bir 14 şubat daha geldi çattı. sevgilisi olanlar başka, olmayanlar başka yanıyor şu an, biliyorum. sevgilisi olmayanlar neden yok, olanlar da ulan bu gün neden var derdine düştüler.
sevgilisi olmayanlar için elimden gelen bir şey yok, benim önerim sevgilisi olup da, bu günü ucuza çıkarmak isteyenler için.
şimdi akşam yemeğini falan unutun. bu gün iyi bir yerde rezervasyon yapıp yemek yemenin fiyatı 300 - 600 tl arasında.
en iyisi çiçek almak her zamanki gibi. ama çiçekçiye gidersen bir gül 50 kaat diyorlar. çingeneye gitsen 3 günlük güllerin yapraklarını yolup yolup ortada bir tomurcuk bırakıyorlar (sik gibi görünüyor) ona da 20'den kapı açıp 13'e falan bırakıyorlar. eee 9 tane falan almaya kalkınca da kol gibi giriyor.
geldik en makul fiyatlı çiçeğe.
bulunduğunuz ilin doğum hastanesine gideceksiniz. hastabakıcılardan birinin yanına gidip, odalardan çıkan çiçekleri soracaksınız. şahane arajmanlar, saksılı, vazolu lilyumlar, güller, papatyalar. 250 liralık bu çiçeklere 50 lira fiyat biçer hastabakıcılar siz 30'a bitirin işi.
çok basittir. 13 şubat günü sevdiceğine sudan sebeplerle küsüyorsun. 14 şubatı küs geçirip 15 şubatta bir demet çiçek alıp öbüyorsun suratının her yerini ve barışıyorsunuz. en fazla 15 şubat akşamı yimeğe çıkartırsın. 15 şubatta çiçek fiyatları normale döner 50 lira ona de. 100 lirada yemeğe versen 150 liraya çıkıyorsun mis gibi.
Hiç kadinları anlamamizsınız ve anlamayacaksınız.
KadınLar şahşalı hediyeler istemiyor, tek istedikleri ilgi alaka, pamuklara sarılmak.
o ilgi, alaka, samimiyet yoksa, dünya’yı önlerine serseniz bile bir kiymeti yoktur.
Lipsos'un fikri güzel çalışır, herkesin böyle bir imkanı olmayabilir alternatif yöntem olarak ben öneride bulunayım.
14 şubatta hastaneye gidip sudan bir bahane ile kendinize serum bağlatıyorsunuz olay bitiyor. Serum dediğime bakmayın bildiğin tuzlu sudur içine katacakları ilaç bahanenize göre değişir. Sıfır maliyet ile kurtarıyorsunuz. Geçmiş olsun.
ben çorap alırdım. 10 liraya hallederdim.
"lütfen üşüyüp hasta olma, o minnak ayaklarını sıcak tut, ben iyicene elledim bu çorapları ki sanki ayaklarını ben ısıtyormuşum gibi olacak" dediğim anda gözleri parlayıverirdi.