda, ne kattı beşiktaş'a bir "10 numara" olarak? kaptan oldu ne değişti? hemen gönderilsin, tello'ya 10 numaralı forma verilsin, sol kanada da aydın karabulut güzelce monte edilsin çocuk harcanmasın! mis gibi takım tertibatı size! gökhan zan düşmanlığım vardı, delgado düşmanlığı da ha eklendi ha eklenecek!

    tello, abicim sen nasıl bir adamsın ya? her maç iki kişilik oynayan, takımı ileri götürecek adam delgado olması gerekirken surumluluk alıp, ipleri eline alan ve takımı sürükleyen. delgado'dan alınsın o pazuband nobre ve sana verilsin! hep bizimle kal adamım.

    delinho şarap gibi çıktı şerefsizim. adam yaşlandıkça yeni yeni ortaya çıkıyor. kafayı kaldırıyor, sağ ayakla çalım atıyor, orta yapıyor lan! sanıyoruz ki, seneye de yerine transfer edilecek adam kesemeyecek kendisini.

    nobre, sakatlığın etkisinden mi bilinmez önceki maçlara oranla daha bir etkisizdi tabi bobo'nun popocuğunu kaldıramaması da yükünü ağırlaştırdı, sivas maçında cezalı duruma düşmemesi en büyük kazanç. sivas maçında da görmesin kartını kayseri maçına da rahat çıkalım.

    bobo, popocuğunu kaldıramayan büyük topçu ünvanını aldı benden. dedik nobre'nin yanında olsun, ilerde top tutar, raha adam geçer falan aga bir kere geç adamlar be, bi popocuğunu kaldır be, biraz kilo ver be, az biraz hızlan be? brezilya milli takımı'na seçildiğin günden bu yana kayıplardasın baba, sezon sonu iyi bir fiyat verilrise git gerçekten, iyisin, hoşsun seviyoruz ama az biraz çırpın.

    holosko asistini de yaptı, golünü de çaktı üzerindeki baskıyı sona erdirdi. geçen sezonun 2. yarısında gösterdiği performansın, yarısını gösteremedi bu sezon ama bu maçta ışığı gördük, hadi koçum yaptın asistini, çaktın golünü, dön eski günlerine.

    yusuf, koşmadı ama yerinde çalımlarla, yerinde paslarla takımı ileri taşımaya gayret etti.

    ekrem dağ attığı golde top çok iyi yere gitti. bu adamı defansın sağına hapsedip bitirmenin alemi yok, hücumda iyi ama defansı yok, geliştirsin birazcık bu yönde kendisini forma savaşında öne çıkar.

    sonuç olarak beşiktaşımızın bize rahat maç izlettirmediği karşılaşmalardan biri olmuştur. önce 2 maç 1-0 kazan sonra konya'da berabere kal kötü oyunla. trabzon maçında iyi oyna berabere kal, antep maçında adamların kaçırdığı net pozisyonlarda kanser ol ama maçı 3-0 kazan, istanbul belediye maçında 80'de öne geç, 4 dakika sonra ye, hemen 1 dakika sonra yine at! geçen hafta hacettepe maçı yine öyle. 17 dakika mükemmel oyna, direkten dönsün topunun biri, 2 tane gol at fırtına estir sonra 20. dakikada yediğin golle bozul, adamlar golleri kaçırsınlar, kaleci hatasıyla 3. golü at sonra güç bela al 3-2 maçı! bu hafta dur, son 25 dakikada 3 tane at üstelik 2 tanesi son 3 dakika içinde.

    artık rahat maç izlemek istiyoruz. şöyle 1-0 öne geçin ama yine de ezici top oynayın arkadaş. durmayın.

    haftaya sivas'a liderlik için gidiyoruz, hayırlısı ile denizli'nin kehaneti için gidiyoruz.

    (bkz: siyah ulan)
    9 ...
  2. 30.
  3. beşiktaşımın 3-0 kazandığı maçtır.

    maç hakkında ve beşiktaş hakkında yazmak istediklerime gelince;

    maçı izlemedim, fazla bir beklentim de yoktu zira. çünkü bunca zamandır yıldırım demirören'in bizlere yaşattıkları bendeki bu beklentisizliği ortaya çıkardı. demirören, ertuğrul sağlam'ı aldığında umutlanmış ve takımı en az 5 yıl boyunca ertuğrul sağlam'a vermesi gerektiğini düşünüyordum. başarı istikrarla gelirdi bana göre. nitekim bu durum böyle olmadı. ertuğrul sağlam gitti ve tartışmalarla dolu bir şekilde mustafa denizli geldi(ve ben kendisininde en az bir 5 yıl boyunca durmasını istiyorum). denizli'nin gelmesini garipsemiştim açıkcası. fakat kendisinin deneyimli ve iyi bir teknik direktör olduğunu biliyorum. geldi ve aslında kendisinin kurmadığı bir takımın başına geçti. eldeki imkanlar bir süper lig takımı için çok iyiydi. 3 tane süper forvet, genç yetenekler, güzel bir defans, ve başarıya aç bir takım vardı elinde. ilk maçlarda takımını tanımak adına farklı sistemlerle maça çıktı ve az bir kayıpla bu tanışma sürecini atlattı. devre arasında beşiktaş'ın tam aradığı kan olan fabian ernst'in takıma katılması ise bizim için büyük bir şanstı. çünkü devre arasında böyle bir transfer yapılması ve o transferin takıma böyle adapte olması herkesin bildiği üzere zordur.

    her neyse, denizli takımını tanıdı ve nasıl bir yol çizeceğini belirledi. denizli'deki isteği gören futbolcularsa içlerindeki kazanma hırsı ve açlığıyla ellerinden geleni yaparak oynuyorlar. ard arda 4 maç kazanmak bunun bir göstergesidir. tabi bu takımın birliği için güzel bir durum. asıl önemli olan maçları önümüzdeki haftalarda oynayacağız. mühim olan bu maçları kazanabilmek. bu istek ve bu futbolla ben kazanacağımıza inanıyorum. ancak!!!

    ancak dedim devamını getireyim;
    unutmayalım ki başımızda bir yıldırım demirören var. korkum yine garip hareketler yaparak takımı mahvetmesi. geçen seneki hakem hatalarından dolayı şampiyonluğu kaçırmıştık. birde tam lider olduğumuz hafta istanbul büyükşehir belediyespor'a yenilmemizin de buna katkısı büyüktü. inşaallah bu sene de bu tip olaylar başımıza gelmez. ama yine de korkuyorum sözlük.

    beşiktaş'ım her zaman kalbimdedir. yıldırım demirören'den önce ve demirören'in ilk yıllarında kaybettiğimiz maçlarda çok üzülürdüm. hatta babam maçlardan sonra beni teselli ederdi. bu sene özellikle süper ligteki şu tabloyu görünce, ve bu maçtan sonra kaybedeceğimiz maçlar yine beni üzecektir.

    ben mustafa denizli ve futbolcular'a güveniyorum bu sezon. şampiyon olamasalar bile sezon sonuna kadar bu hırs ve açlıkla oynasınlar. çünkü beşiktaşlılar bilirler bizim için en önemli olan futbolcuların terlettiği o formanın hakkını sonuna kadar vermesidir. başarı ikinci plandadır. boşuna demiyoruz sevinmek için sevmedik diye.

    (bkz: siyah ulan)
    7 ...
  4. 29.
  5. beşiktaşımızın güzel mücadele ederek kazandığı maçtır.

    maçın başından beri önde basan gençlerbirliği takımını, ernst'in hatasız pas trafigi saglaması sayesinde çökertmiştir bugün. ilk yarıda beşiktaşımızın etkisiz bir oyunu yoktu zira. ilk yarının tüm dakikalarında oyunun kontrolu beşiktaş'ta idi. fakat iyi basan bir gençlerbirliği karşısında bal yapmayan arı gibiydik diyebiliriz. sivok ve ibrahim toraman'ın mükkemmel performansı sayesinde rakibe tek pozisyon bile vermedik bugün. sadece ekrem'in kanadından sıfıra inen adamlar orta yapabildiler onlar da sivok'ta kaldı.

    bugün gençlerbirliği'nin beşiktaş karşısında gol bulabileceği pozisyonları ölü toplardı. gökhan zan'ın olmaması ve nobre'nin sakatlığından kaynaklı kötü performansı beşiktaş'ın bugünkü hava hakimiyetini azaltan etmenlerin başında idi.

    ikinci yarının başlamasıyla sahada isteksiz bir delgado ve seken bir nobre vardı. nobre'ye şişirilen her top rakipte kalıyor ve nobre gitgide oyundan düşüyordu. bu kötü performası da bobo'yu etkilemekteydi. işte o sırada mustafa denizli'nin harika iki oyuncu değişikliği beşiktaş'a galibiyeti getirdi. beşiktaşımız, yusuf ve holosko'nun birlikte hazırladığı pozisyonda, ofsayt diye duraklayan genclerbirligi defansının ve ters ayakta yakalanan kalecinin 400 küsür dakikadır gol yemezlik rekorunu egale etti.

    golden sonra açılan gençlerbirliği savunması, ibrahim toraman'ın zaman zaman ortasahaya kadar adam kovaladıgı pozisyonlarda kaptırdığı toplarla kontra yakalanmaya başladı ve ardı sıra gelen goller ile maçtan 3-0'lık yenilgi ile ayrıldı.

    savunması yenilen gençlerbirliği hakem kararı ile yenik sayıldı. *
    (bkz: yapılan anlatım bozukluğunu sıvamak)

    beşiktaşımızda bugün insanüstü performans sergileyen sivok ve hatasız oynayıp bir de gol atan ernst'i aln-ı kabağından öperek yazımı noktalamak istiyorum. ayrıca ekrem dağ'ı attığı goldeki iyi vuruşundan ötürü tebrik ederiz. umarım ilerleyen haftalarda bu performansını sürdürür ve beşiktaşımızı sırtlar.

    tello'nun rakibine girdiği tabanın kötü niyetli bir faul olmadığını düşünüyorum açıkcası. hakemin pozisyona yakın olması, sakatlamaya yönelik bir tutumu olmaması durumu hafifleti. ama kırmızı kart da verse hiçbir şey denemezdi. yıpranmış numarası yapması sarı ile yırtmasını sagladı diyebiliriz.

    neticesinde temiz bir futbol ve temiz bir 3 puan vardı inönü'de...

    ayağınıza sağlık çocuklar...
    9 ...
  6. 28.
  7. beşiktaş'ta delgado efendi haricinde pek fazla sırıtan oyuncunun olmadığı, herkesin elinden gelen mücadeleyi gösterdiği maç olmuştur. 3-0 lık net galibiyet de işin kaymağı oldu. darısı sivas'a. tebrikler beşiktaş'ım.
    2 ...
  8. 27.
  9. beşiktaş defansının özellikle sivok'un çok iyi oynadığı maçtır. hal böyle olunca iş beşiktaş'ın yetenekli ayaklarına kalmış ve maçın 2. yarısında atılan 3 güzel gol ile galibiyet gelmiştir. dikkat çeken bir şey ise bobo'nun formsuzluğu. bu adamın biraz kendine çeki düzen vermesi gerekiyor. kendisini çok seviyoruz, adeta elimizde büyüdü ama çok istikrarsız oynuyor.
    1 ...
  10. 26.
  11. Beşiktaş'ın galibiyet serisine devam ettiği maçtır.
    1 ...
  12. 25.
  13. ernst'in golü adeta 'sergen attı şampiyonluk geldi'yi anımsatan maçtır. hadi hayırlısı.

    edit: holosko'nun daha benziyor harbiden. *
    3 ...
  14. 24.
  15. maçı fransa futbol federasyonundan pierre woodman yönetmiştir. o nasıl bir benzerlikti lan?
    2 ...
  16. 23.
  17. taş gibi gençlerbirliği karşısında beşiktaşımız alkışlanacak mücadelesiyle 3 puanı 3 harika golle aldığı maç.
    fabian ernst, sivok çok iyiydiler. özellikle fabian ernst gol attığında beşiktaşlı oyuncular takım adına olduğu kadar ernst adına da çok sevindiler. belli ki takımda da çok seviliyor. gerçi tüm oyuncular aynı çoşkuyu ve arzuyu sergiliyorlar. kulübedekiler de dahil maçı yürekten hissediyorlar. bize de tebrik etmek kalıyor.
    ayrıca 3 gol yemiş olması yanıltmasın gençlerbirliği de ok iyiydi.
    7 ...
  18. 22.
  19. besiktas' in 3 puani 3 golle alip sampiyonluk yolunda iddiasini arttirdigi karsilasma.
    2 ...
  20. 21.
  21. kara kartalımızın ikinci yarı şov yapıp 3-0 kazandığı maç. ilk yarıdan bahsetmek istemiyorum bile, çok kötü oynadılar. mustafa denizli'nin oyuncu değişikleri takımı çok çabuk ve etkili toparladı.

    gençlerbirliği ise ilk yarı çok iyi pres yaptı ama kazandıkları topları ileri taşımakta çok güçlük çektiler. yinede maç boyunca sivas gibi kasap futbolu oynamadılar, alan daraltarak güzel defans yaptılar.
    1 ...
  22. 20.
  23. beşiktaş'ımızın gerçekten adamı kanser eden bir takım olduğunu ispatlayan maçtır. yahu kardeşim madem 3 tane gol atıp net skorla maç alacaksınız, 70 de bitirin şu işi de son yirmi dakika yaslanıp arkamıza bir maç izleyelim. son beş dakikaya kadar bir taraflarımızdan ter gelmesi şart mı yani?
    3 ...
  24. 19.
  25. 18.
  26. son 10 dakikadır kontralarla çok tehlikeli geliyordu kara kartal. sonunda gol geldi. dk 88, 2-0.

    ekrem dag her maçtaki gibi harika futbolunu sürdürüyor.
    0 ...
  27. 17.
  28. delgado çıktıktan sonra kaptan olarak tello var şu an sahada.
    0 ...
  29. 16.
  30. gençlerbirliğinin salaklığına yanması gerektiği vurgulanası maçtır.
    0 ...
  31. 15.
  32. ernst çalıştı çabaladı ve golünü attı.
    1 ...
  33. 14.
  34. mustafa denizli'nin hakkını vermek gerek oyuna aldığı yusuf ve holosko hazırladı golü.

    dk 65 1-0 ernst. ilk golü.
    0 ...
  35. 13.
  36. besiktasimizin yendigi taktirde bütün taraftarlarini sevince bogup derin bir oh cektirecegi karsilasmadir.
    2 ...
  37. 12.
  38. beşiktaş ne kadar baskı yapsa, atak oynasa da bobo böyle oynadıkça, bütün iş nobre'ye kalıyor. gerçi adam sol kanat oynuyor o ne yapsın. bu da işleri zorlaştırıyor bizim adımıza. denizli bir an önce holosko'yu oyuna, tello'yu sol kanada, bobo'yu da forvete almalı. yoksa atamayana atarlar klişesi bu akşam tekrar kendini gösterecek.
    0 ...
  39. 11.
  40. beşiktaş'ın ilk yarıda son 15 dakikadır pek bir halt yapmadığı karşılaşmadır.

    yarı net denilebilecek nobre'nin kendi yarattığı pozisyon dışında son 15 dakikadır pozisyon yok.

    ayrıca tello ve delgado'yu kanatlara hapsetmeye and içmiş denizli'ye de selam olsun. bu nasıl taktik lan? hem topu adam gibi taşıyamıyorsun rakip kale önüne hem de kanatlarındaki adamlar önde basmadığı için kanatlardan çok çabuk geliyor adamlar.
    2 ...
  41. 10.
  42. ilk yarısı 0-0 biten tsl 24. hafta maçı.
    0 ...
  43. 9.
  44. tello'nun 45. dakikada sarı kart gördüğü karşılaşma.
    0 ...
  45. 8.
  46. 7.
  47. istanbul'a yerleştikten sonra inönü'de maç izlemeyi hep çok istedim ama kısmet olmadı. kışın hava soğuk, üşütürüm diye tırstım. bazan bana eşlik edecek "erkek" eş dost ya da akraba denk gelmedi, denk geldiğinde benim mazaretim çıktı, falan filan. kısmet olmadı velhasılı. artık havalar ısındı. bu maça gitmeyi istiyor-dum. ama şimdiki korkum da zaten toplamda gittiğim iki maçda da(ankara'da) beşiktaşım yenilmiş plması. tam şu kritik virajda uğursuz gelme korkusu var içimde. hoş bundan sonra kritik olmayan maç mı var o a ayrı.
    yani tanım yapmak gerekirse arkadaşlar, yenersek gitmeme fedakarlığını gösterdiğim için katkım olacak olan maçtır. *
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük