ergün diler'in pkk, ışid ve el kaide bağlantısıyla ilgili okunması gereken bir yazı.
Demirtaş'ın oyunları neler?
Ortadoğu'da neler oluyor ?
ankara saldırısıyla ilgili yazıda önemli bir nokta: "Aklı başında biri çıkıp "Yahu bunları devlet yapıyorsa, bombaları devlet patlatıyorsa gidip AK PARTi mitinginde yapar oylarını artırırdı!" diyemiyordu."
"EL Kaide, PKK ya da IŞiD hiç fark etmez... GOOGLE'a girip baktığınızda yüzlerce TERÖR örgütü görürsünüz. Daha çok iSLAM'la yan yana getirilen örgütlerdir bunlar. istihbarat teşkilatları kurar, hafif bir destek atar, sınırı ve sınavı geçenlere her kapıyı açar... Bizim başımıza bela olan IŞiD de tıpkı PKK gibi yabancı istihbaratın kullandığı oluşumlardır...
El Kaide'yi geçenlerde anlatmaya çalıştım... Amerika operasyonla LADiN'i öldürdüğünü açıklasa da sadece TAKViM "Hayır eksik söylüyorsunuz. Zaten o ölmüştü.
Mezarı bile belli. Siz ölen birini siyaseten tekrar öldürdünüz!" dedi. Ve dahası " O zaman UMMAN DENiZi'ne atılırken fotoğrafını gösterin!" diye de ekledik.
Ama kimse ortaya bir kanıt koyamadı. Bu nedenle BASIN BiRiNCi güçtür. Hiçbir ordunun yapamayacağını basın yapar. En büyük YALANLAR sarsılmaz gerçekler olarak KABUL edilir. Medya sihri hiçbir şeye benzemez... Ladin mağarada oturuyor, Unkapanı'na taş çıkartırcasına KASET yapıyor, her gün kasetten canlı yayınla kitleye ulaşıyor ama ne o kaseti çekenler ne de ulaştıranlardan kimse yakayı ele vermiyordu.
Yetmiyor; kasetle seslenen Ladin, dünyanın her noktasında EYLEM yapabiliyordu. Londra da, Madrid de hedef olabiliyordu. Muazzam bir güçtü yani... Aslında operasyonun adı EL KAiDE'ydi. CIA yapıyor, kahramanı belirliyor MEDYA vasıtasıyla canavara dönüştürüyordu. Finalde de işlem tamamlanınca öldüğü halde yine öldürüyordu. Arkasından kitaplar yazdırıyor, filmler çektiriyordu...
Sistem böyleydi...
Aynı şey IŞiD için de geçerliydi.
Operasyonun ADI IŞiD'ti... Son model silahlar, bitmek tükenmek bilmeyen mühimmat, son derece lüks 4x4'ler, üniformalar, botlar, iletişim unsurları, fotoğrafın küçük kısmıydı! Bir de tıpkı LADiN gibi yaşayıp yaşamadığını bilmediğimiz bir liderleri vardı. BAĞDADi! Kimdi? Nerede otururdu? Kimlerle konuşurdu?
Kimleri dinlerdi? Kime hizmet ederdi?
Bilen yoktu!
Uzaydan, karıncanın bile görme bozukluğunu tespit yeteneği olanlar, IRAK ve SURiYE çölünde BAĞDADi'yi bulamıyor ve çok isteseler de TASFiYE edemiyorlardı.
Bu muazzam örgüt kalkıyor ANKARA'nın göbeğinde bomba patlatıyor ve 97 canımızın toprağa düşmesine neden oluyordu! ŞAKA GiBi DEĞiL Mi! Bizim buna inanmamızı bekliyorlardı.
IŞiD, Birleşmiş Milletler'deki 5 büyük devletin de SIZDIĞI ve KENDi KOLUNU yeşerttiği bir oluşumdu.
Herkesin IŞiD'i farklıydı.
Herkesin PKK'sı gibi...
Peki operasyonun amacı neydi? Neden her şey üzerimize geliyordu? Birilerinin bir amacı olmalıydı! Peki bu neydi?
Ben medyaya bakarım. Aylarca yapılan yayınları alt-alta, üst-üste koyarım ve o AKLIN amacını çözmeye çalışırım...
The Economist galiba EKiM 2013'TE startı verdi. Yani GEZi'de verilen startı, SAVAŞ'a dönüştürdü. SULTAN kapağıyla çıktı... O zamana kadar Erdoğan'a doğrudan dokunmaktan kaçanlar o kapaktan sonra saldırıya geçti.
Bir el düğmeye bastı ve içerisi dışarısı ayağa kalktı. Emir aynı yerden saldırı birçok yerdendi!
SULTAN
DiKTATÖR
YEZiD
TiRAN
NEMRUT
FiRAVUN'la başlayan SERi en sonunda KATiL'e geldi dayandı... Bu bir operasyondu! Hem de en büyüğünden... BATI basını, içeridekilerle birlikte aynı anda aynı şeyleri söylüyordu artık...
Guardian, independent, Bild, Times, Financial Times, FOX, CNN ve New York Times'ın yaptıklarını içerideki akrabaları da aynen yapıyordu. Saldırı hiç olmadığı kadar karmaşık ve sistemliydi. Ve dünyada sadece Erdoğan üzerine böyle bir kurgu vardı.
Belki biraz Putin için olmuştu...
Küresel sermayenin Türkiye'deki en önemli adamı (siz biliyorsunuz yazmıştım defalarca) "imralı'daki tutsakla bu iş olmaz!" diyerek Demirtaş'a en büyük desteği verdi. Zaten Demirtaş, Benenson'la oturup kalkıyor, Graham Fuller'le görüşüyordu. Cemaatin öne çıkardığı isimler, Diyarbakır Belediyesi'ne otoparktan girerek önemli ziyarette bulunuyordu. Fuller'le görüşmeden sonra Türkiye ile aynı anda DEMiRTAŞ dünya medyasına manşet oluyordu. Sazı da, sözü de artık yukarılardaydı. "Tabanca yerine su tabancası!" diyordu ama kimse bu sözleri daha sonra hatırlatmıyordu. Belli ki parlatılacaktı! Karar böyleydi!
Ankara'daki patlamadan sonra da yine CNN'deydi! Hiç çekinmeden "Saldırıyı IŞiD gerçekleştirdi. Ama Türk Devleti bu işin arkasında. Çünkü IŞiD'e yardım ve yataklık etti. Destekledi" gibi sözlerle "KATiL DEVLET" ALGISINA oynadı! Çünkü DÜNYA BASINI, BU GÖREVE SOYUNMUŞTU! Bu rüzgara karşı durabilmek hiç kolay değildi. Her yerden geliyorlardı. Aslında OSLO'nun sızdırılmasıyla birlikte ÖCALAN'ın tasfiyesi de kararlaştırılmıştı.
Öcalan gidecek, yerine KÜRT SiYASETiNi sürükleyecek biri gelecekti.
Bu DEMiRTAŞ'tı! Ama açık açık bunu kimse konuşmuyordu. Konuşulmadığı gibi netameli konularda ÖCALAN POSTERLERi ortaya getirilerek Türk halkına "Sakın bizimle yan yana gelmeyin. Biz Öcalan'a, bebek katiline bağlıyız" mesajı veriliyordu.
işler istedikleri gibiyken CiCi ÇOCUK, sıkıntılı konularda Öcalan... Tabii KÜRTLER bunu görmüyor, bilmiyor ve duymuyordu! Kendileri için savaştığını düşündükleri LiDERLERi TASFiYE ediliyor ama kimsenin sesi çıkmıyordu.
Zaten OYUNDA ona yer yoktu. Kürt meselesinin YABANCI iSTiHBARAT ÖRGÜTLERiNiN ELiNE GEÇMESi gerekiyordu. Öyle de oldu. Barış için atılan adımların içinde iMRALI vardı.
Devlet görüşüyordu. Görüşenler de TASFiYE edilmek isteniyordu. Ama YABANCILAR Oslo'yu sızdırdı ve Demirtaş'ı getirdi. Bundan sonra da Erdoğan'a olan saldırılar tavan yaptı.
Sadece Erdoğan değil. Türkiye ile AKILLICA ilişki kuran Barzani de hedefti! Tıpkı Türkiye'deki gibi. Orada da GEZi başlamıştı! Sarsıyorlardı. "Seni Başkan yaptırmayacağız!" diyorlardı.
Onlara akıl veren KÜRESEL BARONLAR, bizim içerideki temsilci vasıtasıyla bir yerde "Ekonomik kriz olmaz ve olmayacak" diyordu.
Erdoğan'ı götürmek için yemin edenler o zaman belli ki TERÖRLE gelecekti.
Sandıkla gitmeyen Erdoğan krizle de götürülemeyince, geriye sadece etkili yol olarak TERÖR kalıyordu! işte Ankara'da patlayan BOMBANIN markası IŞiD de olsa arkasında KÜRESEL SERMAYEYi temsil eden isimler, güçler vardı. Kürt meselesinin ve Ortadoğu'nun rengini değiştirmek için uzun zaman önce sahaya indiler. Kürt meselesini çözmek için bedenini taşın altına atan Erdoğan'ı, günün sonunda KATiL'e getirdiler!
Ve işin kötüsü buna inanan çok da insan vardı! Eski Türkiye ile büyük mücadele veren Erdoğan'ın başına gelenlerin tamamı, Kürt meselesini çözmek istediği içindi! Gelinen noktada proje olanların peşine düşen Kürtler, hizmeti ayaklarına götüren Erdoğan'a sırtını döndü. Medya ile bu operasyon yapıldı! KÜRESELCiLERiN "Yürü" dediği Demirtaş, Hürriyet'in parlattığı Demirtaş, Paralel Yapı'nın desteğini esirgemediği Demirtaş bakalım neler söylemişti neler...
15 Şubat 2012: "PKK'nın, çağrısını dinleyeceği tek kişi Öcalan'dır. Bunun dışında bir projesi olan, bir yol bulan varsa buyursun gelsin. Çözümü başka yerde aramayın..."
13 Eylül 2014: "Barış isteniyorsa, Kandil'le de görüşülmeli. Ankara, Kandil'i de dikkate almalı..."
25 Kasım 2014: "Çözüm için üçüncü göz olmalı. Bu güveni arttırır..."
Yani Demirtaş, rolüne alıştıktan sonra yavaş yavaş makas değiştirdi Öcalan'lı çözümden ÜÇÜNCÜ GÖZ'e geldi. Şimdi ise TEK GÖZ'de! BARONLARDA YANi! Olay budur. Aydın Bey'in, küresel medya ve Paralel Yapı'nın desteklediği bir isme, böyle bakmalıydık. Birlik ve beraberliğimiz için bu şarttı... Ama bunu yapmıyor, bal gibi operasyona geliyor ve "KATiL DEVLET, KATiL ERDOĞAN" algısına yeniliyorduk.
Bizden ne bekliyorlarsa onu yapıyorduk.
Önce yaptıklarımız gibi... Aklı başında biri çıkıp "Yahu bunları devlet yapıyorsa, bombaları devlet patlatıyorsa gidip AK PARTi mitinginde yapar oylarını artırırdı!" diyemiyordu.
Herkes susuyordu! Ankara sustukça, onlar geliyordu!
Amaç HDP'yi parlatmaktı. Ve buna karar verenlerin hiç vicdanı yoktu.
Erdoğan'ı sınırlamak ve tasfiye etmek için BOMBALARLA gelmekten çekinmiyorlardı. Her fırsatta DEVLETE yüklenen Demirtaş, ne hikmetse bir ayın 20 gününü Avrupa'da geçiriyordu! Nasıl bir işti bu!
Sakın bunları, Erdoğan'ı desteklemek, Demirtaş'ı karalamak için yazdığımı düşünmeyin. Sadece ülkemizdeki oyunu görelim istiyorum. Yoksa kimseye saygısızlık etmek gibi bir amacım yok ve hiç olmadı. Ama oyun da ortada.
Görelim... YABANCILARIN kurduğu ILIMLI iSLAM operasyonuna uygun YAPI yıkılınca onlar da Erdoğan'ı bitirmek için düğmeye bastı. Bunun için PKK'yı bile yanlarına aldılar...
Oy da vermemiş olabilirsiniz! Hatta sözlerine, davranışlarına kızıyor da olabilirsiniz! Ama "Dünya medyası neden bizim Cumhurbaşkanımıza saldırıyor? Başka işleri mi yok?" diye bir küçük soru sorup cevabını arayın...
Bunu yaptığınız anda yabancıların bu kadar rahat oyun kurmalarını önlediniz demektir!
Haksız mıyım?
Düşünün!
Hep birlikte..."
ergün diler pkklıların, baronların ve diğer menfaat peşinde olanların sevmediği değerli bir yazardır. az çok okuyup araştıran, dünya tarihini ve siyasetini bilen üstada mutlaka hak verir.
öngörüleri, analizleri hep tutmuştur. özellikle Amerikalı dostundan aldığı bilgiler oldukça önemlidir.
ergün diler'in yazdıklarını eleştirenleri yazdıklarının aksini ispatlamaya davet ediyorum. üstad'ın hangi söylediği yalan çıktı cevap verebilecek misiniz?
eminim çoğu kişi yazılarında geçen kavramları bile bilmiyordur.
--spoiler--
Amerika operasyonla LADiN'i öldürdüğünü açıklasa da sadece TAKViM "Hayır eksik söylüyorsunuz. Zaten o ölmüştü.
Mezarı bile belli. Siz ölen birini siyaseten tekrar öldürdünüz!" dedi. Ve dahası " O zaman UMMAN DENiZi'ne atılırken fotoğrafını gösterin!" diye de ekledik.
Ama kimse ortaya bir kanıt koyamadı
--spoiler--
şaka mı lan bu? götü boklu takvim abd'ye ladin ile ilgili kanıt sun demiş, abd sunamamış. şaşırmış...
adam hikaye yazıyor hatta kurtlar vadisine iyi bir senarist olur sen kalkmış diyorsun cevap verin .
şimdi neresini ciddiye alalım cevap verelim.
Eğer akp şuan iktidar da olmasa o gazatede o konuma gelebilirmiydi ?
veya o fularlı adam ile kafası güzel yayın yapabilirmiydi ?
madem o kadar muazzam bir araştirmaci nereyedeydi bugüne kadar.
maşallah rte'nin uçağından inmiyor o arada ne yazılacak onu tartışıyorlar sanırım