13 şubat 2009da başladı antalyaya ıspartadan yolculuk. otogarda atkılı 2 kişi gördüğümde anladım sadece ıspartadan sevgiliye gidicek olanın sadece ben olmadığımı. gece antalyada fırtına var. tufan da kopsa yarın orda sevgiliyle olucaz. sabah giydik polarımızı, taktık atkımızı yol aldık maça. barbaros ilköğretim okulunda antalyaspor formalı çocuklar vardı, baros değil serge olmuşlardı, arda değil ertuğrul atıyordu gollük pasları. gururum okşandı. seleklere geldik meslek liseli gençler toplanmış antalya sesleri ile inletiyordu caddeyi. 2-3 foto aldık gençlerden, o sırada köpeğin bi tanesiyle kırmızıbeyaz çekiyorlardı. köpek bize beyaz deseneee deseneee 1 2 3 kırmızıııı hav kırmızı haav. helal olsun köpek de antalyasporluydu. nede olsa antalya sokaklarında doyuruyordu karnını. bazıları o köpek kadar bile olamamıştı.
stada yaklaşıyoruz yavaştan, kırmızı beyaz aşıkları 4 1 yanda besteler söylüyor, maç saatine kadar sevgiliye özlemi bu şekilde gideriyorlar. karşımı bir galatasaray atkılı formalı delikanlı çıkıyor. anında alınıyor atkısı elinden. burası antalya başka takım yok diyor antalyasporlu genç. polis de hakkını veriyor.
yeni kale arkasına geçiyoruz yavaştan. kafalar hafiften güzelleşmiş. red soldiersın lokalini açıyoruz hayırlısıyla maça da uğurlu gelsin diye. araya dozer koymuş polis göremiyoruz galatasaraylıları.
stada giriyoruz zor bela. tribün liderleri geliyor hafiften hareketleniyor yeni kale. omuz omuza giriyor sevdalılar. başlıyorlar kasap havasına lay lay lay laylay laaayyyy...... antalya sen bizim herşeyimizsin.
telefon geliyor clecle kişisinden, tv çekti oğluuum hep seni gösterdi tv mehter marşı sırasında diyor. bir de ekliyor cimbombomun köpeğine diye. yemişim tv yi diyor maçı beklemeye devam ediyoruz.
tribünde bir pankart ilişiyor gözüme. maçtan önce hazırla taşları geliyoruz antalya diyen ultraslana ithafen. gelene taş gidene taş ua'ya tek taş diyor antalyaspor taraftarı.
maç başlıyor dakika 13 antalyasporumun golü geliyor yıkılıyor tribün. o da ne ofsayt. maçın başında sadece oğuz sarvana söverken duyduğumuz galatasaray taraftarı susuyor. işe mi yaradı galatasarayın yaygarası diyoruz, sonra baros çıkıyor sahneye atıyor kendini yere yiyor kartı.
dakika oluyor 30 takım geriye yaslandı yine diye başlıyoruz tırnakları yemeye. tırnak yeme zamanı değil devam ediyoruz, ne beşiktaş ne cimbom ne de kanarya en büyük sensiin antalya.
dakika oluyor 41. açılıyor kocaelispor atkıları, kocaeli kardeş kocaeli.
ilk yarı bitiyor. hemen telefonlar clecleye. verilmeyen gol buz gibi goldü diyor, sarı kart haklıydı diyor. olcak bu iş olcak diyip, sıcak çaya asılıyoruz sesi açsın diye.
ikinci yarı başlıyor tribün sevgilisinin yine yanında "antalyamsın benim biricik sevgilim söylse senden başka kimim var benim". o sırada fatih ceylan almış bile topu, açmış ortasını vurmuş ahmet kuru topa. aman allahım
goooooooolllllllllllll, ne ofsayt ne faul. gol ulan gol.
meşaleler yanıyor sevgililer gününde, akşam mum ışığında yenicek yemek akla geliyor sonra mum ateşindense meşale ateşi altında antalyasporum için yanarım daha iyi diyoruz. yanımda ki küçük çocuğu kucaklamışım, biraz da korkmuş. öp ulan formandaki armayı diyorum. armaların arması da antalyamın arması diyorum.
son dakikalarda galatasaray bindiriyor. ama tribünler oralı değil.
"bir şarkısın sen ömür boyu sürecek dudaklarımdan yıllarca düşmeyecek an-tal-ya."
kapalı bi an gaza geliyor. yeni kaleden adopenden vur vur sesleri. galatasaraylılar kendini belli etmiş. hemen susturuluyorlar.
maç bitti, bitti ulan yendik. futbolcular geziyorlar tribünü. hep beraber bağırıyoruz. yalçın geçiyor orta sahaya "biiir-ikiiiii,üüüüüç antalya şakşakşak antalya laylaylaylaylay ooo antalyaaaa".
antalyasporlu futbolcuların istekli olarak sahada mücadele ettikleri ve bu mücadelenin sonunda antalyaspor sevdalılarına sevgililer günü hediyesi olarak 3 puan armağan ettiği maçtır.
maçla ilgili diğer detaylara gelince:
- maçın en iyisi antalyaspor kalecisi ömer çatkıç, en kötüsü ise galatasaray'dan barış özbek'ti.
- maçın hakemi halis özkahya'nın maçtaki en önemli hatası antalyaspor'un golünü vermemesiydi. dikkat çeken bir diğer hatası ise ceza sahası içerisindeki pozisyonda antalyasporlu vahap ışık ve galatasaraylı shabani nonda'ya gösterdiği sarı kartlar gereksizdi. bunların dışında hatalı şekilde kestiği ali zitouni'nin pozisyonunda avantaja bıraksaydı antalyaspor lehine çok önemli bir gol şansı olabilirdi ama yine de yanlışını fark edip bunu değiştirme son haftalarda bu kadar hakemleri eleştiren bir istanbul takımı alehine değiştirebilmesi bile bence önemli bir cesaret.
ayrıca tribünler de çok iyiydi. stada gelen tüm antalya sevdalılarına helal olsun.
antalyaspor'un top oynayarak kazandığı değil, galatasaray'ın kendi elleriyle verdiği maç. antalyaspor doğru düzgün top oynamadan, takoz barış özbek sayesinde 3 puanı aldı.
aydın yılmaz'ın bendeki şanslarını tükettiği maçtır. çok şans verildi ama hala ortada yok, artık olumlu işler yap. ilk yarıdaki samiyende oynanan antalya maçından sonra bir daha iyi oynamadı. bendeki şanslarını tükettin diye soğuma lan futboldan sakın, skibbe alır seni yine.
can sıkıntısından izleme kararı aldığım maç. maça gelirsek;
-ilk yarıda antalya'nın golü ofsayt diye verilmedi.
-skibbe'den de hoca olmaz bu.
-volkan yaman sakatlandı, alparslan'ı koysana bek'e, niye topal'ı devşiriyon.
-aydın yılmaz sağ'da oynar, arda solda. e sen gidip aydın'ı sola, arda'yı da bir ara sağda oynattın, zati arda sonra dayanamadı boş boş gezdi.
-bence baros gol kaçırıyordu ama çıkmamalıydı, tek defansla didişen adam oydu. nonda statik oynadı, hiç koştuğunu görmedim.
-sabri, barış, mehmet güven..... bu adamlara bayılıyorum la ben, komedi valla. skibbe'deki mehmet güven aşkı hiçbir şeye değişilmez galiba. her maç fark da olsa yenilse de gs, hep mehmet güven giriyor oyuna. nötr adam zati. barış sabri desen futbol zekası sıfır olan adamlar.
-arda, bugün yoktu hiç.
-antalyaspor'da ise golü atan eleman fena değildi, kim la bu diyordum, almanya'dan gelmiş. fatih ceylan zati sakarya ve kayseriden tanıdığımız sol açık. zitouni de bir ara zorladı sol kanadı gs'nin. ömer gene çok iyiydi.
-hakemin nonda ve diğer elemana gösterdiği kart über komedi idi, lafa gel... ulan iki tane itişmeyle kart gösterilir mi, bu adam bir daha maç yönetmesin, ayıptır ya. hele son dakikalarda bir yalçın'a gösterdiği kart var ki, çok saçma, adam cezalı olmuş bir de.
-baros'a verilen kartta dikkat edilirse sanki ömer eliyle baros'a müdahele yapıyor gibi. ama suç baros'ta sürekli el ve kendini bir iki kere atınca şüpheli durumunda hakemler için.
-lincoln yoksa bu takımda lider olacak, ara pas atacak adam yok.
-haaa bir de, duran topta neden sabri geliyor yahu? de sanctis daha iyi çekmez mi ki?
nondanın kaçırdığı golden sonra başını ellerinin arasına aldığı sırada kale arkasında çekirdek çitleyen çocuğun kendisine hareket çektiği karşılaşma olmuştur.**
ömer'in tekrardan çok kaliteli bir kaleci olduğunu hatırlattığı maçtır. ben yıllardır anlamış değilim galarasaray ve diğer büyük takımlar neden bu kaleciyi almaz takımlarına. galatasaray'ın şu anki yabancı kalecisi tam bir fiyaskodur ömer'in yanında. onun harici galatasaray'ın futbol oynamadığını ve adnan polat'ın hafta içindeki galeyanı üzerinden ayar vermek istemem veren vermiş zaten.
baris ozbek denen futbolcu görünümlü marangoza uğraması gereken tahta parçasının (kalas demedim) galatasaray'ın yenilmesi için elinden geleni yaptığı maç. (burada küfür ediyorum)
önce, sağ kanatta gerzekçe yaptığı top kaybı sonrası antalyaspor'un attığını başlattı ve başlayan atakta volkan yaman'ın sakatlanmasına neden oldu. birkaç dakika sonra ise ömer çatkıç'a gereksiz bir faul yaptı ve faul atışını her zamanki gibi 3-5 metre önden kullanan ömer çatkıç'ın uzun topunda gelişen atakta antalyaspor golü buldu... maçın özeti bu şekilde.
arda turan sahada yoktu, maçın en etkisiz adamıydı. skibbe oyuncu değiştirmek için 64 dakika bekledi. insanı sinir etti. maçı kazanacak hiçbir hamle yapmadı. antalyaspor gibi doğru düzgün top oynamayan takımı rahat yenecekken, bu sezon 4 puan hediye etti galatasaray. son 4 haftada 4 puan topladı. şampiyonluk zora girdi...
hakemin oyun tekrar başlamadan evvel kararını(bu sarı kart olur, kırmızı kart olur, gol olur...) değiştirebileceğini, böyle bir hakkının olduğunu, yani bunun tersini söyleyen bir kuralın olmadığını öğreten* maçtır.
maçın bitmesine 4 dakika kala meydana gelen bir hadisede, zitouni ye verilen kartın geri alınması ve meira ya verilmesi sonucunda; galatasaray ın kural hatası nedeniyle maçın tekrarını isteyeceği maç olacağını tahmin ettiğim maçtır.
hakemleri falan geçtim, önceki maçlardan birinin sonunda da söylemiştim, galatasaray'ın sağlık ekibinin komple siktir olup gitmesinin şart olduğunu artık iyice gözümüzün içine sokan maç. giden gelmiyor, böyle yamalı bohça kadronun üstüne bir de yeteneksiz bir teknik direktör eklenince kaçınılmaz son bu oluyor. bunların sahte tıp diploması var adnan abi, doktor falan değil bunlar.
sezon içinde beşiktaş'ın 5 kez karşılaşıp, 5 kez yendiği antalyaspor'un galatasaray'ı yendiği maçtır. şampiyon olur dediğim galatasaray'ın bu maçını gördükten sonra, beşiktaş'ımın olası trabzonspor galibiyetiyle şampiyonluk şansının galatasaray'dan çok daha fazla olduğunu düşündürdü bana. ha bir de iyice tekrar izlesin galatasaray yönetimi maçı. kural hatası vardır belki.
not: eksileyin lan nihahahaha, ayar verdim zira. *
hakemin şaka yapar gibi zitouni'ye sarı kart çıkarması ve zitouni'nin afallaması maçın en güzel anıdır, türk hakemliğinin özetidir. şaka mısın arkadaş?! adam neredeyse gole giderken düşürülüyor, faul yapana değil düşene kart çıkarıyorsun! ben zitouni'ye kart göstereyim belki arada kaynar diye mi düşündü acaba? sabri hakeme ne dedi o posizyonda? lost mu izledik maç mı belli değil.
